Beşiktaş, Galatasaray rekabetinden ilginç notlar

Beşiktaş ile Galatasaray futbol takımları arasında 343 maçın sığdığı 94 yıllık rekabette ilk golü Beşiktaşlı Refik Osman Top attı.

Beşiktaş, Galatasaray rekabetinden ilginç notlar
TT

Beşiktaş, Galatasaray rekabetinden ilginç notlar

Beşiktaş, Galatasaray rekabetinden ilginç notlar

Rekabetin ilk randevusu olan 22 Ağustos 1924 tarihinde Taksim Stadı'nda yapılan İstanbul Ligi maçını Beşiktaş 2-0 kazandı. Siyah-beyazlı takım adına ilk golü atan Refik Osman Top, derbi tarihine geçti. 
Galatasaray adına ilk golü ise 31 Temmuz 1925'te Taksim Stadı'nda yapılan ve sarı-kırmızılı takımın 6-2 kazandığı rekabetin ikinci maçında Mehmet Leblebi kaydetti.
Rekabetin golcüleri
İki takım arasındaki rekabette, Beşiktaş'ın efsane kaptanı "Baba" lakaplı Hakkı Yeten, 61 maçta 29 golle en golcü futbolcu unvanını elinde bulundururken, yine Beşiktaşlı Şeref Görkey 63 maçta 26 golle ikinci sırada yer alıyor. Beşiktaş'ta ayrıca Feyyaz Uçar'ın 18 golü bulunuyor.
Galatasaray'da ise Gündüz Kılıç, 31 maçta 21 golle Beşiktaş'a en fazla gol atan sarı-kırmızılı futbolcu. Galatasaray'da ayrıca Metin Oktay'ın 40 maçta 15 golü var.
Bir maçta en çok gol atanlar
İki takım arasındaki rekabette bir maçta en çok gol atan futbolcu, sarı-kırmızılıların efsanelerinden Gündüz Kılıç.
Galatasaraylı futbolcu, 30 Haziran 1940'ta Şeref Stadı'nda yapılan ve Galatasaray'ın 9-2 kazandığı tarihi maçta 5 gol birden atarak, rekabetin bir maçta en çok gol atan ismi unvanını yıllardır kimseye bırakmadı.
Ayrıca, Beşiktaşlı Hakkı Yeten, Şükrü Gülesin, Recep Adanır ve Feyyaz Uçar ile Galatasaraylı Mehmet Leblebi, Gündüz Kılıç, Eşref Aykaç, Süleyman Tekil, Saffet Sancaklı, daha sonra Beşiktaş forması da giyen Adrian Ilie ile Milan Baros, bir maçta üçer gol atma başarısını gösterdi.
En farklı skorlu galibiyetler
Galatasaray ile Beşiktaş arasındaki maçlarda en farklı skor, 30 Haziran 1940 tarihinde yapılan Milli Küme karşılaşmasında elde edildi.
Bu karşılaşmada Galatasaray, Beşiktaş'ı 9-2 yenme başarısını gösterdi. Sarı-kırmızılılar ayrıca, 18 Temmuz 1997'de TSYD Kupası'nda 6-0, 31 Temmuz 1925'te 6-2, 10 Kasım 1943 ve 6 Ağustos 1975'te aynı sonuçlarla 5-1, 10 Ağustos 1977'de 4-0'lık skorlarla sahadan galip ayrıldı.
Beşiktaş ise rakibi karşısındaki en farklı skorlu galibiyetlerini 17 Mart 1933 ve 29 Aralık 1940'ta 5-0'lık skorlarla elde etti. Siyah-beyazlılar ayrıca, 14 Kasım 1945'te ve 28 Mart 1948'de de aynı skorlarla 5-1 galip geldi.
Seyircisiz derbi
Galatasaray ile Beşiktaş'ın 2007-2008 sezonunun ilk yarısında Ali Sami Yen Stadı'nda yaptıkları derbi, tarihe geçti.
Galatasaray'ın bir önceki sezondan kalan 5 maçlık cezası nedeniyle seyircisiz oynatılan karşılaşma, rekabetin 94 yıllık tarihinde bir ilk olarak yerini aldı.
En çok oynayanlar
Rekabette en çok forma giyen oyuncuların başında Beşiktaşlı Şeref Görkey geliyor.
Şeref Görkey, siyah-beyazlı forma altında 63 kez Galatasaray'a karşı forma giydi. İkinci sırayı 61 maçla yine Beşiktaşlı Hakkı Yeten alıyor.
En gollü maçlar
Rakipler arasında şimdiye dek yapılan en gollü maçta sporseverler toplam 11 gol izledi.
Galatasaray'ın 30 Haziran 1940'da 9-2 kazandığı maçta filelere giden toplam 11 gol, geride kalan 342 maç içinde, seri penaltılar dışında bir maçta filelere giden en çok gol olarak tarihe geçti.
