Diyet Uzmanı: Bebeğinize meyveli yoğurt vermeyin

Diyet Uzmanı: Bebeğinize meyveli yoğurt vermeyin
TT

Diyet Uzmanı: Bebeğinize meyveli yoğurt vermeyin

Diyet Uzmanı: Bebeğinize meyveli yoğurt vermeyin

Medicana International İstanbul Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Yıldız Melek Aksoylu, "Son zamanlarda piyasaya çıkan cezbedici şeker ilaveli meyveli yoğurtları bebeklerinize vermeyin." dedi.
Medicana International İstanbul Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Yıldız Melek Aksoylu, bebeklerde doğru beslenmenin önemine dikkati çekerek, "Koruyucu içeren yoğurtları tüketmek yerine güvenilir çiftliklerden aldığınız sütler ile çocuğunuza yoğurt yapabilirsiniz. Son zamanlarda piyasaya çıkan cezbedici şeker ilaveli meyveli yoğurtları bebeklerinize vermeyin. Şeker içeren birçok paketli ürün tat duyularının ve yağ hücrelerinin gelişimini olumsuz etkileyerek birçok kronik hastalığa davetiye çıkarmaktadır." dedi.
Aksoylu, AA muhabirine bebeklerde beslenme alışkanlıklarına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Sağlıklı birey olmanın yolunun bebeklik döneminde sağlıklı beslenmeden geçtiğini belirten Aksoylu, "Beslenme bebekler için fiziksel ve zihinsel olarak hayati öneme sahiptir. Dengeli ve yeterli, doğru zamanda doğru besinlerle beslenen bebekler sağlıklı bir çocukluk çağı geçiriyor. Yetersiz veya kötü beslenme fiziksel ve zihinsel gelişim geriliğine neden olduğu gibi enfeksiyon hastalıklarına yakalanma riskini de artırıyor" diye konuştu.
"Bağışıklık sisteminin temeli anne sütüne dayanıyor"
Her bebeğin en mükemmel besin kaynağının ilk 6 ay anne sütü olduğunu aktaran Aksoylu, her annenin sütünün kendi bebeğine uygun yapıda yaratıldığını kaydetti.
Aksoylu, anne sütü ile beslenen bebeklerin her zaman avantajlı olduğunu belirterek, "Bağışıklık sisteminin temeli anne sütüne dayanıyor. İhtiyacı olan tüm besin ögeleri bu sütte mevcuttur. Sterildir, kolay sindirilir, bağışıklık sistemini güçlendirir ve enfeksiyonlardan korur, kronik hastalıkların oluşma riskini azaltır, alerjilerden korur, bedensel ve zihinsel gelişime yardımcıdır" bilgilerini verdi.
"Tamamlayıcı besinlere erken ya da geç başlamayın"
Ebeveynlerin tamamlayıcı besinlere erken ya da geç başlamak gibi hataları yaptığını anlatan Aksoylu, doğru besinle başlamamanın, miktarları ve sıklıkları yanlış planlamanın bebekle ilgili birçok sorunu beraberinde getirdiğini söyledi.
Aksoylu şunları kaydetti:
"Tamamlayıcı besinlere erken ya da geç başlamayın. Tamamlayıcı besinlere erken başlamak bebeğin anne sütünden tam yararlanamamasına neden olur, böbrek fonksiyonları henüz gelişmemiştir, büyüme açısından herhangi bir üstünlük sağlamaz ve alerjik hastalıkların artmasına neden olabilir. Tamamlayıcı besinlere geç başlanıldığında da bebeğin artan enerji ihtiyacı karşılanamaz, demir ve çinko depoları tükenir, ağız ve dil koordinasyonu gelişmez, besinlerin reddedilmesine neden olabilir.
Tamamlayıcı beslenme 6. aydan 18-24 aya kadar sürebilir. Tamamlayıcı besinlere az az başlanmalı, aç iken denenmeli, kıvamı uygun olmalı, ilk kez verilen besinlerin alerji yapıp yapmadığı gözlenmeli, bir anda birden fazla besin ile başlanmamalıdır. Altıncı aydan itibaren meyve ve sebze püreleri, yoğurt, şekersiz muhallebi, doğal pekmez, az miktarda yumurta sarısı ile ek besinlere başlayabilirsiniz."
"Bebeğinizin sağlığı için kızartma tekniğinden uzak durmalısınız"
Tamamlayıcı besinlere başlarken ve devamında mevsime uygun meyve ve sebzelerin tercih edilmesi gerektiğini dile getiren Aksoylu, mevsim dışındaki meyve ve sebzelerin üretiminde yüksek miktarda tarım ilacı kullanıldığını hatırlattı.
"Bebeğinizin çok sevdiği meyve ve sebzeleri mevsimindeyken steril şekilde konserve yapabilirsiniz." diyen Aksoylu, söz konusu yiyeceklerin derin dondurucuda da muhafaza edilebileceğini ifade etti.
Pişirme ile oluşan besin kayıplarına dikkat edilmesi gerektiğini anlatan Aksoylu, "Pişirme sularını dökmemeli, sebzeleri az suda haşlamalı veya buharda pişirmelisiniz. Bebeğinizin sağlığı için özellikle ilerleyen dönemlerde yağda kızartma tekniğinden uzak durmalısınız." ifadelerini kullandı.
"Paketli ürünler bebeğinizin tüm organlarına zarar verebilir"
Çay, şeker, bal, bakla ve bitki çaylarının ek besinlere başladıktan sonra 1 yaşına kadar çocuklara kesinlikle verilmemesi gerektiği uyarısında bulunan Aksoylu, şöyle devam etti:
"Bazı bitki çayları ve siyah çay demir gibi minerallerin eksikliğine neden olur. Baklanın zehirleme riski vardır ve bal alerjiktir. Şeker ise iştahsızlığa neden olduğu gibi diş çürümelerine de yol açar.
Koruyucu ve katkı maddeleri içeren paketli ürünler bebeğinizin tüm organlarına zarar verebilir. Örneğin, pekmez aldınız, aldığınız ürünlerin içeriğine bakın. Ticari şeker içeriyor mu, raf ömrünü uzatmak amaçlı katkı maddesi kullanılmış mı? Alerjen madde içeriyor mu? Bu tarz ürünler bebeğinizin karaciğer, kalp, beyin gibi tüm organlarını olumsuz olarak etkilemekte ve ilerleyen yaşlarda obezite riskini arttırmaktadır. Hazır ürün tüketimi bağışıklık sistemine de zarar vermektedir. 
Koruyucu içeren yoğurtları tüketmek yerine güvenilir çiftliklerden aldığınız sütler ile çocuğunuza yoğurt yapabilirsiniz. Son zamanlarda piyasaya çıkan cezbedici şeker ilaveli meyveli yoğurtları bebeklerinize vermeyin. Şeker içeren birçok paketli ürün tat duyularının ve yağ hücrelerinin gelişimini olumsuz etkileyerek birçok kronik hastalığa davetiye çıkarmaktadır."



