Hamaney ile Ruhani arasında yeni bir kriz mi patlak veriyor?

Hamaney’in web sitesi arşivinden bir fotoğraf… Sağındakiler ise İmam Hatip Ahmed Alemulhuda ve Astan Quds Razavi Vakfı Başkanı İbrahim Reisi
Hamaney’in web sitesi arşivinden bir fotoğraf… Sağındakiler ise İmam Hatip Ahmed Alemulhuda ve Astan Quds Razavi Vakfı Başkanı İbrahim Reisi
TT

Hamaney ile Ruhani arasında yeni bir kriz mi patlak veriyor?

Hamaney’in web sitesi arşivinden bir fotoğraf… Sağındakiler ise İmam Hatip Ahmed Alemulhuda ve Astan Quds Razavi Vakfı Başkanı İbrahim Reisi
Hamaney’in web sitesi arşivinden bir fotoğraf… Sağındakiler ise İmam Hatip Ahmed Alemulhuda ve Astan Quds Razavi Vakfı Başkanı İbrahim Reisi

İran Dini Lideri Ali Hamaney, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin halk protestolarının ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilmesi üzerindeki rolü hususunda yaptığı açıklamalardan üç gün sonra, Hatt-ı Hizbullah aracılığıyla Ruhani’ye cevap verdi.
Taraflar (İran Cumhurbaşkanı ve Hamaney’in Ofisi), protestocuların İran rejimini ve iktidar unsurlarını kınayan sloganlar attığı ve Humeyni ile Ali Hamaney’in resimlerini yaktığı protesto gösterilerinin, Trump’ın nükleer anlaşmadan çekilme sözünün ve İran rejimine karşı benzeri görülmemiş uygulamalarda bulunmasının arkasındaki sebepler olduğu hususunda ittifak ettiler.
Ancak taraflar arasındaki ayrılık, protestoların zamanlaması ile ilgiliydi. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Pazartesi günü yeni bütçeyi meclise sunarken yaptığı açıklamada, ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesinin hükümetinin karşı karşıya olduğu ekonomik sorunların en büyük sebebi olduğunu söyledi. Ruhani’nin açıklamalarının üzerinden 3 gün geçmeden, İran Dini Liderinin ofisinin resmi internet sitesinden yayınlanan haftalık gazete Hatt-ı Hizbullah’ın ilk sayfasında, yanan bir otobüs ve protestocuların göründüğü bir fotoğraf yayınlandı. Manşette ise “Amerika’nın çekilmesinin ardında 2009 fitnesi var” ibaresi yer aldı.
İran'daki en büyük halk protestoları
Ruhani, bundan yaklaşık bir yıl önce, ekonomi vaatlerinin başarısız olması ve İran para biriminin tanık olduğu düşüş sebebiyle sert eleştiriler ile karşı karşıya kaldı. İran parasının dolar karşısında kaybettiği değer ilerleyen aylarda daha da kötüleşti ve yüksek fiyatlar İran pazarlarını sarstı. Bu durum Aralık ayı sonlarında halk protestolarına yol açtı. Halk, protestoların ilk gününde “Yüksek fiyatlara hayır!” sloganı ile sokaklara döküldü.
İran Cumhurbaşkanı, görevine geldiği sırada gözlemciler tarafından politikaya önem veren Mahmud Ahmedinejad’ın aksine ekonomi başkanı olarak değerlendirilmişti. Ekonomik ihtiyaçlar, Arap Baharı sonrası İran rolünün artmasına ve 6 büyük devlet ile iki yıl boyunca süren müzakerelerin ardından nükleer anlaşmanın tamamlanması ile ABD yaptırımlarının kaldırılması hususunda ısrar etmesine yol açtı. Ancak Ruhani’nin nükleer anlaşmayı halkın bir talebi haline getirme stratejisinin ardından, İran halkının nükleer anlaşmaya ilişkin beklentileri tavan yaptı. İran Dini Lideri yaptığı konuşmaların birinde bu duruma atıfta bulundu. Böylece ekonomi, daha önce hükümet için bir güç kaynağı konumda iken büyük bir zayıflık kaynağı haline geldi.
ABD çekilmesinin ardındaki protestolar
