Avrupa'da helal et tartışması sürüyor

Avrupa'da helal et tartışması sürüyor
TT

Avrupa'da helal et tartışması sürüyor

Avrupa'da helal et tartışması sürüyor

Avrupa'da İslam ve Müslümanlarla ilgili bir çok düzenlemenin tartışma konusu olmasına rağmen, özellikle Fransa'da Helal et piyasası konusunda büyük bir iyileşme yaşanıyor.
The Washington Post gazetesi, kısa bir süre önce helal gıda endüstrisinin hızlı büyümesi ve bu konudaki tartışmalar üzerine bir araştırma dosyası yayınladı.
Gazeteye göre Fransa'nın başkenti Paris'te bulunan “Les Jumeaux” adlı kasabın popülaritesi dikkat çekici.
Satış noktalarında dana etinin her türlüsünden sucuğa, Japon bifteği “Wagyu” çeşidine varıncaya kadar her türlü et, bu kasaplarda helal kesim usullerine göre kesiliyor.
Kasabın yönetiminden sorumlu olan 28 yaşındaki Selim ve Kerim adlı ikizler, Batı ülkelerinin Helal et endüstrisine karşı güçlü bir direnç gösterdiği bir dönemde mücadeleleri sayesinde Fransız gurmelerden dahi övgüler alarak geniş ve çeşitli bir müşteri kitlesini çekmeyi başardılar.
Son zamanlarda, Avusturyalı yerel yetkililer, helal kesim etlerin veya helal gıda müşterilerinin Yahudilere verilen “Koşer” benzeri şekilde sertifikalandırılmasını önerdi.
İngiltere, İslam hukukuna göre kesilen etlerin satışı hakkında defalarca endişelerini dile getirmişti. Anayasa Mahkemesi yasadışı olduğuna karar verinceye kadar yiyeceklerde "helal" olduğunu gösteren bir logo bulunmuyordu.
Polonya'daki makamlar, İslam hukukuna veya Yahudilik inancındaki "Koşer" öğretilerine göre çalışan kesim haneleri yasakladı.
Almanya’nın “Alternative für Deutchland” ırkçı partinin seçim bildirgesi de benzer bir yasaklama vaadi içeriyor.
Hayvan hakları aktivistleri Avrupa kamuoyunda bazen hayvan kesimleri konusunda tartışmalar başlatıyor ve "helal et"in kalitesi sorgulanıyor. Her durumda, Batı'da yapılan tartışma bir şekilde kimliğe ve inanç ile ilişkilendirilerek krize dönüşüyor.
Hayvan hakları aktivistlerinin söylemleri helal et söz konusu olduğunda İslami kesim yönteminin diğer yöntemlere kıyasla daha az veya daha fazla insani olup olmadığı konusuna odaklanıyor.
Avrupa Birliği (AB) yasalarına göre kesimden önce hayvanın acı duymaması ve son anlarını yaşarken korku hissetmemesi gerekçesiyle “şok” yöntemi şart koşuluyor.
Öte yandan dini hassasiyetler göz önüne alınarak istisnalara izin veriliyor.
Helal kesim karşıtları ise bunu gerekçe göstererek İslami usullere göre kesimin hayvana gereksiz bir acıya neden olduğunu iddia ediyor.
Helal kesim savunucuları ise İngiltere'de yüzde 84’e varan oranlarda olmak üzere Avrupa'da helal kesimde sığırlara şok verildikten sonra gerçekleştiğini savunuyor.
Şoklu kesim, sığırın bilincinin geri dönme olasılığı hesaba katılacak derecede olması şartıyla İslam hukukunun izin verdiği bir yöntem.
Yahudi Koşer kesim kuralları ise şok işlemiyle kesime izin vermiyor.
The Washington Post, haberinde, “İslam öğretilerinin yalnızca kesim sırasında değil, yaşamları boyunca hayvanlara saygı duymaya önem verdiğini” de vurguladı.
Haberde şu ifadeler kullanıldı: "İslam’da hayvanın kafeste tutulması ve kötü muameleye tabi tutulması uygun görülmez. Kesim öncesi başka bir hayvanın kesimi görmesi de engellenir. Hayvandaki ağrı hissini azaltmak amacıyla kesim işlemlerinde kullanılan bıçak, kesimin hızlı ve doğru şekilde yapılmasını sağlamalı ve son derece keskin olmalıdır.
Müslüman tüketicilerin bakış açısıyla helal kesim ürünlere gösterilen dikkat ve hassasiyet, farklı şekilde hazırlanan diğer ürünlerin ötesinde "ahlaki" bir üretim sürecini yansıtmakta."
