İtalya'da ırkçılığa karşı protesto

İtalyanlar Milano'da ırkçılığa karşı protesto düzenledi (AFP)
İtalyanlar Milano'da ırkçılığa karşı protesto düzenledi (AFP)
TT

İtalya'da ırkçılığa karşı protesto

İtalyanlar Milano'da ırkçılığa karşı protesto düzenledi (AFP)
İtalyanlar Milano'da ırkçılığa karşı protesto düzenledi (AFP)

İtalya'nın Milano kentinde geçtiğimiz hafta sonu, Popülist Koalisyon hükümetinin geçen yazın başından beri aldığı kararları protesto etmek için çeyrek milyondan fazla insan sokağa çıktı. Gösteride ırkçılığa karşı sloganlar dikkati çekti.
Eski İtalyan Başbakanı Romano Prodi, İtalya'da partilerin, derneklerin veya sivil toplum kuruluşlarının böyle bir topluluğu bir araya getiremediğine dikkati çekerek, "İtalya böyle bir kalabalık görmedi. Bu insanlar, "Başka bir İtalya olduğunu ve hükümetin makul sınırların ötesine geçtiğinde vicdanların uyanarak halkın harekete geçtiğini ettiğini" ifade etti. Prodi, gösterinin boyutunun tüm beklentileri aştığını kaydetti.
Gösteride her yaştan katılımcının attığı slogan şuydu: "Irkçılık, bütün aptalların ortak paydasıdır." Protestoların hedefinde, göreve geldiğinden bu yana göçmenlere karşı bir dizi önlen alarak limanları Akdeniz'den gelen göçmen kurtarma ekiplerine kapatan İtalya Başbakan Yardımcısı ve yazın başında İçişleri Bakanlığı'nı devralan aşırı sağcı partinin lideri Matteo Salvini vardı. Salvini'nin bu adımları, Avrupa Komisyonu ile ve bazı Avrupalı müttefikleri ile daha önce benzeri görülmemiş krizleri de beraberinde getirdi.
Salvini'nin gösteriye tepkisi gecikmedi. "Duruşum değişmeyecek" diyen Salvini, son anketlere göre partisinin popülaritesini ilk sırada olduğunu savunarak, başarılı adayların oyların yüzde 30'undan fazlasını kazanacağını iddia etti. Salvini, önümüzdeki Mayıs ayının sonlarında yapılacak olan Avrupa seçimlerinde 40 yıldır hakimiyetini sürdüren aşırı sağın merkezinde yer alacaklarını söyledi.
Kuzey İtalya'nın merkezi Milano'da düzenlenen gösteri tüm kente yayılırken, haftalık L'Espresso dergisi, Salvini'nin ülkenin iç politika arenasında dayandığı temelleri baltalayacak ve Salvini'nin Avrupa projesini çökertecek bir dosya hazırladı.
Derginin kaynağını açıklamadığı dosyasında, Salvini'nin liderlik ettiği partinin son seçim kampanyasından bu yana Rusya tarafından finanse edildiği ortaya atıldı. Salvini'nin bir yıldan az bir sürede 4 kez Rusya'ya gittiğini, geçen yılın başından bu yana ise Kremlin'e yakın yetkililer sürekli temas halinde olduğunu aktaran dergi, en az 2 defa da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştüğünü kaydetti.
Dosyaya göre, iki taraf arasında 18 Ekim'de kapsamlı bir toplantı düzenlendi. Rusya'nın başkentinde yapılan görüşmeye, Salvini ve 2 danışmanı ile Rusya lideri Putin'in yakınındaki yetkililer ve iş adamları katıldı. Görüşmede, Kremlin'in Fransa'daki Ulusal Cephe, Macaristan, Polonya ve Avusturya'daki iktidar partilerine karşı sağcı partileri finanse ettiği gibi Salvini'nin partisine de fon sağlayacağı konusunda anlaşma sağlandı.
Dergi, Salvini'nin danışmanı ve eski sözcüsü Gianluca Savoini'nin şöyle dediğini aktardı: "Rusya'ya yakın olmayan bir Yeni Avrupa düşünülemez. Brüksel ve Washington'dan bize dayatılan kararlara uymak zorunda değiliz.
Avrupa’yı Avusturya, Almanya, İsveç, Fransa’daki Marin-Le Pen ve Macaristan’daki Victor Urban gibi müttefiklerimizle birlikte değiştirmek istiyoruz."
İki tarafın Salvini'nin partisini finanse etmek için imzaladığı anlaşma ise meşru bir ticari anlaşma üzerinden yapıldı. Rus petrol şirketi Rosneft ile İtalyan petrol şirketi Eni arasında Rus ham petrolünün ihracatı için %4'lük piyasa fiyatının düşürülmesini içeren ticari bir sözleşme imzalandı.
Öte yandan, İtalyan ve Rus tarafı haberde yer alan bilgileri reddetti. Salvini ise konuyla ilgili ilk yorumunda, "Bu toplantılarla ilgili bir bilgim yok" diye konuştu. 
Şarkul Avsat, pazar sabahı meslektaşı Stefano Virgini ile birlikte araştırma-haberi yazan gazeteci Giovanni Teziane ile temasa geçti. Teziane, kendisinin ve meslektaşının elinde çok sayıda fotoğraf olduğunu ifade ederek, İtalyan ve Rus tarafının Moskova'daki tüm toplantılarının geçen ayın ortasına kadar gerçekleştiğini doğruladı. Teziane, toplantılara ilişkin ses kayıtlarının da ellerinde olduğunu duyurdu.
Bu bilgilerin, İtalya iç politikasında, İtalya ve Fransa arasındaki "yüksek hızlı tren tüneli" anlaşma taslağı üzerindeki fikir ayrılıklarının baş gösterdiği bir dönemde ortaya çıkması dikkati çekti. Salvini'nin partisi ve Beş Yıldız Partisi, bu konuda ortak bir paydada buluşamadı. Söz konusu dosyanın, bu yılın başından beri büyüme oranının üçüncü kez beklentilerin altında gerçekleştiği İtalyan ekonomisinin kötüye gittiği sırada ortaya çıkması dikkati çeken bir diğer unsur.



