Metin Akpınar ve Müjdat Gezen adli kontrolle serbest

Oyuncu Metin Akpınar ve Müjdat Gezen, haklarında başlatılan soruşturma kapsamında alınan ifadelerinin ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Akpınar ve Gezen'e yurt dışı çıkış yasağı da konuldu.

Metin Akpınar ve Müjdat Gezen adli kontrolle serbest
TT

Metin Akpınar ve Müjdat Gezen adli kontrolle serbest

Metin Akpınar ve Müjdat Gezen adli kontrolle serbest

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının, konuk oldukları Halk TV'deki bir programda sarf edilen ve tepki çeken sözleri üzerine haklarında soruşturma başlattığı Müjdat Gezen ve Metin Akpınar'ın savcılık işlemleri tamamlandı.
Savcılıktaki ifadelerinin ardından Metin Akpınar ve Müjdat Gezen, haklarında adli kontrol tedbirleri uygulanması talebiyle hakimliğe sevk edildi. 
Akpınar ve Gezen, buradaki ifadelerinin ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Metin Akpınar ve Müjdat Gezen hakkında, haftada bir gün en yakın polis merkezinde imza atma ve yurt dışına çıkış yasağından oluşan adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasına hükmedildi.
Gezen'in savcılık ifadesinde, Halk Arenası adlı programda yaptığı konuşmanın kendisine ait olduğunu belirterek, TV programındaki sözleri mizah amaçlı söylediğini, herhangi bir hakaret kastı bulunmadığını anlattığı öğrenildi.
Başsavcılıktan açıklama
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, Müjdat Gezen'in "Cumhurbaşkanına hakaret", Metin Akpınar'ın ise "halkı hükümete karşı silahlı isyana tahrik" ve "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlarından adli kontrol talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edildiğini, her iki şüpheli hakkında "yurt dışına çıkışı yasaklanmak" ve "haftada bir gün karakola imza vermek" suretiyle adli kontrol kararı verildiğini bildirdi. 
Başsavcılıktan yapılan açıklamada, Uğur Dündar tarafından sunulan "Halk Arenası" adlı programa katılan Müjdat Gezen ve Metin Akpınar'ın "Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı'nı hedef alarak hakaret içerikli sözler söyleyip darbe ve ölüm tehdidinde bulundukları" yönünde medyada haberler yer aldığının öğrenilmesi üzerine işin aslını araştırmak ve sorumlular hakkında yasal gereğine tevessül etmek amacıyla soruşturma başlatıldığı hatırlatıldı.
İlgili programa ait kayıtlar açık kaynaklardan temin edilerek muhafaza altına alındıktan sonra dökümü yapılmak üzere bilirkişiye tevdi edildiği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: 
"Bu soruşturma kapsamında Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılarak şüphelilerin savunmaları alınmak üzere Cumhuriyet Başsavcılığımızda hazır edilmeleri yönünde talimat verilmiştir. Sunulan bilirkişi raporunda yer alan konuşmalar değerlendirilerek şüpheli Müjdat Gezen hakkında 'Cumhurbaşkanına hakaret', şüpheli Metin Akpınar hakkında ise 'halkı hükümete karşı silahlı isyana tahrik', 'Cumhurbaşkanına hakaret', 'halkın bir kesimini aşağılama ve suçu ve suçluyu övme' suçlarından adli işlem yapılmıştır.
