Rus Enerji Bakanı: Suudi Arabistan ile işbirliğimiz, arz-talep dengesini ve petrol piyasasının istikrarını muhafaza ediyor

Rusya Enerji Bakanı (Fotoğraf: Beşir Salih)
Rusya Enerji Bakanı (Fotoğraf: Beşir Salih)
TT

Rus Enerji Bakanı: Suudi Arabistan ile işbirliğimiz, arz-talep dengesini ve petrol piyasasının istikrarını muhafaza ediyor

Rusya Enerji Bakanı (Fotoğraf: Beşir Salih)
Rusya Enerji Bakanı (Fotoğraf: Beşir Salih)

Suudi Arabistan ile işbirliğinin arz-talep dengesini ve petrol piyasasının istikrarını sağladığını dile getiren Rusya Enerji Bakanı Aleksandr Novak, dünya ticaretindeki düşük büyüme oranları ve Amerika ile Çin arasındaki ticari anlaşmazlıkların artmasıyla birlikte küresel ekonomideki yavaşlama sebebiyle önümüzdeki birkaç yıl boyunca petrol talebi risklerinin ortaya çıkabileceğini düşünüyor.
Bakan Novak, Nisan ayında OPEC Plus Anlaşması'nca belirlenen kota uygulamasında artış yaşandığına dikkat çekerek, OPEC ülkeleri ve kuruluşun üyesi olmayan devletlerde yüzde 164’lük bir ortalama uygulama oranına ulaşıldığını belirtti. Ayrıca Novak, bu yüksek oranın kaydedilmesinin sebebinin esas olarak Suudi Arabistan’ın anlaşmanın uygulanmasındaki titizliğinden kaynaklandığını açıkladı.
Novak, Şarku’l Avsat ile gerçekleştirdiği özel röportajda, 2019 yılının ikinci yarısında İran'ın üretim ve ihracatının hangi seviyeye geleceğinin belirleneceğini belirterek, Venezuela’daki üretim durumunun hala belirsiz olduğunu söyledi. Ayrıca OPEC Plus Anlaşması'nın disiplinli bir şekilde uygulanmasının, katılımcı ülkelerin 2017 ile 2018 arasında piyasaya yaklaşık bir milyar varil eksik pompalama yapmalarına yola açtığını vurgulayarak, bu durumun bir dizi ülkedeki üretimin düşüşüne ve küresel pazardaki fazlalığın azalmasına katkıda bulunduğunu kaydetti.
Suudi Arabistan ile işbirliği alanlarının enerji alanını aşarak uzay, finans sektörü, tarım ve diğer bir dizi sektöre uzandığını dile getiren Novak, 2018 yılının sonunda iki ülke arasındaki ticaret hacminin yüzde 15 oranında arttığına dikkat çekti.
Rusya Enerji Bakanı Aleksandr Novak ile gerçekleştirilen röportajın metni:
-Hafta başında Cidde'deki OPEC toplantılarına katıldınız. Hangi sonuçlara ulaştınız?

