‘Amerikalı Taliban’ olarak bilinen Lindh serbest bırakılıyor

Amerikalı Taliban olarak tanınan John Walker Lindh (AFP)
Amerikalı Taliban olarak tanınan John Walker Lindh (AFP)
TT

‘Amerikalı Taliban’ olarak bilinen Lindh serbest bırakılıyor

Amerikalı Taliban olarak tanınan John Walker Lindh (AFP)
Amerikalı Taliban olarak tanınan John Walker Lindh (AFP)

2001 yılında Afganistan'da Taliban saflarında savaşırken ABD kuvvetleri tarafından yakalanan Amerikalı John Walker Lindh’in, parmaklıklar arasında geçirdiği 17 yılın ardından 23 Mayıs'ta tahliye olacağı bildirildi.
Fransız haber ajansı AFP, ‘Amerikalı Taliban’ olarak bilinen Lindh’in (38)  23 Mayıs'ta Indiana'daki federal hapishaneden tahliye edileceğini duyurdu.
Katolik bir ailede doğan Lindh, San Francisco yakınlarındaki bir lisede öğrenciyken Müslüman olmuştu.
1998 yılında, henüz 17 yaşındayken Arapça öğrenmek için Yemen'e giden Lindh, 2001 yılında Afganistan'a gitti ve 11 Eylül saldırısından dört ay önce Taliban'a katıldı.
ABD’nin Afganistan’a karşı savaş başlatmasının ardından, ABD kuvvetleri tarafından yakalandı ve ülkesi ABD’ye götürülerek yargılandı.
Duruşması esnasında, ABD’de gözaltındayken suçunu itiraf etmesi için işkence gördüğüne dair çıkan haberler hakkında geniş tartışmalar yapıldı.
Hükümet savcıları, Taliban’a hizmet verdiği, bir tüfek ve el bombası olduğuna ilişkin suçunu kabul edeceği bir anlaşmaya varmak üzere Lindh’in avukatları ile pazarlık etmek zorunda kaldı.
Walker Lindh’ın yargılanması bir yıl içinde tamamlandı ve 20 yıl hapis cezası aldı. Ancak, iyi davranışlarından dolayı ceza süresi kısaldı.
AFP’de yer alan habere göre, Lindh’in yargılandığı Virginia eyaletine bağlı Alexandria şehrinde bulunan federal mahkemenin tutanaklarında, Lindh’in serbest bırakıldıktan sonraki üç yıl boyunca gözetim altında kalmayı kabul ettiği bilgisi yer aldı.
Buna, yetkililerden izin almadan internete erişimi olan bir cihaz alamamasına, terör içerikli videoları izleyememesine ve internetinin izlenmesine müsade etmek zorunda olması da dahil edildi.
Babası İrlandalı olan Lindh, mahkumiyetinin sona ermesinin ardından ABD’de yaşamayı muhtemel görmediği için İrlanda vatandaşlığına geçmişti. Ancak, mahkeme izni olmadan üç yıl boyunca ABD dışına seyahat etmesine izin verilmeyecek.
‘Amerikalı Taliban’ olarak adlandırılan Lindh, Sovyet işgali sırasında inşa edilmiş ve 11 Eylül saldırılarından önce Ahmed Şah Mesud'un kuvvetleri tarafından kullanılmış bir kale olan ‘Kale Jangi Savaşı’ esnasında yakalandı.
Mahkeme tutanaklarına göre, Lindh, Afganistan’da El-Kaide’ye bağlı olan Faruk kamplarında eğitim gördü. Ayrıca Pakistan’da kurulmuş olan Mücahidler Hareketi’nde eğitim gördü. Lindh, El-Kaide’nin kurucusu ve lideri olan Usame bin Ladin’in konferansına da katıldı.
Lindh, Afganistan'da iken ismini önce ‘Farisi Süleyman’, ardından ‘İrlandalı Süleyman’ olarak değiştirdi. Fakat medyada ‘Amerikalı Taliban’ olarak tanındı.
Gençken hip hop müziği hayranı olan Lindh, bazen Afrika kökenli bir Amerikalı gibi davrandı. Lindh, Müslüman lider Malcolm X'ten etkilendiğini ve İslam’a olan ilgisini arttırdığını söyledi. 1997 yılında Müslüman olan Lindh, Kaliforniya'da bulunan Mill Valley şehrindeki camilere gitmeye başladı. 1998'de Yemen'e gitti. 10 ay kaldığı Yemen’de Arapça ve Kur'an-ı Kerim okumasını öğrendi. Ardından 1999’da ABD’ye geldi ve ailesiyle 8 ay geçirdi. 2000 yılında tekrar Yemen’e, oradan da Pakistan ve Afganistan’a gitti.