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, 6 ayı geçmeyen bir zaman diliminde ikinci kez ABD'nin geri çekilmesi ile 80'den fazla İran kentinde meydana gelen ve yetkililere göre 21 kişinin ölümüne yol açan protestolar arasında bir ilişki olduğunu söyledi. Göstericiler, 3 hafta boyunca devam eden protestolar sırasında Hamaney’in İran şehirlerindeki temsilcilerine ait olan 65 ofisinin yanı sıra çeşitli şehirlerdeki onlarca hükümet ve mahkeme binasını yaktılar. Göstericiler, aralarında rejimin devrilmesi sloganların da bulunduğu, İran'ın dış politikası ve bölgesel müdahaleleri ile ilgili olarak en üst düzey yetkilileri eleştirdikleri 40’tan fazla slogan attılar. Bunun en büyük kanıtı, Ruhani de dâhil olmak üzere üst düzey İranlı yetkililerin, halkın rejime olan güveninin çökmüş olduğuna dair uyarılarda bulunmasıydı. Daha önceki protestolar fevri olmakla birlikte genellikle alt tabaka olarak sınıflandırılan orta ve fakir sınıflar tarafından gerçekleştirilmişti.
Ruhani ile Ahmed Allamu’lhüda arasında bir mübareze
Protestoların kıvılcımlarına ve protestolara katılan taraflar üzerine odaklanalım. Protestolar, Devrim Muhafızlarının ikinci kalesi olan Meşhed şehrinde patlak verdi. Göstericilerin protestoların ilk saatlerinde attıkları sloganlar, genelde hükümetin ekonomik performansının zayıflığına ilişkindi. Meşhed şehri daha önce finansal yatırım kurumlarının iflas etmesi üzerine patlak veren protestolara sahne olmuştu. Ahmed Allamulhüda’nın Hamaney’in temsilcisi olarak şehre atanmasının ardından muhafazakâr hareketlerin gücü arttı. Hamaney daha sonra 6 Mart 2016'da Allamulhüda’nın damadı İbrahim’i Astan Quds Razavi Vakfı’nın başkanlığına getirdi. Bu vakıf, ülkede vergiden muaf tutulan en büyük kurumdur. Esas olarak 8'inci Şii İmam Ali bin Musa el-Rıza’nın türbesine dayanan bu kurum, İran ekonomisinin denizinde izole bir ada olarak değerlendiriliyor.
Meşhed, Hamaney’in temsilcisi Allamulhüda’nın kontrolü ile birlikte Tahran ve muhafazakârların ilk kalesi olan Kum’daki muhafazakâr çevrelerde faaliyet gösteren baskıcı gruplar ile şekillendi.
Nükleer anlaşmaya ve İran'ın dış politikasına saldıran kilit milletvekilleri listesine bakıldığında, İran'ın Avrupa ülkeleriyle yakınlaşmasının en önde gelen muhalifi olan Allamulhüda’nın söylemleri ile desteklenen bu kimselerin Meşhed şehrinde ilerleme kaydettiği görülür. Meşhed şehri, 2017’nin Aralık ve Ocak aylarındaki protestolardan önce Suudi elçiliğine yapılan saldırılara tanık oldu. Besic yanlısı radikaller, şehirdeki Suudi Konsolosluğuna saldırdılar. Bu durum Ruhani ile bölgesel devletler arasında büyük bir diplomatik krize neden oldu.
Kültürel olarak ise ülkenin sanat, müzik ve edebiyat haritasında önemli bir yere sahip olan Horasan şehrindeki konserler Allamulhüda tarafından yasaklandı. Allamulhüda’nın müzik aleyhindeki tutumu önceki hükümetteki eski Kültür Bakanı Ali Cenneti’nin değiştirmesine sebep oldu. Ruhani, ikinci dönem cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandıktan sonra 3 Haziran 2017'de üst düzey İranlı yetkililere yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Herhangi bir şehirde lider olarak kabul edilen bir kişinin kendi yasalarına ve mizacına göre insanların yaşamlarını manipüle etmesine izin vermeyeceğiz. Çünkü insanlar arasındaki huzurun günden güne değişen kanunlar ile sağlanacağını düşünmüyoruz.”
