Akile Salih: Seyfulislam Kaddafi için engel yok

Akile Salih: Seyfulislam Kaddafi için engel yok
TT

Akile Salih: Seyfulislam Kaddafi için engel yok

Akile Salih: Seyfulislam Kaddafi için engel yok

Libya'da Tobruk Merkezli Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, Libya'daki Birleşmiş Milletler (BM) Misyonu'nun (UNSMIL) bu yıl gerçekleştirmek için çalışmalar yürüttüğü Cumhurbaşkanlığı seçimleri için aday olma konusundaki tutumunu henüz kararlaştırmadığını açıkladı.
Seyfulislam Kaddafi de dahil olmak üzere Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarışacak olan herhangi bir aday hakkında adli engellerin bulunmadığını vurgulayan Akile, Seyfulislam Kaddafi ile arasında herhangi bir iletişimin bulunmadığını söyledi.
Tobruk: BM Trablus’un tarafını tutuyor
Şarku’l Avsat’a konuşan Akile Salih, Libya krizinin çözümünün ancak ülkenin yöneticilerinin değiştirilmesiyle sağlanabileceğini belirterek, BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame’nin Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz es-Serrac lehine taraflı davrandığı değerlendirmesinde bulunarak sert eleştiriler yöneltti.
Suudi Arabistan ve Mısır’ın Libya konusundaki olumlu rolüne övgüde bulunan Salih, Libya Ulusal Ordusu Komutanı Halife Hafter ile aralarında anlaşmazlık olduğu söylentilerini de yalanladı.
-Size göre Libya bu yıl nereye doğru sürükleniyor?
Temsilciler Meclisi (TM), Libya halkı tarafından seçilen tek yasama otoritesidir ve kurumların ve yasaların inşası için gerekli tüm kararları almıştır. Bu kararlardan ilki, referandum yasasını Genel Seçimler Komisyonuna havale etmek ve Libya halkının bu konudaki görüşlerini dinlemektir. Seçim Komisyonu Başkanı tarafından da bildirildiği üzere, referandum sürecine ilişkin hazırlıklar yüzde 90 oranında tamamlandı ve anayasa referandumunun Şubat ayının sonunda yapılması bekleniyor. Bu durumda önümüzde iki seçenek var. Birincisi, Libya halkının anayasayı kabul etmesidir. Bu gerçekleştiği takdirde Devlet Başkanını ve Temsilciler Konseyi'ni seçeceğiz. Bu projenin reddedilmesi durumunda ise önümüzde birtakım seçenekler olacak. BM ve Güvenlik Konseyi ile birlikte ilk olarak cumhurbaşkanı ve iki yardımcısının seçilmesi hususunu kararlaştırdık. Fakat maalesef, BM bu seçenekten uzaklaşmaya başladı.  Bir cumhurbaşkanı ve iki yardımcısı üzerinde anlaşmaya varılırsa yasallık konusundaki anlaşmazlık sona erecek. Devlet başkanlığı başbakandan ayrıldığı takdirde halkın talepleri gerçekleşmiş olur. Dünyanın pek çok yerinde bir devlet başkanı ve bir başbakan var.
Libya’daki güvenlik ve askeri durum ilk önce referandumun yapılmasına izin veriyor mu? Libyalılar serbest ve adil bir şekilde oy sandıklarına gidebilir mi?
- Evet, eğer BM Misyonu UNSMIL yanımızda durursa bu gerçekleşir. Tek bir cümle ile ifade etmek gerekirse, seçim sürecine şiddetle itiraz edenler iç ve dış yaptırımlara tabi tutulacaklar. UNSMIL tarafından yapılan referandum sonucunda vatandaşların yüzde 80'inden fazlası oy kullanmak istediğini belirtti. Bence Libyalılar bu görevi yerine getirme konusunda istekli ve kararlı olacaklar.
Trablus ve Misrata’daki silahlı milisler, terörizmle mücadele ışığında ulusal orduya muhalif hareket etmekten vazgeçecek mi?
- Milislerin bazı devletler ve Trablus'taki hükümet tarafından desteklendiği biliniyor. BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame’nin konuşmasında, hükümetin söz konusu kimselerin maaşlarını ödeyeceği belirtildi. Eğer burada samimi bir niyet ve uzlaşı hükümetine bir uyarı söz konusuysa Libya'da iktidara giden doğru yol seçimler olacak. Ama şimdi olduğu gibi engeller ve müdahaleler söz konusu olursa, bu gerçekleşmeyecek.
