Suriye’nin doğusundaki Bağuz cephesinde 3 kız kardeş, terör örgütü DEAŞ’a karşı yürütülen savaşa katıldı. Deyr-i Zor şehrinden olan Maysa, Hayfa ve Safa, Bağuz kasabasının doğu cephesinde örgüt unsurları tarafından kontrol edilen son alanda mücadeleye katılma kararı aldı.
25 yaşında ve kız kardeşlerin en büyüğü olan Maysa, 2014 yılı sonlarında DEAŞ’ın, kasabalarını kontrol ettiğini söyledi. Maysa, teröristlerin kadınları peçe ve burka giymeye zorladıklarını, ailelerini Haseke’ye göç etmek zorunda bıraktıklarını ve kaçmaya iten katı yasalar yürürlüğe koyduklarını belirtti.
DEAŞ’ın sivillerin başlarını, evlerinin önünde kestiğini ifade eden Maysa, “Savaşmaya karar verdiğimde bu örgütün ortadan kaldırılacağı konusunda motive oldum. Bu ağır görüntüleri ve üzücü hatıralar bırakan kesitleri gördüğümde ihanete uğrağımı hissettim” dedi.
Ağır silah taşıyabilen profesyonel bir keskin nişancı olan 22 yaşındaki Hayfa ise, DEAŞ’ın Bağuz’da kontrol ettiği kamp ve topraklara atıfta bulunarak, “Sadece birkaç metre DEAŞ’ın kontrolünde kaldı. Ancak birkaç saatte onları yok edeceğiz” dedi.
20 yaşındaki Safa, gözlemci pozisyonunu alırken, taşıdığı dürbünle teröristlerin hareketlerini ve Suriye’nin doğusundaki adımlarından nasıl korunabileceklerini takip ediyor. Yaptığı açıklamada “Kız kardeşlerim, ailem tarafından mücadeleye katılmaya cesaretlendirildi. Savaş yüzünden okulumu bırakmak zorunda kaldım ve kardeşlerime katılmaya karar verdim. Hepimiz, ne zaman ailemizin evinde geri dönsek, halkımızdan olumlu bir destek alıyoruz” ifadelerini kullandı.
Kadın Koruma Birlikleri: YPJ
Halk Koruma Birlikleri (YPG), yaklaşık 50 bin savaşçı barındıran Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) askeri bir kolu olarak nitelendiriliyor. Temmuz 2012’de, Suriye’nin kuzey doğusundaki Kürt çoğunluğa sahip bölgeleri savunma amaçlı kuruldu. Bir yıldan kısa bir süre sonra aynı askeri gruptaki Kürt savaşçılar, Kadın Koruma Birlikleri (YPJ) adıyla bir kadın gücü oluşturmaya karar verdi.
24 yaşındaki savaşçı Jindar, Bağuz’un doğu cephesinde 3 kız kardeşe destek vererek ön saflarda diğer birçok kadınla birlikte çatışmalara katıldı. Tal Tamr kasabasından olan Jindar, iki yıl önce Rakka savaşında ve kuzeydeki Deyr-i Zor kırsalında çatışmalara katıldı. Bugün ise savaşı sonlandırmak ve Fırat’ın doğusundaki DEAŞ’ı coğrafi olarak ortadan kaldırmak için sabırsızlanıyor. Jindar yaptığı açıklamada “Örgüt, 2015 yılı başlarında kasabamıza saldırdı ve halkın büyük kısmı kaçtı. O zaman bu kuruluşun, mücadele etmek için büyük bir askeri güce sahip olması gerektiğini fark ettim” dedi.
SDG’deki kadınların oranı yüzde 30 civarında, yani toplam savaşçıların üçte biri. Yaşları ise 18 ila 40 arasında değişirken DEAŞ karşısında erkeklerle aynı oranda mücadele veriyor.
Askeri bir kadın komutan olan Leyla Abdullah, DEAŞ’ı Fırat Nehri’nin doğusundan yok etmek için Cizre Fırtınası kampanyasının sözcülüğünü yürütüyor. Tüm savaşçıların özel eğitimlere tabi tutulduğunu söyleyen Abdullah, “Siyasi dersler ve morallerin nasıl yüksek tutulacağının yanı sıra silah taşıma ve nasıl kullanılacağı öğretildi” dedi.
