Yüzyılın Anlaşması'nın uzun vadede 4 hedefi

Jared Kushner (AFP)
Jared Kushner (AFP)
TT

Yüzyılın Anlaşması'nın uzun vadede 4 hedefi

Jared Kushner (AFP)
Jared Kushner (AFP)

Beyaz Saray, ABD’nin Ortadoğu’daki barış planının veya medyada bilinen adıyla Yüzyılın Anlaşması’nın ekonomik boyutuyla ilgili 95 sayfalık bir belge yayınladı. Belgede, 10 yıl içinde Filistin ve komşu ülkelere ayrılacağı belirtilen 50 milyar dolarlık yatırım fonu ise dikkat çekti.
Belge, Bahreyn’in başkenti Manama’da 25-26 Haziran’da düzenlenecek “Refah için Barış” adlı ekonomik çalıştayın hemen öncesinde yayınlandı. ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, yayınlanan ekonomik paketi, ‘barış anlaşmasının ardından ekonomik kalkınmayı başlatarak Filistinlilerin ve bölge halklarının yaşamlarını dönüştürmeyi ve iyileştirmeyi, beşeri kapasiteyi artırmayı ve Filistin hükümetinin konumunu güçlendirmeyi’ hedefleyen bir ‘vizyon’ olarak niteledi.
Belgede, söz konusu ‘vizyonun’ bütünüyle hayata geçmesiyle birlikte uzun vadede şu 4 hedefin gerçekleşeceği belirtiliyor:
- Filistin’de gayrisafi yurt içi hasıla iki katına çıkarılacak-
- Bir milyondan fazla Filistinliye istihdam sağlanacak
- Filistinliler arasında işsizlik oranı önemli ölçüde azaltılacak
- Yoksulluk oranı yüzde 50 oranında düşecek.
Yüzyılın Anlaşması’nı hazırlamakla görevlendirilen Trump’ın damadı Jared Kushner’ın ekibi, söz konusu hedefleri kolay bir şekilde gerçekleştirebilmek için ‘ekonomi vizyonunu’ üç temel üzerine inşa edeceklerini belirtiyor. Bunlar, entegre edilmiş ve gelişen bir ekonomi, halkın ve refah gücünün artırılması esası ile sorumlu ve esnek bir hükümet olarak duyuruldu. ABD’li ekip söz konusu temellerin, 10 yıl içinde 50 milyar dolarlık fonun Filistin ve komşu ülkelere aktarılmasını kolaylaştıracağını ifade ediyor. Washington, bu planı, ‘Filistinlileri desteklemek için en iddialı ve kapsamlı plan’ olarak niteliyor.
Belgelere göre plan, özel sektörden ilham alınan öneriler, hükümet raporları, bağımsız analizler, Dünya Bankası, IMF ve Ortadoğu Dörtlüsü gibi kuruluşların önceki çalışmaları esas alınarak hazırlandı.
Beyaz Saray’ın yayınladığı belgeye göre hedeflerin hayata geçirilmesi amacıyla hazırlanan ‘ekonomi vizyonu’ Refah için Barış adlı çalıştayın üstleneceği üç temel rolden destek alacak. Bu roller şu şekilde sıralandı:
- Özel sektörün mevcut sermayeye erişimini kolaylaştırmak
- Kalkınma hedeflerinin gerçekleşmesine paralel olarak fonların aşamalı olarak ulaştırılmasının onaylanması ve yönetimi
- Bağışçılara karşı şeffaflık ve hesap verilebilirlik
 
Washington, Manama’da düzenlenecek olan Refah için Barış adlı çalıştayın özel sektördeki şirketlerin kalkınma projelerini gerçekleştirmesini sağlayacak bir araç olmasını istiyor.
95 sayfalık belgede, Kushner ve ekibinin Yüzyılın Anlaşması’nı hazırlarken Marshall Planı’ndan ilham aldığı belirtiliyor.
Marshall Planı, dönemin ABD Dışişleri Bakanı George Marshall tarafından İkinci Dünya Savaşı’nda büyük bir yıkımla karşı karşıya kalan Avrupa ülkelerinin çökmüş ekonomisini yeniden ayağa kaldırmak için hazırlanan mali destek planıydı.
Ancak Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, ABD’nin barış planını kesin bir dille reddettiklerini dile getirdi.
Abbas, cumartesi günü yaptığı açıklamada ABD’nin ortaya koyduğu Yüzyılın Anlaşması ve Bahreyn'deki ekonomik çalıştay konusundaki tutumunun değişmediğini, zira siyasi durumu çözmeden herhangi bir ekonomik tartışma için uygun zemin oluşmayacağını vurguladı.
İsrail basınına konuşan ve adı açıklanmayan Beyaz Saray'dan bir yetkili Arap ülkelerinden Ürdün, Mısır ve Fas'ın, Manama'da düzenlenecek ekonomi çalıştayına katılacaklarını Washington'a ilettiğini öne sürdü.
Beyaz Saray’dan bu sabah yapılan açıklamada da çalıştaya katılacak Amerikan heyetinin başındaki ismin ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin olacağı bildirildi.
ABD heyetinde başta Başkan Trump’ın üst düzey danışmanları olmak üzere şu isimlerin yer alacağı belirtildi:
Jared Kushner, Trump'ın Uluslararası Müzakereler Özel Temsilcisi Jason Greenblatt, Beyaz Saray Ekonomi Danışmanları Konseyi Başkanı Kevin Hassett, ABD'nin İran Özel Temsilcisi Brian Hook, Hazine Bakanı Danışmanı Brent J. McIntosh, Uluslararası Finans Sekreter Yardımcısı Geoffrey Okamoto, Hazine Bakanlığı Kıdemli Danışmanı Monica E. Crowley, Başkan Yardımcıları Avi Berkowitz ve John Rader, Ekonomi Danışma Kurulu’nun kıdemli personeli Jennifer Nordquist ve Ulusal Güvenlik Konseyi Finans ve Kalkınma Departmanı Direktörü Thomas Storch.