Ruhani’nin bu tutumunun Allamulhüda’nın aleyhinde olduğuna kuşku yok. İran Cumhurbaşkanı Ağustos ayında, döviz kurunda yaşanan bir krizin ve Tahran’da tanık olunan protestoların ardından televizyona çıktı ve İranlılara, ülkedeki protesto gösterilerinin ABD yönetimini nükleer anlaşmadan çekilmeye teşvik ettiğini söyledi. Bu açıklama, İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı İshak Cihangiri’nin 29 Aralık'ta protestolara ilişkin yaptığı ilk yorumları hatırlatıyor. Cihangiri, o sıralar Meşhed kentinde bulunan ve hükümeti eleştiren kimselere karşı sert eleştirilerde bulunarak şunları söylemişti:
“Her ne kadar ekonomik göstergelerin durumu normal görünse de fiyatlar yükseliyor. Hükümet fiyatları düzeltmekle sorumludur. Bununla birlikte söz konusu ekonomik meseleler diğer bazı meseleler için bahane olarak öne sürülüyor. Perdenin arasında farklı meseleler var. Hükümet aleyhinde birtakım faaliyetler de bulunan kimseler bu faaliyetlerin zararının kendilerine ulaşacağını bilmeliler. Sokaklarda siyasi bir hareketliliğin baş göstermesi ve dalga dalga yayılması ile birlikte sorumlu olacak kişiler bu kıvılcımı ilk çakan kimseler olacaklar.”
Ruhani’nin müttefiki olan Kargozaran-ı Sazendegi Partisi Genel Başkanı Gulam Hüseyin Kerbasçi, İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani’nin protestolardaki rolü nedeniyle Allamulhüda’ya kızdığını söyledi. Bu daha sonra Şemhani ve Allamulhüda tarafından reddedildi. Protestoların başlamasından bu yana bir yıl geçmesine rağmen, hükümet hala liderliğindeki baskıcı grupları (lobicileri) protestoların arkasında olmakla itham etmekte ısrar ediyor.
Hükümetin tutumu çeşitli meselelere işaret ediyor. Birincisi, protestolar ve sorumlu taraflar hala İran çevreleri arasındaki tartışmaların odağını oluşturuyor. İkincisi ise, Ruhani’nin hareketi,  protestolardan sorumlu olan taraflara yönelik cezanın kaldırılmasını talep ediyor. Üçüncü olarak ise Ruhani hükümeti, Allamulhüda’nın ve onun müttefiki olan milletvekillerinin, kara para aklama sözleşmesine ilişkin düzenlemeler ile ilgili taslağın oylanması hususunda hükümete fazlasıyla baskı uyguladığını düşünüyor.
Dün Ruhani hükümetinin planlarına yönelik eleştirilerde bulunan Allamulhüda, Meşhed’de verdiği bir hutbe sırasında şunları söyledi:
“Düşmanlar, yeni yılda ülkeyi dar bir boğaza sürüklemeye hazırlanıyor. Kara para aklanmasına ilişkin düzenlemeler, İran’da yeni bir fitnenin başlangıcı olacak.”
Laiklerin basiretsiz bir takım kimseler aracılığıyla dini lideri hedef almaları hususunda uyarılarda bulunan Allamulhüda, bu durumun 2009’dakine benzer bir fitneye yol açacağını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Düzenlemelerin kabul edilmesi ve bazı gafillerin kara para aklama ile mücadele taslağını geçirmesi, İran’ı dar bir boğaza sürükleyecek kapının açılmasına sebep olacak. Parlamento ve hükümet ABD’nin İran’a dayattığı yolu izliyor.”
Hamaney’in ofisi iki gün önce Hatt-ı Hizbullah aracılığıyla Ruhani’nin protestolar hakkındaki açıklamalarına cevap verdi. Ön sayfada yayınlanan “yaptırımlara neden olan fitne” başlığı altındaki açıklamalar, reformist Yeşil Hareket tarafından gerçekleştirilen protestolar karşısında güç kullanması nedeniyle Tahran'a yaptırım uygulanmasına yönelik Kongre’de alınan 6 karara işaret ediyor. Bu adım, hükümet tarafından protestolardan sorumlu olarak değerlendirilen taraflar karşısında Ruhani’nin taleplerine ilişkin İran Dini Liderinin tutumunu işaret ediyor.



