​İran’da Haşdi Şabi birlikleri tartışması

Afgan Fatimiyyun Tugayı’na bağlı bir kanal, dün üyelerinin İran’ın batısındaki Luristan Eyaleti’nde görüntülendiği resimler yayınladı
Afgan Fatimiyyun Tugayı’na bağlı bir kanal, dün üyelerinin İran’ın batısındaki Luristan Eyaleti’nde görüntülendiği resimler yayınladı
TT

​İran’da Haşdi Şabi birlikleri tartışması

Afgan Fatimiyyun Tugayı’na bağlı bir kanal, dün üyelerinin İran’ın batısındaki Luristan Eyaleti’nde görüntülendiği resimler yayınladı
Afgan Fatimiyyun Tugayı’na bağlı bir kanal, dün üyelerinin İran’ın batısındaki Luristan Eyaleti’nde görüntülendiği resimler yayınladı

İran’da yaşanan sel felaketi, başta Haşdi Şabi olmak üzere İran Devrim Muhafızları’na (DMO) yakın çok uluslu milislerin varlığıyla ilgili tartışmaları “kamuoyu" sorununa dönüştürürken rejime yakın medya kuruluşları, çok uluslu milislerin İran'ın batısında sel baskınlarının yaşandığı bölgelere girişini savunmak için geniş bir medya kampanyası başlattı. Keyhan gazetesi, milislerin konvoylarına giriş izni verilmesini eleştirenlere sert yanıt verdi.
DMO’ya yakın medya kuruluşları, Iraklı, Pakistanlı ve Afgan milislerin bulunduğu Haşdi Şabi konvoylarının batı eyaletlerine konuşlandırılmasını savunan Keyhan gazetesini desteklerken Mardom Salari gazatesi tartışmanın boyutlarına dikkati çekti.
İran hükümeti tüm eleştirilere rağmen Iraklı Haşdi Şabi gruplarının Mehran ve Şelamice sınır kapılarından girişiyle ilgili sessizliğini korurken, İran Dini Lideri’ne yakınlığıyla bilinen Keyhan gazetesi, bunun DMO’nun dış operasyonlar kolu Kudüs Gücü Komutanı Kasım Sülemani tarafından talep edildiğini söyledi.
İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanı Haşmetullah Felahetpişe Haşdi Şabi’nin İran’a girişine yönelik eleştirileri yersiz bularak İçişleri Bakanlığı'nın Haşdi Şabi birliklerinin girişini koordine ettiğini, bunun “yasalara ve kararlara uygun” olduğunu söyledi.
Bununla birlikte Ahvaz Milletvekili Ali Sari, bu tür bir koordinasyonların genellikle yurt dışı birimi olan Kudüs Gücü aracılığıyla yapıldığını belirterek Haşdi Şabi birimlerinin varlığının veya silah ve mühimmat taşımasının nasıl koordine edileceğinin bilinemeyeceğini kaydetti.
Ülkedeki yabancı milisler ile ilgili tartışma DMO’nun ABD tarafından terör örgütleri listesine eklenmesinin ardından başladı.
İran haber ajansları, Haşdi Şabi komutanlarından Ebu Mehdi Mühendis komutasındaki Haşdi Şabi birliklerinin, İran’ın petrol zengini olan güney batı bölgelerinin merkezlerine konuşlandırıldığını aktardılar. Öte yandan İran basınına göre Arap nüfusun yoğun olduğu batı vilayetlerinde suyun yanlış yönetilmesi sonucu 500 bin kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Haşdi Şabi komutanı Mühendis yaptığı açıklamada, Haşdi Şabi güçlerinin selden etkilenen bölgelere yardım için İran topraklarına girdiğini belirtti.
Yabancı milisler, Kudüs Gücü Komutanı Süleymani’nin selden etkilenen sınır bölgelerine yaptığı inceleme ziyaretinden birkaç gün sonra bölgeye gelirken Süleymani incelemeleri sırasında, Kudüs Gücü'nün Suriye'deki rolünü tanımlamak için kullandığı bir terime atıfta bulunarak Haşdi Şabi güçlerine “kutsal yerleri koruma” çağrısında bulunmuştu.