ABD-İran müzakereleri ertelenirken Tahran 'yeni balistik füze' test etti

Süleymani balistik füzesi, Rahpeymaei 22 Behmen (11 Şubat) Yürüyüşü sırasında uydu taşıyan bir füzeyle birlikte sergilendi (Tesnim)
Süleymani balistik füzesi, Rahpeymaei 22 Behmen (11 Şubat) Yürüyüşü sırasında uydu taşıyan bir füzeyle birlikte sergilendi (Tesnim)
TT

ABD-İran müzakereleri ertelenirken Tahran 'yeni balistik füze' test etti

Süleymani balistik füzesi, Rahpeymaei 22 Behmen (11 Şubat) Yürüyüşü sırasında uydu taşıyan bir füzeyle birlikte sergilendi (Tesnim)
Süleymani balistik füzesi, Rahpeymaei 22 Behmen (11 Şubat) Yürüyüşü sırasında uydu taşıyan bir füzeyle birlikte sergilendi (Tesnim)

İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) bağlı haber ajansları, Washington ile Tahran arasında İran’ın nükleer ve balistik füze programıyla ilgili müzakereler ve aralarındaki görüş ayrılıkları devam ederken, bin 200 kilometre menzilli katı yakıtlı yeni bir balistik füzenin test edildiğini bildirdi.

DMO'ya bağlı Tesnim haber ajansının haberine göre ‘Kasım Basir’ adı verilen füzenin, 2020 yılı başlarında o dönemde ABD’nin başkanı olan Donald Trump'ın emriyle düzenlenen bir hava saldırısında öldürülen DMO'nun İran sınırları ötesindeki operasyonlarının beyni General Kasım Süleymani'ye atıfla ‘Hac Kasım’ adı verilen balistik füzenin son versiyonu.

Tesnim’in haberinde savaş başlığında manevra yapmasını ve anti-balistik füze savunma sistemlerini atlatmasını sağlayacak değişiklikler yapıldığı belirtildi.

Şarku’l Avsat’ın Tesnim’den aktardığına göre füze, hedefleri hassas bir şekilde vurmasını daha iyi hale getiren ve elektronik harbe karşı daha yüksek direnç sağlayan bir termal güdüm sistemi ile donatıldı.

DMO'nun füze birimi, 2020 yılının ağustos ayında ‘Kasım Süleymani’ adına bin 400 kilometre menzile sahip ‘taktik’ bir balistik füze geliştirildiğini duyurdu.

İran basınında yer alan haberlere göre eski Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, İran ordusunun füze birliklerine ve DMO'ya aralarında Hac Kasım füzesinin de bulunduğu balistik füzelerin tedarik edilmesi talimatı vermişti.

Tesnim Haber Ajansı, Kasım Süleymani'nin füzesinin İsrail’e kolayca ulaşabilen ilk katı yakıtlı taktik füze olduğunu belirtti.

 Haberde, füzenin menzilinin bin 700 ila bin 800 kilometreye kadar arttırılabileceği ifade edildi.

Süleymani füzesinin geliştirilmiş bir versiyonunun ilan edilmesi, Batılı güçlerin, özellikle de 2015 tarihli nükleer anlaşmaya taraf olan Avrupa troykasının eleştirilerine neden oldu. Bu ülkeler, İran'ın bu tür balistik füzeler geliştirmesinin nükleer anlaşmanın onaylandığı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) 2231 sayılı kararını ihlal ettiğini düşünüyor.

Söz konusu BMGK kararı, İran'ın nükleer başlık taşıyabilecek şekilde tasarlanmış balistik füzelerle ilgili herhangi bir eylemde bulunmamasını öngörüyor.

