Hizbullah’ın ısrarı Lübnan’da krizi çöküşe dönüştürebilir

Lübnan Başbakanı Sad Hariri kendisini ziyaret eden Beyrutlu aile heyeti ile birlikte
Lübnan Başbakanı Sad Hariri kendisini ziyaret eden Beyrutlu aile heyeti ile birlikte
TT

Hizbullah’ın ısrarı Lübnan’da krizi çöküşe dönüştürebilir

Lübnan Başbakanı Sad Hariri kendisini ziyaret eden Beyrutlu aile heyeti ile birlikte
Lübnan Başbakanı Sad Hariri kendisini ziyaret eden Beyrutlu aile heyeti ile birlikte

Maruni Hristiyan Özgür Yurtsever Hareketi (ÖYH) Genel Başkanı Cibran Basil, “Yeni Hükümet” krizinin son halkası olan (Şii) Hizbullah’ın Müstakbel’in rakibi Sünni milletvekillerine de bakanlık verilmesi ısrarı konusunda arabuluculuk faaliyetlerine devam ediyor.
Basil bakanlık isteyen milletvekilleri ile görüştü.
Hizbullah yandaşı Sünni milletvekilleri, Basil’in teklif ettiği önerilerde herhangi bir ciddiyet görmediklerini ve kendileri dışından birinin bakan yapılmasını kabul etmediklerini açıkladılar. Bu da Cibran Basil’in herkesi memnun edecek bir kişiyi bakan yapın teklifinin kabul edilmediğini gösteriyor.
(Maruni Hristiyan) Lübnan Kuvvetleri’nden Başbakan Yardımcısı ve Sağlık Bakanı Gassan Hasbani ise (Şii) Hizbullah’tan (Hristiyan-Dürzi-Sünni) tüm tarafların vardığı uzlaşıya katılmasını istedi.
“Krizle değil çöküşle karşı karşıyayız”
Öte yandan Gassan Hasbani hâlihazırda hükümet krizinin çözümüne yönelik hiçbir olumlu girişimin bulunmadığını belirterek bazı tarafların hükümetin kurulmaması konusunda ısrarcı olduğu ve bu konudaki gecikmenin hiç kimsenin yararına olmayacağını ifade etti.
Bir radyo kanalına yaptığı açıklamada bloklar oluşturulması ve farklı grupların katılımı ile istişare görüşmeleri gerçekleştirilmesinin hükümetin yakın zamanda kurulmasını engellediğini belirten Hasbani, Lübnan Kuvvetleri (LK) partisine birçok defa ya katılın ya da hükümet “gelenle (kim gelirse)” onla kurulur dendiğini hatırlatarak “niçin bu çağrıyı şimdi duymuyoruz? Talep eden taraftan mı korkuluyor yoksa olayın farklı boyutları mı var? Bugün durum gayet açık: Hükümet uzlaşıldığı gibi kurulacak ve kim isterse katılacak. Ülke ekonomik açıdan hiç iyi durumda değil ve hiçbir gecikmeyi kaldıramaz” dedi.
Hasbani “Ekonomik kriz sadece yerel paranın istikrarı ile sınırlı değil. Büyük reformlar ve cesaretli siyasi kararlar çıkması istenilen CEDAR Konferansı’nda kendilerine söz verilen yatırımcılar daha ne kadar bekleyecek? Bir krizle değil çöküş tehlikesi ile karşı karşıyayız. Hükümetin en yakın zamanda kurulması gerek” ifadelerini kullandı.
ÖYH Milletvekili İlyas Bu Sab, hükümetin Noel tatilinden önce kurulmasından ümitli olduğunu belirtirken bir ay içinde çözüme ulaşılmazsa sorunun ulusal hale geleceği konusunda uyardı.
Beyrut merkezli özel Merkeziyye Haber Ajansı’nın Basil’in Hizbullah yandaşı Sünni milletvekilleriyle istişare görüşmelerine yakın kaynaklardan aktardığına göre milletvekilleri Basil’in çözüm önerilerini ciddi bulmadıklarından dolayı reddettiler.
