İsrail’de seçim gerginliği erken başladı

Livni, Abbas ile anlaşma yapma vaadinde bulunurken Barak Netenyahu’ya rakip arıyor

Tzipi Livni- - Binyamin Netanyahu- Ehud Barak
Tzipi Livni- - Binyamin Netanyahu- Ehud Barak
TT

İsrail’de seçim gerginliği erken başladı

Tzipi Livni- - Binyamin Netanyahu- Ehud Barak
Tzipi Livni- - Binyamin Netanyahu- Ehud Barak

İsrailli bir yetkili, mevcut hükümetin çalışmaya devam etmesine rağmen İsrail’de seçimlerin erken yapılacağını tahmin ettiğini söyledi.
Likud partisinden Knesset üyesi David Betan İsrail seçimlerinin önümüzdeki sene aralık ayında değil mayıs ayında gerçekleşeceğini söyledi.
Betan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında yapılacak herhangi bir suçlamanın mevcut hükümetin yanı sıra bir sonraki hükümetin çalışmasına etki edeceği konusunda uyardı. Betan’ın bu açıklaması,  parti liderleri ile İsrailli siyasetçilerin herhangi bir erken seçim ihtimaline karşın parti politikasını gözden geçirmeye başladığı bir vakitte geldi.
İsrail muhalefetinin lideri Tzipi Livni ve Muhalif İşçi partisi başkanı Avi Gabbay dün yaptıkları açıklamalarda Binyamin Netanyahu hükümetinin düşmesi için çalıştıklarına vurgu yaptı ve Netanyahu’nun ilerleyen süreçte bir daha başbakan olamayacağı bir devrim gerçekleştirmek istediklerini söyledi.
Tzipi İsrail merkezli Walla sitesinde yayınlanan açıklamalarında “Arkadaşlarımla Netanyahu hükümeti devrinin sonsuza kadar biteceği bir devrim yapmak için çalışıyoruz” ifadelerini kullandı. Tzipi “Netanyahu seçimlere gitmemek için güvenlik gerekçelerini kullanıyor” dedi ve yaptığı bu yolsuzluklardan dolayı Netanyahu ile aynı hükümette bulunmaya hazır olmadığını belirtti.
Netanyahu’nun, hükümetin Hamas’tan korktuğunu söyleyen İsrail Güvenlik Bakanı Avigdor Liberman’ın partisi ile birlikte hükümetten ayrılmasının ardından yıkımın eşiğine gelen hükümetini güvenliği gerekçe göstererek kurtarabileceğini söyleyen Tzipi, Netanyahu’nun sadece herhangi bir partinin ayrılması ile çökebilecek kadar zayıf bir koalisyonu elinde tutabildiğini belirtti.
Avi Gabbay artan baskıdan dolayı Netanyahu’nun başında bulunduğu bir hükümette çalışmayacağını belirtti ve “Ülkeyi yönetmemiz ve parti çıkarları yerine İsrail’in yüksek maslahatları için köklü değişiklikler yapmamız lazım” dedi.
Gabbay ülkede, sistemin değiştirilebileceğini ve ülkenin farklı bir yolla yönetilebileceğine inanan İsrailli birçok siyasetçi olduğunu söyledi.
Livni ve Gabbay sağ cenahta yaşanan sorunlar ışığında Likud partisi ile ortaklarını hezimete uğratabilecek bir blok kurmak için çalışıyor. Livni, gelecek seçimlerde Siyonist bloğunun kazanması durumunda Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile yeniden görüşmelere başlayacağı vaadinde bulundu.
Planının Mahmud Abbas ile yapılacak görüşmelerle birlikte Filistinlilerden ayrılma temeline dayandığını belirten Livni “anlaşmaya varılmasını zorlaştıran tecrit edilmiş yerleşim bölgeleri inşa etmeyeceğiz” ifadelerini kullandı. Livni hedefinin Demokrat bir Yahudi devleti kurmak olduğunu söyledi.