“Helal Gıda Tarihi” kitabının yazarı Vermont Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Görevlisi Profesör Boğaç Ergene şunları söylüyor:
"Her kesimin bazı yönelimlerinin olduğu anlaşılır bir durumdur. Bir Müslüman de için satın alacağı ürünlerin ambalajında “Helal kurallara uygundur” logosunu görmesi daha iyi ve rahatlatıcı bir şey olacaktır. Ancak bu genişlik bazen yanlış uygulanabiliyor. Örneğin, Fransa'da, ürünün "helal" olduğunu  gösteren birkaç çeşit sertifika veriliyor. Her bir sertifika farklı standartlara ve uygulamalar gözetiyor, ancak hepsi dini referanslara dayanıyor.
Fransa Müslüman toplumu aktivistlerinden Yasir Lavoti bu konuyu şöyle açıklıyor: “Helal sertifikalı olarak onaylanan herhangi bir ürün piyasaya sürülebilir. Ancak helal kategorisine ayrılacak ürünlerde kullanılan standartların nasıl belirlendiğini bilmek zor olduğu kadar tüketiciler için de net değil.”
Gün geçtikçe büyüyen ve genişleyen Helal ürünleri pazarı ile bazı fabrikalar kendi kesim çiftliklerini kurmaya başladılar, yayınlanan bazı videolarda "Helal" uygulamasının istismar edilerek bu ad altında hayvanlara eziyet edildiği ortaya çıktı.
 Ancak helal gıda savunucusu bazı yazarlar, bu tür istismarların helal yiyecek ile alakalı olmadığına aksine kesim standartlarının olmayışı ve endüstrideki sistemik problemlerle ilgili olduğunu iddia ediyorlar. Buna rağmen hayvan hakları aktivistlerinin, bu tür problemlerde yalnızca “Helal” endüstrisine odaklandığını  öne sürdüler.
Fransa'nın önde gelen helal ürün şirketi AVC'nin yöneticisi Fethullah Osmani, hayvan aktivistlerinin “Zafer kazanmaları gerektiğine, bunu yapmanın en kolay yolunun ise sayısal olarak kolay ve marjinal hedeflere odaklanmak” olduğunu açıkladı. Son dönemde verdiği bir röportajda, "Bu aynı zamanda dikkat çeken bir hedef, çünkü İslam'la bağlantılı herhangi bir şeyin gündeme gelmesi siyasilerin ve medyanın ilgisini çekiyor" dedi.
Helal yiyeceklere yapılan ikinci saldırı noktası, kalite düşüklüğü konusu. Kesim sürecinde etin tadını etkileyebilecek hiçbir şey olmamasına rağmen bazı Avrupa çevrelerinde Helal ürünlerinin diğerlerinden kalite olarak daha düşük olduğu olduğu algısı yaratıyorlar. Kaliteli restoranlarda kullanılan etler yerine sokaklardaki seyyar kavurma araçlarında kullanılan etlere yakın olduğu seviyesine uygun buluyorlar.
Fransa'da bazıları, "Helal" ürünlerin popülerliği konusundaki ısrarı, birkaç yüzyıl öncesine dayanan ve Fransa’ya gıda endüstrisinde lezzet konusunda üstünlük kazandıran kadim geleneğin reddi olarak görüyor.
Bazı raporlar Helal gıda pazarını "indirim reyonu" olarak tanımlamakta ve yaşlı sığır, kullanışlı olmayan koyun,  veya fiziksel özellikleri açısından sağlık standartlarını barındırmayan” kategoriye yerleştiriyor.
Paris'te “İkizler” olarak bilinen Kasap dükkanlarının yöneticisi ikiz kardeşin çürütmeye çalıştığı şeyler tür gerçek dışı söylemler. İkizler marketin kasaplarından Samir Lumi, "Ben bir Müslüman ve Arabım ama aynı zamanda kaliteli yiyecekler de üretiyorum" diyor.
Lumi, pek çok Fransız müşterinin yemeklerini ve dana eti çorbasını hazırlarken kendi üretimleri olan ürünleri de tercih ettiğini belirtti. "Ürünlerimiz yüzde 100 helal, ancak aynı zamanda Fransız usullerine de uygun profesyonel gıda üreticisiyiz"
Ancak Helal gıda endüstrisi, Batı'da bazen bir tartışmalara neden olabiliyor. bazıları toplumda ayrılığı ve Batı toplumlarının “İslamlaştırılması” aracı olarak kullanıldığını iddia ediyor. Özellikle Fransa'da katı laik bir toplum olarak Dini simgelere dayanan gıda işleme hususlarının, ülke vatandaşlarını birleştiren bağları baltaladığı” şeklinde yorumlanıyor.