Öte yandan İranlılar sosyal medya üzerinden, DMO’nun müttefiki olan grupların İran’daki varlığının ve devletin politikalarına karşı çıkan vatandaşlar üzerinde baskının artmasının sebeplerini sorgulayan paylaşımlarda bulundular.
Ülkedeki son durum, İranlılar arasında yurt dışında faaliyet gösteren İranlı gruplarla ilgili bölünmelere ve İran toprakları dışında savaşlara girilmesi, ölen askerlerin sayısının belirsizliği ve bu faaliyetlerin İran ekonomisine yönelik olumsuz sonuçları gibi büyük tartışmalara neden oldu.
Haşdi Şabi birliklerinin gelişi, Ahvaz’daki Arap nüfus ile hükümet arasında, Petrol Bakanlığı’nın Huveyze’nin güney bölgelerinde petrol yataklarının batırılmasına karşı çıkması sonucu bölgenin sular altında kalmasının ardından büyük tartışmaların yaşandığı bir döneme denk geldi.
Diğer yandan Keyhan gazetesi, Haşdi Şabi’nin İran’a geliş sebepleriyle ilgili bir haber yayınlayan İran Öğrenci Haber Ajansı’nı (İSNA) eleştirerek Haşdi Şabi’nin sel baskınlarıyla mücadele için ülkeye girdiğini kaydetti. Bununla birlikte Keyhan gazetesi, Haşdi Şabi’nin selden etkilenen bölgelerde yardımcı olmak için geldiğini belirten “BBC Persian” televizyon kanalına övgüde bulundu.
Başka ülkelerin askeri birliklerinin girişini eleştiren yerel basın yerine yabancı bir basın organına yönelmeyi seçen Keyhan gazetesi, milislere karşı çıkanları, bir medya savaşında vekaleten yer alan askerler olarak tanımladı.
Eleştiri yapanları “karamsar” ve “olumsuz” olmakla suçlayan gazete, bunun halklar arası dayanışma ve yaşanan sel felaketlerinin dostluk köprülerine dönüştürülmesi olduğunu söyledi. Gazete, Iraklı, Pakistanlı ve Afgan milisleri, ABD yaptırımları ve Avrupa devletlerinin tutumlarına bir cevap olarak nitelendirdi.
Keyhan gazetesi içerideki eleştirilere verdiği cevapların yanı sıra yabancı basını, halkı hükümetten uzaklaştırmak, insanları sefalete sürüklemek, olayları çarpıtmak ve yalanları yaymak amacıyla selden etkilenen alanlardaki koşulları aktarmakla suçladı. Gazete ayrıca Twitter hesabından “Ahvazlı genç bir adam, sel felaketiyle basit yollarla mücadele eden gönüllüleri göz ardı ederek milislere güvendikleri için yetkilileri suçluyor” şeklindeki bir mesaj paylaşan İranlı sinema yıldızı Mahnaz Afşar’a da sert eleştiride bulundu.
Haşdi Şabi’nin, ABD’nin yaptırımları karşısındaki tutumu nedeniyle geldiğini belirten Keyhan, “Avrupalılar ticareti en düşük seviyeye indirirken, Irak, ekonomik baskıyı absorbe eden bir kanala dönüştü” ifadelerine yer verdi.
Bununla birlikte İmam Ali Vakfı’nın rejimin çıkarlarına aykırı çalıştığını öne süren Keyhan, vakfı, hurafeler ve devrim karşıtı düşünceler yaymak, eski ve yeni dini liderlere hakaret etmekle suçladı.
Öte yandan İran İçişleri Bakanlığı verilerine göre İran’ın 31 eyaletinden 24’ü son 1 ay içerisinde sel felaketiyle karşı karşıya kaldı. Sel felaketlerinin ikinci haftasında DMO ve Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani arasında Gülistan Eyaleti’ndeki sel sularının tahliyesi için oto yolların patlatılması nedeniyle gerginlik yaşandı.
İran Silahlı Kuvvetleri, Dini Lider Ali Hamaney’in direktifleri doğrultusunda sel bölgelerinde büyük bir rol üstlenirken hükümet, muhafazakarları İran Silahlı Kuvvvetleri’nin sel felaketindeki faaliyetlerini çarpıtan bir medya kampanyası başlatmakla suçladı.



