Bölgedeki krizler, Mekke'deki 3 zirvede ele alınacak

Cidde’de dün gerçekleştirilen İİT’ye üye devletlerin dışişleri bakanları toplantısından bir kare (Reuters)
Cidde’de dün gerçekleştirilen İİT’ye üye devletlerin dışişleri bakanları toplantısından bir kare (Reuters)
TT

Bölgedeki krizler, Mekke'deki 3 zirvede ele alınacak

Cidde’de dün gerçekleştirilen İİT’ye üye devletlerin dışişleri bakanları toplantısından bir kare (Reuters)
Cidde’de dün gerçekleştirilen İİT’ye üye devletlerin dışişleri bakanları toplantısından bir kare (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Mekke şehri, dün gerçekleştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) dışişleri bakanları nezdindeki zirvesinin ardından bugün de Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz’in çağrısıyla Arap ve Körfez ülkelerinin katılacağı 2 olağanüstü zirveye ev sahipliği yapacak.
Her 3 zirvede de ana konuyu bölgedeki krizler oluşturuyor. Arap ve Körfez ülkeleri arasında gerçekleştirilecek olağanüstü 2 zirvede, İran’ın bölge ülkelerinin içişlerine müdahalesi ele alınacak. Öte yandan yine Mekke şehrinde yapılacak olan İİT Zirvesi’nde Filistin meselesi, terör, şiddet ve radikalizmle mücadele, İslamofobi, İslam dünyasındaki insani durum gibi konular üzerinde durulacak.
Suudi Arabistan, dün akşam Cidde’de üye devletlerin dışişleri bakanları tarafından gerçekleştirilen toplantıda İİT dönem başkanlığını Türkiye’den devraldı. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Dr. İbrahim el-Assaf, Filistin’in ülkesi için her zaman öncelikli konu olduğunu ifade ederken, Riyad’ın, radikal ideolojiler, terörle mücadele konusunda kararlı adımlar attığını belirtti.  
Öte yandan Suudi Arabistan Dış İlişkilerden Sorumlu Devlet Bakanı Adil el- Cubeyr, dün yaptığı açıklamada, Arap ve Körfez Zirvelerinde İran’ın izlediği politika nedeniyle bölgede meydana gelen son olayların kınanacağını bildirdi. Cubeyr, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan’ın bölgede savaş istemediğini, ancak uygun yollarla toprak ve halkının çıkarlarını koruyacağını vurguladı. Suudi Bakan ayrıca “İran, uluslararası toplumun bir parçası olmak istiyorsa bölgedeki politikalarını durdurması gerekiyor” ifadelerini kullandı.



Bir inanç yolculuğunun ardından... Danimarkalı mühtedi kadın, İslam’la tanışalı henüz bir yıl olmadan hacca gitti

Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
TT

Bir inanç yolculuğunun ardından... Danimarkalı mühtedi kadın, İslam’la tanışalı henüz bir yıl olmadan hacca gitti

Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)

Mekke: Ömer el-Bedevi

Danimarka vatandaşı Liz Christensen, bir yıldan kısa bir süre önce, bir inanç sığınağı arayışı yolculuğunun ardından İslam'ı seçtiğini açıkladı.

Şarku’l Avsat ile yaptığı sohbette, dünyanın farklı yerlerinden dua ederek gelen hacıların görüntüsü de dahil olmak üzere İslam'a ait olmanın tüm tezahürlerini anlatırken sözleri gözyaşlarıyla karıştı.

Liz, bu yıl dünyanın 100 ülkesinden 2 bin 443 hacı adayını ağırlayan İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Misafir Programı'nın bir parçası. Misafirlerin her birinin inançlarının özünü ve çevreleri üzerindeki etkisini yansıtan bir hikayesi var.

Bu misafirlerin arasında, Danimarka'dan Suudi Arabistan'a yaklaşık on saatlik bir yolculukla gelen ve Haccın büyük rüknünü yerine getirmek üzere Arafat'ta vakfeye duran, inanç atmosferiyle dolu, huşu ve sükûnet içinde, takdir-i ilahi ile kuşatılmış hacılara katılarak, kendilerine af, mağfiret, merhamet ve ateşten kurtuluş bahşetmesi için Allah'a dua etmesine vesile olan kendi hikâyesine sahip Liz de bulunuyor.

Danimarkalı mühtedi Liz Christensen, yıllarını inanç yolculuğu üzerine düşünerek geçirdi. (Şarku’l Avsat)Danimarkalı mühtedi Liz Christensen, yıllarını inanç yolculuğu üzerine düşünerek geçirdi. (Şarku’l Avsat)

Şarku’l Avsat'a konuşan Liz gözyaşlarına hâkim olmaya çalışarak şunları söyledi: “Mutluluktan ağlıyorum. Çünkü küçüklüğümden beri Tanrı'yı arıyordum. Pek fazla insanın Tanrı hakkında düşünmediği ya da konuşmadığı bir toplumda büyüdüm ama ben Tanrı'yı arıyordum.”

Liz, inanç yolculuğu boyunca yıllarını düşünerek ve tefekkür ederek geçirmiş, mantığa aykırı olduğuna inandığı şeyleri eleştirmeye cesaret etmiş ve doğayı tefekkür etmesi onu gerçeğin özünü aramaya yöneltmiş.

Liz şöyle diyor: “Dünyadaki güç her zaman galip geldi ve sonra bu güce sevgi demeye başladım. ‘Sevgi en büyük güçtür’ dedim ve bundan tatmin oldum. Sonra doğaya geçtim ve ağaçlardan çok etkilendim. Bu yüzden ağaçlara baktığımda ‘Bir şey var, bir yaratıcı var diyorum’. Zira doğaya baktığımda bunun kendi kendine olması imkânsız.”

Yaklaşık iki milyon Müslüman bu yıl Hac ibadetini yerine getirmek üzere kutsal topraklara gitti. (Fotoğraf: Beşir Salih)Yaklaşık iki milyon Müslüman bu yıl Hac ibadetini yerine getirmek üzere kutsal topraklara gitti. (Fotoğraf: Beşir Salih)

Liz kendi inanç yolculuğuna devam ederken, oğlu geçen yıl şubat ayında İslam'ı seçtiğini açıkladı ve bu onun hareketi hakkında konuşmak için bir fırsat oldu. Liz şöyle diyor: “Bana bunu anlattığında ağlıyordum ama şimdi bunun gerçek olduğunu biliyorum.”

Bu yıl yaklaşık iki milyon Müslüman'ın Hac ibadetini yerine getirdiği kutsal topraklara gelen Liz, mekânın dinginliği karşısında şaşkına döndüğünü ifade etti. “Burada olduğum ve bu kadar çok kız kardeşle konuşabildiğim için çok mutluyum” diyen Liz, Haccın inanç arayışındaki uzun yolculuğunun doruk noktası olduğunu söyledi.