-Müslüman Kardeşler (İhvan), Katar ve Türkiye'nin Libya'daki referandum sürecinin ve seçimlerin başarılı bir şekilde gerçekleşmesi için bir alan açacağını düşünüyor musunuz?
Engellemeye çalışacaklarladır, ancak Libyalılar bir arada dururlarsa isteklerini kabul ettirebileceklerini düşünüyorum. Böylece seçimler yapılacak. Halkımız bu sürecin öneminin farkında.
-Kısa süre önce Fas’ta Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri ile bir araya gelmenizin ardından Hafter ile ilişkinizin biraz gergin olduğu söylendi?
Mareşal Hafter ile iyi ilişkilerimizin atmosferini bozan hiçbir şey yok.
-Hafter'in omuzuna mareşallik rütbesini koyduğunuzdan dolayı pişmanlık duyuyor musunuz?
Hayır, asla. Mareşal'ın yaptığı şey bu zor şartlarda sorumluluk almaktı. Bu hiç kimse tarafından elde edilemeyecek tarihi bir pozisyondu. Bundan dolayı hiçbir zaman pişman olmayacağım. Çünkü mareşal görevini hakkıyla yerine getirdi.
-Ülkenin liderliğini orduya devrettiğinizi açıklayacağınız bir an gelebilir mi?
Temsilciler Meclisi’ne seçildik ve anayasaya göre iktidardan vazgeçmek gibi bir hakkımız yok. Süre sona erdiğinde veya halk yeni seçimler talep ettiğinde seçimler yapılacak. Yetki, TM'nin Anayasa Bildirgesi uyarınca tanımlanmıştır ve iktidardan feragat etme diye bir şey yoktur. Herhangi bir zamanda başkanlık ve parlamento seçimleri yapılmasını bekliyoruz. İnşaallah mümkün olan en kısa sürede bunu gerçekleştireceğiz.
-TM de dahil olmak üzere mevcut tüm siyasi organları aşmayı hedefleyen ulusal bir form düzenlemeye çalışan BM misyonunun rolüne güveniyorsunuz. Misyonun rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
TM üyeleri, Sayın Selame’nin Güvenlik Konseyi’nde öne sürdüğü teklifi kınadı. Son zamanlarda anladık ki dışarıdan hükümet lehinde taraflı bir tutum var. Anayasa, her devlet otoritesi ve sistemin yetki ve uzmanlıklarını belirler. Sızıntılar, anayasa ve meşruiyete karşı bir darbe gibi görünüyor. Bunun bütün Libyalılar tarafından reddedileceğini düşünüyorum.
-Öyleyse, misyonun referandum sürecine ilişkin rolüne nasıl güveniyorsunuz?
BM misyonunun rolü, seçimlerin adil bir şekilde gerçekleştirildiğine ve referandum sürecinde karşı karşıya kalınan şiddette tanıklık etmek ve seçimleri engelleyen tarafları uluslararası topluma havale etmektir. Bence doğru ve demokratik olan yol seçimlere doğru ilerlemektir.
-Libya, cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesine hazır mı?
Elbette. Cumhurbaşkanı, mevcut anayasa bildirgesine uygun olarak halk tarafından seçilmeli. Libya halkının seçim istediğine inanıyorum. Seçimlere karşı çıkan veya bunun yapılamayacağını iddia eden her kimse, Temsilciler Meclisi, Devlet Konseyi ve Başkanlık Konseyi’ndeki konumunu terk etmek istemiyordur. Libya'yı kimin yöneteceği konusunda sözlerini söylemeleri için halka gitmeliyiz.
-Yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarışacak mısınız?
Henüz bu konuda herhangi bir karar vermiş değilim.
-Hafter'in cumhurbaşkanlığı seçimlerinde öne çıkacak bir isim olacağını düşünüyor musunuz?
Mareşal Hafter, her şeyden önce bir Libya vatandaşıdır ve herhangi bir Libya vatandaşının devlet başkanlığı için yarışma hakkı vardır.
-Seyfulislam Kaddafi’nin seçimlere katılması mümkün mü?
Herhangi bir adli kısıtlamaya maruz olmayan herkesin seçimlere adaylığını koymasını memnuniyetle karşılıyoruz. Herhangi bir aday adli bir karar ile siyasi haklarından mahrum olmadığı sürece son kararı halk verecektir. Aksi takdirde, herkese açığız.