Reisi'nin yokluğunun ardından İran

Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
TT

Reisi'nin yokluğunun ardından İran

Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)

Velid Fares

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin, Dışişleri Bakanı ile birlikte helikopter kazasında hayatını kaybettiğini duyuran açıklamanın mürekkebi kurumadan, ölümünden kimin sorumlu olduğuna dair anlatılar başladı. Helikopterin zorunlu inişi gerçekten teknik nedenlerden mi kaynaklanıyordu, yoksa birisi motora sabotaj mı yapmıştı?

Haberlerin çoğu, teknik bir arızanın bir felakete dönüşen bu zorunlu inişe yol açtığı sonucuna varıyor. Ancak pek çok soru hâlâ soruluyor ve bunlar arasında şunlar da var; bu helikopter nasıl düştü, Cumhurbaşkanına eşlik eden iki helikopterden ikisi de neden zorunlu iniş alanına bakmadan yolculuklarına devam ettiler? Bazıları, kötü hava koşullarına rağmen kışın bile bu koridorun sürekli uçak ve helikopterler tarafından kullanıldığını söylüyorlar. Dolayısıyla ya bu olay benzersiz ya da olayların seyrini bu yöne iten yıkıcı bir el var.

Nihai raporların sonuçları ne olursa olsun, bu durum, İran rejimi içindeki kanatlar arasındaki güç tartışması çerçevesine giriyor. Bu kanatların ilki ölen Cumhurbaşkanı’nın devlet başkanı konumundayken başını çektiği kanattır. Kaynaklara göre Reisi, başkanlığını yaptığı devlet kurumlarının daha yetkili olması için çalışıyordu. Diğer kanat ise Dini Lider'in kanadı ve yüksek Humeyni otoritesi onun elinde. Yeni cumhurbaşkanlığı seçiminin tarihi yaklaşırken kanatlar arasındaki mücadele yoğunlaşmıştı ve Hamaney'in ölümüyle yerine geçecek yeni ismin bulunması için çalışmalar yapılıyordu. Bilgiler, Humeyni Otoritesinin başındaki ismin, yerine oğlu Mücteba Hamaney'i önerdiğini söylüyor. Ancak diğer kaynaklar, Reisi'nin Veliyyi Fakih’in halefi olmaya hazırlandığını, bunun da iki kanat arasında çatışmaya yol açtığını söylüyorlar.

Anlaşmazlık konularından biri de 2014'ten bu yana Batı'dan, özellikle de ABD'den aktarılan ve on milyarlarca dolar olduğu tahmin edilen paranın kontrolü. Bu büyük meblağlar doğal olarak hükümet, bürokrasi, güvenlik kurumları, bankalar ve sahayı kontrol eden milisler arasında büyük çatışmalara yol açıyor. Cumhurbaşkanlığı ve Genel Rehberlik makamları arasındaki çatışma, bir yandan rejimin gücünü güvence altına alan bu fonlar üzerindeki kontrolün niteliği, diğer yandan da rejimin dört Arap ülkesinde ve Filistin topraklarındaki Humeynici ve müttefik milislerle olan organik bağıyla ilgili derin farklılıkların bir sonucu olabilir.

Peki, Reisi’nin sahneden ayrılmasından sonra şimdi ne olacak?

En yakın ihtimal, kurumlardaki ve devletteki destekçilerinin zayıflatılması ve yerine Rehber’i çevreleyen dar çevrenin parçası olacak, yeni bir cumhurbaşkanının getirilmesidir. Böylece cumhurbaşkanlığı makamı yakın gelecekte Dini Lider’in halefi için hazırlanmış olacak. Bu durumda, İran'daki bu dramatik değişimlerin iç, bölgesel ve uluslararası arenadaki sonuçları nelerdir?

İran içinde, yoğun halk tepkisinden ve Tahran ile diğer şehirlerde gerçekleşen kutlamalardan, Reisi'nin ölümünün, muhalefetin bir bütün olarak rejimin varlığını reddetmesi, bir otorite boşluğu veya en azından otoritenin kanatları arasında bir çekişme olduğu temelinde otoriteye karşı yeniden protesto çağrısı yapması için yeni bir kapı açabilir. Bu elbette rejimi, uluslararası kamuoyunu sahayı kesin olarak kontrol ettiğine ikna etmek için büyük bir baskıda bulunmaya itecektir.

