Yemen Dışişleri Bakanı Yemeni: Stockholm anlaşması, tek taraflı bir geri çekilme planı içermiyor

BM temsilcileri ve diğer yerel yetkililer, Hudeyde limanlarından birinin önünde (İngiltere Dışişleri Bakanı’nın Twitter hesabından)
BM temsilcileri ve diğer yerel yetkililer, Hudeyde limanlarından birinin önünde (İngiltere Dışişleri Bakanı’nın Twitter hesabından)
TT

Yemen Dışişleri Bakanı Yemeni: Stockholm anlaşması, tek taraflı bir geri çekilme planı içermiyor

BM temsilcileri ve diğer yerel yetkililer, Hudeyde limanlarından birinin önünde (İngiltere Dışişleri Bakanı’nın Twitter hesabından)
BM temsilcileri ve diğer yerel yetkililer, Hudeyde limanlarından birinin önünde (İngiltere Dışişleri Bakanı’nın Twitter hesabından)

Şarku’lAvsat’a konuşan Yemen Dışişleri Bakanı Halid el-Yemani, Yeniden Düzenleme Koordinasyon Komitesi'nin (RRC) üçlü mekanizmasının, ‘Stockholm anlaşmasında veya uluslararası hukuk anlayışında, hiçbir şekilde tek taraflı geri çekilme gibi durumun olmadığı ve herhangi bir çekilme sürecinin herkesin kontrolü dahilinde gerçekleştirileceği’ni söyledi. Ayrıca Bakan el-Yemani, hükümet güçlerinin herhangi bir şekilde geri çekilmesi halinde, üçlü komisyondaki Husi milislerinin de bu süreci izleme hakkının olduğunu belirtti.
Yemen Dışişleri Bakanı’nın bu açıklamaları, Birleşmiş Milletler’in (BM) Husi milislerinden ‘bugün başlayacak ve üç gün sonra sona erecek bir geri çekilme planı gerçekleştirecekleri yönünde bir teklif aldığını’ açıklamasının ardından geldi.
Bu süreç tamamlandığı takdirde, ateşkes anlaşmasının ve Aralık 2018’de İsveç’te imzalanan anlaşmaların yürürlüğe girmesinden bu yana geçen 5 ayın ardından bir ilke imza atılmış olacak.
"Geri çekilme bir oyun"
İngiltere Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt, Twitter hesabı üzerinden yaptığı bir paylaşımda, Hudeyde’de çekmiş olduğu fotoğrafları yayınlayarak, “Husilerin BM himayesinde Hudeyde, Salif ve Ras İsa limanlarından çekilmeye başladığına dair raporlar gelirken; ülkede, dünyadaki en kötü insani krizin yaşandığının belirtileri görünüyor” ifadelerini kullandı.
Bunun yanı sıra meşru hükümet yetkilileri, Husi milisleri tarafından atılan bu adımın, 30 Aralık'taki gibi yine bir oyundan ibaret olduğu değerlendirmesinde bulundular.
Yemen Dışişleri Bakanı, halihazırdaki geri çekilmelerin sonraki çekilme süreçlerinin bir parçası olması durumunda, sürecin tamamlanmasının ardından durumlar hakkında bir hükme varacaklarını ve sürece ilişkin değerlendirmelerde bulunacaklarını söyledi.
Yemen hükümeti, Güvenlik Konseyi'nin 2451 ve 2452 sayılı kararları ile belirlenen izleme kriterlerine tabi olmayan tek taraflı bir işlemi kabul etmiyor.
"Geri çekilmede İran'ın parmağı olmadığından nasıl emin olabiliriz"
Bakan el-Yemani, Husi milislerinin limanlardan çekilme sürecinin RRC’nin gözetimi ve kontrolü olmadan gerçekleşmesi durumunda, bunun geçen aylarda kararlaştırılan hususların ihlali anlamına geleceğini belirterek şöyle devam etti:
“Geri çekileme sürecinin denetim olmaksızın gerçekleşmesi, uluslararası toplumun çabalarını yerle bir eder ve milislere, 30 Aralık 2018 tarihinde yaptıkları tek taraflı geri çekilme oyununu tekrarlama fırsatı verir. Stockholm anlaşması, hukuki içeriği bakımından kapsamlı siyasi istişareler için bir güven oluşturma mekanizması olduğundan, Husilerin uluslararası toplumla ve Yemen hükümetiyle birlikte çalışamamalarıyla birlikte, limandan geri çekilme hamlelerinde İran parmağı olmadığından nasıl emin olabiliriz?”
"Ortak komitenin denetimini şart"
Öte yandan Yemenli siyasetçi ve insan hakları savunucusu Bera Şeyban, Yemenlilerin ‘Husilerin hilelerini ve sıvışma yöntemlerini bildiklerini’ dile getirerek, anlaşmayı atlatmaya çalışmanın ne barışa ne de ülkeye herhangi bir faydası olmadığını söyledi.
Şarku’lAvsat’a konuşan Şeyban, yeniden konuşlandırma sürecinin Güvenlik Konseyi'nin 2451 ve 2452 sayılı kararlarında açık bir şekilde ifade edildiğine ve söz konusu maddelerin ortak komitenin denetimini şart koştuğuna atıfta bulunarak, milislerin tek tarafları olarak güçlerini yeniden konuşlandırmasının ve limanı kaynağı bilinmeyen güçlere teslim etmesinin mümkün olmadığını söyledi.
Şeyban, açıklamasının devamında ‘bu adımın aylar önce oynana oyuna benzediğini’ dile getirdi.