Rekabette ayrıca, 30 Nisan 1949'daki Basın Kupası maçını 5-4 Galatasaray, 6 Kasım 1955'teki İstanbul Ligi maçını da 5-4 Beşiktaş kazandı, filelere toplam dokuzar gol gitti.
4-4'lük maçlar
Taraflar arasındaki maçlarda en gollü beraberlikler 4-4'lük skorlarla alındı.
İki takım arasında 4 Ocak 1935'te Şeref Stadı'nda yapılan özel maç, 21 Kasım 1937'de Fenerbahçe Stadı'ndaki İstanbul Ligi karşılaşması, 11 Mayıs 1940'ta Taksim Stadı'nda yapılan Bahar Kupası müsabakası, 16 Haziran 1940'ta Şeref Stadı'ndaki Milli Küme maçı, 26 Mayıs 1968'de Ali Sami Yen Stadı'nda yapılan lig derbisi 4-4 berabere sonuçlandı.
Galibiyet hasreti çekilen yıllar
İki takım, 343 maçın sığdığı 94 yıllık rekabette bazı dönemlerde birbirlerine karşı üstünlük kurmakta zorlandı.
Beşiktaş, 30 Mart 1975 ile 16 Eylül 1979 tarihleri arasında Galatasaray ile yaptığı üst üste 17 maçta da galibiyet yüzü göremedi. Galatasaray ise 20 Kasım 1931 ile 21 Haziran 1936 arasında geçen 15 maçta da rakibini yenemedi.
İki takımda da oynayanlar
Rekabetin geçmişinde birçok futbolcu her iki takım formasını da giydi.
Son dönemde hem Beşiktaş hem de Galatasaray'da forma giyen oyuncular arasında Ali Çoban, Mirsad Kovacevic (Mirsad Güneş), Saffet Sancaklı, Sergen Yalçın, Ahmet Yıldırım, Mehmet Aksu, Ayhan Akman, Emre Aşık, Adrian İlie, Berkant Göktan, Okan Buruk, Mehmet Yozgatlı, Gökhan Zan, Serdar Özkan, Burak Yılmaz, Dany Nounkeu, Cenk Gönen ve Caner Erkin bulunuyor.
En erken derbiyi oynadılar
Süper Lig'de 2012-2013 sezonunun ikinci haftasında BJK İnönü Stadı'ndaki Beşiktaş-Galatasaray (3-3) maçı, aynı zamanda lig tarihinin en erken derbisi olarak kayıtlara geçti
1959 yılında başlayan ligde bundan önce "Üç büyükler" arasındaki en erken derbi, 1981-1982 sezonunun üçüncü haftasında yine Beşiktaş ile Galatasaray arasında yapılmıştı.
Seyirci rekoru kırıldı
Beşiktaş ile Galatasaray arasında 2013-2014 sezonundaki maçta Süper Lig tarihinin seyirci rekoru kırıldı.
Siyah-beyazlı takımın ev sahipliğinde, 22 Eylül 2013 tarihinde Atatürk Olimpiyat Stadı'nda yapılan derbiyi deplasman yasağı nedeniyle tamamı Beşiktaşlı 76 bin 127 biletli seyirci izledi ve bu rakam lig tarihinin seyirci rekoru olarak kayıtlara geçti.
Ligin daha önceki seyirci rekoru Fenerbahçe ile Galatasaray arasında 21 Eylül 2003 tarihinde yine Atatürk Olimpiyat Stadı'ndaki lig derbisinde 70 bin 125 kişiyle kırılmıştı.
Yarıda kalan derbi
Beşiktaş ile Galatasaray arasında 2013-2014 sezonunda seyirci rekorunun kırıldığı derbi, saha olayları nedeniyle yarıda kaldı.
Süper Lig'in 5. haftasında Atatürk Olimpiyat Stadı'nda 22 Eylül 2013 tarihinde Beşiktaş'ın ev sahipliğinde yapılan maçta siyah-beyazlılar 18. dakikada Hugo Almeida'nın attığı golle devreyi 1-0 önde kapattı. Galatasaray 59 ve 72. dakikalarda Didier Drogba'nın golleriyle öne geçti. Maçta kaybolan süre oynanırken, Galatasaraylı Melo'nun 90+2. dakikada gördüğü kırmızı kartın ardından sahaya çok sayıda taraftar girdi. Bunun üzerine maçın hakemi Fırat Aydınus, kalan 2 dakikayı oynatmadan soyunma odasına gitti ve maçı tatil etti. Türkiye Futbol Federasyonu, derbiyi 3-0 hükmen Galatasaray lehine tescil etti.