Yeni füze geliştirildiğinin duyurulmasının ardından ABD ile İran arasındaki müzakerelerin cumartesi günü Roma'da yapılması planlanan dördüncü turunun yeni bir tarih belirlenmeksizin ertelendiği açıklandı. ABD ile İran arasındaki müzakerelerin sonucuna ilişkin beklentilerin arttığı bir dönemde ertelemenin nedenlerine ilişkin çelişkili haberler basında yer aldı.

ABD ve İsrail, İran’ın füze geliştirmeyi durdurması gerektiğini, Tahran ise kendini savunma ‘hakkı’ olduğunu söylüyor.

İran, 2018 mayısında dönemin ABD Başkanı Trump'ın tek taraflı olarak nükleer anlaşmadan çekilme gerekçeleri arasında yer alan balistik füzeler de dahil olmak üzere ‘savunma yeteneklerini’ müzakere etmeyeceğini belirtiyor. Görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan İranlı bir yetkili Reuters'a yaptığı açıklamada Tahran'ın füze programını görüşmelerde büyük bir engel olarak gördüğünü söyledi.

Tahran ayrıca uranyum zenginleştirme çalışmalarının durdurulmasını müzakere etmeyi de reddediyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz hafta İran'ın nükleer programının tamamen ortadan kaldırılması çağrısında bulundu. Netanyahu, Tahran ile yapılacak herhangi bir anlaşmanın İran'ı balistik füzelerden mahrum bırakması gerektiğini vurguladı.

ABD geçtiğimiz hafta, Trump yönetiminin Tahran üzerindeki baskıyı arttırma çabaları çerçevesinde DMO adına balistik füze yakıt bileşenleri tedarik etmekle suçladığı İran ve Çin merkezli bir şebekeye yaptırım uyguladı.

Bölgedeki bir güvenlik yetkilisi cuma günü Reuters'a yaptığı açıklamada, Washington'ın balistik füze programını da müzakerelere dahil etmek için baskı yaptığını, ancak Tahran'ın ‘halen herhangi buna direndiğini’ ifade etti. Aynı yetkili, “Sorun şu ki, füze meselesi ele alınmadan, Trump yeni anlaşmanın Kapsamlı Ortak Eylem Planı'nın (KOEP) ötesine geçtiğini söyleyemez” ifadelerini kullandı.

ABD ve İran, ABD yaptırımlarının kaldırılması karşılığında İran'ın nükleer silah geliştirmesini engelleyecek yeni bir anlaşmaya varmak amacıyla 12 Nisan'da Umman'ın arabuluculuğunda dolaylı müzakerelere başladılar.

Trump şubat ayında Tahran'a yönelik azami baskı stratejisini yeniden uygulamaya koyarak resmi bir memorandumla, nükleer silah ve kıtalararası balistik füze geliştirmesini engelleme ve bölgedeki ‘düşmanca’ faaliyetlerini sekteye uğratma sözü verdi.

İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney 12 Şubat'ta İran ordusuna balistik füze geliştirmeye devam etmesi talimatı verdi.

Hamaney, şunları söyledi:

“İlerleme devam etmeli, bununla (mevcut seviyemizle) yetinemeyiz. Daha önce füzelerimizin isabetliliğine bir sınır koymuştuk ama artık bu sınırın yeterli olmadığını hissediyoruz. İlerlemeye devam etmeliyiz.”

İran merkezli haber siteleri, geçtiğimiz kasım ayında Tahran'ın kıtalararası füze geliştirmeye yönelik bir adım attığını bildirmişti. Özellikle Hamaney'in danışmanı ve Dış İlişkiler Stratejik Konseyi Başkanı Kemal Harrazi, balistik füzelerin menzilinin arttırılabileceğini duyurarak, füzelerin Hamaney'in belirlediği en üst sınır olan 2 bin kilometrenin üzerine çıkarılmasına üstü kapalı bir gönderme yaptı.

Bu bağlamda İran Hava Kuvvetleri Komutanı General Hamid Vahedi dün yaptığı açıklamada, İran Hava Kuvvetleri’nin herhangi bir tehdide mümkün olan en kısa sürede güçlü bir yanıt vermeye hazır olduğunu söyledi.

Tesnim'in haberine göre Vahedi, İran Hava Kuvvetleri’nin en uzak noktalardan gelen tehditleri mümkün olan en kısa sürede tespit etme ve güçlü bir karşılık verme yeteneğine sahip olduğunu belirtti. Ülkenin hava sahasının savunulması, keşif görevleri, kara ve deniz kuvvetlerine hava desteği ve ortak manevralara katılım da bu kabiliyetleri arasında yer alıyor.

İran Hava Kuvvetleri’nin hibrid savaşa hazır olduğunu belirten Vahedi, “Günümüzün tehditleri, tankların ve savaş uçaklarının ötesine geçiyor. Siber tehditler, drone saldırıları, siber savaş ve akıllı operasyonlar hava kuvvetlerinin lider olması gereken alanlar. Hem havada hem de siber uzayda fiziksel ve zihinsel olarak hazır olmalıyız” diye konuştu.