Rusya ve Japonya 'barış'ta anlaşamadı

Rusya ve Japonya 'barış'ta anlaşamadı
TT

Rusya ve Japonya 'barış'ta anlaşamadı

Rusya ve Japonya 'barış'ta anlaşamadı

Rusya Devlet Başkanı Putin, Japonya ile bir barış anlaşmasına varılması için yoğun çaba sarf edildiğini belirtti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Japonya Başbakanı Şinzo Abe ile başkent Moskova'da gerçekleştirdiği ve 3 saati aşan görüşmenin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Abe ile yapıcı bir görüşme gerçekleştirdiklerini anlatan Putin, "Görüşmemizde doğal olarak bir barış anlaşmasının imzalanmasını ele aldık. Bu konuda bugün epey zaman harcadık" diye konuştu.
Rusya'nın Japonya ile barış anlaşmasının imzalanmasına ilgi duyduğunu anlatan Putin, "Ülkelerimiz arasında bir barış anlaşmasına varılması için yoğun çaba sarf ediliyor. Burada amaç, halklarımızın da destek vereceği Rusya ve Japonya arasındaki ilişkileri daha da geliştirecek anlaşmaya varmak" ifadelerini kullandı.
Abe ile geçen yılın kasım ayında Singapur'da bir görüşme yaptıklarını hatırlatan Putin, "Bu görüşmede, Japonya ve Sovyetler Birliği'nin 1956'da imzaladığı deklarasyonu temel alan bir barış anlaşması için müzakerelere devam etme kararı almıştık. Bugün gerçekleştirdiğimiz görüşmede de Rusya olarak buna sıcak baktığımızı teyit ettik" değerlendirmesinde bulundu.
Japonya Başbakanı Abe ise Rusya ile Kuril Adaları'ndaki ortak ekonomik faaliyetlerin güçlendirileceğini ifade ederek "Ayrıca ülkelerimiz arasındaki askeri alandaki iş birliğini de geliştireceğiz. Japonya ve Sovyetler Birliği'nin 1956'da imzaladığı deklarasyonu temel alan bir barış anlaşması için müzakereleri hızlandırarak devam edeceğiz. Bu konuda şubat ayında bakanlar düzeyinde görüşmelerimiz olacak" şeklinde konuştu.
Kuril Adaları sorunu
Rusya ve Japonya, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Rusların Kuril Adaları, Japonya'nın ise Kuzey Bölgeleri olarak adlandırdığı toprak parçası konusundaki uyuşmazlık nedeniyle resmi barış anlaşması imzalayamamıştı.
Sovyetler Birliği, 1949'da işgal ettiği adalarda yaşayan tüm Japon vatandaşlarını sınır dışı etmişti. Barış anlaşmasının imzalanması için ilk olarak 2014 yılının başında düzenlenen müzakereler ise Ukrayna krizi nedeniyle dondurulmuştu. Söz konusu bölge, Pasifik Okyanusu'nda bulunan Iturup, Kunaşiri, Şikotan ve Habomai adalarından oluşuyor.



Yaklaşık bin İsrailli İran adına casusluk yapıyor

İsrail polisi tarafından İran adına casusluk yaptığı şüphesiyle tutuklanan bir kişinin fotoğrafı yayınlandı, 9 Aralık 2024
İsrail polisi tarafından İran adına casusluk yaptığı şüphesiyle tutuklanan bir kişinin fotoğrafı yayınlandı, 9 Aralık 2024
TT

Yaklaşık bin İsrailli İran adına casusluk yapıyor

İsrail polisi tarafından İran adına casusluk yaptığı şüphesiyle tutuklanan bir kişinin fotoğrafı yayınlandı, 9 Aralık 2024
İsrail polisi tarafından İran adına casusluk yaptığı şüphesiyle tutuklanan bir kişinin fotoğrafı yayınlandı, 9 Aralık 2024

İsrail gazetesi Haaretz dün, çoğu Yahudi yaklaşık bin İsrail vatandaşının para karşılığı İran adına casusluk yapmayı kabul ettiğini ortaya çıkardı.

Şimdiye kadar tutuklanan casusların çoğunun güvenlik sırlarına erişimi olmamasına ve verdikleri zararın nispeten sınırlı olmasına rağmen, İsrail iç istihbarat servisi Şin-Bet (Şabak) halen endişeli.