Dünyanın en prestijli bisiklet yarışı Fransa Bisiklet Turu nedir?

En iyi genç sürücüye verilen beyaz formayı giyen Alman Florian Lipowitz, Fransa Bisiklet Turu'nun 18. etabında Col de la Loze'yi tırmanıyor (AP)
En iyi genç sürücüye verilen beyaz formayı giyen Alman Florian Lipowitz, Fransa Bisiklet Turu'nun 18. etabında Col de la Loze'yi tırmanıyor (AP)
TT

Dünyanın en prestijli bisiklet yarışı Fransa Bisiklet Turu nedir?

En iyi genç sürücüye verilen beyaz formayı giyen Alman Florian Lipowitz, Fransa Bisiklet Turu'nun 18. etabında Col de la Loze'yi tırmanıyor (AP)
En iyi genç sürücüye verilen beyaz formayı giyen Alman Florian Lipowitz, Fransa Bisiklet Turu'nun 18. etabında Col de la Loze'yi tırmanıyor (AP)

Adrenalin'den herkese merhaba. Bu hafta şu anda gerçekleştirilen ve dünyanın en prestijli spor organizasyonlarından biri olan Tour de France'i inceleyeceğiz.

Fransa Bisiklet Turu'na geçmeden önce bu etkinliğin bir parçası olduğu yol bisikleti yarışlarına bakalım.

Yol bisikleti yarışı 

Yol bisikleti yarışlarında sporcular genellikle asfalt zeminde uzun mesafeleri yüksek hızlarda kat ediyor. Bu disiplin, bisiklet sporunun en bilinen ve prestijli dalı. En meşhur örneği Tour de France olan bu yarışlarda bireysel performansın yanı sıra takım stratejileri de büyük rol oynuyor. Fiziksel dayanıklılık, taktik ve hız, yol bisikleti yarışlarında kazananı belirleyen unsurlardan bazıları. 
 

cdvfgthyj
Avustralya'lı Ben O'Connor, 18. etabı kazanan bisikletçi oldu (AP) 

Tour de France

Her yıl temmuzda başlayan ve iki gün tatil dahil 23 gün süren Fransa Bisiklet Turu, 21 etaptan oluşuyor. 3 bin 338 kilometre boyunca heyecanın dinmeyeceği organizasyonu bu yıl 23 takımdan 184 bisikletçi katılıyor. 