Kaynaklar “6 milletvekilinden herhangi birisinin yeni kurulacak milli birlik hükümetinde bakan yapılmayacağı tüm girişimler sonuçsuz kalır. Bu konuyu hiç kimse ile tartışmaya gerek yok” diyerek Basil’in teklifini eleştirdi. İstişare görüşmelerinde Cumhurbaşkanı Avn’ın kontenjanından  birinin bakan yapılması konusunda ısrarcı olunması çok garip. Oysa uzun zaman önce istişare görüşmelerinde bunun hiçbir partinin kontenjanı ile mübadele edilmeyeceği konusunda anlaşılmıştı” dedi.
Öte yandan istişare görüşmeleri katılımcılarından Milletvekili Cihad Sama, Hizbullahçı Sünnilerin hükümette temsil edilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Samad bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada “8 Mart Sünnilerinin hangi bakanlıkla temsil edileceği konusunu görüşeceğiz” dedi.
ÖYH Milletvekili Sab, arabulucu Basil’in çözüm önerilerine hiçbir olumlu dönüş yapılmamasına rağmen hükümetin tatillerden önce kurulmasından ümitli olduğunu belirtti. Sab, bir radyo kanalına yaptığı açıklamada 8 Mart Sünnileri’nin temsil edilmesi gerekiyor ancak bu milletvekillerinden 4’ü meclisteki istişare görüşmelerine farklı bloklar altında katıldı. Bu sebeple onların bir araya gelerek bir bakanlık istemesi zor çünkü görüşmeler sırasında bir arada değil farklı blokların saflarında idiler” dedi. Açıklamalarını sürdüren Sab “Hizbullah yanlısı olan bağımsız 6 Sünni milletvekili tek başına bir blok değil bilakis istişare görüşmeleri adı altında zikrediliyorlar” dedi. Söz konusu kriz için çözüm arayışlarını sürdüğünü belirten Sab, “Yeni Hükümet”i kurmakla görevi olan Lübnan Başbakanı Sad Hariri’nin Hizbullah müttefiği 8 Mart Sünnileri ile görüşmemesinin garip olduğunu ve Basil’in Hariri’ye karşı tarafla görüşme yapması tavsiyesinde bulunduğunu söyledi.
Basil’in çözüm önerisi hakkında konuşan Sab, çözümlerin tek taraflı belirlenemeyeceği bilakis iki tarafın arasında orta bir yol gözetilerek belirlenmesi gerektiğine vurgu yaparak gündemde iki tarafı da memnun edecek çözüm önerilerinin bulunduğunu söyledi. Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın söz konusu kriz karşısında elleri bağlı durmayacağını belirten Sab Hizbullah’ın bazılarının dediğinin aksine söz konusu yeni döneme yönelik adımlara engel olmayacağını belirtti. Sab, Avn’ın, Hariri’nin yeni hükümeti kurma çabasını zayıflatmayı kabul etmediğini dile getirdi.
Müstakbel: Hariri hukuki sürece uygun davranıyor
(Sünni) Müstakbel yetkililerinden Ahmed el-Hariri Başbakanın yetkilerini savunmak ve duruşunu değiştirmemek için dile getirdiği ifadeleri tekrar etti ve “hükümetin nasıl kurulacağını belirleyen kanundur Sünni milletvekilleri veya bu Sünnilerin arkasında duran herhangi bir taraf değil. Kanunda hükümetin Başbakan-Cumhurbaşkanı koordinasyonunda kurulacağını söylüyor. Herhangi bir üçüncü taraftan bahsetmiyor. Ne kadar baskı olursa olsun üçüncü bir tarafın imzasına yer verilmeyecek. Bu Taif anlaşmasıdır. Saad Hariri kanunlara ve Taif anlaşmasına uygun olarak hareket etmektedir” ifadelerini kullandı.