İsrail’de erken seçim hazırlıklarının ön plana çıkmaya başladığını söyleyen Eski İsrail Başbakanı Ehud Barak Netanyahu’ya muhalif olan parti yetkilileri ile görüşme gerçekleştirmeye devam ediyor.
İsrailli bir kanalın aktardığına göre Ehud Barak geçtiğimiz çarşamba günü İşçi partisi lideri Avi Gabbay ve diğer bir muhalif yetkili ile bir araya gelerek İsrail’deki siyasi durumu görüştü. Barak’ın Tzipi ve Moşe Ya’alon ile bir araya geldiğini aktaran kanal, Barak’ın Netanyahu karşıtı bir koalisyon oluşturmak için birçok muhalifle daha görüşeceğini söyledi. Kanala göre sağ ve orta cenahtan bir blok oluşturulması konusunda son karar seçimler kesin vakti belirlendikten sonra verilecek.
Likud partisi genel merkezi üyeleri Netanyahu’nun parti başkanlığı için seçimlerin erkene alınması teklifini kabul etmesi yakın zamanda şiddetli bir çekişme yaşanacağını gösteriyor. Netanyahu’nun parti başkanlığını yeniden kazanma ihtimali ağır basarken güçlü rakibi olmamasına bakılırsa bu koltuktaki yerini 2023’e kadar sağlama almış olacak.
İsrail’de iktidarda olan Likud partisinde genel başkanlık ön seçimlerinin 23 Aralık 2018’de yapılması bekleniyor.
İsrail’deki iktidar partisinde yapılacak ön seçimler Netanyahu’nun makamı konusunda endişeli olduğunu gösteriyor. Öyle ki Netanyahu 61 Knesset (Knesset’te toplam 120 üye bulunuyor) üyesinden oluşan küçük bir koalisyonun başkanlığını yapıyor. Bu zayıf koalisyon Netanyahu için büyük bir endişe kaynağı. Muhalif partiler tarafından eleştirilen Netanyahu koalisyon içi muhalefetle de karşı karşıya kalıyor. Netanyahu’yu en çok korkutan şahsiyetlerden biri de Likud partisinin yükselen isimlerin biri olan eski içişleri bakanı Gideon Saar. Daha önceden siyasi görevinden istifa eden Saar’ın Likud partisi başkanlık seçilerinde Netanyahu’nun en önemli rakiplerinden biri olduğu konuşuluyor.
Netanyahu’ya yakın bir isim olan Refah ve Sosyal Hizmetler Bakanı Haim Katz, hükümet koalisyonu lideri Knesset üyesi Tzachi Hanegbi ile Knesset üyeleri Dudi Amsalem ve Yaron Mazuz’u geçerek parti genel merkezinin başkanlığına seçildi.
Seçimlerdeki zaferinin ardından açıklama yapan Katz “Likud partisi bugün bir iyileşme sürecine girmiştir. Bu doğrultuda devam ederek güçlenecek; partinin başarısı ve İsrail’i korumak için bir olacağız” dedi.
Katz’in, aktivistleri de içinde barındıran Likud partisi genel merkez başkanlığına seçilmesi diğer adaylardan Knesset Dış İlişkiler ve Savunma Koalisyonu Başkanı Tzachi Hanegbi’yi destekleyen Netanyahu için başarısız bir sonuç oldu.
Likud Partisi Başkanlığı ön seçimlerinin erken bir vakte alınması hakkında konuşan Netanyahu “Tüm senaryolara hazır olmak istiyoruz çünkü bir şey olur da kendimizi seçim senaryosu ortasında bulursak hazır olacağız. Biz sadece 61 üyeden oluşan bir koalisyonuz” ifadelerini kullandı.
 