Cidde'deki OPEC toplantılarının amacı, petrol piyasasındaki durumu istikrara kavuşturma konularının görüşüleceği bakanlar komitesi toplantısına katılmak ve istikrarı korumak için gerekli adımların atılmasıydı. Bu konu çok önemli. Çünkü bu, küresel enerji gündeminin kilit konulardan biri olarak yerini alıyor. Daha önceki dönemde elde ettiğimiz başarı, ortaklaşa alınan kararlarla ve bu kararların bu sürece dahil olan tüm taraflarca uygulanmasıyla mümkün oldu.
Bizim asıl görevimiz, üretim kesintisi anlaşmasının son dört ay içinde nasıl uygulandığını ve yılın ikinci yarısına ilişkin tahminlerin formülasyonunu değerlendirmekti. Tüm bakanlar, sözleşmenin hedeflerine ulaşıldığı konusunda ittifak ettiler. Nitekim Nisan ayındaki uygulama seviyesi yüzde 168 gibi rekor bir seviyeye ulaştı.
Ortak çalışmamızın dünya petrol piyasası üzerinde olumlu bir etkisi olduğunu vurgulamak isterim. Aralık ayı toplantısında gerçekleştirdiğimiz hedefli ve çalışılmış faaliyetlerimiz, pazardaki aksaklıklardan kaçınmamıza katıda bulundu ve arz-talepte önemli bir artışa yol açarak fiyatların düşmesini sağladı. Haziran ayında pazardaki durumun ele alınacağı bakanlar toplantısı geçekleştirilecek ve söz konusu toplantıda belirsiz kalan bir dizi faktör de dikkate alınacak.
Her durumda, OPEC ülkeleri ile bu kuruluş dışındaki üretici ülkeler arasındaki işbirliğinin sürdürülmesi gerektiğini düşünüyorum.
Gözetim için kurulan bakanlar komitesi toplantısının yanı sıra Suudi Arabistan Enerji, Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanı Halid el-Falih’in de aralarında bulunduğu anlaşmaya katılan ülkelerden mevkidaşlarımızla bir dizi ikili görüşmeler gerçekleştirdik.
-Rusya ile Suudi Arabistan arasındaki mevcut ekonomik ilişkiler ve ticaret ve yatırım işbirliğinden ne kadar memnunsunuz? Bu ilişkilerin gelecekti gelişimine ilişkin ne düşünüyorsunuz?
Rusya ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkiler uzun zamandan bu yana enerji alanındaki işbirliğinin ötesine geçmiştir. Tarım, uzay araştırmaları ve finans sektörü gibi alanlarda büyük işbirliği potansiyeli görüyoruz. Ayrıca Rusya ile Suudi Arabistan arasındaki ticaret ve yatırım işbirliğinin sürekli genişlediğinin ve güçlendiğinin de belirtilmesi gerekiyor.
Rusya ile Suudi Arabistan arasındaki ticaret hacmi, 2018 yılının sonunda yüzde 15 artarak 1 milyar dolara ulaştı. Bu, son iki yıldaki gelişim seviyesinde kaydedilen iyi bir orandır. Bununla birlikte gelecekte ticaret hacmini arttırmaya yönelik tüm fırsatların önümüzde açık olduğun düşünüyoruz.
-Rusya ile Suudi Arabistan arasındaki koordinasyonun petrol politikası ve fiyat istikrarı açısından önemini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce bu işbirliği neden devam etmeli?
Suudi Arabistan'ın OPEC bünyesinde öncü bir rol oynadığına katılmamak güç. Suudi Arabistan ve Rusya’nın OPEC ülkeleriyle ve kuruluşun üyesi olmayan diğer ülkelerle işbirliği çerçevesinde gösterdikleri dayanışma, ‘petrol piyasasında arz ve talep dengesinin sağlanmasında, sektördeki uzun vadeli yatırımın sürdürülmesinde, petrol piyasasının istikrarının sağlanmasında ve spekülatörlerin yaptıklarıyla yüzleşilmesinde’ önemli bir faktördür.