Sudan Savaşında yeni umut penceresi: Suudi–ABD Girişimi

Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
TT

Sudan Savaşında yeni umut penceresi: Suudi–ABD Girişimi

Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)

Sudanlıların, 15 Nisan 2023’ten bu yana yaşadıkları savaşın ve insani trajedinin yakın zamanda sona ereceğine dair umutları giderek zayıfladı. İlk kurşunun sıkıldığı andan itibaren bölgesel ve uluslararası girişimlerin tıkanması, kamuoyundaki karamsarlığı daha da derinleştirdi.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın inisiyatif alması ve Başkan Donald Trump’tan doğrudan müdahale istemesi, karamsar tablo içinde yeni bir umut penceresi açtı; Suudi Arabistan, kilitlenmiş sürecin çözümünde belirleyici bir aktör olarak öne çıktı.

Veliaht Prens, kısa süre önce ABD’ye yaptığı resmî ziyaret sırasında, savaşın durdurulmasına yardımcı olması için Başkan Trump’tan müdahale talep etti. Trump, 19 Kasım’da düzenlenen ABD–Suudi İş Forumu’nda yaptığı açıklamada bu talebi doğruladı.

dfrgt
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Riyad’daki el-Yemame Sarayı’nda Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah el-Burhan’ı kabul ederken (SPA)

Veliaht Prens’in Sudan’daki savaşı sona erdirmek için kendisinden doğrudan müdahale istediğini ifade eden Trump,  “Prens, Sudan konusunda belirleyici bir adım atmamı talep ediyor” dedi. Trump, ABD’nin çatışmanın bitirilmesinde etkin bir rol oynayacağını da sözlerine ekledi.

Halk ne diyor?

Savaşın harabeye çevirdiği Hartum’da vatandaşlar, Suudi hamlesini “kardeşlerden beklenen” bir adım olarak görüyor. Ahmed Musa, “Veliaht Prens’in yaptığı, kardeş bir ülke olan Suudi Arabistan’dan beklenen bir adımdır” diyor.

Hızlı Destek Güçleri’nin kontrolüne giren Faşir’de yaşayan Hava İbrahim, savaşın yıkımını şu sözlerle anlatıyor: “Savaş yeşili kuruyu yok etti; çok zarar gördük.”

Kuşatma altındaki Kuzey Kordofan’ın başkenti Ubeyd’en İsa Abdullah ise genel ruh hâlini şöyle özetliyor: “Savaştan etkilenmeyen ev kalmadı; bu nedenle kardeşlerin müdahalesini memnuniyetle karşılıyoruz.”

Sudan Kurucu İttifakı'nın (Te'sis) fiilî başkenti konumundaki Nyala’dan F. Cibril, kamuoyunun temel beklentisinin çatışmaların sona ermesi, insani yardımların ulaştırılması ve yerinden edilenlerin geri dönüşü olduğunu belirtti.

sa
Güney Sudan’ın Renk şehrinde bir sınır noktasından ayrılmayı bekleyen, yerinden edilmiş ailelerin kişisel eşyalarını taşıyan bir kamyon (Arşiv – AFP)

Sudanlılar dışarıdan dayatılan bir çözümden ziyade, tarafları yeniden müzakere masasına getirecek, siyasi süreçlerin zaman kazanmak için kullanılmasını engelleyecek “tarafsız” bir arabulucu istiyor. Kamuoyunda Suudi Arabistan’ın bu rolü üstlenebileceği düşünülüyor.

Geri adım sinyalleri

Resmî düzeyde tepkiler tek çizgide ilerlemedi. Trump’ın 19 Kasım 2025’te Veliaht Prens’in talebini açıklamasının hemen ardından, Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Abdülfettah el-Burhan adımı memnuniyetle karşıladı ve X’te “Teşekkürler Prens Muhammed bin Selman, teşekkürler Başkan Trump” mesajını paylaştı.