-Seyfulislam şu anda serbest mi yoksa tutuklu mu? Ülkede mi yoksa yurtdışında mı?
Halihazırda ülke içinde bulunuyor ve haklarından ve bağlantılarından faydalanıyor. Son zamanlarda onunla herhangi bir şekilde kişisel bir temas kurmadım.
-İtalya ve Fransa’nın Libya konusundaki rekabeti hakkındaki değerlendirmeniz nedir?
Çıkarlar çerçevesinde meşru olabilecek bir rekabet var. Ancak, Libya işlerine müdahale etmemenin herkes için daha iyi olduğunu görüyoruz.
-Serrac’ın Libya sahnesinden çekilmesinin zamanının geldiğini düşünüyor musunuz?
Yüzde yüz. BM misyonu tarafından kabul edilen “uzlaşı” kelimesi kendi içinde bir hile barındırıyor. Suheyrat anlaşmasını imzalayanlardan hiçbiri, Libya halkı adına imza atmaya yetkili değildi. Temsilciler Meclisi, Serrac hükümeti ve Devlet Konseyi ile olan ilişkilerinde baskı altında. Uluslararası toplumun yasama yetkisini devretmesi ve yurtdışından dayatılan önyargı bunun bir delili.
-Mısır ve Suudi Arabistan’ın Libya krizindeki rolüne ilişkin görüşünüz nedir?
Kardeşçe bir tutumları var. Bu aynı şekilde diğer Arap ülkelerinde de var. İşimize müdahale ettiklerini söyleyenlerle aynı fikirde değilim.
-İfadeleriniz, Serrac hükümetinin tanınmasına ve hükümetle temaslarda bulunulmasına yönelik siyasi bir eleştiri mi barındırıyor?
Evet, nerede olursa olsun, Libyalılar Temsilciler Meclisi aracılığıyla bu hükümeti reddettiği müddetçe Libyalıların iradesine saygı gösterilmesi gerekiyordu. Rusya ve BM’deki temsilcisi, seçilen tek meşru organın Temsilciler Meclisi olduğunu ve Arapların buna saygı duyulması gerektiğini en güzel şekilde vurguladığını söyledi. Bir hükümet Temsilciler Meclisi tarafından iki kez reddedildiğinde, genellikle öncelikle devlet başkanı değiştirilir. O zaman devlet başkanını ve başbakanı tek seferde nasıl empoze edersiniz?
-Bu yıl cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri yapılabilir mi?
Seçimleri yapmak için gerekli tüm yasaları çıkardık ve mümkün olan en kısa sürede gerçekleştirmeye kararlıyız. Fakat Sayın Selame’nin sabah söylediği ile akşam söylediği birbirini tutmuyor. En iyi ihtimalle 2019'un ilk yarısında seçimler yapılacak. Selame, dışarıdan baskı yapıyor ve mevcut hükümetin devamlılığını istiyor. Bütün bu gecikmeler ve beklentiler hükümetin süresini uzatmaya yönelik. Fakat halk son sözü söyleyecek.
-Ne zaman? Nerede? Nasıl?
Çok yakın olduğunu düşünüyorum.
-Trablus’un güneyinde meydana gelen çatışmalardan sonra Trablus'taki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Geçmişte olduğu gibi, bir gün hemfikirler, ertesi gün ise farklı düşünüyorlar. Kısacası, uzlaşı hükümeti uzlaşı olmamasının sebebidir.
-Trablus'ta güvenliği ve istikrarı geri getirmenin yolu nedir?
Bunun çözümü çok basit. Libya'yı yöneten insanların değiştirilmesi yeterli.
-Hafter liderliğindeki ulusal ordunun Trablus’a girişinin kolay bir mesele olduğunu düşünüyor musunuz?
Kolay bir mesele olsa bile Libyalılar arasında herhangi bir çatışma yaşanmasını ve halkın ve başkentin herhangi bir şekilde zarar görmesini istemiyoruz. İhvan’ın aklını başına almasını ve krizi bir an önce sonlandırmalarını umuyoruz.
-Ancak İhvan ve onları destekleyen gruplar ile birlikte milislerin seçimlerin yapılmasına izin vereceğini ve 2014'te olduğu gibi sonuçlara itiraz etmeyeceğini düşünüyor musunuz?
Kendisini Libyalılara sunan ve seçimlerde başarılı olanları tanıyacağız. Kazanan Libya'nın Cumhurbaşkanı olacak. İhvan’ı veya herhangi bir kimseyi dinlemeyeceğiz.