Bununla birlikte OPEC formülüne göre çalışmakla Suudi Arabistan ile olan ikili ilişkilerin iki paralel yol olduğunu vurgulamak istiyorum. Ortak projelerin ve ikili yatırımların uygulanması dahil olmak üzere Suudi Arabistan ile petrol sektöründeki işbirliğini geliştirmeye devam edeceğiz. Şu anda, örneğin, havacılık endüstrisinde işbirliğine ilişkin tartışmalar devam etmekte ve kültür alanındaki ortak projeler uygulanmaktadır.
-Borsaya kademeli bir şekilde giriş bağlamında, Suudi şirketlerdeki Rus yatırımlarının büyümesinin önemi sizce tam olarak neyden kaynaklanıyor?
Mevcut aşamada, Suudi Arabistan ile ortak işbirliği konusunda bir yol haritası geliştirildi. Bu yol haritası çok çeşitli işbirliği alanlarını içeriyor. Bu bağlamda Suudi Arabistan Enerji, Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanı Halid el-Falih ile 10-11 Haziran 2019 tarihleri arasında Moskova'da yapılacak olan bir sonraki komite toplantısı sırasında bunları imzalamayı planlıyoruz.
İki ülke arasındaki işbirliğini güçlendirmek için atılan büyük bir adım olan bu projelerin uygulanacağına inanıyorum. Karşılıklı yatırım her zaman ilişkileri güçlendirir, yeni ufukların görülmesini sağlar ve ülkelerin deneyimlerini paylaşmalarına fırsat verir.
-Önümüzdeki birkaç yıl içinde, dünya petrol piyasasının hangi sorunlarla karşı karşıya kalacağını düşünüyorsunuz? Başlıca eğilimler neler olacak?
Bana göre önümüzdeki birkaç yıl içerisinde küresel ekonomik yavaşlama nedeniyle petrol talebine ilişkin birtakım riskler ortaya çıkabilir. Ekonomik faktörler arasında, dünya ticaretindeki düşük büyüme oranlarını ve Amerika ile Çin arasındaki ticari anlaşmazlıkların tırmanmasını not edebiliriz. Bu faktörler, dünyanın pek çok bölgesinde artan siyasi belirsizlikle birlikte küresel ekonominin daha fazla darbeyle karşı karşıya kalacağına işaret ediyor. Tahmin edilemezlik ve oyunun kurallarının belirsizliği her zaman yatırım ortamının bozulmasına ve yatırım hacminin azalmasına neden olmuştur. Bu durum, ekonomik büyümede düşüş yaşanmasına yol açar. Bu küresel faktörlerle ilişkili olan durumdur.
Ancak elbette enerji sektörü söz konusu olduğunda bu sektöre has olan diğer birtakım durumlar da var. Öncelikle, geleneksel olmayan rezervlerin gelişimindeki payın kademeli olarak büyümesinin yanı sıra artan rekabetten söz ediyoruz. Her ne kadar petrol rezervleri dinamiklerinin ana yönlendiricisi Ortadoğu ülkeleri olsa da, ABD'nin petrol üretimiyle birlikte, hepsinden öte kaya petrolü üretiminin etkisi gelecekte artacaktır.
Ayrıca, uzun vadeli çevre faktörleri, enerji verimliliği ve yakıt arzındaki rekabet de pazarda önemli bir rol oynayacaktır. Örneğin, enerji sektöründeki çevre faktörü hakkında konuştuğunuzu düşünün. Bu kapsamda, deniz yakıtlarında bulunan kükürt ölçümlerindeki değişimi dikkate almak zorundayız. Bu durum, yüksek kükürtlü akaryakıtların karşılığında sıvılaştırılmış gaz ve daha çevre dostu yakıtlar için kısmi bir alternatif sağlayacaktır. Öte yandan yenilenebilir enerji kaynakları da hızla gelişiyor. Her ne kadar bu enerji kaynakları hali hazırda petrol ve doğal gazın yerine geçemese de, enerji kaynakları arasında rekabetin artmasına yol açacaktır.
Moskova'nın üretimin azaltılması anlaşmasının süresinin uzatılması konusundaki tutumu nedir? OPEC ile birlikte gelecekte hangi adımları atacaksınız?
- Rusya, anlaşmanın uygulanmasında yüzde 100 seviyesine ulaştı. Haziran ayının sonuna kadar aynı üretim seviyesinde kalmayı planlıyoruz. Nisan ayında OPEC Plus Anlaşması'nca belirlenen kota uygulamasında yaşanan artışla birlikte OPEC ülkeleri ve kuruluşun üyesi olmayan devletlerde yüzde 164’lük bir ortalama uygulama oranına ulaşıldı. Bu yüksek oranın kaydedilmesi, esas olarak Suudi Arabistan’ın anlaşmanın uygulanmasındaki titizliğinden kaynaklanıyor. Bu nedenle, uygulamadaki disiplin seviyesinin çok yüksek olduğu söylenebilir.
Gelecekteki anlaşma ile ilgili olarak öncelikle, petrol piyasasının çok dinamik olduğunu anlamalıyız.Son aylarda yaptırımlar ve kötüleşen ticaret savaşları gibi birçok jeopolitik risk ortaya çıktı. Bu jeopolitik faktörleri ve henüz gerçekleşmemiş riskleri değerlendirmemiz; ayrıca işbirliği bildirgesinin şartlarının korunması veya değiştirilmesi hususunda karar verirken bunları dikkate almalıyız. Bu faktörlerden ‘tüketicilerin durumu ve finansal istikrar’ gibi faktörler bizim için oldukça önemlidir. Arz tarafında, tüm piyasa katılımcılarını olumsuz yönde etkileyen büyük çoklardan kaçınılması gerekiyor. Tüm katılımcı devletlerin görüşlerini dikkate almalıyız ve bunun ardından sözleşmenin geleceği hakkında toplu bir karar vermeliyiz.
Bu anlaşma küresel pazarı nasıl etkiledi? Gerçekten olumlu sonuçları oldu mu?
- Bildiğiniz gibi, OPEC anlaşmasının amacı her zaman küresel olarak petrol piyasasında istikrarı sağlamak olmuştur. Yolun başında fark etmiş olduğumuz piyasa katılımcılarının şüphelerine rağmen bu hedefe ulaştık. OPEC ülkeleri ile bu örgütün üyesi olmayan başlıca petrol üreticisi ülkeler arasında geliştirilen işbirliğinin yalnızca enerji şirketleri için küresel piyasayı dengelemekle kalmayıp, aynı zamanda enerji sektöründeki tüm büyük üreticiler arasında diyaloğun geliştirilmesine de katkıda bulunduğunu belirtmek lazım. Söz konusu işbirliği bütün bunların yanı sıra, karşılıklı güven ve saygı üzerine inşa edilecek işbirliği için de yeni ufuklar açıyor. Bu, tüm ikili işbirlikleri için geçerlidir.
OPEC Plus Anlaşması'nın disiplinli bir şekilde uygulanması, katılımcı ülkelerin 2017 ile 2018 arasında piyasaya yaklaşık bir milyar varil daha az pompalama yapmalarını sağladı. Ayrıca bir dizi ülkedeki üretimin düşüşüne ve küresel pazardaki fazlalığın azalmasına katkıda bulundu. 2016'nın sonundan 2019'un ilk çeyreğine kadar Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'ndeki (OECD) petrol ürünleri ve petrol rezervleri150 milyon varil kadar azaldı. Öte yandan 2018 yılının Mart ayında -3,5 yılda ilk kez- seviye 5 yıllık ortalamanın altına düştü.
Biraz geriye gidersek aşırı üretim ve pazarın gelişim ufkunun darlığı nedeniyle 2016 yılının başlarında fiyatın 27 dolara düştüğünü hatırlarız. Bundan dolayı öngörülemezlik ve düşük fiyatlar, dünyadaki petrol endüstrisine yapılan yatırımdaki çöküşe benzer bir düşüşe yol açıyor. İki buçuk yıl içerisinde yatırım projelerinde yaklaşık 1 trilyon dolar kaybedildiği zaman, bu durum yatırım eksikliğinden dolayı gelecekteki üretimde keskin bir çöküşe neden oldu.
Anlaşmanın ardından durum çarpıcı bir şekilde değişti. Üst üste 3 yıl boyunca petrol ve gaz sektöründeki küresel yatırımlarda artış yaşandığına tanık olduk. 2016 yılında yaklaşık 430 milyar dolar olan bu rakam 2019'da 500 milyar dolara ulaştı. Yatırımları teşvik eden ve uzun vadeli büyümeyi sağlayan şey,fiyat değişiminin son zamanlarda çok düşük olmasıdır.
Analizimiz, anlaşmanın imzalanmamış olması durumunda 2018’deki üretim fazlalığının günlük 0.6 milyon varil olacağını gösteriyor. Bundan dolayı söz konusu üretim fazlalığı ile birlikte bir varil petrolün fiyatı 30 ila 50 dolar arasında değişecek ve bu durumun bazı ülkelerde ciddi sosyal ve ekonomik sonuçları olacaktı.
 ABD’deki kaya petrolü üretiminin artması küresel pazarı nasıl etkiler?
- Üretim yapısının analizi, büyümenin orta vadede devam edeceğini gösterse de ABD’deki petrol üretimi devam ediyor. Aynı zamanda, ABD’deki kaya petrolü üretiminin petrol fiyatına tamamen duyarlı olduğunu unutmamalıyız. Kaya petrolü üretimindeki verimin ve artışına ve teknolojinin gelişmesine rağmen üretim önemli ölçüde azalmıştır.
Sizce, Venezuela’daki durum ve ABD’nin İran’a yönelik yaptırımları küresel piyasayı nasıl etkiledi? Piyasa bu faktörlerin etkisini nasıl en aza indirebilir?
- Yaptırımlar ve diğer jeopolitik faktörler,petrol rafinerisi sektörünün ağır bir kıtlık sıkıntısı çekmesine neden olmuştur. 2019 yılının ikinci yarısının İran'ın üretim ve ihracatının hangi seviyeye geleceği konusunda belirleyici olacağını düşünüyorum. Venezuela’daki üretim durumu ise hala belirsiz. Bununla birlikte 2019 yılının üçüncü ve dördüncü çeyreğinde, Permiyen havzasındaki altyapı kısıtlamaları süresinin bitiminden sonra ABD'de üretim artışı bekliyoruz.
ABD Başkanı Donald Trump'ın petrol üretimi ve fiyatları hakkındaki görüşleri piyasayı nasıl etkiledi?
- Herhangi bir açıklamanın etkisi oldukça sınırlıdır. Bunlardan en önemlisi piyasayı sadece geçici olarak etkileyebilir. Her şeyden önce piyasaları etkileyen ana faktör arz ve talep dengesidir.Arz talebi aşarsa, üretim fazlası oluşur ve piyasadaki kalıntılarda artış olur. Bugün piyasada daha istikrarlı veya sakin bir durum gözlemliyoruz. Bu istikrarın, OPEC'in üretimi azaltma anlaşması sayesinde sağlandığına inanıyoruz.



Esed rejimi ile Rusya arasındaki 12 maddelik askeri anlaşmanın metni yayınlandı

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Esed rejimi ile Rusya arasındaki 12 maddelik askeri anlaşmanın metni yayınlandı

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

2015 yılında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya ve Suriye arasında aynı yılın 26 Ağustos'unda imzalanan anlaşmanın Devlet Duması tarafından onaylanmasının ardından Rus Silahlı Kuvvetleri'nden bir “hava filosunun” Suriye topraklarında konuşlandırılmasını kabul etti. Mecelle, tartışmalı paragraflar da içeren maddeleri ile bu anlaşmanın bir kopyasını elde etti.

Bu anlaşmaya göre, devrik Suriye rejimi, “Rus Hava Filosu”nun konuşlanması için Suriye topraklarının bir bölümünden feragat ediyor. Rus tarafının, filonun kendisi için belirlenen görevleri yerine getirmesi için gerekli olan her türlü silah, mühimmat, teçhizat ve malzemeyi, çalışan personelin güvenliğini garanti edecek ve yaşamını destekleyecek şekilde, Suriye tarafına ücret ödemeden Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarına nakletme “hakkı” bulunuyor.

vfgt
Esed rejimi ile Rusya arasındaki askeri anlaşmanın bir kopyası

Anlaşmada ayrıca “transfer edilen tüm fonların yanı sıra Rus tarafının Hmeymim Hava Üssü'ne yerleştirdiği altyapı tesislerinin de Rusya Federasyonu'nun malı olacağı” belirtiliyor. Anlaşma aynı zamanda “Suriye Arap Cumhuriyeti'nin sivil ve idari yargısının yetkisine” karşı da Rus tarafına tam bir dokunulmazlık sağlıyor.

Suriye Arap Cumhuriyeti temsilcilerinin, komutanının onayı olmadan Rus Hava Filosu’nun konuşlandığı bölgelere girmesine izin verilmiyor. Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığı habere göre aşağıda anlaşmanın tam metni yer alıyor:

Rusya Federasyonu ve Suriye Arap Cumhuriyeti (bundan böyle iki taraf olarak anılacaktır).

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ile Suriye Arap Cumhuriyeti arasındaki eski 8 Ekim 1980 tarihli Dostluk ve İşbirliği Antlaşması ve Rusya Federasyonu Savunma Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti Savunma Bakanlığı arasında askeri iş birliğine ilişkin 7 Temmuz 1994 tarihli anlaşmanın hükümlerine dayanarak, Rusya Federasyonu ve Suriye Arap Cumhuriyeti'nin egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve güvenliğini korumaya yönelik ortak arzudan yola çıkarak, Rus Hava Filosu’nun Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarındaki varlığının, bölgede güvenlik ve istikrarı koruma hedeflerini gerçekleştirme amacının savunma amaçlı olduğunun, diğer ülkelere yönelik olmadığının farkında olarak, terörizm ve radikalizm ile mücadele görevlerinin kapsamlılığını vurgulayarak, terör tehditlerine karşı ortak çaba gösterilmesinin gerekliliğini kabul ederek, iki taraf aşağıdaki hususlarda mutabakata varmışlardır:

  • Madde 1

Terminoloji

Bu anlaşmanın amaçları doğrultusunda terimler şu anlama gelmektedir:

“Rus Hava Filosu”, Rus Silahlı Kuvvetlerinin silahlarla, askeri ve özel teçhizatla, gerekli maddi kaynaklar ve diğer taşınmazlar ile birlikte yaşam destek tesisleriyle donatılmış, Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarında konuşlandırıldığı yerde bulunan askeri oluşumu anlamına gelmektedir.

Rus Hava Filosu’nun taşınmaz varlıkları: Suriye Arap Cumhuriyeti'nde kullanması için Rus tarafına devredilen arazi parselleri, Rus Hava Filosu sahasında bulunan gayrimenkuller, binalar ve tesisler, yere sabit, varlık amaçlarına ciddi zarar vermeden hareket ettirilemeyen, Rus tarafına tahsis edilen, Rus tarafına ait olan ve Rus Hava Filosu’nun çalışmasını sağlamak üzere tahsis edilen diğer nesneler anlamına gelmektedir.

Rus Hava Filosu Dağıtım Sahası: Bu anlaşma uyarınca Rus tarafına devredilen ve Rus Hava Filosu’nun konuşlandırılması için belirlenen arazinin (arsalar) bir bölümü anlamına gelmektedir.

  • Madde 2

Anlaşmanın konusu

- Rus taraf, Suriye Arap Cumhuriyeti'nin talebi üzerine Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarında bir Rus Hava Filosu konuşlandıracaktır.

- Rus Hava Filosu’nun konuşlanacağı yer ve Rus tarafa devredilen taşınmazlar, işbu anlaşmaya eklenen özel bir protokolle belirlenecektir.