Bölgesel düzeyde bazı hükümetler, Tahran’daki yeni hükümet ve yönetim ile ilişkilere hazırlık olarak Hamaney'in otoritesini yeniden tanıdı. Bunların arasında devletlerin içişlerine karışmama anlaşması imzalayan ülkelerin yanı sıra, durumu izleyen ve yeni rejimin istikrarlı bir yönde gelişimini görene kadar harekete geçmeyecek Arap Körfez ülkeleri de var.

Uluslararası düzeyde, bazı Avrupa hükümetlerinin, İran liderliğine Avrupa, AB ve Tahran arasındaki mevcut anlaşmalara saygı duyulacağı konusunda güvence vermek amacıyla, Dini Lider’e sempatilerini ifade etmekte hızlı davrandıklarını gördük. Bu, İran'da en yüksek ve derin Avrupa çıkarlarına sahip olanlar için normaldir ve şu ana kadar rejimi değiştirmeye çalışan tüm İran muhalefetlerinden daha güçlüdür.

ABD'ye gelince, Dışişleri Bakanlığı, İran hükümetinin koşullarındaki değişikliğe rağmen kendisi ile diplomatik ilişkiler kurmadan, İran yönetimine sakin bir dille başsağlığı diledi. Çünkü yönetim Kongre'de her iki partiden de cumhurbaşkanı kim olursa olsun bu rejimle ilişki kurmak istemeyen bir çoğunluğun bulunduğunu çok iyi biliyor. Başkanlık seçimi kampanyası sırasında muhalefetin yönetime yönelik eleştirilerini yoğunlaştırdığı ve muhalefetin ABD yönetimini, terörist olarak gördüğü bir rejimi tanımaktan sorumlu tuttuğu biliniyor.

Dolayısıyla Biden yönetimi İran rejimini diplomatik olarak tanırken, popülist Cumhuriyetçi tabandan duyduğu korku nedeni ile kendisi ile ilişki kurmama ilkesini sürdürecek. Çünkü Cumhuriyetçiler önemli eyaletlerde çoğunluğu elde etmiş gibi görünüyor, bu da seçim sonuçlarını etkileyebilir.

Bunun gelecekteki en önemli sonuçları ne olacak?

İran rejiminin, önümüzdeki Kasım ayındaki ABD seçimleri öncesi Ortadoğu'da bir tür güç gösterisine hazırlık amacıyla kendi kurumlarını etrafında toplaması, onları koruması ve geliştirmeye çalışması mantıklı. Bu da demek oluyor ki, yaz başından kasım ortasına kadar Biden yönetiminin ya da diğerlerinin seçimler nedeniyle Ortadoğu'daki herhangi büyük hareketlenmeye karşılık veremeyeceği hassas bir dönem yaşanacak. Tahran bunu anladı ve eğer isterse aynı aşamayı bölgedeki bazı hedeflerini hayata geçirmek için de kullanmaya hazırlanıyor.

Reisi'den sonra İran, iktidarın Humeyni’nin deyimi ile "Allah ile savaşan" muhalefete bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırma yoluna gidecek. Ancak İsrail-İran çatışması çerçevesindeki yeni durum, bir yanda İsrail ve bölgesel müttefikleri, diğer yanda İran rejimi arasında tansiyonu yükseltmeyi, aynı zamanda rejim içinde yeni halk ayaklanmalarının başlamasını kolaylaştıracak bir iç bölünmenin yaşanmasını ümit eden İran muhalefetinin işine yarayabilir.

Fakat ABD'nin tutumu değişmediği sürece, mevcut aşamada bu rejimi değiştirmek zor olsa da seçim tarihi yaklaştıkça değişim fırsatları doğabilir. Her halükârda, Humeyni rejiminin temel direklerinden biri ve 1980'lerdeki binlerce idamın sorumlusu olan birinin yokluğu, İran'daki kurban aileleri için umut verici bir haber, rejime reform veya değişim yönünde baskı yapmak için motive edici bir faktördür.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.