Bugün saat 11.00 civarında adliyemizde hazır olup ifadeleri alınan şüphelilerden Müjdat Gezen 'Cumhurbaşkanına hakaret' suçundan, Metin Akpınar ise 'halkı hükümete karşı silahlı isyana tahrik' ve 'Cumhurbaşkanına hakaret' suçlarından adli kontrol talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edilmiş, her iki şüpheli hakkında 'yurt dışına çıkışı yasaklanmak' ve 'haftada bir gün karakola imza vermek' suretiyle adli kontrol kararı verilmiştir."
"Cumhurbaşkanıma hakaret kastım yoktu"
Müjdat Gezen'in savcılık ifadesinde, Halk Arenası adlı programda yaptığı konuşmanın kendisine ait olduğunu belirterek, TV programındaki sözleri mizah amaçlı söylediğini, herhangi bir hakaret kastı bulunmadığını anlattığı öğrenildi.
Metin Akpınar'ın da savcılıktaki ifadesinde, konuşmasının kendisine ait olan bir söz olmadığını belirterek, "Bu sözler, demokrasinin tarifi akademisyenler tarafından dile getirilmiş çeşitli demokrasi tanımıdır. Birbiriyle aynı düşünmeyenlerin şiddet unsuru kullanmaksızın birlikte yaşayabildikleri rejimin adı demokrasidir. Bu açıklamaya ulaşmakta benim samimi temennimdir. Temennilerimi dile getirmek için bu şekilde bir açıklama yapmıştım. Aslında çağdaş demokrasinin tanımını yapmış oldum. Allah korusun bu rejimin dışına çıkılırsa güzel ülkemize yazık olur. Tarihte gördüğümüz faşist liderler Mussolini'dir, Hitler'dir. Bunların uyguladıkları ve düştükleri duruma düşülmemesi için söylediğim sözlerdir. Medyanın yorumladığı gibi Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef göstermek gibi bir niyetim ne aklımdan ne de gönlümden geçer. Ben Sayın Cumhurbaşkanımızı kastederek bu cümleleri kullanmadım." dediği öğrenildi.
Gezi olayları ile ilgili konuşmasında söylediği sözlerin açık ve net olduğunu, söylediklerinin arkasında olduğunu dile getiren Akpınar'ın, "Burada çağdaş demokrasi tanımında olduğu gibi birbirleriyle aynı düşünmeyenlerin birlikte yaşayabilmelerinin örneğidir diye düşünüyorum Gezi olayları" ifadelerini kullandığı aktarıldı. 
AK Parti'ye oy verenlerle ilgili yaptığı konuşması için Metin Akpınar'ın şunları söylediği belirtildi: 
"Benim AK Parti'ye oy verenlerin karbonhidrat kafalı olduklarına ilişkin bir imalı konuşmam söz konusu değildir. Ben o konuşmamda milletimizin bir bölümünün karbonhidratla beslenmeye mecbur bırakılmasına karşı çıktığım için 'Toplumumuzun büyük bir bölümü karbonhidratla beslenmek zorunda bırakılmıştır' diye söylemiştim. Bu sözlerimde AK Parti'ye oy verenlere karşı olarak kastım veya imalı konuşmam söz konusu değildir. Özlemim bütün Türk toplumunun proteinle beslenmesidir. Ben üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Cumhurbaşkanıma hakaret kastım yoktu. Yine Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı bir isyanda da bulunmadım. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmedim. Suç ve suçluyu da övmedim."
Gezen ve Akpınar'ın avukatlarından açıklama
Anadolu Adliyesi çıkışında avukatı Celal Ülgen ile kameralar karşısına geçen Müjdat Gezen, "Ben konuşacaksam yeni bir suç oluşturabilir, onun için konuşmak istemiyorum. Hakareti yapan Cumhurbaşkanı hakaretten yargılanan Müjdat Gezen. Adli sistem değişmiş, hayırlı uğurlu olsun." ifadelerini kullandı.