- Rus Hava Filosu’nun konuşlandırılması amacıyla Suriye tarafı, taraflar arasında mutabakata varılan gerekli bölgenin yanı sıra, altyapısı ile Hmeymim Hava Üssü'nü de (Lazkiye şehri) Rus tarafına sunacaktır.

- Hmeymim Hava Üssü, altyapısı, iki tarafın anlaşması kapsamında tahsis edilen gerekli araziler, Rusya Federasyonu'nun kullanımına ücretsiz olarak sunulacaktır.

- Rus Hava Filosu’nun çalışmaları, Rusya ve Suriye tarafları arasında mutabakata varılan planlar doğrultusunda Rus Hava Filosu Komutanının kararlarına göre yürütülecektir.

Transfer edilen tüm fonların yanı sıra Rusya tarafından Hmeymim Hava Üssü'ne kurulan altyapı tesisleri Rusya Federasyonu'nun mülkiyetinde olacaktır.

  • Madde 3

Yetkili taraflar

Her iki tarafın da yetkilendirdiği taraflar şunlardır:

Rusya Federasyonu adına- Rusya Federasyonu Savunma Bakanlığı.

Suriye Arap Cumhuriyeti adına - Suriye Arap Cumhuriyeti Savunma Bakanlığı.

- Taraflar, yetkilendirdikleri tarafı değiştirmeleri halinde bunu diplomatik kanallardan yazılı olarak birbirlerine bildirmekle yükümlüdür.

- Rus Hava Filosu komutanı, Rus Hava Filosu’nun çalışmaları ile ilgili meseleleri çözmekte, Rus tarafının yetkili organın temsilcisidir.

  • Madde 4

Rus Hava Filosu’nun oluşumu

- Rus tarafı, Suriye tarafıyla mutabakata vararak, Rus Hava Filosu’nun oluşumunu (uçak tipi ve sayısı, silahlar, askeri teçhizat ve personel sayısı) belirlemektedir.

- Rus Hava Filosu’nun organizasyonel ve işlevsel yapısı Rus tarafındaki yetkili tarafça geliştirilecek, onaylanacak, değiştirilecek ve Suriye tarafındaki yetkili taraf bu konuda bilgilendirilecektir.

cdfvgrth
İdlib'deki Ebu el-Zuhur geçiş noktasında Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ve Rus mevkidaşı Vladimir Putin'in fotoğrafının yanında duran Rus ve Suriyeli güçler (Arşiv-AFP)

  • Madde 5

Mal ve taşınmaz ithalatı ve ihracatı ile çalışan personelin giriş ve çıkışı

- Rus tarafı, Suriyeli tarafa herhangi bir harç veya ücret ödemeksizin, Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarına Rus Hava Filosu yararına ve kendisi için belirlenen görevleri yerine getirmek, çalışan personelin güvenliğini sağlamak ve yaşamını desteklemek için gerekli her türlü silah, mühimmat, teçhizat ve malzemeyi ithal etme ve ihraç etme hakkına sahiptir.

- Aktarılan tüm fonların yanı sıra Rusya tarafından Hmeymim Hava Üssü'ne yerleştirilen altyapı tesisleri de Rusya Federasyonu'nun mülkiyetinde olacaktır.

- Rus Hava Filosu unsurları, Rusya Federasyonu'na gitmek için geçerli belgeleri kullanarak ve Suriye Arap Cumhuriyeti sınır ve gümrük yetkililerinin denetimine tabi olmaksızın, Suriye Arap Cumhuriyeti sınırlarından serbestçe giriş ve çıkış yapabilecektir.

  • Madde 6

Dokunulmazlıklar ve ayrıcalıklar

- Rus Hava Filosu personeli, Suriye Arap Cumhuriyeti'nde kaldıkları süre boyunca, Suriye Arap Cumhuriyeti'ne vardıklarında hakkında bilgilendirildikleri, ev sahibi ülkenin kanunlarına, geleneklerine ve adetlerine uymak zorundadır.

