Evrim sürecinde kaybolan fabella kemiği insan vücuduna geri dönüyor

Evrim sürecinde kaybolan fabella kemiği insan vücuduna geri dönüyor
TT

Evrim sürecinde kaybolan fabella kemiği insan vücuduna geri dönüyor

Evrim sürecinde kaybolan fabella kemiği insan vücuduna geri dönüyor

Atalarımız olan primatlarda bulunan, ancak işlevsizliğinden ötürü zamanla yok olduğu düşünülen ilkel bir kemik, geçtiğimiz yüzyılla birlikte insan bedenine sessizce döndü.
Imperial College London'dan bilim insanları, diz arkasındaki bir tendonun içine gömülü küçük bir kemik olan fabellaya, günümüz insanında 1900'lerin başına kıyasla 3 kat daha fazla rastlandığını keşfetti.
Kemiğin yeniden ortaya çıkışının, eklem problemleriyle ilişkili olabileceği ve bu gizemi çözmenin risk altındaki insanları tedavi etmeye veya korumaya yardımcı olabileceği düşünülüyor.
The Independent'ın haberine göre araştırmanın başyazarı Michael Berthaume, “Fabella'nın fonksiyonunun ne olduğunu bilmiyoruz; daha önce kimse bunu araştırmamıştı. Bizlere insan iskeletinin 206 kemik içerdiği öğretildi. Ancak çalışmamız bu bilgiyi değiştirecek. Fabella, belirgin bir işlevi olmayan ancak bazı insanlarda ağrı ve rahatsızlığa neden olan ve bazılarında problem çıkardığı takdirde alınması gerekebilen bir kemik" dedi.
Diz kireçlenmesi yaşayan kişilerde fabellanın bulunma olasılığı 2 kat daha fazla ve varlığı eklem operasyonlarını engelleyebiliyor. Yine de söz konusu kemiğin eklem sorunlarının nedeni veya bir semptomu olup olmadığı bilinmiyor.
Dr. Berthaume fabellayı, zarar verme potansiyeline sahip bir başka parça olan apandise benzetti. Diğer memelilerde daha da büyüyen apandisin insanlarda giderek küçülüyor. Bu yüzden fabellaların daha da yaygınlaşması, Berthaume ve ekibini şaşırttı.
Journal of Anatomy adlı akademik yayınında yer alan bulgular, 21 binin üzerindeki bilimsel makalenin incelenmesiyle elde edildi. Bu makaleler, son 150 yılda 21 ülkede, 21 bin 676 diz fizyolojisine yer veriyor.
Çalışma, 1918'de dünya nüfusunun yüzde 11,2'sinin fabellaya sahip olduğunu ancak günümüzde bu rakamın 3,5 kat artarak yüzde 39'a yükseldiğini gösteriyor.
Kas tendonunda büyüyen ve susamsı kemikler diye bilinen fabellanın en büyük örneğininse insandaki diz kapağı olduğu düşünülüyor.  
Zamanla insansı maymunlarda ve ilk insanlarda kaybolmaya başlayan fabella, maymunlarda ağırlık kaldırma gücünü ve mekanik kuvveti artıracak şekilde ikincil bir diz kapağı görevi görebiliyordu.
Dr. Berthaume ve arkadaşları, kemiğin geri dönüşünün, diz kapağına etki eden güçlerin değişiminden kaynaklanabileceğini söyledi.
Berthaume, konuyla ilgili şu açıklamarla bulundu:
“Bugün ortalama bir insan daha iyi besleniyor. Bu, daha uzun ve daha ağır olduğumuz anlamına geliyor. Bu da daha uzun kaval kemiklerini ve daha büyük baldır kaslarını beraberinde getiriyor. Ancak her ikisi de dizlere baskıyı artıran değişimler. Bunlar, fabellanın eskiye göre daha yaygın görülme nedenini açıklayabilir."