Bir gazetenin reklam kampanyası olarak başlayan Fransa Bisiklet Turu (Tour de France), artık dünyanın en prestijli bisiklet yarışı. 1903'te L'Auto gazetesinin talebi üzerine genç muhabir Géo Lefèvre, satışları artırmak için 6 aşamalı bir "Fransa Turu" yarışması önerdi.

İlk Tur'a katılan 60 bisikletçi Lyon, Marsilya, Toulouse, Bordeaux ve Nantes şehirlerinden geçip Paris'e geri döndü. Yarış, bitirilebileceğine dair şüphelere rağmen büyük bir sansasyon yarattı. Fakat bu bilinirlik beraberinde tartışmaları da getirdi. 1904'teki turda, 1903 şampiyonu Maurice Garin dahil ilk 4 sırayı alan bisikletçiler hile ve müdahale nedeniyle diskalifiye edildi. Garin bir daha asla kazanamadı ve 1904 şampiyonluğu Henri Cornet'e geçti.

Kaotik başlangıcının ardından Tur, üç haftalık zorlayıcı bir formata kavuştu. Organizatörler Henri Desgrange ve Lefèvre sınırları zorluyordu: İspanya'yla Fransa'yı birbirinden ayıran Pireneler sıradağlarını da yarışa dahil ettiler. Hatta anlatılanlara göre şampiyon Octave Lapize, Tourmalet geçidine tırmanırken organizatörler için "katiller" demiş. Ertesi yıl 2 bin 600 m yüksekliğindeki Galibier dahil Alpleri de eklediler ve mesafeyi 4 bin 800 kilometrenin üzerine çıkardılar. 

1919'da, kaosun ortasında düzeni sağlamak için Desgrange, liderlere ilk maillot jaune (sarı mayo) ödülünü verdi. Bu ödül, L'Auto gazetesinin kağıdının rengiyle uyumlu olduğu için seçildi. O andan itibaren seyirciler sarı mayoyu kimin giydiğine ya da giyebileceğine odaklanıyor ve bu gelenek hâlâ devam ediyor.

Bisikletçilerden saatler önce parkura çıkıp kalabalığı eğlendiren ve yarışın masraflarını karşılayan sponsor araçlarıyla geçit arabalarından oluşan tanıtım konvoyu, Tur'a 1930'da dahil oldu. 

1936 yılındaysa Fransız işçilere ücretli izin zorunlu hale getirildi ve böylece her temmuzda düzenlenen troisième semaine (üçüncü hafta) yarışı yazın bir ritüeli haline geldi.

Yüzyılın ortasına gelindiğinde Fransa Bisiklet Turu, artık ülkenin kültürel dokusunun bir parçasıydı: Dağ yollarında tezahürat yapan kalabalıklar, deniz kenarına yapılan geziler kadar Fransız yazının tipik bir özelliği haline gelmişti. 

fgthyju
Fransız Bernard Hinault ve ABD'li Greg Lemond, 1986'daki Tour de France'ta 18. etabın bitiş çizgisini birlikte geçiyor (Reuters) 

Tour de France, dünya savaşları sırasında düzenlenmedi ancak 1947'den sonra savaş sonrası bir rönesans yaşadı. Fransız bisikletçiler 1940'ların sonu ve 1950'lerde hakimiyet kurarken Louison Bobet, üç kez üst üste kazandı (1953–55). Jacques Anquetil 1960'ların başında 5 şampiyonluk elde etti. Anquetil ve Raymond Poulidor arasındaki rekabet efsanevi hale geldi.