 
 
 



Netanyahu, yeni Suriye’yi diplomasiyle değil bombalarla karşılıyor: İsrail, yeni Şam yönetimini barış ortağı değil kontrol edilmesi gereken hedef olarak kodluyor

Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
TT

Netanyahu, yeni Suriye’yi diplomasiyle değil bombalarla karşılıyor: İsrail, yeni Şam yönetimini barış ortağı değil kontrol edilmesi gereken hedef olarak kodluyor

Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)

Kasım 2025’in yağmurlu bir gecesinde, İsrail ordusunun Ramallah’ın kalbine yönelik baskını sürerken, başkanlık binasına birkaç metre mesafedeki bir noktada oturan üst düzey bir Filistinli yetkili acı bir tebessümle şunu söyledi:
“Şu an Filistin hakkında konuşmak istemiyorum. İsrail’i sömürgeci bir devlet olarak tanımlayan ezber cümleleri de tekrar etmeye niyetim yok. Şu anda konuşmak istediğim şey Suriye.”

Yetkiliye göre Suriye, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun yalnızca gerçek bir barışı istemediğinin değil, komşu devletleri de görmek istemediğinin en açık kanıtı haline geldi. Zira Şam’daki yeni siyasi liderlik, İsrail’e karşı savaş ya da düşmanlık istemediğini açıkça ilan etmiş olmasına rağmen, İsrail Suriye topraklarını son derece sert askerî operasyonlarla ihlal etmeyi sürdürüyor.
Filistinli yetkili şöyle devam ediyor:
“Hamas 7 Ekim 2023’te savaşı başlattı, Hizbullah İsrail’i vurdu, Husiler İran’ın teşvikiyle ‘destek savaşına’ katıldı… Fakat Suriye tam tersine çatışmanın dışında kalmayı seçti; hatta çok daha fazlasını yaptı.”

“İsrail için bir tehdit yok”

Saldırganlığı caydırma operasyonlarının sonrası Şam’da kontrolü devralan yeni yönetim, İsrail dahil komşu hiçbir ülkeye tehdit oluşturmadığını açıkladı.
Bununla birlikte Beşşar Esed rejiminin çökmesi ve İran ekseninin bölgedeki en stratejik üssünü kaybetmesi, Suriye ile İsrail arasında çıkarların kesiştiği yeni bir dönemi mümkün kılabilirdi.

Filistinli yetkili, “İsrailliler sanki bu gerçekleri unuttu. Suriye artık İran milislerinin oyun alanı değil” diyor.

Bu süreçte ABD, Türkiye ve Azerbaycan, iki taraf arasında arabuluculuk yapmaya hazır olduklarını bildirerek, sınırların tamamen güvenli hâle gelmesini sağlayacak güvenlik düzenlemeleri için müzakerelere davet etti. İsrail’in çekincelerine rağmen Suriye, doğrudan görüşmelere dahi razı oldu. Nitekim Dışişleri Bakanı Esad el-Şeybani ile İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer arasında altı toplantı gerçekleştirildi.

İsrail kaynaklarına göre Şam, kapsamlı bir anlaşmaya ulaşmak adına büyük esneklik gösteriyor. 1967 ve 2024’te işgal edilen tüm toprakların iadesi karşılığında tam barış anlaşmasına hazır; fakat ara formüller de değerlendiriliyor. Bunlar arasında Golan’ın 15 yıla kadar İsrail’e kiralanması veya 1974 sınırlarına dönüşü öngören bir güvenlik mutabakatı da var.

Aynı kaynaklar,  yeni yönetiminin “İbrahim Anlaşmaları”na katılmaya da sıcak baktığını, bunun İsrail’in 1948’den bu yana hayalini kurduğu tarihi bir açılım olacağını belirtiyor.

İsrail’in karşılığı: İşgal ve hava saldırıları

Tehdit politikasını seçen İsrail, Aralık 2024’ten bu yana yeni yönetimin nefes almasına fırsat vermeden askerî havaalanları ve üsleri hedef alan yaklaşık 500 hava saldırısı düzenledi. Suriye’nin savunma kapasitesinin yüzde 85’ini yok eden İsrail, 450 km²’lik Suriye toprağını işgal ederek genişliği 7 km’yi aşan hat boyunca, Şeyh Cebel'den Dera’ya kadar ilerledi. Bazı bölgelerde 20 km derinliğe kadar kara harekâtı yürüten İsrail 9 askerî üs kurdu.

frgt
Netanyahu, Salı günü Suriye'deki tampon bölgedeki İsrail güçlerini denetledi (AP)

İsrail ayrıca, “Dürzi müttefikleri koruma” gerekçesiyle iç çatışmaları körükledi. Oysa İsrail’deki Dürzi vatandaşlar bizzat İsrail hükümetleri tarafından ayrımcılığa maruz kalıyor.
Tel Aviv yönetimi, Şam’ın yeni liderliğini Nusra Cephesi bağlantıları üzerinden karalamaya çalışsa da, geçen yıllarda bizzat İsrail ordusuna bağlı sahra hastaneleri ve Safed, Hayfa, Tel Aviv’deki çeşitli merkezlerin çok sayıda Nusra üyesini tedavi ettiği biliniyor.

Netanyahu’yu kim durdurabilir?