Andri Snaer Magnason: Günümüzde her şeyi sonuna kadar sömürme eğilimindeyiz

İzlandalı yazar Andri Snaer Magnason, Mantova, İtalya, 10 Eylül 2021 (Getty Images)
İzlandalı yazar Andri Snaer Magnason, Mantova, İtalya, 10 Eylül 2021 (Getty Images)
TT

Andri Snaer Magnason: Günümüzde her şeyi sonuna kadar sömürme eğilimindeyiz

İzlandalı yazar Andri Snaer Magnason, Mantova, İtalya, 10 Eylül 2021 (Getty Images)
İzlandalı yazar Andri Snaer Magnason, Mantova, İtalya, 10 Eylül 2021 (Getty Images)

Nesrein El-Bakhshawangy

Yazar, müzisyen, belgesel film yapımcısı ve çevre aktivisti Andri Snaer Magnason, şiir, roman, tiyatro, çocuk ve genç yetişkin edebiyatı ve bilimsel kitaplar yazarak İzlanda Edebiyat Ödülü'nü tüm dallarında kazanan tek isim. Magnason, “LoveStar: A Novel” (Love Star) adlı kitabıyla 2016 yılında Fransa'da En İyi Yabancı Bilim Kurgu Romanı ödülü de dahil olmak üzere birçok ödül kazandı.

Magnason, 1973 yılında doğdu, İzlanda Dili ve Edebiyatı bölümünde okudu. Ancak çevre ve iklim değişikliği konuları ilgisini çeken yazar, yazılarında başlıca olarak bu konuları ele aldı. Ülkesinin temiz enerjiye geçmesi ve ulusal dilin önemi gibi alanlarda sıkı çalışmalar yapmak üzere 2016 yılında cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylığını koydu. Çalışmaları İngilizce, Fransızca, Japonca, Arapça ve Türkçe dahil olmak üzere 30'dan fazla dile çevrildi.

İşte Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı İzlandalı yazar Andri Snaer Magnason röportajın tam metni;

*Çevre ve iklim değişikliği hakkında yazmaya ilk olarak ne zaman ilgi duymaya başladınız?