Tur'un en büyük şampiyonları 1970'lerde çıktı. Acımasız yarışları nedeniyle "Yamyam" lakaplı Belçikalı Eddy Merckx, Fransa Bisiklet Turu'nu 5 kez kazandı (1969-72, 1974) ve 34 etap zaferiyle rekor kırdı.

Hakimiyeti çıtayı belirleyen Merckx, genel olarak gelmiş geçmiş en dominant bisikletçi kabul ediliyor. Onun ardından, Tour de France'ı 5 kazanan Fransız Bernard Hinault (1978–85) ve 5 kez üst üste kazanan İspanyol Miguel Indurain (1991–95) geldi. Anquetil, 1960'larda 5 zafer kazanan ilk bisikletçi olmuştu ve bu zaferleri 1957 ile 1964 yılları arasında elde etmişti.

1980'lerde ve 1990'larda Tur daha küresel hale geldikçe, dünyanın dört bir yanından şampiyonlar ortaya çıktı. Amerikalı Greg LeMond üç kez kazandı (1986, 1989, 1990) ve Avrupalı dışından gelen ilk şampiyon olarak yarışın uluslararası statüsünü pekiştirdi.

LeMond'un gelişi ve İspanya, Britanya, Kolombiya, Avustralya ve diğer ülkelerden çıkan şampiyonların sayısının artması, Tur'u kazanmanın artık sadece Fransızlar veya Belçikalıların tekelinde olmadığını açıkça gösterdi. 1990'da LeMond'un üçüncü zaferi, Tur'un gerçek bir "dünya" etkinliği haline geldiğinin kanıtı olarak geniş çapta kutlandı.

Ancak Tour de France'in muhteşem tarihinde skandallar da var. Özellikle doping, bu yarışa defalarca gölge düşüren en büyük unsur. 1998 Festina Olayı, bir dönüm noktasydı. Festina takımının arabasını durduran polis, büyük miktarda yasaklı madde buldu. Birkaç gün içinde Festina takımının tamamı yarıştan ihraç edildi. Bu olay, bisiklet sporunun en iyi takımlarından birinde yürütülen "planlı bir doping programı"nı ortaya çıkardı ve Dünya Dopingle Mücadele Ajansı'nın (WADA) kurulmasını hızlandırdı.

Daha sıkı testler yapılmaya başlansa da bisiklet sporunun güvenilirliği sarsıldı: Özellikle Fransız taraftarlar, 1998'deki kavgaları ve suçlamaları hiç unutmadıkları için yarışlara yeniden güven duymuyor. 

Doping nedeniyle mirası altüst olan en ünlü şampiyonsa Lance Armstrong. Teksaslı sporcu, kanseri yenerek 7 kez üst üste Tour de France'ı kazandı (1999-2005) ve uluslararası bir ikon haline geldi.

Ancak onlarca yıldır süren şüpheler, ABD Dopingle Mücadele Ajansı (USADA) tarafından kapsamlı bir soruşturma açılmasına neden oldu. 2012'de sporun yönetim organı Uluslararası Bisiklet Birliği (UCI), USADA'nın "spor tarihinin en sofistike, profesyonel ve başarılı doping programı"nın Armstrong'un zaferlerini mümkün kıldığı yönündeki bulgularını resmen kabul etti. Armstrong'un 7 şampiyonluğu da elinden alındı.

fghyjukı
Lance Armstrong, "Beni 1995'e, herkesin doping yaptığı günlere geri gönderseniz muhtemelen yine yapardım" diyor (Reuters)

Dönemin UCI Başkanı Pat McQuaid, kararın ardından "Lance Armstrong'un bisiklet sporunda yeri yok" açıklamasını yapmıştı.

Dopingden yakalanan başka şampiyonlar da var. Örneğin 2010 şampiyonu Alberto Contador, clenbuterol kullanımı nedeniyle bir unvanından mahrum bırakıldı ve çeşitli dönemlerden birçok bisikletçi doping testlerinde başarısız oldu. Doping, Tur'un her dönemini lekeleme tehdidi oluşturan hassas bir konu olmaya devam ediyor.