Son günlerde İsrail’de ortaya çıkan bilgiler, ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail’e ve Netanyahu’ya “Suriye politikasındaki yanlışları” nedeniyle sert bir uyarıda bulunduğunu gösteriyor.
Trump’ın, Suudi Arabistan ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın talebi üzerine, Şam’daki yeni yönetimle daha olumlu bir yaklaşım benimsemeye yöneldiği ifade ediliyor.

frgt
Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Trump ve Eş-Şara'nın Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasını görüşmek üzere Riyad'da geçen mayıs ayında gerçekleştirdiği toplantıdan bir kare (SPA)

Trump, İsrail’in attığı adımların “yanlış ve mantıksız” olduğunu düşünürken, birçok analist Netanyahu’yu dizginleyebilecek tek gücün Trump yönetimi olduğuna inanıyor.
Ancak bunun sahadaki sonuçlarının görülmesi zaman alabilir. Bu arada şu soru giderek daha sık soruluyor: “İsrail, Suriye ile böyle bir şekilde davranarak bölgesine nasıl bir mesaj veriyor?”


İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)
TT

İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi toplantısında yaptığı açıklamada, Suriye’deki bazı silahlı grupların Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşündüğünü söyledi. Şarku’l Avsat’ın Times of Israel’den aktardığına göre Katz, İsrail’in Şam ile güvenlik anlaşması ya da normalleşme yolunda olmadığını belirterek, Suriye ordusu ya da ülkedeki farklı milislerin İsrail yerleşimlerine saldırma veya Suriye’deki Dürzi toplumunu yeniden tehdit etme ihtimaline karşı hazırlık yapıldığını ifade etti.

Katz, Husilerin de Golan Tepeleri’ne yönelik olası bir kara harekâtını değerlendirdiğini söyledi.

Öte yandan, İsrail güçleri Aralık 2024’te Beşşar Esad rejiminin çöküşünün ardından Suriye’nin güneyinde dokuz noktada konuşlandı. Bu noktaların büyük bölümü, iki ülke arasındaki sınırda Birleşmiş Milletler tarafından izlenen tampon bölgede yer alırken, konuşlanma alanları arasında Cebel Hermon’un (Şeyh Dağı) Suriye tarafındaki iki nokta da bulunuyor.

İsrail, bu birliklerin İsrail yerleşimlerini korumak ve düşman unsurların eline geçtiğinde tehdit oluşturabilecek silahları güvence altına almak amacıyla Suriye topraklarında yaklaşık 15 kilometre derinliğe kadar faaliyet yürüttüğünü açıkladı. Bu potansiyel tehdit unsurları arasında Lübnan Hizbullahı ile İran destekli diğer milis gruplar da yer alıyor.

Suriye’nin güneybatısında bulunan Golan Tepeleri, başkent Şam’ın yaklaşık 60 kilometre batısında yer alıyor ve toplamda 1.860 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. İsrail, Haziran 1967 Savaşı sırasında bölgenin yaklaşık 1.250 kilometrekarelik kısmını işgal etmiş, 1981’de ise fiilen ilhak etmişti. Ancak bu ilhak, bölgeyi hâlen işgal altındaki Suriye toprağı olarak kabul eden Birleşmiş Milletler tarafından tanınmıyor.


BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
TT

BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)

Birleşmiş Milletler’in Lübnan Özel Koordinatörü Jeanine Hennis-Plasschaert, Perşembe günü yaptığı açıklamada, hükümetin aldığı önemli kararlar ve Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin güçlendirilmiş varlığına rağmen ülkenin güneyindeki belirsizlik ortamının devam ettiğini belirtti. Hennis-Plasschaert, bu iki unsurun “normalleşme yolunda temel bir zemin oluşturduğunu” söyledi.

Hennis-Plasschaert, “Birçok Lübnanlı için çatışma düşük yoğunlukla da olsa sürüyor. Mevcut durum devam ettiği sürece, düşmanlıkların yeniden tırmanma ihtimali ortadan kalkmış değil” ifadelerini kullandı.

BM yetkilisi, mevcut fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Diyalog ve müzakereler tüm sorunları çözemeyebilir; ancak taraflar arasında karşılıklı anlayışın oluşmasına katkı sağlar ve en önemlisi, istenen güvenlik ve istikrara giden yolu açar” dedi.

İsrail ile Hizbullah arasında geçen yıl Kasım ayında, Gazze’deki savaşın yol açtığı bir yılı aşkın karşılıklı bombardımanın ardından ABD arabuluculuğunda ateşkes sağlanmıştı. Ancak İsrail, anlaşmaya rağmen Güney Lübnan’daki bazı noktalarda varlığını sürdürürken, ülkenin güneyi ve doğusuna yönelik saldırılarına devam ediyor.