İsrail'den Suriye tehdidine karşı akıllı bomba

İsrail'den Suriye tehdidine karşı akıllı bomba
TT

İsrail'den Suriye tehdidine karşı akıllı bomba

İsrail'den Suriye tehdidine karşı akıllı bomba

İsrail sanayi şirketi Rafael, 3 Nisan’da Suriye topraklarından fırlatılan silahları yok etme görevine uygun olarak özel akıllı bir bombanın geliştirildiğini duyurdu.
Şirket, İsrail Hava Kuvvetleri’nin yıl sonuna kadar “Space 250” adı verilen bombayı teslim almasının beklendiğini açıkladı.
Şirket, bombanın hedef tespit teknolojisine dayalı, uydu ile (GPS) bağlantısı olmayan uzaktan saldırılara göre hazırlandığını ifade etti.
Bir silah uzmanına göre, söz konusu bomba, sivil havalimanı içerisinde kamufle edilmiş silahları bile imha etme yeteneğine sahip. Uzman yaptığı açıklamada, “Son yıllarda bu şirket, yoğun nüfuslu şehirlerde bile benzer hedefleri ayırt etmek için Space bomba sistemi geliştirmeye çalışıyor. Bir bombanın (Space 250) ağırlığı, 125 kilogramdır. Hedefe 100 km uzaklıktaki savaş uçaklarından fırlatılabilir. Bu aralık, uçaksavar füzeleri önlemek için uygun aralıktır” dedi.
Askeri bir analist de Yediot Ahronot gazetesine, “Bomba, İsrail Hava Kuvvetleri’nin son yıllarda özellikle Suriye’deki İran askeri varlığına ve Hizbullah’ın füze cephanelerini hassas roketlere dönüştürme girişimlerine karşı verilen yüzlerce savaşla ilişkili olabilir” açıklamasında bulundu. Suriye’ye yapılan silahlı saldırıların bir kısmının, Uluslararası Şam Havalimanı’ndan gerçekleştiğini belirten analist, binalara ve sivillere zarar verilmediğini, ancak yeni bombanın daha isabetli olacağını ifade etti.
Analiste göre Rafael’den üst düzey bir yetkili, Space 250 bombasının temel gelişiminin, hedefin tespiti ve bomba henüz havadayken harekete başladığında bile kendi kendine yeterlilik olduğunu söyledi. F-16 uçağının, kısmi olarak hafif olması dolayısıyla kendi türünde 16 bomba taşıyabildiğini, hepsini tek bir görevde farklı konumlardaki birçok hedefe fırlatabildiğini belirten yetkili, bombanın araçlar gibi “küçük hedeflere çarpma” ile sınırlı bir yeteneğe sahip olmadığını, aynı zamanda küçük siperler ve binaları da hedef alabileceğini vurguladı.  Söz konusu yetkili, bombanın fotoelektirik bir şekilde hedefleri tespit edebilen bir radar sistemi ile donatıldığını, hedefin görüntüsünü uydu ve diğer istihbarat kaynaklarıyla bombaya aktarıp, hedefe yaklaşırken, görüntüye göre bina veya aracı tespit edene kadar alanı taradığını kaydetti.
Rafael, İsrail ordusuna akıllı bir füze sağlarken, havadan havaya füze için kısa ve orta ölçekli 115 kg ağırlığında bir model. Rusya’nın Suriye’ye girmekle tehdit ettiği Ortadoğu’da modern elektronik savaş tehditlerine karşı bir “bağışıklık” olarak nitelendiriliyor. Bahsi geçen uzmana göre şirket, füzeler konusunda iki kutuplu bir motor sağlarken, Suriye arenasında bulunan gelişmiş uçaksavar füzelerinden kaçınmak için bombaların uçaklardan fırlatılma düzeyini de iki kat artırıyor. Aynı şekilde yakın bir zamanda S-300 füzelerini de kapsaması bekleniyor. 



Baba İran’ın dağılmasının ardından yetimlerin kaderi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Baba İran’ın dağılmasının ardından yetimlerin kaderi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Rüstem Mahmud

Bölgede şu anda İran ile bağlantılı siyasi grupların ve silahlı örgütlerin kaderinde radikal bir değişime yol açacak iki bileşik olay yaşanıyor.

İran rejiminin bölgede bir asrın üçte biri boyunca askeri bir istisna olarak övündüğü stratejik askeri yapının “örümcek ağından daha zayıf olduğu” kanıtlandı. Bu durum, devlet yapılarının, kurumlarının ve toplumlarının İran’a bağlı olan grup ve örgütlere karşı seslerini yükseltmelerinin kapısını aralayacaktır.

Diğer olay da açıklanan ve üzerinde mutabakata varılan Türkiye ile Kürdistan İşçi Partisi (PKK) arasındaki askeri/siyasi bağlamdır. Bu bağlam, özellikle uzun vadede İran için büyük bir jeopolitik meydan okuma oluşturacaktır.

PKK'nın en zorlu coğrafi bölgelerden birinde 40 yıl boyunca biriktirdiği silah cephaneliği ile askeri altyapıyı dağıtması, özellikle bölgemizde, direniş hareketlerinin nihayetinde, başarabileceklerine dair bir model sunmaktadır ve bu hareketlerin çoğu İran ile siyasi araçlarına bağımlıdırlar.