Milenyumun başlarında İzlanda'daki birçok önemli yer kentleşme tehdidi altındaydı. Örneğin, belirli bir kaz türünün dünyadaki en büyük yuvalama alanı sular altında kalmıştı. Bunun gibi tehdit altındaki pek çok yerin yazabileceklerimden çok daha önemli olduğunu hissettim. Bu alanları koruyup koruyamayacağımı, dünyaya bir roman ya da yeni bir kitapla yapabileceğimden daha fazla katkıda bulunup bulunamayacağımı merak ettim. Daha sonra bu düşüncelerimi, bazen doğrudan, kurgusal olmayan bir biçimde, bazen de bilim kurgu, şiir ya da çocuk kitaplarında konu etrafında örmenin bir yolunu buldum ve bunları bir kitaba dönüştürdüm.

LoveStar: A Novel kitabında en son aşkın, ölümün ve dinin sonuna kadar sömürülmesi gerektiğini gösterdim.

Teknoloji ve özgürlük

*LoveStar: A Novel adlı romanınız teknoloji ve özgürlük arasındaki çatışmayı ele alıyor. Sizi bu romanı yazmaya iten neydi?

LoveStar: A Novel oldukça çılgın bir roman. İçinde bulunduğumuz çağın mitlerine karşı ilerleme ve teknoloji dünyasını keşfetmek ve şu anki trajik tanrılarımızı incelemek istedim. Yani Elon Musk ya da Steve Jobs gibi girişimciler dünyada devrim yarattılar, ama aynı zamanda kendilerini de yok ettiler. Onlar bana dünyayı istila eden ve bedenlerini ya da ruhlarını ele geçiren fikirlerin sadece ev sahipleri gibi görünüyorlar. Bu roman sosyal medyanın hayatımıza girmesinden önce yazıldı. Bu yüzden Jobs ve Musk'ın romanın ilham kaynağı olduğunu söylemek yanlış olur. Bu roman onları bu yolculuğa çıkmadan önce yazıldı. Yaklaşan internet çağının vaat ettiklerini, bağlantı ve veri çağını ve bu gelişen teknolojilerin sonuçlarını keşfetmek istedim. Sahte haberler, bilgi balonları ve kişiselleştirilmiş derecelendirmeler kitapta geçse de bunlar o zamanlar gündemde olan konular değildi. George Orwell’ın 1984 adlı kitabını, Kurt Vonnegut ve Aldous Huxley'in eserlerini, kendi zamanlarının gerçekliğine nasıl tepki verdiklerini ve bizim gerçekliğimiz için ne tür bir tepki hayal ettiğimi düşünüyordum. Uluslararası şirketlerin etiği ‘eğer biz yapmazsak başkası yapacak, o yüzden biz de yapmalıyız’ şeklindedir.

sdwcfvrgbt
LoveStar: A Novel adlı romanın kitap kapağı

*Peki bu romanda modern kapitalizmi ve onun toplum üzerindeki etkisini eleştirirken size ilham veren neydi?

Ben bunu daha çok araştırma, taklit ve deney olarak görüyorum. Doğanın ya da insan etkileşimlerinin ve kültürün giderek daha fazla alanının metalaştığını hissettim. Yeni teknolojinin, daha önce mümkün olmayan insan ilişkilerinden yararlanma ve bunlardan faydalanma olanaklarını nasıl açacağını düşündüm. Hiçbir şeyin kendi haline bırakılamayacağına, çağımızda her şeyi sonuna kadar sömürme eğiliminde olduğumuza tanık olmaktan ilham aldım ve bu romanda en son aşkın, ölümün ve dinin sonuna kadar sömürülmesi gerektiğini gösterdim. LoveStar: A Novel, bu 'kaynakları' sonuna kadar kullanmanın yollarını buluyor.

İklim değişikliği meseleleri

*Bize “On Time and Water” (Zaman ve Suya Dair: Bir Buzula Ağıt) adlı kitabı yazma sürecinden bahseder misiniz? Kitabın beyaz perdeye uyarlanma fikri nasıl ortaya çıktı ve filme nasıl hazırlandınız?