Gezen'in ardından konuşan avukatı Ülgen ise mahkemenin adli kontrol talebine itirazda bulunacaklarını dile getirerek "Son durum, adli kontrol tedbiriyle, haftada bir imza vermek suretiyle serbest bırakılmalarına karar verildi. Ancak bu durumu bile bizim kanıksamamız doğru değil. Bu ülkenin aydınlarının, tiyatrocularının, yazarlarının böyle artık karakollara imza vermeye çağrılması da sizlerin, basın mensuplarının takdirinde olan bir durumdur. Biz itirazımızı da yapacağız. Yurt dışı yasağıyla ilgili kesin olarak bir şey yok ama hükmün onu da kapsadığını düşünüyorum." açıklamasını yaptı.
Ülgen, "Siz eğer her önüne gelen kişinin konuşmasını Cumhurbaşkanına hakaret diye soruşturmaya kalkarsanız, Türkiye'de iklim değişir, kış olur. Bakın rejimin adı değişir, bunu açıklıkla söylüyoruz. Bu konuyu tartışmamız lazım. Bir defa Cumhurbaşkanına hakaret diye bir sözcük yok. Hakaret içerecek bir kavram yok, doğrudan doğruya Cumhurbaşkanının hedeflendiği söz yok. Buna rağmen bir muhbir alelacele olayı döşeniyor ve Cumhurbaşkanına bunu iletiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Metin Akpınar'ın avukatı İrem Hekimoğlu da, Akpınar'ın yorulmasını istemediği için müvekkili adına açıklama yaptığını belirtti.
Hekimoğlu, konuşmasında şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sabah saatlerinde Metin Bey ifade için savcılığa çağrıldı. Geldik, ifademizi verdik, akabinde Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi. Cumhurbaşkanına yapılan hakaret suçlamasıyla kendisinin ifadesini aldılar. Biz tabii bütün suçlamaları reddettik. Kendisinin böyle bir niyeti yoktur, böyle bir amacı da yoktur. Söylenen sözler demokrasinin tanımı yapılarak söylenmiş sözlerdir. Ülkemizde faşizm olduğuyla ilgili herhangi bir beyanı da olmamıştır. Bütün bunları reddettik. Kendisi denetimli kontrolle serbest bırakıldı. Şu anda sağlığı da iyi, kendisi de iyi, şu an bir sıkıntımız yok." 
Hekimoğlu, müvekkili hakkında herhangi bir gözaltı kararı olmadığını, fakat buna rağmen polis nezaretinde getirilmesini doğru bulmadığını kaydetti.
"İdam isteyenden sanatçı olamaz"
Anadolu Yayıncılar Derneği (AYD) Genel Başkanı Sinan Burhan,  yaptığı yazılı açıklamada, oyuncu Metin Akpınar ve Müjdat Gezen'in konuk oldukları Halk TV'deki bir programda sarf ettikleri sözlere tepki gösterdi.
Akpınar ve Gezen'in siyasal iktidara yönelik "idam edilmek", "bacağından asılmak", "intihar etmek zorunda kalmak" gibi ifadeler kullandıklarını belirten Burhan, bu sözlerin siyaset konuşulan bir programda sarf edilmesini kınadı.
Burhan, 27 Mayıs 1960 darbesinde bir başbakan ve iki bakanın idam edildiğini anımsatarak, şunları kaydetti:
"Bu kötü karar, ülkemizin geçmişinde maalesef kara bir leke olarak durmaktadır. Sandıktan umudunu kesenler 'darbe yapılsın', 'Erdoğan asılsın' anlamına gelecek cümleler sarf etmişlerdir. Bu millet 15 Temmuz gecesi darbeye tevessül edenlere tepkisini koymuş, haddini bildirmiştir. Darbe çağrısı yapmak, idamla tehdit etmek sanat özgürlüğü değildir. İdam isteyenden sanatçı olamaz. İdam çağrısı yapanları kınamakla birlikte yaşları dikkate alınarak sağduyu ile hareket edilmesini, kutuplaşmaya zemin verilmemesini ve itidal tavsiye ediyoruz."