Güvenlik sorunları da tartışmalara yol açıyor. Dağ inişleri ve dar yollar, kazaların ciddi sonuçlara yol açabileceği anlamına geliyor. 1995'te İtalyan Fabio Casartelli, yüksek hızda bir iniş kazasında trajik bir şekilde hayatını kaybetti ve bu olay, daha sonra kaskların zorunlu hale getirilmesine neden oldu. 

Son yıllarda seyircilerin müdahaleleri de kazalara neden oluyor. Örneğin, 2023 Turu'nda, yola eğilen bir taraftar 15. etapta büyük bir zincirleme kazaya neden oldu: Sarı mayonun favorisi Jonas Vingegaard da dahil Jumbo-Visma takımının bisikletçileri sert bir şekilde düştü ve takım daha sonra yasal işlem başlatmayı bile düşündü.

Polis, coşkulu kalabalık ve bisikletçilerin güvenliğini arasında denge kurmak zorunda: Organizatörler, hayranların parkura geçmemelerini ve tehlikeli duman bombaları kullanmamalarını istese de uzun dağ etaplarını denetlemek, yarış yetkilileri için "sağlık ve güvenlik kabusu" olmaya devam ediyor.

Tur, aynı zamanda siyasi veya sosyal protestolar için beklenmedik bir sahne haline geldi. Dikkat çeken olaylar arasında iklim aktivistlerinin eylemleri de yer aldı. 2022'deki 10. etapta, Dernière Rénovation grubundan birkaç protestocu kendilerini yola yapıştırarak yarışan grubu engelledi ve iklim değişikliği konusunda acil önlem alınmasını talep etti. Yarış, protestocular kaldırılana kadar durduruldu. Bu eylemler dünya çapında manşetlere taşındı ve diğerlerini gelecekteki yarışlarda benzer aksaklıklar yaratmaya teşvik etti. 

Uluslararası politika da yarışta yer buldu: Bu yıl 17. etap boyunca düzinelerce seyirci, bisikletçiler geçerken Filistin bayrakları sallayıp "Özgür Filistin" yazılı pankartlar açtı, sloganlar attı ve İsrail destekli Israel–Premier Tech takımının ihraç edilmesini istedi. Bu takımdaki bir İsrailli bisikletçi kendini güvende hissetmediğinden şikayet etti.

dfghyju
Dieulefit adlı yaklaşık 3 bin nüfuslu bir kasabada mağaza işleten Vanessa Huguenin, Tur'un görünürlüğünden yararlanmak için bu etkinliğin yaklaşık iki aydır planlandığını söyledi (Reuters)

Tour de France gelişmeye devam ediyor. Modern takımlar son derece taktiksel ve genellikle veriye dayalı stratejilerle yönetiliyor. Güç ölçerlerin, aerodinamik analizlerin ve gerçek zamanlı radyo iletişiminin kullanımı, yarışları çok kontrollü hale getirdi. Hatta geleneksellikten yana bazıları bunun yarışın spontanlığını yok ettiği eleştirisinde bulunuyor.

2025'te Groupama-FDJ patronu Marc Madiot, sürekli iletişimin bisikletçileri “uzaktan kontrol ettiğini” ve kaza riskini artırdığını savunarak, yarış radyolarının ve güç ölçerlerin yasaklanmasını önererek tartışmayı yeniden alevlendirdi. Onun yorumları daha geniş bir tartışmayı yansıtıyor: Radyolar olmadan bisikletçiler daha içgüdüsel kararlar almak zorunda kalabilirler ancak takımlar radyoların kazaları veya mekanik arızaları hemen bildirerek güvenliği de artırdığını savunuyorlar.

Yararlanılan kaynaklar: The Guardian, Rouleur, AP, Aspetar, Reuters