Trablus Savaşı Libya'da iç savaşa yol açar mı?

Trablus Savaşı Libya'da iç savaşa yol açar mı?
TT

Trablus Savaşı Libya'da iç savaşa yol açar mı?

Trablus Savaşı Libya'da iç savaşa yol açar mı?

Libya'nın başkenti Trablus’ta yaşanan savaşın tarafları, askeri operasyonları durdurmayı reddediyor. Birleşmiş Milletler’in (BM) halihazırdaki savaşın ülkenin Trablus, Fizan ve Burka olmak üzere üç coğrafi bölgeye bölünmesine yol açabilecek uzun vadeli bir iç savaşa dönüşebilme uyarılarına rağmen , ikinci ayına giren askeri operasyonlar devam ediyor.
Bazı ülkeler 2011'den beri Libya'ya uygulanan silahlanma yasağına rağmen çatışan bütün taraflara silah vererek iç savaş ateşini körüklüyor. Bu destekle Libya ekonomisinin çarkını yönetmeyi ve kontrol etmeyi amaçlıyorlar.
Uluslararası ihmal
2011'den bu yana BM Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararı uyarınca Libya'ya uygulanan silah ambargosuna saygı duyulması yönündeki uluslararası çağrılar devam ediyor. Ülke, Kaddafi döneminden bu yana yayılan kabilecilik sebebiyle toplumsal parçalanmadan mustarip.
IndependentArabia'dan Kerime Naci haberine göre, söz konusu çağrılar her iki tarafça da reddedildi. Libya Ulusal Ordu Komutanı Mareşal Halife Hafter, ateşkes şartlarının şu anda mevcut olmadığını söylemekle yetinirken; Fayiz es Serrac başkanlığındaki Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti de (UMH) Hafter'in katılmadığı siyasi bir süreç hususunda ısrar ediyor. Bununla birlikte hükümet güçleri ülkenin doğusundaki üslerine geri dönmezken, söz konusu şartlar temin edilmediği sürece askeri saldırılara son verilmesi hükümet tarafından reddediliyor.
Libya'ya silah akışı kesilmedi
Öte yandan siyasi aktivist İbrahim el-Asfir’e göre, ülkedeki vur-kaç savaşları, 2014 yılında tanık olunan güvenlik kaosuna doğru sürüklenecek. Libya krizinin baş göstermesindeki ilk suçlunun, silah yasağı kararını ihlal edenleri cezalandırmayan uluslararası toplum olduğu değerlendirmesinde bulunan el-Asfir, 2011'den beri Libya’ya silah akışının kesilmediğini belirtti. Ayrıca  2014'te Trablus Uluslararası Havalimanı savaşından bu yana silah desteğinin ‘uluslararası sessizliğin ortasında’ savaşçılara ulaştığını söyledi.
Libyalı siyasi aktivist, “Trablus Savaşı'nda değişen ne oldu? Silah sevkiyatları alenen gerçekleştirildi. Ülkedeki durum savaşan tarafları destekleyen devletlerin övülmesi ve sahip olunan zırhlılarla övünme derecesine geldi” diyerek sözlerini sürdürdü.
İbrahim el-Asfir, söz konusu silahların yasadışı tarafların elinde yayılmasından mustarip olan ülkedeki ciddi sonuçlarıyla ilgili uyarılarda bulunarak, “Taraflar kendi aralarında savaşmaya başladılar. Böylece ülkenin yasalarla yönetilen bir devlete doğru geçişini sağlayacak tüm siyasi yollar çıkmaza girdi. Libya hala BM’nin silah ambargosuna ilişkin kararının hükmü altında” ifadelerini kullandı.
Savaşın tırmanması
Öte yandan bu öneriye şiddetle karşı çıkan askeri uzman Adil Abdülkafi, “Trablus savaşı ilk gününde durdurulabilirdi. Nitekim Hafter’in Libya’nın başkenti Trablus’a yönelik gerçekleştirdiği hava saldırısı, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in ülkede bulunduğu bir zamana denk geldi. Bu durum, Hafter’in Rusya, Fransa ve Çin'in desteğiyle bu askeri eylemi gerçekleştirme yönünde kendisini cesaretlendiren uluslararası desteği göstermektedir. Tüm bu unsurlar, ülkedeki savaşın bir iç savaşa doğru evrilmesine sebep olacak elverişli bir ortam yaratıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Ancak İbrahim el-Asfir, Libya’nın güvenlik açısından yasadışı göç akınına maruz kalan Akdeniz ülkeleri için önemine ve ülkenin güneyinin bu göç akınının en önemli kapılarından biri olduğuna dayanarak bu görüşe katılmıyor. Ayrıca DEAŞ örgütünün diğer ülkelere de yayılma tehlikesine dikkat çeken el-Asfir, tüm bu unsurların uluslararası toplumu ülkenin iç savaşa sürüklenmesini engellemek için harekete geçireceğini düşünüyor. Bunun yanı sıra Libya’nın petrol havzalarından aldığı ekonomik gücün, ABD’yi -özellikle İran'la olan ilişkisinin kopmasının ardından- Libya'nın iç savaşa sürüklenmesini engellemeye sevk edeceğini ifade eden el-Asfir, ülkedeki petrol sevkiyatının ana kurtarıcı olacağını vurguladı.
2011'den bu yana süregelen iç savaş
Ulusal uzlaşı dosyasında uzman olan Hasan el-Eşlem, ideolojik, dini, aşiret veya etnik nedenlerle devlet sınırları dahilinde iki veya daha fazla taraf arasında baş gösteren çatışma ile başlayan iç savaş kavramına dayanarak bu fikre katılmadığını dile getirdi. Ayrıca halihazırda ulusal ordu ile uzlaşı hükümeti güçleri arasında yaşananların ‘kimin ülkenin siyasi ve ekonomi başkentini kontrol edeceği’ kavgasına dayandığına işaret ederek, Libya 2011'den bu yana iç savaştan mustarip olduğunu ve bunun en çarpıcı örneğinin Tawergha ile Misrata arasında etnik temelde yaşanan çatışma olduğunu belirtti.
Hasan el-Eşlem, Libya sosyal dokusundaki parçalanmanın derinleşebileceği konusunda uyarılarda bulunarak, “Libya’daki savaş, aşiretler arasındaki gerilimlerinin artmasına neden oldu. Ayrıca Libya'yı tüm bu yıkımlardan koruyacak ve siyasi bir çıkmazı önleyecek ulusal uzlaşı girişimlerini başarısız kılan bölgesel bölünmelere yol açtı” ifadelerini kullandı.
BM Güvenlik Konseyi istatistiklerine göre, nüfusu 6 milyonu aşmayan ülkede 20 milyon silah bulunuyor. Bu durum, kişi başına üç adet silah düştüğünü gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yapılan bir diğer araştırmada ise Trablus savaşının başlamasından bu yana 500'den fazla kişinin hayatını kaybettiğini ve 2 bin 500'den fazla kişinin yaralandığını gösteriyor. Bu, ülkede bir iç savaşa dönüşebilecek olan halihazırdaki savaşın komşu ülkelere sıçrayabileceği hususunda uluslararası endişelere yol açıyor.

