​Şarm El-Şeyh zirvesinde Filistin vurgusu

Fotoğraf (epa)
Fotoğraf (epa)
TT

​Şarm El-Şeyh zirvesinde Filistin vurgusu

Fotoğraf (epa)
Fotoğraf (epa)

Mısır'ın Şarm El-Şeyh şehrinde gerçekleştirilen ilk Arap-Avrupa Zirvesi dün sona erdi. İki tarafın görüştüğü en önemli konulardan birisi Filistin meselesiydi. Hem Arap tarafı hem Avrupa tarafı, 1967'den sonra ortaya çıkan sorunlar için "iki devletli çözüme" bağlı kalınması gerektiğini vurguladı. 
Mısır'ın Şarm el-Şeyh şehrinde düzenlenen ilk Arap-Avrupa Zirvesi’nde göç sorunu ve Filistin meselesi ön plana çıkarken, enerji ve ticaret alanında işbirliği, zirvenin bir diğer gündem maddesiydi.
17 farklı noktaya değinilen sonuç bildirisinde ise anlaşmazlık yaşandı. Suudi Arabistan, ‘Arap coğrafyasında bazı komşu ülkelerin bölgesel müdahalesinin kınanmamasından’ endişe duyduğunu belirtti. Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn'in bu konuda aynı fikirde olduğunu kaydederek, "Avrupa tarafının uygun bulmaması nedeniyle bölgesel müdahale konusunun bildiride yer almadığını" ifade etti.
Liderler, Arap Birliği ve Avrupa Birliği ülkelerinin dünya nüfusunun yüzde 12'sine tekabül ettiği belirtti. Liderler, işbirliği yapılması halinde tüm dünyada istikrar ve refahın artacağından şüphe duyulmadığını kaydederek, meşru kanunlar çerçevesinde her türlü işbirliğinin yapılabileceğini açıkladı. 
Katılımcılar, insancıl hukuk da dâhil olmak üzere uluslararası hukuka uygun olarak bölgesel krizlerin siyasi çözümlerine ulaşmanın, bölge halklarının talep ettiği ve hak ettiği barış ve refahı yakalamanın anahtarı olduğunun altını çizdi.
Filistin meselesi
Zirve, Kudüs oturumuyla sona ererken oturumda, "Ortadoğu'da ortak barış süreci, Kudüs'ün durumu ve işgal altındaki Filistin topraklarındaki yasadışı İsrail yerleşim yerleri" ele alındı. Zirvede, tarafların Birleşmiş Milletler kararları uyarınca iki devletli bir çözüm konusunda hemfikir oldukları vurgulandı. 1967'de başlayan işgali sona erdirmenin ve Doğu Kudüs'le ilgili statü meselelerine nihai noktayı koymanın tek yolunun, BM kararları uyarınca iki taraf arasında müzakere sağlanarak İsrailliler ile Filistinliler arasında adil ve kapsamlı bir barışa ulaşmanın tek gerçekçi yol olduğu ifade edildi. 
Arap ve Avrupalı liderler, Kudüs'teki tarihi ve kutsal yerlerin korunması konusundaki hassasiyetlerini dile getirerek, Birleşmiş Milletler Yakındoğu Filistin Mültecilerine Yardım Ajansı’nın (UNRWA) bu hususta vazgeçilmez bir rolü olduğunu hatırlattı. UNRWA'nın görevini yerine getirebilmesi için politik ve finansal olarak desteklenmesi gerektiğinin altını çizen liderler, insani, siyasi, güvenlik ve ekonomik krizle karşı karşıya olan Gazze Şeridi'nde çözüme ulaşmak için bir şeyler yapılması gerektiğini vurguladı.
Sonuç bildirisinde, "Suriye, Libya ve Yemen'deki son gelişmeler ve ilgili BM kararları ışığında uzlaşma ve siyasi çözüm konusunda yapıcı, ciddi ve derin müzakereler" yapıldığı ifade edildi. Söz konusu ülkelerin birliği, egemenliği, toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı için BM liderliğindeki çabalar hatırlatılarak, BM'nin Suriye ve Yemen özel temsilcileri ile Libya'daki BM Özel Temsilcisi'nin bölge için yoğun bir şekilde çalıştıklarının altı çizildi. 
Suriye, Yemen ve Libya’daki durumu
Sonuç bildirisinde yer alan Suriye maddesinde ise "Arap-Avrupa zirvesi, Suriye'de çözümün, 2012 Cenevre Deklarasyonu ve ilgili Güvenlik Konseyi kararlarına, özellikle de BM'nin 2254 sayılı kararına uygun olarak gerçek bir siyasi geçiş gerektirdiği sonucuna vardı" ifadeleri yer aldı. Tüm terör eylemlerini ve Suriye halkına karşı yapılan insan hakları ihlallerini kınayan liderler, sorumluların cezalandırılması gerektiğini vurguladı. "Arap-Avrupa liderleri olarak ‘Suriye'ye yönelik çözüm, somut ilerlemeye uygun olarak geliştirilmeli ve barışçıl bir siyasi çözüm ile mümkün hale getirilmeli’ görüşündeyiz" ifadesi de bildiride yer aldı.