Down sendromlu bireylerde kalp hastalığı riski neden daha yüksek?

Down sendromu, insanların fazladan bir kromozomla doğması sonucu ortaya çıkan gelişimsel bir engel. Araştırmacılar bu rahatsızlığa sahip kişilerin kalp hastalığı riskinin yüksek olduğunu belirtiyor (AFP)
Down sendromu, insanların fazladan bir kromozomla doğması sonucu ortaya çıkan gelişimsel bir engel. Araştırmacılar bu rahatsızlığa sahip kişilerin kalp hastalığı riskinin yüksek olduğunu belirtiyor (AFP)
TT

Down sendromlu bireylerde kalp hastalığı riski neden daha yüksek?

Down sendromu, insanların fazladan bir kromozomla doğması sonucu ortaya çıkan gelişimsel bir engel. Araştırmacılar bu rahatsızlığa sahip kişilerin kalp hastalığı riskinin yüksek olduğunu belirtiyor (AFP)
Down sendromu, insanların fazladan bir kromozomla doğması sonucu ortaya çıkan gelişimsel bir engel. Araştırmacılar bu rahatsızlığa sahip kişilerin kalp hastalığı riskinin yüksek olduğunu belirtiyor (AFP)

Araştırmacılar bu hafta, Down sendromlu kişilerin kalp hastalığı riskinin yüksek olduğunu açıkladı.

Kişinin fazladan bir kromozomla doğmasından kaynaklanan bu gelişimsel engel, beynin ve vücudun nasıl geliştiğini etkileyebiliyor. Bu, ABD'de kromozomla bağlantılı en yaygın rahatsızlık ve her yıl Down sendromu olan 6 bin bebek dünyaya geliyor. Amerika'da 400 bin ila 600 bin kişinin Down sendromuyla yaşadığı tahmin ediliyor.

Bilim insanları bu genetik rahatsızlığın risk faktörlerinin hepsini olmasa da bazılarını biliyor. Kalp hastalığı riskinin artmasının potansiyel nedeninin, daha yüksek obezite prevalansı, kandaki yağın anormal seviyelerde olması, hareketsiz yaşam tarzı ve düşük tansiyon prevalansının daha düşük olması gibi farklı kardiyovasküler risk faktörlerine bağlı olduğunu söylüyorlar. Down sendromlu birçok birey, gevşek eklemler nedeniyle kas kazanmada zorluklar yaşıyor.

Vücutları da genel nüfusa göre daha hızlı yaşlanıyor, saçları beyazlıyor ve bağışıklık fonksiyonları diğerlerine göre daha erken düşüyor.

İsveç'teki Gothenburg Üniversitesi'nden Dr. Anne Pedersen yaptığı açıklamada şöyle diyor:

Sonuçlarımız, Down sendromlu bireylerin yaşa bağlı bazı kardiyovasküler çıktılar açısından daha yüksek risk altında olduğunu ve önceki çalışmaların sonuçlarıyla uyumlu bir şeilde kardiyovasküler risk faktörü profillerinin genel popülasyondan farklı olduğunu gösteriyor.

Araştırma çarşamba günü Journal of Internal Medicine adlı hakemli dergide yayımlandı.

Yazarlar, 1946 ve 2000 arasında İsveç'te doğan 5 bin 100'den fazla Down sendromlu bireyin sağlık durumunu inceledi. Bu kişileri, Down sendromu olmayan diğer İsveçlilerle karşılaştırdılar.

Araştırmacılar, Down sendromunun 4,41 kat daha yüksek iskemik inme riski ve 5,14 kat daha yüksek hemorajik inme riskiyle ilişkili olduğunu saptadı. İskemik inme, bir şey kan akışının beyne ulaşmasını engellediğinde, hemorajik inme de zayıflayan kan damarı yırtıldığında meydana geliyor.

Ayrıca kalp krizi riski Down sendromu olan ve olmayan kişilerde yakınken, Down sendromlu gençlerde yüksek çıktı.

Bu değişikliklerin neden gözlemlendiğini belirlemek için daha fazla araştırma yapılması gerekirken yazarlar, bulguların gelecekte küresel araştırma ve tedavilere yansıyabileceğini söylüyor.

Pedersen, "Bunun Down sendromlu bireylerin izlenmesi ve tedavisi açısından gelecekte etkileri olabilir" diyor.

Independent Türkçe