Suudi ve ABD girişimlerine destek açıklayan Burhan hükümeti, barış için hazır olduğunu vurguladı; ancak Dörtlü Grup çerçevesindeki arabuluculuğa mesafeli durarak Suudi Arabistan’ın tek başına yürüteceği bir süreci ön plana çıkardı.

Askerî bir anlaşma mı?

Eski Başbakan Abdullah Hamduk’un liderliğindeki sivil-demokratik ittifak Sumud, Suudi çabalarını “yeni bir yol açabilecek olumlu bir adım” olarak değerlendirdi; ancak çözümün yalnızca askerler arasında kalmaması ve sivil aktörlerin kapsamlı bir uzlaşmaya dâhil edilmesi şartını koydu.

HDK’ye yakın Sudan Kurucu İttifakı da Suudi Arabistan’ın  hamlesini desteklediğini ve bunun krallığın Sudan’ın çöküşünü önleme konusundaki hassasiyetini yansıttığını söyledi.

Girişim başarılı olur mu?

Sudanlılar, Suudi–ABD girişimlerinin ateşkesi zorlayan, insani yardım geçişlerini mümkün kılan ve krizi yeniden üretmeyen bütüncül bir diplomatik çerçeveye dönüşmesini umuyor. Avukat Hatem İlyas, Şarku’l Avsat’a bu yaklaşımın “en büyük ihtiyaç” olduğunu ifade etti.

İlyas, Şarku’l Avsat’a, savaşın en büyük zorluğunun meşruiyet mücadelesi, toplumsal bölünme, kurumların zayıflığı ve çok sayıda aktörün çıkar çatışmalarından kaynaklanan karmaşık yapı olduğunu ifade etti.

rty6
Faşir’den kaçan Sudanlılar, 19 Kasım 2025’te Kuzey Sudan’daki Debbe kentinde bulunan “El-Ifad” yerinden edilmişler kampına ulaştıktan sonra dinlenirken (AFP)

Tüm belirsizliklere karşın, Sudan’ın doğusundan batısına uzanan kentlerde ortak bir duygu öne çıkıyor. Paris’te yaşayan gazeteci Muhammed el-Esbat, kamuoyunda silahların susmasına ve uzun süredir beklenen barışa giden yola dair temkinli ama güçlü bir beklentinin hâkim olduğunu ifade etti.

Yakın bir çözüme dair umutların zayıflamasının ardından, Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah el-Burhan’ın 15 Aralık’ta Riyad’a yaptığı ziyaret ve Veliaht Prens’le gerçekleştirdiği üst düzey görüşme, yeniden iyimser bir hava yarattı.

Riyad’da bu görüşmenin yapılması bile, savaşın durdurulması ve insani felaketin sona erdirilmesine yönelik yeni bir umut kapısı araladı. Genel kanaat, “Suudi Arabistan’ın Sudan’da savaşı durdurma dosyasını önceliklerinin başına aldığı” yönünde.

Savaşın yorduğu, canlar aldığı, geçim kaynaklarını yok ettiği ve milyonları mülteci ile yerinden edilmiş kişi hâline getirdiği Sudanlılar, ülkelerine, evlerine ve özledikleri hayatlarına dönmeyi umut ediyor. Peki bu kez girişimler kalıcı bir barış getirecek mi?


Şam–SDG hattında belirsizlik: Anlaşma iddiaları yalanlandı

Fotoğraf:  Reuters
Fotoğraf:  Reuters
TT

Şam–SDG hattında belirsizlik: Anlaşma iddiaları yalanlandı

Fotoğraf:  Reuters
Fotoğraf:  Reuters

Suriye’nin El Vatan gazetesi, bugün (perşembe) hükümetten bir kaynağa dayandırdığı haberinde, Suriye hükümeti ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında yakın zamanda bir askerî anlaşmaya varılacağı yönündeki iddiaların yalanlandığını aktardı.

