SpaceX Dragon dünyaya dönüyor

SpaceX Dragon dünyaya dönüyor
TT

SpaceX Dragon dünyaya dönüyor

SpaceX Dragon dünyaya dönüyor

Uluslararası Uzay İstasyonu’na astronot taşımak için imal edilen ve 2 Mart'ta fırlatılan SpaceX Crew Dragon (SpaceX Mürettebat Ejdrahası) kapsülü, tarihi test uçuşunu yaptıktan sonra Cuma günü erken saatlerde Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan ayrılarak dünyaya yavaş iniş yapmak için harekete geçti. 
NASA ve SpaceX yetkilileri, SpaceX Crew Dragon kapsülün Türkiye saatiyle 10.30’da uzay istasyonundan ayrıldığını söyledi. Halen dünya yörüngesi etrafında dönen Crew Dragon'un Türkiye saatiyle 16.45 civarında Atlantik Okyanusu'na inmesi bekleniyor. SpaceX Crew Dragon uzayda 6 gün kaldı. 
Kapsül SpaceX Falcon 9 Roketinin üstünde geçen cumartesi sabahı uzaya fırlatılmıştı. Kapsül taşıdığı 400 pound (181,4 kg) yükü Uluslararası Uzay İstasyonu’na teslim etti. Kapsülde, astronotların görev süresince yaşayacağı her şeyi tespit etmek için kafası, boynu ve beline sensörler takılmış bir kukla bulunuyordu. 
SpaceX Crew Dragon’un bugün testi tamamlamasının ardından uzaya insan taşıma uçuşlarına bir adım daha yaklaşacak. ABD, uzay mekiği programını 2011 yılında terk etmesinin ardından uzaya insan göndermek için Rusya’nın imkanlarından yararlanıyordu. 
SpaceX’in Dünya atmosferine girerken yüksek ısıdan korunmak için ısı koruma kalkanı bulunuyor. 
SpaceX’in Florida kıyılarından 450 kilometre açıklarında denize yumuşak iniş yapması için dört paraşütü bulunuyor. SpaceX’in Türkiye saatiyle 16.45’te denize düşmesi bekleniyor. Go searcher (Git ara) ismindeki bir botun kapsülü almak için bekliyor olacağı belirtildi. 
SpaceX’in, uçuş analizlerinin yapılmasının ardından ilk insanlı uçuşunu Temmuz ayında gerçekleştirmesi bekleniyor. 



Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
TT

Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

Erin Keller Son dakika haberleri ve gündem muhabiri 

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

500 milyon yıllık bir fosilin analizine dayanan yeni araştırma, örümcekler ve diğer araknidlerin denizden gelmiş olabileceğini öne sürüyor.

Bilim dergisi Current Biology'de salı günü yayımlanan araştırmaya göre, "mükemmel şekilde korunmuş" örnek, bu canlıların kara hayatına uyum sağlamadan önce yüzdüğü fikrini destekliyor.

Arizona Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, bir zamanlar at nalı yengeçlerinin atası olduğu düşünülen ve nesli tükenmiş bir Kambriyen dönemi türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini analiz etti. Bununla birlikte çalışma, bu canlının sinir yapısının modern örümcekler ve akrabalarına daha çok benzediğini ortaya koydu ki bu da araknidlerle daha önce düşünülenden daha yakın bir evrimsel bağa sahip olduğunu işaret ediyor.

Mollisonia'nın vücudunun prosoma adı verilen ön kısmı, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri örüntüsüne sahip. İlaveten örümceklerde ve diğer araknidlerde bulunan dişlere benzeyen bir çift kıskaç benzeri "pençelere", bölünmemiş beyninden kısa sinirler uzanır.

Araştırmacılar, fosilin bir ilk araknid olarak tanımlanmasını sağlayan en önemli özelliğin, beyninin benzersiz organizasyonu olduğunu söyledi: Modern kabuklular, böcekler, çıyanlar ve at nalı yengeçlerinde görülen önden arkaya düzenlemenin tersi, bu fosilin beyninde var.  

Arizona Üniversitesi'nde ders veren Nick Strausfeld başyazarı olduğu araştırma hakkında yaptığı açıklamada, fosilin beyninin modern örümceklere benzer şekilde "geriye doğru çevrilmiş" gibi göründüğünü söyledi.

Bu arkadan öne beyin düzenlemesi, hareket kontrolünü artıran sinir kısayolları sağlayan, çok önemli bir evrimsel adaptasyon olabilir.

Araştırmaya göre bu keşif, çeşitlenmenin yalnızca ortak bir atanın karaya geçişinden sonra gerçekleştiğine dair yaygın inancı sorgulanmasına neden oluyor. Daha önceki fosil kanıtları, araknidlerin yalnızca karada yaşayıp evrimleştiğini öne sürüyordu.

Görsel kaldırıldı.Mollisonia'nın vücudunun ön kısmı ya da prosoma, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri düzenine sahip (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)


Strausfeld, "Araknidlerin ilk ne zaman ve nerede ortaya çıktığı, atalarının ne tür keliserliler olduğu ve bunların at nalı yengeçleri gibi deniz türü veya yarı sucul olup olmadığı hala şiddetle tartışılıyor" dedi.

Mollisonia benzeri araknidler karadaki yaşama adapte olurken, muhtemelen ilk böcekler ve kırkayaklarla beslendi. Bu ilk araknidler, önemli bir savunma mekanizması olan böcek kanatlarının evrimini de etkilemiş olabilir.

Araştırmacılar, Mollisonia'nın soyunun muhtemelen örümceklere, akreplere, böğlere, kırbaç akreplerine ve kamçılı akreplere yol açtığını söylüyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news