NASA'nın Webb teleskobu Plüton'un donmuş yüzeyindeki gizemleri açığa çıkardı

NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu'ndan elde edilen verilerin analizi, Plüton gibi Neptün ötesi cisimlerin eski yüzeylerine ışık tutulmasını sağladı. Bilim insanları beklentilerini, beklenmedik şekillerde doğruladı (NASA/SwRI/JHU-APL)
NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu'ndan elde edilen verilerin analizi, Plüton gibi Neptün ötesi cisimlerin eski yüzeylerine ışık tutulmasını sağladı. Bilim insanları beklentilerini, beklenmedik şekillerde doğruladı (NASA/SwRI/JHU-APL)
TT

NASA'nın Webb teleskobu Plüton'un donmuş yüzeyindeki gizemleri açığa çıkardı

NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu'ndan elde edilen verilerin analizi, Plüton gibi Neptün ötesi cisimlerin eski yüzeylerine ışık tutulmasını sağladı. Bilim insanları beklentilerini, beklenmedik şekillerde doğruladı (NASA/SwRI/JHU-APL)
NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu'ndan elde edilen verilerin analizi, Plüton gibi Neptün ötesi cisimlerin eski yüzeylerine ışık tutulmasını sağladı. Bilim insanları beklentilerini, beklenmedik şekillerde doğruladı (NASA/SwRI/JHU-APL)

NASA'dan bilim insanları, ilk kez Plüton ve dış Güneş Sistemi'ndeki diğer küçük ve buzlu gök cisimlerinin yapısını gözlemledi.

"Neptün ötesi" cisimler diye bilinen bu yapıların yüzeyinde su, metan ve karbondioksit gibi, Dünya yüzeyinde gaz veya sıvı halde bulunan donmuş moleküllerin baskın olduğunu bulmayı bekliyorlardı. Güneş ve Güneş Sistemi'nden gelen radyasyonun bu kimyasal yapıyı değiştirerek metanol ve etan gibi, yeni ve daha karmaşık hidrokarbon moleküller yarattığını düşünüyorlardı.

NASA çarşamba günü paylaştığı blog yazısında James Webb Uzay Teleskobu'nun Yakın Kızılötesi Spektrograf (NIRSpec) cihazından elde edilen yeni verilerin, "bunu beklenmedik şekillerde ve benzeri görülmemiş ayrıntılarla doğruladığını" açıkladı.

Bulgular hakemli dergi Nature Astronomy'de yayımlandı.

Araştırmacılar, Webb teleskobundaki 4 bilim cihazından biri olan NIRSpec'ten elde edilen verileri kullanarak bu sonuçlara ulaştı.

Spektrograflar bir cisimden gelen ışığı spektruma dağıtıyor: Bir tablo veya grafikte, bir dizi enerji üzerinden yayılan ışığın yoğunluğu görülüyor. Bu tabloyu analiz ederek bir cismin sıcaklığı, kütlesi ve kimyasal bileşimi ortaya çıkarılabiliyor.

Bilim insanları, yakın kızılötesi ışık dalga boylarını algılayan ve aynı anda 100'den fazla cismi gözlemleyebilen NIRSpec'ten elde edilen verilerle, 75'ten fazla Neptün ötesi cismi inceledi.

Cisimlerin boyutları, çapının kilometre uzunluğu 10'larla ifade edilenlerden, yaklaşık 2 bin 500 kilometre çaplı cüce gezegenlere kadar değişiyor. Bu nesneler Neptün'ünkine benzer ya da ondan daha büyük yörüngelerde hareket ediyor. NASA, bu cisimlerin izlediği yolların, Güneş Sistemi'nin erken oluşum döneminde buz devleri Uranüs ve Neptün'ün göçünü yansıttığını belirtiyor.

Yaklaşık 60 Neptün ötesi cisimden elde edilen veriler, incelenen spektrumlara özgü üç "spektral sınıfın" belirlenmesini sağladı. Spektral sınıflar, gökbilimcilerin ışık spektrumlarına ve sıcaklıklarına göre yıldızları kategorize etme şeklini ifade ediyor.

sdvfgrthy
Bir zamanlar Güneş Sistemi'nin 9. gezegeni olan Plüton, cüce gezegen olarak yeniden sınıflandırıldı. Diğer Neptün ötesi cisimlerle birlikte Kuiper Kuşağı'nda yer alıyor (NASA/JHUAPL/SwRI)

Bu üç kategori renk ve şekil açısından birbirinden farklı. Özellikle biri, su, karbondioksit buzu ve silikat bakımından zengin toz içeren moleküller tarafından üretiliyor.

Uzay ajansı, kase şeklindekilerin Güneş'e daha yakın bir mesafede oluştuğunu ve daha yüksek sıcaklıklara maruz kaldığını ifade ediyor.

Veriler, bir grup uluslararası araştırmacıdan oluşan DiSCo-TNOs programından elde edildi.

Araştırmacılar gelecekte, bu cisimlerden ve uydularından birkaçının görüntüleme ve spektroskopisi üzerinde çalışacak.

Independent Türkçe