Yaşadığım zamanın ve mekânın bir yazarı olarak, bu konu benim için yazılması gereken en önemli konuydu. İklim değişikliği meseleleri üzerine yazılan çoğu yazının ilgi çekici olmadığını ve hatta yapay zeka tarafından yazılmış gibi tahmin edilebilir olduğunu gördüm. Bu konuların akıbetini öngörebildiğimi ve anlatı yoluyla bunlar hakkında beyin fırtınası yapabildiğimi fark ettim. İletişim yeteneği, bilimsel konuları ortalama bir insana açıklamak için büyük önem taşısa da bunun ötesine geçilmesi gerektiğini hissettim. Daha derin bir yaklaşım gerekiyordu. Bu dilden daha büyük bir şey. Zira bu temiz enerji dünyasına doğru bir paradigma değişimiyle ilgili ve bir paradigma değişiminde dil ve normlar yıkılmaya başlar.

ccdfvrbg
On Time and Water romanının kitap kapağı

İçinde yaşadığımız zamanı anlamadığımızı nasıl anlayabiliriz? Kitap ailemle ilgili, büyükannem ve büyükbabam 1950'lerde buzul kaşifleriydi. Kitap, bir yandan da zamanı ele alıyor. Çünkü 2100 gerçekten ne anlama geliyor? Biz bunu nasıl anlıyoruz? Kelimeler ne anlama geliyor? Olaylar 1000 ya da 2000 yıl sonra hala iklim değişikliği olarak adlandırılacak mı yoksa başka bir isimle mi anılacaklar?

Yeni nesillerin ‘nasıl çiftçilik yapılır, nasıl inşaat yapılır, nasıl seyahat edilir?’ gibi pek çok şeyi yeniden keşfetmesi gerekiyor.

Çocuklar ve çevre

*Bir çocuk edebiyatı yazarı olarak, sizce çocukları ve gençleri çevreyle ilgili konularda erken yaşta eğitmek önemli hedeflere ulaşılmasına nasıl yardımcı olabilir?

Çocukların ve gençlerin tüm eğitim metotlarıyla temiz enerjiye geçişin önemi konusunda bilinçlendirilmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü geçtiğimiz yüzyılın tasarım yöntemleri, alışkanlıkları ve endüstrisi artık eskidi. Yeni nesillerin ‘nasıl çiftçilik yapılır, nasıl inşaat yapılır, nasıl seyahat edilir?’ gibi pek çok şeyi yeniden keşfetmesi gerekiyor. Benim yaşıma geldiklerinde tüm dünyanın temiz enerjiye ihtiyacı olacak. Bu büyük bir değişim ve zorluk. Bugün doğan bir çocuk 2100 yılı civarında emeklilik yaşına ulaşacak. Şu anda dünyamız gelecekte istikrarlı olacak şekilde tasarlanmamıştır.

tynm
The Casket of Time (Yonder) kitabının kapağı

Bir genç yetişkin romanı olan The Casket of Time'da modern hikayeleri antik destanlarla birleştirirken karşılaştığınız zorluklar oldu mu?

Yeni bir eser yazarken karşılaşılan başlıca zorluk, eserin çerçevesini belirlemektir. Eser bir seri mi olmalı? Üç kitap mı, beş kitap mı? Ya da çok uzun bir kitap olabilir. Ama ben uzun kitaplardan ziyade kısa ve konu odaklı hikayeleri seviyorum. Bu yüzden geleceğin ve geçmişin hikayelerini bir arada örmek ve bunları mantıklı, şaşırtıcı ve izleyiciler için eğlenceli hale getirmek zordu, ama umarım başarmışımdır.

Bir resim bin kelimeden daha fazlasını anlatabilir, ancak bir kelime de bin resimden daha fazlasını anlatabilir.

*Kişisel internet sitenizde “Ben Noam Chomsky ve Lewis Carroll'un gayrimeşru oğluyum” diye yazmışsınız. Onların yazıları çalışmalarınızı nasıl etkiledi?

Chomsky'nin dilbilim teorilerini inceledim. Carroll ise beni vahşi ve eğlenceli hayal gücüyle etkiledi. Kelimelere ve dile olan ilgi ve hayal gücünüzü ne kadar genişletebileceğinizi görmek gibi şeyler zihnimde takılıp kaldı.