Avrupa Troykası, İran'a yönelik BM yaptırımlarını yeniden yürürlüğe koyma tehdidinde bulundu

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, bugün Brüksel'de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları toplantısı öncesinde basın mensuplarına konuştu. (Reuters)
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, bugün Brüksel'de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları toplantısı öncesinde basın mensuplarına konuştu. (Reuters)
TT

Avrupa Troykası, İran'a yönelik BM yaptırımlarını yeniden yürürlüğe koyma tehdidinde bulundu

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, bugün Brüksel'de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları toplantısı öncesinde basın mensuplarına konuştu. (Reuters)
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, bugün Brüksel'de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları toplantısı öncesinde basın mensuplarına konuştu. (Reuters)

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot dün yaptığı açıklamada, Avrupa Troykası’nın (Fransa, Birleşik Krallık ve Almanya), o tarihe kadar bir nükleer anlaşmaya varılamaması halinde ağustos ayı sonuna kadar İran'a yönelik Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarının otomatik olarak geri getirilmesine yönelik ‘snapback’ mekanizmasını harekete geçireceğini söyledi.

Brüksel'de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları toplantısı öncesinde basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Barrot, “Fransa ve ortakları, 10 yıl önce kaldırılan silahlar, bankalar ve nükleer ekipmanlar üzerindeki küresel yasağı yeniden uygulamaya koymakta haklılar. İran'dan güçlü, somut ve inandırıcı bir taahhüt gelmediği takdirde bunu en geç ağustos ayı sonuna kadar yapacağız” ifadelerini kullandı.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ise dışişleri bakanları toplantısında ‘İran'ın ele alınacağını’ söyledi. Kallas, “Diplomatik yolu ve müzakereleri yeniden başlatmak bizim çıkarımıza” dedi.

xo9p0
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, Brüksel'de düzenlenen AB dışişleri bakanları toplantısının oturum aralarında basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. (EPA)

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce tarafından yapılan açıklamaya göre, AB dışişleri bakanları toplantısı öncesinde ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Avrupa Troykası'ndaki mevkidaşlarıyla Ortadoğu'da istikrarın desteklenmesi ve İran'ın nükleer silah geliştirememesinin sağlanması konularında telefon görüşmeleri gerçekleştirdi.

Avrupa ülkeleri, ekim ayında süresi dolacak olan 2231 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı kapsamında snapback mekanizmasını harekete geçirmekle tehdit ediyor. Bu mekanizma, karar kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde Tahran'a yönelik BM yaptırımlarının yeniden uygulanmasına olanak sağlıyor.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi pazartesi günü yaptığı açıklamada, mekanizmayı harekete geçirmenin ‘yasal dayanaktan yoksun düşmanca bir tedbir’ olduğu uyarısında bulunarak, Avrupalıları taahhütlerini ihlal etmekle suçladı. Bekayi, Avrupalı güçlerin bu adımı atması halinde orantılı bir karşılık verileceği tehdidinde bulundu.

İran medyası, Tahran'ın Moskova ve Pekin'i nükleer anlaşmadan çekildiklerini duyurmaya ikna etmeye çalıştığını ve bu sayede BM Güvenlik Konseyi'nde yaptırımların yeniden uygulanmasına yönelik herhangi bir girişimi engellemek için yasal bir dayanak elde edeceğini belirtti.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi bugün Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ve Çinli mevkidaşı Wang Yi ile Avrupa Troykası’nın nükleer anlaşma kapsamında BM yaptırımlarına otomatik olarak geri dönüş anlamına gelen snapback mekanizmasını harekete geçirmesini engellemenin yolları üzerine istişarelerde bulundu.

Lavrov ve Wang Yi pazartesi günü Pekin'de bir araya gelerek Arakçi'nin Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) dışişleri bakanları toplantısına katılmasından önce İran'ın nükleer dosyasını ele aldılar.

Arakçi bugün Telegram üzerinden yaptığı açıklamada, “Mevcut durumda elbette Çin Dışişleri Bakanı ve Rusya Dışişleri Bakanı ile ikili görüşmeler yapacağız” dedi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı pazar günü, Devlet Başkanı Vladimir Putin'in İran'ı Washington'un istediği uranyum zenginleştirmesine izin verilmeyecek bir nükleer anlaşmayı kabul etmeye çağırdığı yönündeki haberi ‘yalan’ olarak nitelendirdi.

cdfrgthyu
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin bugün Pekin'de düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) dışişleri bakanları toplantısı çerçevesinde gerçekleştirdikleri görüşmeden (İran Dışişleri Bakanlığı)

ABD merkezli haber sitesi Axios'un dosyaya yakın kaynaklara dayandırdığı haberine göre Putin, İran'a ABD ile uranyum zenginleştirmesini engelleyecek bir anlaşmayı kabul etmesi çağrısında bulundu. Rusya nükleer program konusunda yıllardır İran'ın başlıca diplomatik destekçisi konumunda.

Moskova, İran'ın uranyum zenginleştirme hakkını kamuoyu önünde desteklemiş olsa da Putin, İsrail ile İran arasında 12 gün süren savaşın ardından özel oturumlarda daha sert bir tutum benimsedi.

İki kaynak Rusların İsrail hükümetine Putin'in İran'ın uranyum zenginleştirmesi konusundaki tutumu hakkında bilgi verdiğini söyledi. Üst düzey bir İsrailli yetkili, “Putin'in İranlılara bunu söylediğini biliyoruz” dedi. Putin bu tutumunu geçen hafta ABD Başkanı Donald Trump ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile yaptığı görüşmelerde de dile getirdi.

