FBI ve CIA DEAŞ’lı ABD’lilerin peşinde

ABD Adalet Bakanlığı Sözcüsü Mark Raimondi
ABD Adalet Bakanlığı Sözcüsü Mark Raimondi
TT

FBI ve CIA DEAŞ’lı ABD’lilerin peşinde

ABD Adalet Bakanlığı Sözcüsü Mark Raimondi
ABD Adalet Bakanlığı Sözcüsü Mark Raimondi

ABD hükümetinin, geçtiğimiz hafta DEAŞ ile bağlantılı 2 kadın ve onların 6 çocuğunu Suriye’den teslim almasının ardından, The New Yorker dergisinde dün yayınlanan bir rapora göre Washington, Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) ve Federal Soruşturma Bürosu (FBI) aracılığıyla, Suriye ve Irak’ta DEAŞ tutuklularının bulunduğu kamplardaki ABD’lileri geri alma amacıyla arıyor. Söz konusu raporda teslim alınmak istenen kişilerin 1’i kadın 20 kişi olduğu belirtildi.
Raporda, geçtiğimiz hafta Suriye’den teslim alınan DEAŞ ile bağlantılı 2 kadın ve onların 6 çocuğunun bilinmeyen bir yere götürüldüğü ve hükümet tarafından kimliklerinin gizli tutulduğu aktarılırken, bu kişilerin ülkelerine dönen DEAŞ şüphelisi olan ilk ABD vatandaşları olmadığı belirtildi.
The New Yorker dergisi tarafından yayınlanan rapora göre daha önce iade edilen 1’i kadın 4 ABD’linin DEAŞ saflarında savaşma, işbirliği yapma ve destekleme suçlamaları ile yargılanmayı beklediği ifade edildi.
CIA ve FBI tarafından yapılan araştırmalarda, söz konusu kamplarda 20 ABD’linin tespit edildiğini aktaran rapora göre bunlardan yarısı DEAŞ saflarında savaşmış kişiler.
DEAŞ kamplarında tutuklu bulunan ABD vatandaşlarının çoğunun, gerçek isimlerinin yerine ‘bin Velid’ gibi tarihi İslami figürlerinin isimlerini kullanması yine aynı şekilde kadınların ‘Ümmü Ahmed’ gibi lakapları tercih etmesi nedeniyle tespit edilmelerinin kolay almadığının altı çizildi.
Raporda, bazılarının da ABD’li olmamasına rağmen ‘Ebu Frederick el-Amriki’ gibi ABD’li ismi kullandığına da işaret edildi.
Batılı ülkeler, DEAŞ saflarına katılmış vatandaşlarını ülkelerine almayı reddediyor ya da Suriye ve Irak'ta yargılanmaları fikrine itiraz etmiyor.
ABD Başkan Donald Trump tarafından, 2016 yılında ‘DEAŞ’lıların Küba’daki Guantanamo askeri hapishanesine nakledileceğine’ dair yapılan seçim vaadine rağmen, ABD hükümeti son zamanlarda vatandaşlarını teslim almaya başladı.
“ABD’de yargılanmalarını seçtik”
Diğer taraftan, ABD Adalet Bakanlığı Sözcüsü Mark Raimondi, “Adalet Bakanlığı, teslim alınan DEAŞ’lıların ABD mahkemelerinde yargılanmasını seçti. Bazıları serbest bırakıldı. Ancak süreç halen ilk aşamada” diye konuştu.
Mark Raimondi ayrıca, “ABD hükümeti DEAŞ’ı desteklemek amacıyla seyahat eden veya etmeye çalışan vatandaşlarının sorumluluğunu üstlenmeye kararlı. Şu ana kadar 100’den fazla kişi hakkında kovuşturma yürüttük” açıklamasında bulundu.
“Birçok problemle karşılaşıyorlar”
George Washington Üniversitesi'nde Terörle Mücadele Merkezi tarafından yayınlanan bir raporda, DEAŞ ile bağlantılı ABD’lilerin ülkelerine geri döndüklerinde birçok problemle karşılaştığı kaydedildi. Raporda ayrıca, “ABD vatandaşları anayasal haklarını ihlal etmeden süresiz olarak evlerinde hapsedilemezler” şeklinde bir değerlendirme de yapıldı.
Şimdiye kadar neler yapıldı?
ABD hükümeti, Irak’taki ABD kuvvetleri tarafından herhangi bir yargılama yapılmadan bir yıl gözaltında tutulan ve mahkeme kayıtlarında ismi ‘John Doe’ (ABD'de gerçek kimliği belirlenemeyen ya da yasal gerekçelerle gizli tutulması gereken kişiler ve kimliği saptanamayan cesetler için kullanılan bir takma isim) olarak geçen bir DEAŞ’lıyı serbest bıraktı.
ABD basınına göre, ABD vatandaşı olan Abdurrahman Ahmed eş-Şeyh de, ABD hükümeti tarafından serbest bırakıldı ve ABD pasaportu iptal edilerek Bahreyn’e teslim edildi.
ABD hükümetinin, DEAŞ unsurlarını teslim almayı geçtiğimiz yıl kabul etmesinden sonra,  2016'da Suriye'de ABD savaş uçakları tarafından öldüren Fas asıllı ABD’linin dul eşi Samantha el-Hassani de Indiana’daki bir mahkemede hâkim önüne çıktı.
İddianamede eşi, onun erkek kardeşi ve diğer DEAŞ unsurlarına maddi destek sağlamak ve DEAŞ tarafından kullanılmak üzere ABD silahları satın almakla suçlanan el-Hassani’nin 20 yıl hapis cezası alması bekleniyor.
DEAŞ okullarında eğitim vermek üzere 2017'de Suriye'ye seyahat eden Teksaslı öğretmen Warren Clark'ın davası da bu yılın başlarında görüldü. Ülkesine dönüşte yakalanan Clark’ın suçlu bulunduğu takdirde, 20 yıla kadar hapis cezası ve çeyrek milyon dolar para cezası ile karşı karşıya kalması öngörülüyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, “Sözde halifeliğin yıkılmasından sonra bu adımların atılmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu küresel bir sorun ve uluslararası toplum tutuklular için uygun önlemleri belirlemek için çalışmalıdır. Buna, yerinden edilmiş siviller için kalıcı çözümler, yabancı unsurların ülkesine geri gönderilmesi ve haklarında kovuşturma yürütülmesi, DEAŞ unsurlarının aile üyelerinin geri dönüşü ve topluma entegrasyonları, radikalizmin azaltılması ve tamamen ortadan kaldırılması da buna dâhil” dedi.



Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.


Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.