Hızlı Destek Kuvvetleri, Port Sudan'a ilk İHA saldırısını başlattı

Port Sudan Havaalanı (Arşiv - SUNA)
Port Sudan Havaalanı (Arşiv - SUNA)
TT

Hızlı Destek Kuvvetleri, Port Sudan'a ilk İHA saldırısını başlattı

Port Sudan Havaalanı (Arşiv - SUNA)
Port Sudan Havaalanı (Arşiv - SUNA)

Sudan Ordu Sözcüsü bugün yaptığı açıklamada, Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Port Sudan Havaalanı civarındaki bir hava üssüne ve diğer tesislere ilk insansız hava aracı (İHA) saldırısını gerçekleştirdiğini duyurdu.

Reuters’a göre HDK saldırıları ilk kez ülkenin doğusundaki kıyı kentine ulaşmış oldu.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre Ordu Sözcüsü, HDK'nin bu sabah Osman Dikne Hava Üssü’nü, bir kargo deposunu ve Port Sudan'daki bazı sivil tesisleri bir dizi kamikaze İHA’yla hedef aldığını, ancak can kaybına yol açmadığını bildirdi.

Port Sudan'a yönelik İHA saldırısı, ordu ile HDK arasında iki yıldır devam eden çatışmada büyük bir değişime işaret ediyor. Çok sayıda yerinden edilmiş insana ev sahipliği yapan doğu bölgeleri bu saldırıdan önce bombardıman yaşamamıştı.

Ordu, söz konusu saldırılara, Port Sudan'daki hayati tesislerin etrafındaki konuşlanmasını güçlendirerek ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ordu karargâhına giden yolları kapatarak karşılık verdi.

Ülkenin ana havalimanına, ordu karargahına ve bir limana ev sahipliği yapan Port Sudan, savaştan zarar görmüş Sudan'ın en güvenli yeri olarak kabul ediliyor.

Batı Kordofan'daki saldırılarda 300 kişi hayatını kaybetti

Sudan Dışişleri Bakanlığı dün, Sudan'ın güneybatısındaki Batı Kordofan eyaletinde yer alan en-Nahud’da HDK tarafından düzenlenen saldırılarda en az 300 kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu. Dışişleri Bakanlığı, Cancavid milislerinin ülkenin farklı bölgelerinde insanlığa karşı suç işlemeye, katliam ve etnik temizlik yapmaya devam ettiğini ve son iki gün içinde Sudan'ın batısındaki Batı Kordofan eyaletinde bulunan en-Nahud’da sivillere karşı yeni bir katliam gerçekleştirdiğini ve bu katliam sırasında etnik gerekçelerle cinayet işlendiğini bildirdi.

Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yayınlanan basın açıklamasında, “Milislerin insani ve ahlaki duygulardan yoksunluğunu yansıtan, kurbanların cesetlerini çiğnemek ve onları yere sermek de dahil olmak üzere korkunç suçları belgelendi” denildi.

Bakanlık, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi ve uluslararası aktörlere, milislere, bölgesel sponsorlarına ve tüm dış destekçilerine karşı kayıtsızlığa varan hoşgörüyü terk etmeleri çağrısını yineledi.