​ABD’ye karadan terör tehdidi gelmiyor

Meksika sınırında “duvar inşası” edilmesine yönelik gerekçeler, Lübnanlıların 1987’de Kanada sınırında kurduğu bir komployu hatırlatıyor.
Eski Ricford polis memuru Richard Goet (AP)
Meksika sınırında “duvar inşası” edilmesine yönelik gerekçeler, Lübnanlıların 1987’de Kanada sınırında kurduğu bir komployu hatırlatıyor. Eski Ricford polis memuru Richard Goet (AP)
TT

​ABD’ye karadan terör tehdidi gelmiyor

Meksika sınırında “duvar inşası” edilmesine yönelik gerekçeler, Lübnanlıların 1987’de Kanada sınırında kurduğu bir komployu hatırlatıyor.
Eski Ricford polis memuru Richard Goet (AP)
Meksika sınırında “duvar inşası” edilmesine yönelik gerekçeler, Lübnanlıların 1987’de Kanada sınırında kurduğu bir komployu hatırlatıyor. Eski Ricford polis memuru Richard Goet (AP)

ABD’nin Vermont eyaletindeki Richford kasabasındaki bir polis memuru, 1987 yılının Ekim ayında bir gece saat yaklaşık iki sularında, siyah bir torba taşıyan ve Kanada sınırındaki demiryolu hattı boyunca, sınırın güneyine yaklaşık bir mil uzaklıkta park edilmiş olan bir panelvana doğru yürüyen bir adam (Walid Nicolas Kabbani) görmüştü.
“Associated Press” (AP) haber ajansının haberine göre, daha sonra söz konusu kişinin Lübnanlı örgütle bağlantılı olduğu ortaya çıktı. Taşıdığı ve bir kanaldan çıkarılmış olan çantada ise kayakçıların taktığı bir maske ve gaz tüpünden yapılmış bir bomba bulundu.
Şu anda emekli bir polis memuru olan Richard Goet, olası bir saldırıyı önlemesi nedeniyle birçok madalya kazanması sonrasında şunları söyledi: “Bu, iki dakika sonra olsaydı, onlar arabaya binmiş olurlardı ve giderlerdi. Hiçbir şey bilmiyordum. Şansın beni bulduğuna inanıyorum.”
Bu tarihi mesele, Başkan Donald Trump’ın teröristlerin ABD’ye Meksika sınırı üzerinden sızdığını söyleyerek güney sınırında bir duvar inşa edilmesi gerektiğini savunduğu bir zamanda geliyor. Fakat gerçekler, radikallerin ABD kara sınırları yoluyla kuzey veya güneyden girdiği durumların oldukça nadir olduğunu gösteriyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın terörle ilgili raporları bile, Meksika sınırından ziyade Kanada sınırından endişe duyulması gerektiğini belirtiyor. 2017’de yayınlanan bir rapora göre Meksika’nın aksine, Kanada, El-Kaide, DAEŞ ve bunlara bağlı diğer grupların fikirlerine inanan radikal ya da şiddet yanlısı kişilere ev sahipliği yapıyor.
Associated Press’in raporuna göre, “Cato” Enstitüsü tarafından geçen ay yayınlanan bir çalışma, özel olarak sınıflandırmış ülkelerden 7 kişinin 1975-2017 yılları arasında Amerikan topraklarına yönelik terör komploları planlamaktan suçlu bulunduğunu gösterdi. Bunlardan 4’ü Kanada’dan yasadışı yollarla girmişti, ancak hiçbiri Meksika’dan girmemişti. Cato Enstitüsü’nün raporunda belirtilen süre zarfında, yani 42 yıl içinde, sadece Arnavut kökenli 3 Makedon terörist Meksika’dan yasadışı yollarla girmişti.  20’li yaşlarda olan söz konusu kişiler 1984’te aileleriyle birlikte gelmişlerdi ve 2007 yılında New Jersey’deki Fort Dix üssüne saldırı düzenlemeye yönelik bir komplonun önlenmesi sonrasında tutuklanmışlardı.
Associated Press’in aktardığına göre, söz konusu çalışmayı hazırlayanlardan Alex Naoraste şu açıklamalarda bulundu: “Bu, sınırı geçerek terörist olarak ABD’ye girmeye çalışan kişilerin ne kadar az olduğunu gösteriyor. (Çalışma), Meksika’nın bu şahısların (yani teröristlerin) girmeye çalışırken sıklıkla kullandıkları yol olmadığını ve terörün duvarın inşası için bir gerekçe olarak kullanılmasının en zayıf gerekçe olabileceğini gösteriyor.”
Gerçekte, terör niyetiyle ABD’ye gelen çoğu insan hava yoluyla geliyor. Bunlar, 11 Eylül saldırılarını gerçekleştiren 19 kişi ve 2013 Boston Maratonu’na üç kişinin ölmesine yol açan bombalı bir saldırı düzenleyen, ABD’ye aileleriyle birlikte turist vizesiyle giren ve daha sonra sığınma izni alan iki kardeş gibi, genellikle meşru ikamete sahip kişiler.
Kanada sınırında sınır yetkilileri, Aralık 1999’da Washington’daki Port Angeles ilçesinden ABD’ye girmeye çalışması sonrasında Ahmed Ressam’ı tutuklamıştı. Söz konusu kişi, arabasının bagajında patlayıcı maddeler saklıyordu. Daha sonra Ressam’ın Los Angeles Uluslararası Havalimanı’na “milenyum kopmlosu” adı verilen bir saldırı düzenlemeyi planladığı ortaya çıktı.
AP, terör uzmanı ve Toronto Üniversitesi Kanada Araştırmaları Programı Direktörü Emily Gilbert’in şu ifadelerini aktardı: “Kanıtlar, terörden bahsedersek, dikkatle düşünmek için ABD’nin güney sınırından ziyade kuzey sınırında gerçekten bir neden olduğunu gösteriyor.”
ABD-Kanada sınırı, 8 bin 900 km'den daha fazla, yani Meksika sınırının iki katı uzunluğunda ve birçok geçit ve demiryolunun yanı sıra geniş ve açık alanlara sahip. Richford’da, sınır zemindeki bazı sınır işaretleriyle birlikte, tarım alanlarından ve ormanlardan geçiyor. Teröristlerin Kanada sınırını geçmesiyle ilgili endişeler, iki ülke arasındaki sıkı işbirliğinin ve 11 Eylül saldırılarının ardından artan güvenlik önlemlerinin sonucunda azaldı.
Richford olayına geri dönersek, Walid Nicolas Kabbani 1987’de Kanada sınırında tutuklandı. Onu otomobilde bekleyen iki ortağı ise olaydan sonraki gün yerel bir otelde tutuklandı. ABD makamları, Lübnan kökenli Kanadalılar olan üç adamın 1982’de Lübnan Cumhurbaşkanı seçilen Beşir Cemil’e suikast düzenlemekten sorumlu bir grupla bağlantılı olduğunu söylediler.
Federal yetkililer, söz konusu üç adamın hedefini tespit edemedi. Üç tutuklu, 1990’larda patlayıcı maddeler bulundurma suçundan ve göçmenlikle ilgili ihlallerden mahkum edildi ve 90’lı yıllarda serbest bırakıldı. Richard Goet, Meksika sınırına yaklaşık 2 bin mil uzaklıkta 2 bin 300 kişilik bir sınır kasabası olan Richford’a polis şefi olarak atandığı zaman terörün aklına gelen son düşünce olduğunu belirtiyor ve Goet şöyle diyor: “Sınırlarımız için koruma önlemlerinin alınmasının nedenlerini anlıyorum, ancak bunun ne olduğunu bilmiyorum, zor bir konu.”