Savaş sanatını öğreniyorlar
Cepheye katılmadan önce tüm savaşçı kadınlar, yaklaşık 3 ay süreyle eğitim alıyor. Savaş sanatını, silah ve füzelerin nasıl kullanılacağını öğrenirken, siyasi ve pratik olarak eğitimden geçiyorlar.
Her askeri cephede bir kadın savaşçı, ortak başkanlığı üstlenirken, liderlik veya sözcü görevleri yürütüyor. Bu çerçevede YPJ komutanlarından Leyla Abdullah, “İradeniz, cesaretiniz ve özgüveniniz olduğunda hiçbir güç sizi ezemez. Özgürlük için bir terör örgütüyle mücadele ettiğimize inanıyoruz” diyerek, DEAŞ’tan kalan unsurların kaygı ve acılarından memnun olduklarını ve bu amaç için burada bulunduklarını vurguladı.
Adının verilmesini istemeyen, bu sebeple Sorhin olarak adlandırılan başka bir Kürt kadın savaşçı da (savaşçıların çoğu, güvenlik nedeniyle adını açıklamak istemiyor), muhalefetteki bir Kürt grubun lideri olan babası tarafından birliğe teşvik edildiğini söyledi. Savaşçı, söz konusu birliğin kadınların haklarını erkeklerle eşit düzeyde güvence altına aldığına inandığını vurguladı.
Sorhin, “Halkımızı ve topraklarımızı savunmak için gönüllü olarak birliğe katılma kararı aldım. Bu mücadele, maneviyatımı artırdı. Çünkü DEAŞ’ı nihai olarak ortadan kaldırmak üzereyiz” açıklamasında bulundu.
YPJ, binlerce Arap, Kürt ve maaş almayan gönüllü savaşçı içeriyor. Suriye’de ve Doğu Fırat bölgelerini yöneten özerk yönetimlerde, kadınları askerlik hizmetine zorunlu tutan yasalar bulunmuyor, ancak söz konusu tüm kadınlar kasabalarını korumak amacıyla verilen mücadeleye katılma kararı aldı.
Suriye’nin kuzeyindeki Kamışlı şehrinden olan 20’li yaşlardaki Kallestan, askeri bir üniforma giymiş ve omzuna yağ yeşili bir şal atmış. Saçlarını ince ince örerek, pembe tokalarla tutturmuş. Sırtında ise bir tüfek taşıyan Kallestan, “Bu terör örgütü tarafından çok sayıda insan öldü. Kadınlar en temel haklarından yoksun. Kadınlar ve erkekler arasındaki adaletsizliği ve eşitsizliği kaldırmak için buradayım” şeklinde konuştu. Doğu Fırat bölgesinde bulunan her il ve ilçedeki eğitim merkezlerinde, ağır ve hafif silahların kullanımına yönelik eğitimler veriliyor ve savaşçılar, sıcak savaş cephelerindeki farklı koşullara alıştırılmak üzere fiziksel ve psikolojik olarak hazırlanıyor.
Halep’e bağlı Menbic şehrinden 23 yaşındaki Kevser, Ayn el-Arap (Kobani), Menbic ve Rakka savaşlarına katıldı. Yaptığı açıklamada, “Topraklarımızı kanımızın son damlasına kadar savunmaya devam edeceğiz. Güçlü bir irademiz var ve bu bizi, savaşımızı sürdürmeye, bu vahşi örgütü ortadan kaldırmaya motive ediyor” dedi.
Arap ve Kürt kadın savaşçılar Bağuz cephesinde mücadele veriyor

Cizre Fırtınası sözcüsü Leyla Abdullah (sağda) ve Maysa, Bağuz’da DEAŞ’a karşı savaşıyor (Şarku’l Avsat)
Arap ve Kürt kadın savaşçılar Bağuz cephesinde mücadele veriyor

Cizre Fırtınası sözcüsü Leyla Abdullah (sağda) ve Maysa, Bağuz’da DEAŞ’a karşı savaşıyor (Şarku’l Avsat)
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة