2022 Dünya Kupası öncesi Katar bankaları artan risklerle karşı karşıya

Katar Menkul Kıymetler Borsası (Reuters)
Katar Menkul Kıymetler Borsası (Reuters)
TT

2022 Dünya Kupası öncesi Katar bankaları artan risklerle karşı karşıya

Katar Menkul Kıymetler Borsası (Reuters)
Katar Menkul Kıymetler Borsası (Reuters)

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch , Katar bankalarının, 2022 yılında düzenlenecek Dünya Kupası hazırlıkları sürecinde emlak piyasasının durgunluğu nedeniyle oluşan baskıyla karşı karşıya olduğunu açıkladı.
Katar, 2017'den bu yana Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Mısır'ın ticari ve diplomatik boykotu ile karşı karşıya kaldı. Boykot, turizm sektörünü vururken, yabancıların emlak talebini azalttı ve kiralar son 3 yılda yüzde 20 oranında düştü. Analistler, Dünya Kupası ile ilgili bir dizi projenin başlatılmasıyla birlikte önümüzdeki 3 yıl içinde fiyatların daha da düşmesinin beklendiğini ifade ediyor.
Fitch, Katar bankalarındaki yaklaşık 30 milyar dolar tutarındaki mevduatın bankacılık sisteminden çıkmasıyla, 2017 yılında başlayan boykotun tetiklediği likidite sorunlarının, büyük ölçüde iyileşmesine rağmen gayrimenkul piyasasının kötüleşmesi nedeniyle artık "büyük bir risk" altında olduğunu belirtti.
Fitch, Katar Merkez Bankası’nın çöken  emlak piyasası nedeniyle varlık kalitesinin artan bir risk içinde olduğuna işaret ederek, bu durumdan en çok  etkilenen bankaların Doha Bankası, Katar Ticaret Bankası ve Katar Uluslararası Bankası olduğunu kaydetti.
Fitch’e göre, düşüşle karşı karşıya olan gayrimenkul ve turizm sektörleri, 2022’de Dünya Kupası hazırlıkları nedeniyle ortaya çıkan arz fazlası ve Katar boykotu ile birlikte sektörde artan bir baskı oluşturuyor.
Buna rağmen Fitch, yetkililerin bankalara destek sağlama konusundaki istekliliği ve kabiliyetleri  nedeniyle Katar bankalarının kredi notlarının bu krizden etkilenmeyeceğini umduklarını" belirtti.
Katar, likidite dengesini korumak için boykotu takip eden aylarda bankacılık sistemine yaklaşık 40 milyar dolar enjekte etti.



Trump, Fed Başkanı Jeremy Powell’ı görevden alabilir mi?

Trump, 2018’de Powell’ı Fed başkanı olarak atamıştı (Reuters)
Trump, 2018’de Powell’ı Fed başkanı olarak atamıştı (Reuters)
TT

Trump, Fed Başkanı Jeremy Powell’ı görevden alabilir mi?

Trump, 2018’de Powell’ı Fed başkanı olarak atamıştı (Reuters)
Trump, 2018’de Powell’ı Fed başkanı olarak atamıştı (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell'ı görevden alacağına dair iddialar gündemden düşmüyor.

Trump, dünkü açıklamasında Powell’ı görevden almasının “pek olası” görünmediğini söylemişti. Cumhuriyetçi lider, Powell'ın çok kötü bir iş çıkardığını savunmuş, Fed başkanının görev süresinin dolmak üzere olduğuna da işaret etmişti. 

Reuters’ın analizinde, Trump’ın Powell’ı görevden alma yetkisine sahip olup olmadığının belirsiz kaldığına dikkat çekiliyor. 

1913 tarihli Merkez Bankası Yasası, Fed Yönetim Kurulu üyelerinin yalnızca “geçerli bir gerekçe” gösterilerek görevden alınabileceğini söylüyor. Ancak sözkonusu “geçerli gerekçe” hukuken tanımlanmış değil. 

Genel kabul bunun yolsuzluk veya görevi kötüye kullanma gibi ciddi durumlara işaret ettiği yönünde, dolayısıyla politik görüş ayrılığı bu kapsama girmiyor. Cumhuriyetçi lider uzun süredir faiz indirimi için Powell’a baskı yapıyor.

Diğer yandan Powell’ın hem Fed başkanı hem de Fed Yönetim Kurulu üyesi olması süreci daha da karmaşıklaştırıyor. Powell’ın Fed başkanlığı görevi, Mayıs 2026’da sona eriyor ancak Yönetim Kurulu üyeliği 2028’e kadar sürecek. Trump, onu bir şekilde Fed başkanlığından alsa bile Merkez Bankası’nın kararları üzerinde hâlâ etkili olabilir. 

Analizde, Trump’ın Powell’ı iki pozisyondan almaya çalışmasının en tartışmalı adım olacağına ve sürecin mahkemeye taşınabileceğine işaret ediliyor. 

Wall Street Journal’ın (WSJ) haberinde de Trump’ın, faiz indirimi taleplerine yanıt vermeyen Fed’in bağımsızlığını sonlandırmaya çalıştığı yazılıyor. 

Amerikan gazetesinin analizinde, konuyla ilgili Türkiye’de atılan bazı adımlar örnek olarak gösteriliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, dönemin Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ı 20 Mart 2021’de görevden aldığı hatırlatılıyor. Bundan iki gün önce Merkez Bankası, politika faizini yüzde 17’den 19’a çıkarmıştı.

Analizde, Erdoğan’ın faiz oranlarının düşürülmesinin şirketlerin borçlanma maliyetlerini azaltarak enflasyonu düşüreceğini savunduğuna dikkat çekiliyor. Bu yaklaşımın, düşük faiz oranlarının ekonomik faaliyeti teşvik ederek fiyatları yukarı çektiği yönündeki yaygın kabul gören ekonomik ilkelerle çeliştiği yazılıyor.

2022’de enflasyonun yüzde 72’ye ulaştığı, Türk Lirası’nın ABD doları karşısında yaklaşık yüzde 60 değer kaybettiği anımsatılıyor. 

Independent Türkçe, Reuters, Wall Street Journal