İsrailli güvenlik uzmanı Yossi Melman'a göre istihbarat servislerinin yetkilileri başlangıçta ‘düşmanla iş birliği yapanların’ toplumun uç kesimlerinden olduğunu düşünüyordu, ancak son zamanlarda ‘sıradan ve ana akımdan’ olarak tanımlanabilecek çok sayıda İsraillinin İran'la savaş sırasında bile İranlılarla temas kurmaya başladığı anlaşıldı.

Şabak ve Adalet Bakanlığı verilerine göre sadece geçtiğimiz yıl, İran adına casusluk yapmayı kabul eden İsraillilerin karıştığı 25'ten fazla olay ortaya çıkarıldı ve 35'ten fazla ciddi iddianame hazırlandı.

Pratikte casusluk vakalarının sayısı 7 Ekim 2023'ten bu yana iki katına çıkarken yaklaşık bin İsrailli, çoğunlukla sosyal ağlar aracılığıyla İran’ın casusluk servisleri tarafından temasa geçirildi.

Şimdiye kadar İran adına casusluk yaptığı suçlamasıyla sadece bir kişi hüküm giydi. Aşkelonlu eski bir iş adamı olan 72 yaşındaki Moti Mamman 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Olaya karışanların geri kalanları ise halen yargılanmayı bekliyor. Bazıları ya İran tarafından gelen iletişim girişimlerini görmezden geldi ya da reddetti, bazıları ise yanıt verdi. Buna karşın Şabak müfettişleri bu kişileri erkenden tespit edip devam etmemeleri konusunda uyardı.

Öte yandan Haaretz’e göre bu kişilerin çok azı para ile kandırıldıktan sonra kendilerine verilen görevleri yerine getirdi.

Haaretz'in haberine göre Şabak, yaklaşık iki yıldır İranlı istihbarat servisleriyle irtibata geçmeyi kabul eden yüzlerce İsraillinin yanı sıra onlarla iş birliği yapmayı ve devlete ihanet etmeyi kabul edenleri de engellemek için mücadele ediyor. Şabak, şüphelileri engelleme ve tutuklama konusunda başarılı olsa da İsraillileri İran adına casusluk yapmaktan caydırma konusunda başarısız oldu. İşte bu nedenle Şabak ve Başbakanlık Ulusal Enformasyon Servisi, ‘Kolay Para, Yüksek Fiyat’ başlıklı daha önce eşi ve benzeri görülmemiş ve istisnai bir ulusal propaganda kampanyası başlatmaya karar verdi.

Kampanya, bir asker hakkında başka bir ülkenin ajanıyla irtibat kurma ve düşmana bilgi sağlama suçlarından dava açılmasından bir gün sonra başlatıldı. Söz konusu asker, önceden bilgi sahibi olarak savaş sırasında İranlı kuruluşlarla bağlantı kurmuş ve bir miktar para karşılığında roketleri engelleme, Demir Kubbe bataryaları ve İran roketlerinin iniş yerleri hakkında bilgi aktarmıştı.

Melman'a göre İran'ın İsrail vatandaşlarını kendi adına casusluk yapmak üzere işe alması, son yıllarda endişe verici bir şekilde genişlemiş, muvazzaf ve yedek askerler de dahil olmak üzere çeşitli dini, etnik ve yaş gruplarından İsrail toplumunun geniş kesimlerini kapsar hale geldi.

Melman, İsrail tarihinde Sovyetler Birliği lehine ideolojik olarak motive edilen önceki casusluk vakalarından farklı olarak, olaya karışanların çoğunun ortak paydasının işin maddi karşılığı olduğunu söyledi. Bu değişimin İsrail toplumundaki değerler krizini ve toplumsal dayanışmadaki çöküşü yansıttığını belirten Melman, bu durumun yetkilileri ‘Kolay Para, Yüksek Fiyat’ başlıklı bir medya farkındalık kampanyası başlatmaya ittiğini söyledi.

Devlete ve kurumlarına karşı artan güvensizlik duygusunun ve caydırıcılık eksikliğinin bu olgunun daha da şiddetlenmesine katkıda bulunduğunu ifade eden Melman, bu durumu temel toplumsal değerlere bağlılığın azaldığının tehlikeli bir göstergesi olarak nitelendirdi.