Utangaçlık kanserin erken teşhisinin önündeki en büyük engellerden biri

Utangaçlık kanserin erken teşhisinin önündeki en büyük engellerden biri
TT

Utangaçlık kanserin erken teşhisinin önündeki en büyük engellerden biri

Utangaçlık kanserin erken teşhisinin önündeki en büyük engellerden biri

Milyonlarca hasta utandıkları için kanser belirtilerini kontrol ettirmiyor ve bu durum onları ölüm tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor.
Yapılan yeni bir araştırmaya göre İngiltere’de yetişkinlerin 5’te biri, yani yaklaşık 6,6 milyon kişi, doktor muayenesini erteliyor.
Kanser teşhisindeki gecikmelerin tedavinin başarısı üzerinde büyük bir etkisi olabileceği konusunda uyaran uzmanlar, tedavide en iyi sonuçları alabilmek için insanlara utangaçlıklarının üstesinden gelmeleri çağrısında bulunuyor. 
“Utanç verici” olarak görülen belirtilerle bağlantılı durumlardan biri olan bağırsak kanseri, İngiltere’de en düşük hayatta kalma oranlarından birine sahip bir hastalık.
Utanç verici olarak görülen diğer potansiyel kanser belirtileri düzensiz vajinal kanama, idrar sırasında kasıklarda ağrı ve kanama gibi durumları içeriyor. İngiliz sağlık grubu Bupa tarafından yürütülen bir anket, İngiliz halkının belirli kanser semptomlarına karşı duyduğu utangaçlık duygusunu tüm boyutlarıyla ortaya koydu.
Sonuçlara göre, hastalıkla ilgili bir belirtiyi fark edip bir uzmana başvurma arasında ortalama iki aylık bir erteleme süresi bulunuyor ve araştırma bu gecikmenin sebebinin “utanma faktörü” olduğunu gösteriyor.
İdrar ve dışkılama alışkanlıklarında yaşanan değişiklikler gibi bazı belirtiler ise 10 haftaya kadar sürebilen ertelemelere sebep olabiliyor.
Ankete göre doktor ziyaretlerinde gergin olan kişilerin yarısı doktorlarıyla konuşmayı nasıl başlatacaklarını bilmiyor, üçte biri ise telefonla görüşmeyi, benzer bir oranda katılımcı ise doktorlarından online bir şekilde tavsiye almayı tercih ettiğini belirtiyor.
Bupa Kanser Hizmeti Başkanı Julia Ross konuyla ilgili olarak The Independent’a yaptığı açıklamada “Kanserin erken teşhis ve tedavisi, daha karmaşık ve zorlu tedavi ihtiyacını azaltabilir” dedi.
“Vücudunuzda yolunda gitmeyen bir şey fark ettiğinizde belirti ne olursa olsun bu durum ürkütücü olabilir” diyen Ross, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tıp uzmanlarının görevinin vücudunuzu anlamak için size yardım etmek olduğunu hatırlamak önemlidir. Size gönül rahatlığı vermek ya da sizi en uygun tedaviye yönlendirip durumunuz için size destek vermek onların görevi.”
İngiltere Kanser Araştırmaları Vakfı (Cancer Research UK) yetkilisi Georgina Hill de belirli kanser türlerinde diğerlerine göre daha yüksek ölüm oranları olmasının birçok sebebi olduğunu, erken teşhisin ise ana etken olduğunu belirtti.
Hill, şunları söyledi: “Kanserin erken teşhisi gerçekten önemli çünkü tedavinin olumlu sonuçlanması erken safhada daha büyük bir olasılık. Kanser bu noktada daha küçüktür ve yayılmamıştır.”
Georgina Hill’e göre, Bupa’nın bu araştırmasıyla, utangaçlığın İngiltere’deki kanser vakalarında erken teşhisi nasıl engellediği görülüyor.



Güney Çin koronavirüs atmosferine geri dönüyor... Chikungunya virüsü hakkında ne biliyoruz?

Güney Çin koronavirüs atmosferine geri dönüyor... Chikungunya virüsü hakkında ne biliyoruz?
TT

Güney Çin koronavirüs atmosferine geri dönüyor... Chikungunya virüsü hakkında ne biliyoruz?

Güney Çin koronavirüs atmosferine geri dönüyor... Chikungunya virüsü hakkında ne biliyoruz?

Son birkaç hafta içinde, Çin'in güneyinde binlerce kişi sivrisineklerin taşıdığı Chikungunya virüsüne yakalandı. Bu, virüsün yaklaşık yirmi yıl önce ülkede ilk kez keşfedilmesinden bu yana en önemli salgınlardan biri olarak kabul ediliyor.

Şarku’l Avsat’ın Time dergisinden aktardığına göre, Çin'in güneyindeki Foshan şehrinde 7 binden fazla kişi virüse yakalandı. Guangdong eyaletindeki diğer komşu şehir ve beldelerde de münferit vakalar görüldü.