Mikati: Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlıyız

TT

Mikati: Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlıyız

Mikati: Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlıyız

Lübnan Başbakanı Necib Mikati bugün yaptığı açıklamada, Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlılığını bir kez daha yineleyerek, ‘ordunun güneydeki güvenlik otoritesinin düşmanın dayandığı argümanları boşa çıkardığını’ vurguladı.

Bakanlar Kurulu toplantısının ardından konuşan Mikati şunları söyledi: “Bugün yıkıma uğrayan bölgeleri yeniden inşa etme sürecine başlıyoruz. Ordumuzun güney kentlerine güvenliği geri getireceğine inanıyoruz. Hükümetin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı kararını tüm hükümleriyle uygulama konusundaki kararlılığını vurguluyoruz.”

Mikati sözlerini şöyle sürdürdü: “Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Kazanımları koruyan bir devlet inşa etmek ve birleşmek için büyük ve kolektif bir sorumluluğumuz var. Dünyanın bize olan güvenini ve Lübnan halkının devlete olan güvenini yeniden tesis edeceğiz. Ordunun güneydeki güvenlik otoritesini yeniden sağlayacağız.”

sdcfergt
Ateşkesin yürürlüğe girmesinin ardından yerinden edilen insanlar evlerine dönerken, güneydeki Sayda kentinde bir adam Lübnan bayrağı sallıyor. (AFP)

İsrail'i ateşkese uymaya ve işgal ettiği topraklardan çekilmeye çağıran Mikati, “Farklılıklarımızı bir kenara bıraktığımız takdirde yarının Lübnan için daha iyi olacağına inancımız tamdır” dedi.

“Herkes fitne üzerine bahis oynuyordu, ancak zor sosyal koşullara rağmen vatandaşların birbirini kucakladığını gördük” diyen Mikati, ‘bugünün acılara rağmen Lübnan'a güvenlik ve istikrar getirmesini’ diledi.

İsrail ile Hizbullah arasındaki ateşkes, her iki tarafın da ABD ve Fransa'nın aracılık ettiği bir anlaşmayı kabul etmesinin ardından bu sabah erken saatlerde yürürlüğe girdi.