Libya meselesi hakkında ise Arap ve Avrupalı katılımcılar, BM'nin 2015 yılındaki Libya'ya yönelik siyasi anlaşmasının uygulanması için ortak tavır sergileyeceklerini belirterek, tüm Libyalılara çağrıda bulundu. Liderler çağrısında, ülkedeki demokratik geçişi başarılı bir şekilde sonuçlandırmak için gerginliği artıracak eylemlerden kaçınmaya ve BM'nin çabalarına destek vermelerini talep etti. Bildiride "Güvenliği ve istikrarı baltalayan eylemlerden kaçının" diye çağrı yapan liderler, "BM Libya Özel Temsilcisi’nin eylem planını destekleyin" ifadelerine yer verdi.
Yemen’deki durumla ilgili Stockholm Anlaşmasına da değinilen sonuç bildirisinde, anlaşmadan duyulan memnuniyet dile getirilerek, “BMGK’nın 2216, 2451 ve 2452 sayılı kanunları uyarınca Hudeyde’deki insani dramdan duyulan endişe ortamından bölgenin kurtularak taraflar, halkın yararına kapsamlı ve kalıcı bir siyasi çözüme davet edildi. Tüm tarafların yapıcı olarak çözüme katkı sunması gerektiği ifade edilen bildiride, milyonlarca Yemenlinin ihtiyaç duyduğu insani duruma bir an önce kavuşması gerektiği belirtildi.
Ekonomik durum
Arap-Avrupa ülkeleri arasında ekonomik işbirliğine de yer verilen bildiride, iki taraf arasındaki ekonomik işbirliğini güçlendirmenin, yatırımın ve sürdürülebilir kalkınmaya dayalı güçlü bir ortaklığın kurulmasının önemine vurgu yapıldı. Tarafların, özellikle güvenlik, bilim, araştırma, teknoloji, turizm dâhil olmak üzere ticaret ve enerji alanlarında, pozitif bir işbirliğini geliştirme sözü verilerek, balıkçılık, tarım ve ortak ilgi alanlarının tümü hakkında halkların ihtiyaçlarına karşılık vererek refah ve kalkınma oranlarını yükseltmeyi ve işsizlik oranını azaltmayı hedefledikleri ifade edildi.
Zirvenin sonuç bildirisi, sadece Arap Birliği ve Avrupa Birliği arasındaki ikili ilişkileri ele almakla yetinmedi, bunun yanı sıra “Uluslararası toplum ile küresel zorlukları çözmek için hukuka dayalı bir eylem planı” garantörlüğüne de yer verildi. Bu bağlamda, “2030 sürdürülebilir kalkınma gündemine” bağlı kalarak, Arap Birliği, Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler ve Afrika Birliği ile işbirliğinin genişletileceği ifade edildi.
Zirvenin sonuç bildirisinde Arap ve Avrupalı liderler, sürdürülebilir kalkınma gündemine olan bağlılığı ve Valetta İlkeleri'nin göçmenlik, uluslararası hukuk bağlamında mültecilerin korunması ve desteklenmesi ile uluslararası insan haklarının tüm yönlerine saygı gibi hedeflere ulaşmak için ortak çaba sergileyeceklerinin altını çizdi. Liderlerin nefret, yabancı düşmanlığı ve hoşgörüsüzlüğü teşvikin her türlüsünü kınadığını belirtilen bildiride, "Düzensiz göç, insan kaçakçılığı ve İklim Değişikliği ile mücadele (Paris Anlaşması) kapsamında elimizden geleni yapacağız" denildi.
Terörle mücadele
Sonuç bildirisinde yer alan maddeler arasında terörle mücadele de vardı. Katılımcı liderler, terörizm ve aşırıcılık da dâhil olmak üzere uluslararası ve bölgesel barış ile güvenliğe yönelik tehditler, yasadışı silahlarla ve organize suçlarla istikrarı baltalayanlar, silahlanma ve kaçakçılık ile ilgili endişe duyduklarını aktardı. Liderler, “Uluslararası insan hakları, barış, güvenlik, ekonomi ve sosyal kalkınmayı güçlendirmek amacıyla birlikte çalışmak üzere mutabık kaldık. Katılımcı ülkeler arasında özellikle terörle mücadelede koordine içinde çalışarak sınırımızda tehdit oluşturan yabancı teröristleri engellemek için mali, siyasi, lojistik ve askeri destek verme konusunda anlaştık” ifadelerine yer verdi.
Katılımcılar ayrıca, kültürel ve dini hoşgörüsüzlük ve aşırıcılıkla mücadele konusuna da değinerek, din veya inançlara karşı şiddete teşvik etmeye yol açan olumsuz yargıları, etiketleme, ayrımcılıktan kaçınmaları ve sosyal paylaşım sitelerinde aşırılığı ve nefreti teşvikten kaçınılması gerektiği vurgusu yaptı.



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.