*“Dreamland” (Düş ülkesi) kitabınızın belgesel film haline getirilmesiyle birlikte, edebiyatın görsel eserlere dönüştürülmesinin önemini nasıl görüyorsunuz?

Gerek sözlü anlatıcılık gerek kitapta yazılı, gerekse müzikal ya da film olarak olsun hikayelerin farklı ifade biçimleri her zaman ilgimi çekmiştir. Farklı formlardan çok şey öğrendiğimi düşünüyorum. Her ifade biçiminin kendi kuralları ve kendi büyüsü vardır. Bir resim bin kelimeden daha fazlasını anlatabileceği gibi bir kelime de bin resimden fazlasını anlatabilir.

*Sizi 2016 yılında İzlanda cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmaya iten neydi? Sizce bir şair ve romancı böyle bir makamda ne kadar başarılı olabilir?

İzlanda cumhurbaşkanı devletin bir temsilcisidir. Doğrudan bir gücü olmasa da nüfuzu vardır. Benim gündemim İzlanda dilinin korunmasının önemi konusunda farkındalık yaratmak ve İzlanda'nın iklim değişikliğinin etkileri konusunda küresel bir eylem örneği haline gelmesini sağlamaktı. Cumhurbaşkanlığı daha çok kelimeler, kavramlar ve vizyonla ilgili. Bu, bugün her zamankinden daha önemli olduğu için gündeme getirebileceğimi düşündüğüm bir konuydu.

*Tüm ilgi alanlarınız arasında en çok neyle gurur duyuyorsunuz ve neden?

Belki çocuklarım! Dört tane çocuğum var. Ama birçok ülkedeki insanlara ulaşan çok farklı türde sanat yapma becerimle gurur duyuyorum. İzlandaca yazmak ve çeviri yoluyla Arapça konuşulan ülkelerdeki biriyle konuşmak ve yazının hala sınırları aşabildiğini görmek harika. Bununla gurur duyuyorum.

*Belgesel film yapımcısı olarak yaptığınız çalışmalar yazarlığınızı nasıl etkiledi?

Kariyerimi tarımdaki gibi bir tür ürün rotasyonu olarak görüyorum. Ürün rotasyonunda bir yıl patates ekersiniz, ertesi yıl arpa ve sonra belki de bir yıl boyunca tarlada yabani otların büyümesine izin verirsiniz. Böylece her tarla diğerini besler. Of Time and Water'ı yazarken kendimi bir belgesel film çekiyormuş gibi hissettim. Bilim insanlarıyla, yaşlılarla, Dalai Lama gibi kişilerle röportajlar yaptım. Ama sonra elimdeki malzemenin o kadar büyük olduğunu fark ettim. Bunun kitaplaştırılması gerektiğini düşündüm ve şimdi de bir belgesel film oldu.

*Belgesel filminiz “The Hero's Journey to the Third Pole - a Bipolar Musical Documentary with Elephants” (Kahramanın Üçüncü Kutba Yolculuğu: Fillerle Bir Bipolar Müzikal Belgesel) adlı belgesel filminiz, bipolar bozukluğu olan kişilerle ilişkili ruh sağlığı sorunları ve yaratıcı yetenekler konusunda farkındalık yaratmayı mı amaçlıyor?

Akıl hastalıkları üzerine tartışmak zor ve hassas bir konu. Filmimde, bipolar bozukluk şikayeti olan iki kahramana kendileri hakkında konuşma şansı verdik. Filmde tıpkı hepimiz gibi çok sempatik iki insan görüyoruz. Yani hayatlarının bir noktasında normal biri gibi muamele görüyorlar. Ancak hastalığın depresif evrelerinde karanlık zamanlardan geçerken manik evrelerinde yıldızlara dokunacak kadar coşkulu olabiliyorlar. Ardından farklı bir bilinçle ve hepimizin bir şekilde öğrenebileceği yeni bir insanlık durumu anlayışıyla geri dönüyorlar.