Yılda 200 bin kişiyi öldürüyor... Trump, fentanili "kitle imha silahı" olarak sınıflandırıyor

ABD Başkanı, Beyaz Saray'da başkanlık kararnamesini imzalarken (Reuters)
ABD Başkanı, Beyaz Saray'da başkanlık kararnamesini imzalarken (Reuters)
TT

Yılda 200 bin kişiyi öldürüyor... Trump, fentanili "kitle imha silahı" olarak sınıflandırıyor

ABD Başkanı, Beyaz Saray'da başkanlık kararnamesini imzalarken (Reuters)
ABD Başkanı, Beyaz Saray'da başkanlık kararnamesini imzalarken (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, dün, uyuşturucu madde fentanili resmen kitle imha silahı olarak ilan ederek, yönetiminin Latin Amerika'daki uyuşturucu kartellerine karşı yürüttüğü kampanyayı yükseltti.

Başkan, Beyaz Saray'da başkanlık kararnamesini imzalarken, "Fentanili resmen kitle imha silahı olarak ilan ediyoruz" dedi. "Bu bombanın yaptığı etkiyi yapan başka bir bomba yok. Bilgilerimize göre, bu uyuşturucu madde yüzünden her yıl 200 bin ila 300 bin kişi ölüyor." Başkanlık kararnamesinde, fentanilin "uyuşturucudan çok kimyasal bir silaha benzediği" ve üretiminin ve dağıtımının "ulusal güvenliğimizi tehdit ettiği, bölgemizde ve sınırlarımız boyunca kaosa yol açtığı" belirtildi.

Analistler, bu hamlenin Trump yönetiminin "uyuşturucu teröristleri" olarak adlandırılanlara karşı yürüttüğü savaşla bağlantılı olduğuna inanıyor. Bu savaş, Washington'un uyuşturucu kaçakçılığı için kullanıldığını söylediği tekneleri hedef alan askeri bir harekatı da içeriyor. Bu harekat, eylül ayının başından bu yana yaklaşık 90 kişinin ölümüne yol açtı.

Ancak Trump, imha edilen her teknenin (20'den fazla tekne imha edildi) 25.000 Amerikalının hayatını kurtardığını söylese de bu teknelerin daha ölümcül olan fentanil değil, kokain taşıdığına inanılıyor. Fentanil ise öncelikle Meksika'dan ABD'ye kaçak olarak sokuluyor, Kolombiya veya Venezuela'dan deniz yoluyla değil.

Saldırılarla eş zamanlı olarak, Amerika Birleşik Devletleri Karayipler'de güçlerini artırıyor, dünyanın en büyük uçak gemisini ve birkaç savaş gemisini konuşlandırıyor. Amerikan askeri uçakları da son haftalarda Venezuela kıyıları üzerinde uçuyor.

Trump, askeri konuşlandırmanın uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadeleyi amaçladığını söyleyerek, Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro'yu bir kaçakçılık karteline liderlik etmekle suçladı. Karakas ise bunu reddederek, Washington'u Venezuela'da rejim değişikliği ve petrol rezervlerinin kontrolünü ele geçirmeye çalışmakla suçladı.

Amerika Birleşik Devletleri, merhum solcu lider Hugo Chávez'in siyasi mirasçısı Maduro'nun yakalanmasına yol açacak bilgi için 50 milyon dolarlık ödül teklif etti.


Albanese: Sidney saldırısının DEAŞ ideolojisinden kaynaklandığı anlaşılıyor

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese (EPA)
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese (EPA)
TT

Albanese: Sidney saldırısının DEAŞ ideolojisinden kaynaklandığı anlaşılıyor

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese (EPA)
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese (EPA)

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese bugün yaptığı açıklamada, Sidney'deki Bondi Plajı'nda Hanuka bayramını kutlayan kalabalığa yapılan saldırının "DEAŞ ideolojisinden kaynaklanmış gibi göründüğünü" söyledi.