Devlet okullarında hangi et tüketiliyor
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un danışmanı ve sosyal entegrasyon politikalar destekçisi Hakim El Karoui, helal ürünlerin dini bir gereklilik olmaktan öte "sosyal pazar" olduğunu ve Fransız toplumuna İslami yaşamın karıştığını öne sürüyor. El Karoui, İslami organizasyonların helal ürün satarak ve ürünü İslam hukukuna göre hazırlama aşamalarını denetleyen sertifikalar vererek finansal kazanç sağladığını sözlerine ekleyerek, Fransız makamlarının Müslüman toplumun işlerini üstlenmesini önerdi.
Fransa'daki tartışmalı konular arasında devlet okullarının “kafeteryaları” yer alıyor. Fransız Cumhuriyeti’nin değerlerine bağlı olan Müslüman ve Yahudi öğrencilere özel domuz ürünlerinin yer aldığı haftalık öğünlerde alternatif yemeklere izin verilip verilmeyeceği tartışılıyor.
Politik yelpazenin en sağında yer alan partilerin cevabı “kesinlikle hayır!”
Bu yıl, güneydeki Beaucaire bölgesinin belediye başkanı ve sağcı bir politikacı olan Julian Sanchez'in devlet okullarında domuz etine alternatif yemeklere yasak kararı çıkardı. Geçen yıl Washington Post gazetesine verdiği demeçte, "Benim kararım Cumhuriyet'i kazanmak, Fransa'da öncelik, Din değil Cumhuriyettir" ifadelerini kullandı.
Paris’in Columbus banliyösünün aşırı sağcı Belediye Başkanı Nicola Gauthier, helal gıda endüstrisinde çalışan kurumların, sınırlı bir gruplara yönelik çalıştığını ve farklı tüketicilere hizmet etmeleri gerektiğini vurguladı. Ayrıca domuz eti ve alkol ürünleri satmaktan kaçınan küçük bir bakkal kapatıldı.
Barbekü yemekleriyle meşhur "Rodizio Brazil" adlı restoranın sahibi Belediye Başkanı'nın alkol bulundurma isteğine karşı çıkması karşılığında, büyük bir kar getirmesi beklenen restoranın şube açma talebi engellendi.
Restoranın sahibi, 36 yaşındaki Muhammed Busheret, olayı şöyle anlatıyor:
“Neden alkol satışı yapmak zorunda bırakılıyorum? Bu, bir daire kiralayan kişiye peynirini buzdolabında tutmaya zorlamak gibi bir şey. Belki peynir yemeyi sevmiyorum!" sözleriyle tepki gösterdi.
Muhammed Busheret gibi restoran sahipleri Helal merkezli mezbahalar aracılığıyla tedariklerini sağlıyorlar.
Helal ürünlerin tercihi onlar tarafından ilke olarak kabul edilmesiyle birlikte aynı zamanda kimlikle de alakalı bir meseledir. Büyük bir kesimi oluşturan
Müslüman topluluklar bazen ekonomik gerekçelerle bu zorlamalara boyun eğmek zorunda kalıyor.
Paris'in Columbus banliyösünde yaşayan Muhammed Busheret, burada toplumun yüzde 70'inin helal et satın aldığını ve “Güçlü bir talebin olduğunu belirtiyor. “Bir işadamı olarak neden talebe aykırı bir şey yapayım” açıklamasını yaptı.
Bazı değerlendirmelere göre  helal ürünler konusu Müslümanların entegrasyon politikasının başarısız olduğuna dair kanıt olsa da, aynı zamanda Müslümanların Avrupa topluluklarında mevcut olan ürünlere ek olarak büyük bir ihtiyacı karşılaması açısından onların daha fazla entegre olmalarının fırsatı olarak değerlendirilebilir.
Middlebury  Üniversitesinde tarihçi, Helal Gıda’nın Tarihi kitabının yazarı Vibe Armanios, “Helal yiyecekler sağlıklı, etik ve besleyici yönüyle değerlendirildiğinde, Müslüman toplulukların ötesinde bir kabul görecektir” diyor.
Bu değerlendirme “İkizler” kasap marketinin sahibi Lumi’nin değerlendirmesiyle uyuşuyor;  "Bizim için önemli olan kalite, kapılarımız herkese açık."