Kaynak, SDG ile temasların şu anda durmuş olduğunu ve hükümetin, Suriye Savunma Bakanlığı tarafından sunulan bir öneriye SDG’nin verdiği yanıtı değerlendirdiğini vurguladı.

Suriye televizyonu ise bugün, bir kaynağa dayandırarak, ABD arabuluculuğunda hükümet ile SDG arasında, unsurların yıl sonundan önce Suriye ordusu ve iç güvenlik güçlerine entegre edilmesini öngören bir askerî anlaşmaya yakında varılmasının beklendiğini bildirmişti.

Televizyonun aktardığına göre, söz konusu anlaşma Savunma ve İçişleri bakanlıklarına 90 bin unsurun entegre edilmesini ve Rakka, Deyrizor ve Haseke’de Savunma Bakanlığına bağlı güçler içinde SDG’ye tahsis edilecek üç askerî tümeni kapsıyor.

Kaynak ayrıca, hükümet güçlerinin Suriye’nin kuzeydoğusuna girişi, askerî karar alma mekanizması ile görev, yetki ve sorumlulukların dağılımı gibi başlıca ihtilaflı konuların hâlen müzakere edildiğini belirtti.


Katz: İsrail, yerleşimlerini korumak için Gazze Şeridi’nde güvenlik kuşağı kuracak

Batı Şeria’da Cenin kenti yakınlarında bulunan ve tahliye edilen İsrail yerleşimi Sanur’da İsrailli askerler (EPA)
Batı Şeria’da Cenin kenti yakınlarında bulunan ve tahliye edilen İsrail yerleşimi Sanur’da İsrailli askerler (EPA)
TT

Katz: İsrail, yerleşimlerini korumak için Gazze Şeridi’nde güvenlik kuşağı kuracak

Batı Şeria’da Cenin kenti yakınlarında bulunan ve tahliye edilen İsrail yerleşimi Sanur’da İsrailli askerler (EPA)
Batı Şeria’da Cenin kenti yakınlarında bulunan ve tahliye edilen İsrail yerleşimi Sanur’da İsrailli askerler (EPA)

İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, bugün (perşembe) Gazze savaşıyla ilgili açıklamalarında, “Gazze’de kazandık” dedi. Hamas ile olası bir ateşkes anlaşmasına değinen Katz, ülkesinin “Gazze’den asla ayrılmayacağını” söyledi. Katz, İsrail Gazze Şeridi içinde, yerleşimleri korumak amacıyla bir güvenlik kuşağı oluşturacağını ifade etti.

Savunma Bakanı Katz, Hamas’ın silah bırakması gerektiğini yineleyerek, aksi takdirde “İsrail’in bu görevi kendisinin yerine getireceğini” ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth gazetesinden aktardığı habere göre Katz, Bnei Akiva, Ulpanot Merkezi ve Makor Rishon’un ortak düzenlediği Ulusal Eğitim Konferansı’nda yaptığı konuşmada, ABD Başkanı Donald Trump’ın planı çerçevesinde Hamas silah bırakmazsa İsrail’in bu adımı bizzat atacağını söyledi.

Haberde, ordunun Gazze’den çekilmesini ve bölgenin Filistinlilere devrini içeren anlaşmaya karşın, Katz’ın Gazze Şeridi’ni çevreleyen bir güvenlik kuşağının yerleşimlerin korunması amacıyla kurulacağını ifade ettiği belirtildi.

Öte yandan Batılı ülkeler iki devletli çözümden söz etmeyi sürdürürken, İsrail parlamentosu Knesset, Haziran 2024’te Ürdün Nehri’nin batısında bir Filistin devletinin kurulmasını reddeden kararı resmen kabul etmişti. Kararda, 7 Ekim olaylarının ardından bir Filistin devleti kurulmasının “teröre ödül” anlamına geleceği savunulmuş ve bunun Hamas’ı daha da teşvik edeceği öne sürülmüştü.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile aşırı sağcı dini kanattan bazı bakanlar da defalarca Filistin devleti kurulmayacağını dile getirmişti.