- Rus Hava Filosu, Suriye Arap Cumhuriyeti'nin sivil ve idari yargısının yetkisine karşı tamamen dokunulmazdır.

- Rus Hava Filosu’nun taşınır ve taşınmaz mallarına dokunulamaz. Suriye Arap Cumhuriyeti yetkililerinin temsilcilerinin, komutanının onayı olmadan Rus Hava Filosu’nun konuşlandığı bölgelere girme hakkı yoktur.

Rus Hava Filosu arşivine ve içindeki tüm belgelere, konumları ne olursa olsun dokunulamaz.

- Komutanı da dahil olmak üzere Rus Hava Filosu personeline ve ailelerine, 18 Nisan 1961'de imzalanan Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi uyarınca diplomatik misyonlardaki diplomatlara ve aile üyelerine tanınanlara benzer dokunulmazlıklar ve ayrıcalıklar tanınmaktadır.

- Rus Hava Filosu çıkarları doğrultusunda kullanılan Rus Hava Filosu nakliye araçları ve uçakları dokunulmazdır ve denetim, arama, el koyma, müsadere ve diğer zorlayıcı icraatlara karşı bu dokunulmazlıktan yararlanmaktadır.

Rus Hava Filosu, Suriye Arap Cumhuriyeti'nin sivil ve idari yargısının yetkisine karşı tam bir dokunulmazlığa sahiptir

  • Madde 7

Taleplerin çözümü

- Suriye Arap Cumhuriyeti'nin Rusya Federasyonu, Hava Filosu ve personeli hakkında hiçbir talepte bulunma hakkı yoktur. Rus Hava Filosu ve bireylerinin faaliyetleriyle ilgili olarak kendisine karşı herhangi bir iddiada bulunma, dava açma hakkı yoktur.

- Suriye Arap Cumhuriyeti, Rus Hava Filosu ve personelinin çalışmaları ile ilgili olarak zarara uğraması halinde üçüncü şahıslar tarafından ileri sürülebilecek her türlü talebi çözümlemeyi taahhüt etmektedir.

  • Madde 8

Vergi imtiyazları

Suriye Arap Cumhuriyeti, Rus Hava Filosu’nu her türlü doğrudan ve dolaylı vergiden muaf tutmaktadır.

  • Madde 9

Revizyonlarda bulunmak

Tarafların karşılıklı mutabakatı ile işbu anlaşmada, ayrı protokoller halinde düzenlenecek revizyonlar yapılabilir.

  • Madde 10

Çekişmelerin çözümü

Bu anlaşma hükümlerinin uygulanmasına veya yorumlanmasına ilişkin tüm anlaşmazlıklar taraflarca istişare yoluyla çözülecektir.

  • Madde 11

Yürürlüğe girme

Bu anlaşma imzalandığı tarihten itibaren geçici olarak geçerlidir. Her iki tarafça gerekli iç prosedürlerin tamamlandığına ilişkin diplomatik kanallar aracılığıyla bildirim teatisi yapıldığı tarihte yürürlüğe girecektir.

  • Madde 12

Sözleşmenin süresi ve feshi

Bu anlaşma süresiz olarak akdedilmiştir.

Taraflardan biri bu sözleşmeyi feshetmek isterse bunu diğer tarafa yazılı olarak bildirmek zorundadır.

Bu durumda işbu anlaşma, ilgili bildirimin alındığı tarihten itibaren bir yıl sonra sona erecektir.

Anlaşma, 26 Ağustos 2015 tarihinde Şam'da Rusça ve Arapça dillerinde iki orijinal nüsha olarak hazırlanmıştır ve her iki metin de hukuki açıdan eşittir.

Rusya Federasyonu adına                                   Suriye Arap Cumhuriyeti adına

İmza                                                                                      İmza