Yerel yetkililer şu anda Chikungunya virüsünün yayılmasını önlemek amacıyla, enfeksiyona müdahale etmek için denenmiş ve test edilmiş bazı epidemiyolojik önlemlerin yanı sıra, virüse neden olan sivrisineklerin sayısını azaltmak için daha yenilikçi çabalar da sarf ediyorlar.

Chikungunya virüsü hakkında ne biliyoruz?

Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre, bu virüs genellikle Asya kaplan sivrisineği (Aedes albopictus) ve Sarıhumma sivrisineği (Aedes aegypti) gibi enfekte sivrisineklerin ısırıklarıyla insanlara bulaşır. Bu sivrisinek türlerinin, Dang Humması ve Zika enfeksiyonlarına neden olanlar gibi başka hastalık etkenlerini de taşıdığı bilinmektedir.

Chikungunya semptomları, ortalama olarak, kişinin enfekte bir sivrisinek tarafından ısırılmasından 4 ila 8 gün sonra ortaya çıkar.

Bu semptomlar arasında ateş, yorgunluk ve mide bulantısı ile birlikte aylarca veya yıllarca sürebilen şiddetli eklem ağrıları yer alabilir.

Chikungunya adı, hastalığın ilk kez 1952 yılında keşfedildiği Güney Tanzanya'daki Kimakonde dilinde ‘bir şeyin bükülmesi’ anlamına gelen bir kelimeden türemiştir ve hastalığa yakalanan kişilerin şiddetli eklem ağrıları nedeniyle vücutlarının bükülmüş halini ifade eder.

Ancak Chikungunya hastalığı insandan insana bulaşmaz ve nadiren ölümcül bir hastalıktır.

WHO, bebeklerin ve yaşlıların hastalığın şiddetli semptomlarına daha yatkın olduğunu belirtmektedir.

Chikungunya hastalığının tedavisi yoktur. Ağrıyı hafifletmek ve ateşi düşürmek için parasetamol kullanılması önerilir.

Chikungunya salgını ne kadar yaygın?

WHO'ya göre Chikungunya, 1952 yılında Tanzanya'da ortaya çıktıktan sonra, Afrika ve Asya'daki diğer ülkelerde de görülmeye başlandı.

1967 yılında Tayland'da ve 1970'lerde Hindistan'da salgın vakaları kaydedildi.

2004 yılında, Doğu Afrika'da, özellikle Kenya'nın Lamu adasında yaygın bir şekilde yayıldı ve ada nüfusunun yüzde 70'ini etkiledi. Daha sonra hastalık, Mauritius ve Seyşeller gibi diğer komşu adalara da yayıldı.

Hindistan, 2006 yılında hastalığın yaygın bir şekilde yayılmasıyla karşı karşıya kaldı ve çoğu Karnataka ve Maharashtra eyaletlerinden olmak üzere yaklaşık 1,3 milyon şüpheli Chikungunya vakası kaydedildi.

Aynı yıl Sri Lanka'da da Chikungunya salgını yaşandı ve sonraki yıllarda Singapur ve Tayland gibi Güneydoğu Asya ülkelerinde de salgın görüldü; binlerce kişi bu hastalığa yakalandı.

sdfrgtyu
Çin'deki yerel yetkililer şu anda Chikungunya salgınıyla mücadele ediyorlar. (AFP)

Hastalık geçen yıl Fransız adası Reunion’da yaygın bir şekilde yayıldı.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’ne (CDC) göre ABD'deki ilk vakalar 2014 yılında Florida, Teksas, Porto Riko ve Virgin Adaları'nda kaydedildi.

WHO 2016 yılında, ‘Chikungunya virüsünün ABD'de yaygın bir şekilde yayılma riskinin düşük olduğunu’ belirtti.

2010 ile 2019 yılları arasında Çin'de çeşitli bölgelerde hastalık vakaları kaydedildi.

Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi'ne (ECDC) göre, bu yıl dünya çapında yaklaşık 240 bin Chikungunya virüsü vakası ve 90 ölüm kaydedildi; Güney Amerika ülkeleri en çok etkilenen ülkeler olarak öne çıkıyor.

Chikungunya’dan korunmak için Kovid-19 kılavuzu

Hastalığın yayılmasına yanıt olarak Çinli yetkililer, toplu testler, enfekte olmuş kişilerin izolasyonu ve mahallelerin tamamen dezenfekte edilmesini içeren Kovid-19 kılavuzunu kullanıyor.

Çin'in resmi haber ajansı olan Xinhua’ya göre, Foshan yetkilileri onlarca hastaneyi tedavi merkezi olarak belirledi ve enfekte olanlar için sivrisinek geçirmez izolasyon yataklarının sayısını 7 binden fazla yatak artırdı.

Güney Çin'de yetkililer, sivrisineklerin üreme alanı olabilecek şehir göllerine larvaları yiyen balıklar salmak veya insanları ısırmayan, ancak Chikungunya virüsünü taşıyan sivrisineklerle beslenen fil sivrisinekleri sürülerini salmak gibi alışılmadık çözümler de araştırıyor.