ABD Başkanı Donald Trump'ın ilk döneminde İran'a yönelik ABD yaptırımlarının yeniden uygulanmasından bu yana Tahran, 20 yıllık bir stratejik anlaşma yoluyla Moskova’yla ve İran'ın petrol ihracatının yüzde 90'ını satın alan Pekin’le bağlarını güçlendirdi.

Arakçi Telegram üzerinden yaptığı paylaşımda şöyle yazdı: “ŞİÖ yavaş yavaş küresel arenaya açılıyor, yani bölgesel arenayı yavaş yavaş aşıyor… Gündeminde ekonomik, siyasi ve güvenlik alanları da dahil olmak üzere bir dizi farklı konu var.”

Diğer yandan İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, hükümetinin ‘tüm ciddiyetiyle bu barışçıl yolu izleyeceğini’ söyledi ve ek ayrıntı vermeden ‘diplomasi penceresinin halen açık olduğunu’ vurguladı.

Pezeşkiyan, “Geleceğe doğru yeni ufuklar açmak için geçmişi eleştirel gözlerle gözden geçirmeliyiz. Bizi daha iyi bir yarına götürecek olan şey, umudu yeniden inşa etmek, öğrenme ve değişme isteği ile anlayış, empati ve rasyonaliteye dayalı yeni bir yoldur... Diplomasi penceresinin açık olduğuna inanmaya devam ediyoruz ve bu barışçıl yaklaşımı kararlılıkla sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

Pezeşkiyan sözlerini şöyle sürdürdü: “Savaşın dayattığı büyük sınavda, psikolojik baskılara ve halkımızın karşılaştığı pek çok zorluğa rağmen, İran'ın çağdaş tarihinde halkın katılımının, uzlaşının ve toplumsal uyumun en dikkat çekici tezahürüne tanık olduk. Ülke içinde ve dışında, her eğilimden İranlılar saldırgan düşman karşısında tek vücut oldular.”

İran Cumhurbaşkanı'nın açıklamaları, İran Genelkurmay Başkanı Abdurrahim Musevi'nin İsrail ile 12 gün süren savaş sırasında ülkesinin ‘varlığının ve toprak bütünlüğünün eşi benzeri görülmemiş şekilde tehdit edildiğini’ söylemesinin ardından geldi.

Pezeşkiyan hükümeti, muhafazakâr milletvekillerinin muhalefetine rağmen Batılı güçlerle müzakerelere yeniden başlamaya hazır olduğunun sinyallerini verdi.

yhu7ı8
ABD ile İran arasında 19 Nisan'da ikinci tur görüşmelerin yapıldığı Roma'daki Umman Büyükelçiliği'nin girişinde bekleyen gazeteciler ve polis memurları (AP)

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi pazartesi günü yaptığı açıklamada, İran ve ABD arasında altıncı tur müzakereler için ‘belirli bir tarih olmadığını’ söyledi. Bekayi, “Diplomasinin ve müzakere yolunun etkinliğini doğrulamadığımız sürece böyle bir yola girmeyeceğiz” dedi.

Arakçi ve ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff nisan ayından bu yana Umman arabuluculuğunda beş tur görüşme gerçekleştirdi. Daha sonra İsrail 13 Haziran'da İran'a saldırı başlattı ve ABD'nin İran'ın üç nükleer tesisini bombaladığı 12 günlük bir savaşı tetikledi.

Tahran ve Washington arasında yeni bir müzakere turunun 15 Haziran'da yapılması gerekiyordu, ancak savaş nedeniyle iptal edildi.

İran Dini Lideri Ali Hamaney’in uluslararası ilişkiler danışmanı Ali Ekber Velayeti pazartesi günü yaptığı açıklamada, ülkesinin uranyum zenginleştirmeyi durdurma şartına bağlanması halinde ABD ile nükleer müzakerelere yer olmadığını söyledi ve böyle bir şartı Tahran'ın bağlı olduğu ‘kırmızı çizgilere’ aykırı olarak niteledi.

Şarku’l Avsat’ın İran medyasından aktardığına göre Velayeti, Pakistan İçişleri Bakanı Muhsin Nakvi ile gerçekleştirdiği görüşmede, “Müzakereler zenginleştirmenin durdurulması şartına bağlanırsa kesinlikle gerçekleşmeyecek” dedi.