Avustralya polisi bugün yaptığı açıklamada, Bondi Plajı saldırganları olduğundan şüphelenilen baba ve oğulun kullandığı araçta iki DEAŞ bayrağı ve patlayıcı madde bulunduğunu belirtti. Yeni Güney Galler Polis Komiseri Mal Lanyon gazetecilere yaptığı açıklamada, Sidney plajı yakınlarında bulunan aracın oğul adına kayıtlı olduğunu ve içinde "iki el yapımı DEAŞ bayrağı" ile birlikte el yapımı patlayıcı cihazlar bulunduğunu söyledi.

Sajid Akram ve oğlu Naveed, pazar akşamı popüler plajda düzenlenen Yahudi Hanuka kutlamasına yönelik toplu silahlı saldırıda 15 kişiyi öldürdü. Yetkililer saldırıyı Yahudi karşıtı bir terör eylemi olarak nitelendirdi, ancak saldırganların daha derin motivasyonları hakkında şimdiye kadar çok az ayrıntı verdi.

Ancak Albanese bugün, iki adamın "toplu katliamı" gerçekleştirmeden önce nasıl devşirildiğine dair ilk işaretlerden birini verdi ve şunları söyledi: "Görünüşe göre bu, DEAŞ ideolojisinden kaynaklanıyordu... on yıldan fazla bir süredir yaygın olan ve nefret ideolojisine ve bu durumda toplu cinayete girişme isteğine yol açan bir ideoloji."

Albanese, 24 yaşındaki Naveed Akram'ın 2019 yılında "başkalarıyla olan bağlantıları nedeniyle" Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı'nın (ASIO) dikkatini çektiğini, ancak o dönemde acil bir tehdit olarak görülmediğini açıkladı. "Bağlantılı olduğu iki kişi suçlandı ve hapse atıldı, ancak o sırada şüpheli olarak değerlendirilmedi" diye belirtti.

Sajid ve oğlu, polis tarafından vurularak öldürülmeden önce 10 dakika boyunca sahildeki kalabalığa ateş açtı. Polis tarafından vurulan Naveed ise hastaneye kaldırıldı ve durumu kritik.


Türkiye Savunma Bakanlığı, Karadeniz üzerinde bir insansız hava aracının düşürüldüğünü duyurdu

Türk Hava Kuvvetlerine ait bir F-16 savaş uçağı, 9 Haziran 2023'te Kuzey Almanya'da yapılan hava tatbikatları sırasında kalkış yapıyor (Reuters).
Türk Hava Kuvvetlerine ait bir F-16 savaş uçağı, 9 Haziran 2023'te Kuzey Almanya'da yapılan hava tatbikatları sırasında kalkış yapıyor (Reuters).
TT

Türkiye Savunma Bakanlığı, Karadeniz üzerinde bir insansız hava aracının düşürüldüğünü duyurdu

Türk Hava Kuvvetlerine ait bir F-16 savaş uçağı, 9 Haziran 2023'te Kuzey Almanya'da yapılan hava tatbikatları sırasında kalkış yapıyor (Reuters).
Türk Hava Kuvvetlerine ait bir F-16 savaş uçağı, 9 Haziran 2023'te Kuzey Almanya'da yapılan hava tatbikatları sırasında kalkış yapıyor (Reuters).

Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamada, Karadeniz'den Türk hava sahasına yaklaşan "kontrol dışı" bir insansız hava aracının (İHA) düşürüldüğünü duyurdu.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre bakanlık açıklamasında, İHA, yerleşim yerlerinden uzakta, güvenli bir bölgede düşürüldü" ifadelerini kullandı.

Ankara, Karadeniz üzerinde “rutin prosedürler kapsamında bir hava cisminin tespit edildiğini ve izlendiğini”, “söz konusu hava cisminin kontrolsüz bir insansız hava aracı olarak tanımlandığını” belirtti. Açıklamada, “Hava sahamızın güvenliğini sağlamak için NATO ve ulusal komuta altında F-16 savaş uçaklarımız önleme görevine gönderildi” denildi.

Bu olay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın son haftalarda gemilere yönelik çeşitli saldırıların ardından Karadeniz'in Rusya ve Ukrayna arasında bir “çatışma bölgesi” haline gelebileceği uyarısının ardından gerçekleşti.