Putin'e baskı ve ‘nükleer denizaltıların’ konuşlandırılması... Trump'ın çifte uyarısının arkasında ne var?

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
TT

Putin'e baskı ve ‘nükleer denizaltıların’ konuşlandırılması... Trump'ın çifte uyarısının arkasında ne var?

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, Moskova'nın alaycı tavırlarına yanıt olarak iki nükleer denizaltıyı ‘uygun bölgelere’ gönderme emri vereceğini açıklayarak, Rusya ile ABD arasındaki güç gösterisinde çıtayı yükseltti.

Trump'ın sosyal medya platformu Truth Social’de yaptığı paylaşım, güvenlik bağlamında alışılmadık bir durum değildi. Şarku’l Avsat’ın The Times gazetesinden aktardığına göre, ABD'nin 71 nükleer denizaltısından yaklaşık 20'si her an denizde görev yapıyor ve özellikle gerginliğin arttığı dönemlerde rutin olarak Rusya'ya yakın bölgelere sevk ediliyor. Ancak olağandışı olan, ABD'nin bunu açıklaması. Bu ise Trump'ın paylaşımının gerçek amacını ortaya koyuyor. Söz konusu paylaşım iki mesaj içeriyor: Birincisi, Trump'ın eylem adamı olduğunu kanıtlamak, ikincisi ise mesaj vermek.

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev (AP)Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev (AP)

Medvedev'e yanıt ve Putin'e işaret

Trump için bu adım, provokasyona sert tepki verme şeklindeki alışılmış tavrının bir parçası.

Trump, özellikle Rusya'da başkanlık görevinden ayrıldıktan sonra tartışmalı rolüyle tanınan Dmitriy Medvedev'e yanıt veriyordu. Trump'ın Moskova'ya Ukrayna'da ateşkes sağlanması için verdiği süreyi kısaltmasının ardından Medvedev sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Her yeni uyarı bir tehdit ve savaşa doğru adımdır. Rusya ile Ukrayna arasında değil; kendi ülkenle. Uyuyan Joe'nun yolunu izleme!” ifadelerini kullandı.