PKK'nın olağanüstü kararıyla inşa edeceği şey, bölgemizin siyasi deneyimleri boyunca eksik olan bir “model” sunmak olacaktır. Zira yaşanacak olan bölgenin, 40 yıldır silahlı eylemde bulunan bir örgütün deneyimiyle, çözümsüz sorunlarını çözmek için tamamen farklı bir mekanizma ve süreçle karşılaşacak olmasıdır. 40 yıldır silahlı eylemini sürdüren ve bölgenin askeri açıdan en güçlü ve uluslararası karar alma merkezleriyle en yakın bağlantıları olan ülkelerinden birinin, bu süre boyunca kendisini yenemediği bu örgüt, buna rağmen, silahlı örgütlerin devletlere karşı askeri eylemlerinin etkisizliğini kabul ederek silahlarını bırakmaya, açık ve şiddet içermeyen siyasi eylemle temsil edilen farklı bir faaliyet alanına girmeye karar verdi.

Burada İran’a, Lübnan Hizbullahı, Irak Haşdi Şabi Güçleri, Yemen'de Husi hareketi ve diğerleri gibi örgütlerin davranışları hakkında büyük sorularla karşı karşıya kalacağı için büyük bir  parantez açılmalı. “Bu örgütlerin nihai kaderi ve etkinliği nedir?” türünden sorular sorulacak ve bunlar, bu ülkelerde siyasi faaliyetlerde bulunan çeşitli tarafların yanı sıra, uluslararası alanda bu tür modellere net bir biçimde son verilmesini isteyen, aktif güçler tarafından gündeme getirilecektir. Ancak herkesten önce bu yerel silahlı örgütlere sadık ve onlarla bağlantılı olanlar başta olmak üzere, bu ülkelerdeki yerel topluluklar, bu soruları dillendirecektir.

Başka bir düzeyde, örneğin Türkiye ile PKK arasındaki anlaşma, özellikle bölgesel olarak Kürt sorununun tarihinde bir dönüm noktası oluşturacaktır. Bu da onlarca yıldır durgun ve şiddetli baskının baskısı altında kalan İran'ın kendi içindeki Kürt sorununda meydana gelebilecek dönüşümlere kapı açacaktır.

Devletin kimliğine ve yerleşik coğrafyasına temas ettiği, Türk devletinin kuruluşunu, resmi tarihini ve devlet yapısını inşa eden kuruluş mitlerini yerle bir etme gücüne sahip olduğu için, Kürt meselesinin “dördüncü imkansız” olarak görüldüğü Türkiye, şimdi tüm bunların bulunduğu sayfayı çeviriyor. Siyasi sistemi ile Kürt toplumu arasında daha ılımlı, değerli ve ortaklığa dayalı bir ilişki öngörüyor. Geçmişin mirasını aşıyor ve devletin yapısının, tarihi boyunca olduğu gibi, mutlak milliyetçilik, merkezileşme ve kendi içine kapanma olmayacağını vaat ediyor.

İran'ın askeri gücünü kaybetmesi, Irak gibi hükümetleri bu örgütleri dağıtma ve açık dış desteğe güvenmelerinden korkmadan onları ulusal bağlama tabi kılma konusunda daha cesur ve cüretkar yapacaktır

 Bunu yaparak Türkiye, imkansız görüneni başarmış olacaktır ve bunun ardından İran, uzun süreli ve etnik kökenli bir protestolar aşaması yaşamayı beklemelidir. Bu protestoları öncelikle kendi Kürtlerinden, ancak aynı zamanda Farslıların yanı sıra ülkenin kurucu etnik grupları olan Azeriler, Araplar ve Beluciler’den de beklemelidir. Bu etnik gruplar, Fars milliyetçiliğinin dini/mezhepsel söylemle örtülü olsa da merkeziliği nedeniyle ulusal benlikten dışlanma ve bir marjinalleştirilme mirasını taşımakta ve biriktirmektedir. Uzun zamandır araştırma merkezlerinde “tarihin son iki milliyetçi devleti” olarak Türkiye ve İran anılırken, bundan sonra tek bir devlet, İran anılacaktır. Bu ise rejimin istikrarı için önemli bir meydan okuma oluşturacaktır.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre İran, zayıflıklarının biriktiği bir dönemde buna karşılık vermezse, şüphesiz uzun vadeli ve kökleşmiş iç isyanlara tanık olacaktır.

Bu aynı zamanda, genel bağlamda bu barış süreci aracılığıyla Kürt-Türk uyumu ve sadece Türkiye'dekiler değil, bölgedeki tüm Kürtlerin siyasi, ruhsal ve kültürel olarak Türkiye ile yakınlaşması anlamına gelecektir. Bu ise Türkiye'nin bölgesel konumuna doğrudan önemli bir siyasi değer katacaktır hem de İran’ın payını azaltarak. Bütün bunlar İran için en hassas ve önemli ülkelerde yani Suriye ve Irak’ta, ama aynı zamanda İran'ın kendisinde de yaşanacaktır. Zira Türk-Kürt uyumu, İran içindeki Kürtler ve Azeriler arasındaki geleneksel gergin ilişkilere dramatik bir gelişme olarak yansıyacaktır ki İran siyasi rejimi onlarca yıldır bundan kaçınmaya çalışıyor.

Son olarak, İran'ın stratejik askeri cephaneliğini kaybetmesi, Irak gibi bazı hükümetleri, bu örgütleri dağıtma, birkaç gün öncesine kadar askeri gücü fazla olan bir devletin açık dış desteğine güvenmelerinden korkmadan, onları ulusal bağlama tabi kılma konusunda daha cesur ve cüretkar yapacaktır.