Trump yönetimi binlerce Afgan'ın bir hafta içinde Amerika'yı terk etmesini istedi

İç Güvenlik Bakanlığı tarafından sağlanan bu fotoğrafta, Afgan mültecileri taşıyan son otobüs 19 Şubat 2022 tarihinde New Jersey'deki McGuire-Dix-Lakehurst Ortak Üssünden ayrılıyor (AP)
İç Güvenlik Bakanlığı tarafından sağlanan bu fotoğrafta, Afgan mültecileri taşıyan son otobüs 19 Şubat 2022 tarihinde New Jersey'deki McGuire-Dix-Lakehurst Ortak Üssünden ayrılıyor (AP)
TT

Trump yönetimi binlerce Afgan'ın bir hafta içinde Amerika'yı terk etmesini istedi

İç Güvenlik Bakanlığı tarafından sağlanan bu fotoğrafta, Afgan mültecileri taşıyan son otobüs 19 Şubat 2022 tarihinde New Jersey'deki McGuire-Dix-Lakehurst Ortak Üssünden ayrılıyor (AP)
İç Güvenlik Bakanlığı tarafından sağlanan bu fotoğrafta, Afgan mültecileri taşıyan son otobüs 19 Şubat 2022 tarihinde New Jersey'deki McGuire-Dix-Lakehurst Ortak Üssünden ayrılıyor (AP)

Trump yönetimi, Taliban'ın 2021'de iktidarı ele geçirmesinin ardından yasal yollardan ABD'ye giren Afgan mültecilere bir hafta içinde ülkeyi terk etmeleri talimatını verdi, aksi takdirde gözaltına alınma ve sınır dışı edilme işlemleriyle karşı karşıya kalacaklar.

Alman programlarında çalışan ve orada risk altında olarak sınıflandırılan Afganistanlıları taşıyan SmartWings Çek Havayollarına ait bir uçak, 16 Nisan 2025 tarihinde Pakistan'ın İslamabad kentinden Almanya'nın doğusundaki Leipzig havaalanına iniş yaptı (AFP)Alman programlarında çalışan ve orada risk altında olarak sınıflandırılan Afganistanlıları taşıyan SmartWings Çek Havayollarına ait bir uçak, 16 Nisan 2025 tarihinde Pakistan'ın İslamabad kentinden Almanya'nın doğusundaki Leipzig havaalanına iniş yaptı (AFP)

ABD İç Güvenlik Bakanlığı, insani şartlı tahliye programları veya diğer yasal yollarla ABD'ye girmelerine izin verilen Afgan vatandaşlarına “şartlı tahliye fesih bildirimleri” göndererek, yedi gün içinde gönüllü olarak ayrılmalarını ya da artık geçerli yasal statüleri olmayanlar tarafından alınan e-postalara göre, tutuklama ve sınır dışı işlemleriyle karşı karşıya kalacaklarını bildirdi.

Bir Taliban güvenlik mensubu Kabil'deki Rus Büyükelçiliği'nin girişinde bir aracı inceliyor, 17 Nisan 2025.Bir Taliban güvenlik mensubu Kabil'deki Rus Büyükelçiliği'nin girişinde bir aracı inceliyor, 17 Nisan 2025.

Bu hamle, Trump'ın “Amerika tarihindeki en büyük toplu sınır dışı etme” olacağını vaat ettiği daha geniş kapsamlı göçmen karşıtı kampanyasının bir parçasıdır. Bu yılın başlarında göreve geldiğinden beri yönetim, 11 Eylül 2001 terör saldırılarının ardından terörle savaşın bir parçası olarak başlayan 20 yıllık askeri varlığa son vererek, Ağustos 2021'de ABD güçlerinin Kabil'den çekilmesinin ardından iktidarı ele geçiren Taliban'ın zulmünden korktukları için ülkelerinden kaçan Afganlar da dahil olmak üzere Trump'ın vaadini uygulamak için önlemleri artırdı.

Newsweek, ABD'nin çekilmesiyle birlikte Taliban'ın Afganistan'da kontrolü nasıl hızla yeniden ele geçirdiğini ve on binlerce Afgan'ın, özellikle de ABD ordusuyla birlikte çalışanların yanı sıra anavatanlarındaki dini ve etnik zulümden kaçan diğer Afganların kaçmasına neden olduğunu hatırlattı. Kaçanların birçoğu, kendilerini ABD'den sınır dışı edilmekten koruyan özel göçmen vizeleri, sığınma ya da Geçici Koruma Statüsü için başvuruda bulundu. Trump yönetimi şimdi binlerce Afgan vatandaşı için TPS korumalarını sona erdirmek üzere harekete geçiyor ve bu da Afganistan'a sınır dışı edilmelerine yol açabilir” dedi.

Geçtiğimiz haftalarda İç Güvenlik Bakanlığı, insani şartlı tahliye gibi yasal programlarla gelenler de dahil olmak üzere çeşitli kişilere yedi günlük sınır dışı bildirimleri gönderdi.

Beyaz Saray sözcüsü Carolyn Leavitt, "X" platformunda askeri uçağa binenlerin fotoğrafını paylaşarak, "Sınır dışı uçuşları başladı" yazdı (sosyal paylaşım siteleri)Beyaz Saray sözcüsü Carolyn Leavitt, "X" platformunda askeri uçağa binenlerin fotoğrafını paylaşarak, "Sınır dışı uçuşları başladı" yazdı (sosyal paylaşım siteleri)

7 günlük süre

Kuzey Karolina'nın Raleigh kentindeki bazı yerel medya kuruluşları, Afgan bireylerin İç Güvenlik Bakanlığı'ndan yedi gün içinde ülkeyi terk etmelerini ya da yasal işlemle karşılaşmalarını isteyen bir e-posta aldıklarını bildirdi. Misyoner olarak çalışan ve sığınma talebinde bulunmasına izin veren vizeye sahip olan bir Afgan göçmen, aldığı e-postada “şartlı tahliyesinin bu bildirimden yedi gün sonra sona ereceğinin” belirtildiğini ve “ABD'yi derhal terk etmezseniz, olası yasal işlemlere tabi tutulacaksınız” uyarısında bulunulduğunu bildirdi. “Afganistan'a geri dönersek güvende olmayacağız. Bu kendimiz için bir intihar görevi imzalamak gibi bir şey” dedi.

Newsweek, ABD'li göçmenlik avukatı Nicole Mescheroni'nin İç Güvenlik Bakanlığı'nın kendisine “ABD'den ayrılma zamanınız geldi” dediğini aktardı. Ancak üst düzey bir DHS yetkilisi, postaların şartlı tahliye davalarına dahil olanlara gönderildiğini ve Mecheroni'nin şartlı tahliye edilmediğini doğruladı.

Şarku’l Avsat’ın Kongre belgelerinden elde ettiği verilere göre, Ağustos 2021 ile Ağustos 2024 arasında yaklaşık 150 bin Afgan Amerika Birleşik Devletleri'ne yerleştirildi.

İç Güvenlik Bakanlığı bugün, belgesiz göçmenlerin 30 gün içinde hükümete kayıt yaptırmaları veya cezalarla karşı karşıya kalmaları anlamına gelen yabancı kayıt şartını uygulamaya başladı.

Amerikan mülteci yerleştirme kuruluşu Global Refugee Resettlement'ın direktörü Krish O'Meara Vignaraja geçen hafta New York Times'a verdiği demeçte “Afgan kadınları ve kızları için bu insani korumanın sona ermesi, fırsatlara, özgürlüğe ve güvenliğe erişimlerinin sona ermesi anlamına geliyor” diyerek “onları sistematik baskı ve cinsiyete dayalı şiddetle karşı karşıya kaldıkları Taliban yönetimine geri dönmeye zorlamak, ulusumuzun itibarı için affedilemez bir leke olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

AfghansEvac CEO'su Sean Vandiver birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “TPS kapsamında burada bulunan her kişi, ABD ile olan ilişkileri nedeniyle ülkelerine dönmeleri halinde risk altında olan kişilerdir” dedi. Sean Vandiver, “TPS'yi sona erdirmek sadece korkakça bir hareket değildir. Çoğu durumda, bu insanlar savaş sırasında ihtiyaç duyduğumuz anda yanımızda durdular” diyerek, ”Afganlar için TPS'yi sona erdirmek sadece korkakça değil, aynı zamanda sorumsuzca. Onlara güvenlik sözü vermiştik. Şimdi yanımızda duran bu 10 binden fazla insanın ayaklarının altındaki halıyı çekiyoruz ve onlar dehşete düşmüş durumdalar. Korkuyorlar” ifadelerini kullandı.