The Times’ın haberine göre bu açıklamaların amacı, sürekli olarak Üçüncü Dünya Savaşı’nın patlak vereceği konusunda uyarıda bulunan Trump'ı korkutmak. Öyle ki Trump, Oval Ofis'teki meşhur sözlü tartışmada Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'i ‘kumar oynamakla’ suçlamıştı. Ancak, Rusya'da bile abartılı bir kişilik olarak görülen Medvedev, Trump'ın Putin'e yönelik söyleminin son aylarda giderek sertleştiği göz önüne alındığında, bu mesajın hedefi değil.

ABD Başkanı Donald Trump ve Rus mevkidaşı Vladimir Putin (Arşiv - Reuters)ABD Başkanı Donald Trump ve Rus mevkidaşı Vladimir Putin (Arşiv - Reuters)

İhtiyatlı eleştiri

Trump, Putin'i giderek daha fazla eleştiriyor, ancak onu doğrudan kışkırtmaktan da kaçınıyor; çünkü aralarında iyi bir dostluk ve iş ilişkisi olduğunu düşünmeye devam ediyor. Bu durum, Medvedev'in pazartesi günü yaptığı açıklamadan açıkça anlaşılıyor. Putin ise Trump'ın barış için belirlediği son tarihi, dün yaptığı paylaşımdan yaklaşık bir saat önce reddetmişti.

Trump kendini usta bir müzakereci olarak görüyor. Bu nedenle, ABD donanmasında başkomutan olarak emrinde bulunan çeşitli gemi türlerini kapsayacak şekilde ‘nükleer denizaltılar’ ifadesini belirsiz bir şekilde kullandı.

ABD'nin 71 adet nükleer denizaltısı varken, bunların 14'ü Ohio sınıfı balistik füze denizaltılarıdır ve 20 adede kadar Trident II füzesi taşıyabilirler. Bu füzeler nükleer başlıklarla donatılabilir. ABD’nin sahip olduğu nükleer silahlı denizaltılardan sekiz ila on tanesi her an dünya çapında devriye görevindedir.

Resim  Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Arşiv-AFP)Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Arşiv-AFP)

Beyaz Saray, Putin'in Trump'ın denizaltılarla ilgili diplomasisinin provokatif olmadığını, Dmitriy Medvedev'in tek bir provokatif açıklaması üzerine nükleer söylemlerin yeniden alevlenmesini önlemek için olduğunu anlayacağına inanıyor. Zira filonun görevi saldırı amaçlı değil; savunma amaçlı.

Müttefiklere yönelik yaptırımlar ve gümrük tarifeleri

Bununla birlikte, Trump'ın Putin'e yönelik söylemi belirgin şekilde sertleşti. Trump geçen hafta, “Yaptıkları şey iğrenç” dedi ve Putin'i ‘yalan söylemekle’ suçladı.

Trump ayrıca, Rus enerjisini satın alanlara ikincil yaptırımlar uygulamakla tehdit etti ve Hindistan'ı yüzde 25'lik genel gümrük vergisiyle hedef aldı. Trump, “Zaten zor durumdaki ekonomilerini birlikte mahvedebilirler” dedi.

Rusya'dan petrol alımına yönelik bu cezai gümrük vergisinin oranını doğrudan açıklamamasına rağmen, nihai gümrük vergisi sistemi ile ilgili görüşmeler kritik aşamaya yaklaşırken, benzer bir yaklaşım daha sonra Çin'e de uygulanabilir.

Rus gazının en büyük alıcısı olmaya devam eden Avrupa Birliği (AB) de yaptırımların hedefinde olabilir. Macaristan, Belçika, Fransa ve Slovakya en büyük ithalatçılar.

Geçtiğimiz günlerde gümrük vergilerini yüzde 15'e düşüren bir ticaret anlaşması imzalayan Trump'ın, Rusya'yı cezalandırması için kendisine baskı yapan Avrupa ülkelerine yaptırım uygulaması ironik olacak, ancak Trump’ın izlediği yol bu.