Kerime Naci - Independent Arabia



BAE, Gazze Şeridi'nden 188 hasta ve refakatçilerini tahliye etti

Emirlik tarafından yapılan bir tahliye operasyonu (Arşiv-WAM)
Emirlik tarafından yapılan bir tahliye operasyonu (Arşiv-WAM)
TT

BAE, Gazze Şeridi'nden 188 hasta ve refakatçilerini tahliye etti

Emirlik tarafından yapılan bir tahliye operasyonu (Arşiv-WAM)
Emirlik tarafından yapılan bir tahliye operasyonu (Arşiv-WAM)

Birleşik Arap Emirlikleri, Gazze'den 188 hasta ve refakatçilerini hastanelerinde tedavi etmek üzere tahliye ettiğini duyurdu.

Birleşik Arap Emirlikleri haber ajansı (WAM), bu adımın dün gece, BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayid Al Nahyan'ın Gazze Şeridi'nden 1000 yaralı ve 1000 kanser hastası Filistinli çocuğa ülkesindeki hastanelerde tedavi ve sağlık hizmeti sunulması talimatı doğrultusunda atıldığını bildirdi.

WAM, BAE'nin Dünya Sağlık Örgütü ile iş birliği içinde, İsrail'in Ramon havaalanından Kerem Ebu Salim sınır kapısı üzerinden 101 hasta ve 87 aile ferdini taşıyan bir konvoy düzenlediğini ve şu ana kadar toplam sayının 101'e ulaştığını belirtti.

2 bin 634 hasta ve refakatçi

Şarku’l Avsat’ın WAM’dan aktardığına göre, BAE Dışişleri Bakanlığı Kalkınma ve Uluslararası Örgütler Yardımcısı ve BAE Uluslararası Yardım Ajansı Başkan Yardımcısı Sultan Al Şemsi, bu girişim "Birleşik Arap Emirlikleri'nin kardeş Filistin halkına verdiği tarihi desteğin ve Gazze halkının içinde bulunduğu krizde yanlarında durmasının bir parçasıdır. BAE’nin insani yardım girişimleri, Gazze halkının, özellikle de çocuklar, kadınlar ve yaşlıların karşı karşıya olduğu felaketlerin etkilerini hafifletmeye katkıda bulunmaktadır" ifadelerini kullandı.

Şemsi sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu kritik zamanda, BAE Filistinli kardeşlerimize yardım eli uzatmak kara, deniz veya hava yoluyla yardım girişimleri sağlamak için hiçbir çabadan kaçınmayacaktır. Birleşmiş Milletler ve uluslararası ortaklarla yorulmadan çalışmaya devam edecek ve Gazze'deki insani acıyı hafifletme çabalarını desteklemek ve tüm olası yollarla acil, güvenli, engelsiz, yaygın ve sürdürülebilir yardım akışını sağlamak için gerekli çabaları iki katına çıkarmak için öncü ve öncü bir rol oynayacaktır."

Ekim 2023'te başlayan krizden bu yana Gazze Şeridi halkına en fazla destek sağlayan ülkeler arasında BAE'nin ilk sırada yer aldığına ve sağlanan toplam yardımın yüzde 40'ından fazlasını oluşturduğuna dikkat çekti.