Amerikan bankalarından Arjantin'e soğuk duş

Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)
Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)
TT

Amerikan bankalarından Arjantin'e soğuk duş

Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)
Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)

Wall Street Journal'ın (WSJ) özel haberine göre JPMorgan Chase, Bank of America ve Citigroup, Arjantin'e 20 milyar dolarlık kredi vermekten vazgeçti.

Amerikan gazetesinin kaynakları, Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei'yi desteklemek isteyen Donald Trump yönetiminin çağrısıyla harekete geçen bankaların bunun yerine daha küçük bir paket hazırladıklarını söyledi. 

WSJ, geçen ay ad ve görevlerini açıklamadığı kaynaklara dayandırdığı haberde bankaların kendilerini riske atmadan kredi vermeye çalıştığını bildirmişti. 

Normalde bu tarz işlemleri kendileri yürüten bankaların ABD Hazine Bakanlığı'na Buenos Aires yönetiminin kendilerine nasıl bir teminat verebileceğini sorduğu ve yeterli güvenceyi alamazlarsa ekonomik istikrarsızlığın sürdüğü Arjantin'e kredinin çıkmayabileceği aktarılmıştı. 

WSJ'nin yeni haberinde 20 milyar dolarlık krediden vazgeçen üç bankanın yaklaşık 5 milyar dolarlık bir repo anlaşması hazırladığı ve bu parayı birkaç ay içinde geri almayı planladığı belirtildi. 

Ancak müzakerelerin daha başlangıç aşamasında olduğu ve koşulların değişebileceği ya da anlaşmanın hiç yapılmayabileceği de vurgulandı. 

Buenos Aires yönetiminin ocakta ödemesi gereken 4 milyar dolarlık borcunu bu anlaşmayla kapaması bekleniyor. 

Arjantin, ABD Hazine Bakanlığı'yla yaptığı döviz takası anlaşmasıyla 20 milyar dolara erişmişti. Bu miktarın ne kadarının kullanıldığı net değil. 

ABD Hazine Bakanlığı'ndan WSJ'ye yapılan açıklamada "Birleşik Devletler, Başkan Milei ve Bakan Caputo'nun Arjantin'i Yeniden Harika Yapma konusundaki temel prensiplere bağlılığına güvenmeyi sürdürüyor" dendi. 

Diğer yandan Hazine Bakanlığı'nın bazı eski yetkilileri, ABD'nin Arjantin'e maddi desteğinin boyutlarının net bir şekilde kamuoyuna açıklanmadığını söylüyor. 

Barack Obama dönemi yetkililerinden Brad Setser da bunlardan biri:

Esasen bu paranın nasıl kullanıldığına dair hiçbir bilgi yok. Vergi mükelleflerinden alınan paranın verildiği düşünüldüğünde, bu sıradışı bir durum.

Independent Türkçe, WSJ, AP


Çin'in Japonya'ya öfkelenmesinin asıl sebebi ne?

Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)
Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)
TT

Çin'in Japonya'ya öfkelenmesinin asıl sebebi ne?

Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)
Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)

Çin'le Japonya arasında Tayvan meselesi nedeniyle çıkan gerginlik sürüyor. 

Pekin ve Tokyo'yu karşı karşıya getiren gerginlik, Japonya Başbakanı Sanae Takaiçi'nin Parlamento'da 7 Kasım'da düzenlenen oturumda yaptığı açıklamayla patlak vermişti. 

Takaiçi, Tayvan Boğazı'na yönelik muhtemel müdahaleyi "ülkesini tehdit eden bir hareket" olarak göreceğini, böyle bir durumda askeri güç kullanılabileceğini belirtmişti. Böylelikle ilk kez bir Japon başbakanı, Tayvan'ın işgali halinde ülkenin askeri müdahalede bulunacağını açıkça söylemişti. 

Pekin yönetimiyse Takaiçi'den sözlerini geri almasını istemiş, başbakan bunu reddedince Japonya'nın Pekin Büyükelçisi Kenji Kanasugi'yi çağırarak Tokyo'ya protesto notası vermişti.

Çin Dışişleri Bakanlığı, güvenlik koşullarının uygun olmadığı gerekçesiyle Japonya'ya seyahat uyarısı da yayımlamıştı. Çin Eğitim Bakanlığı da öğrencilere, güvenlik riskleri nedeniyle Japonya'da "eğitim koşullarının uygun olmadığı" uyarısında bulunmuştu.

Pekin'in Osaka Başkonsolosu Şüe Cien'in "kendilerine saldıran kirli bir boynu tereddüt etmeden kesmeleri gerekeceğini" yazdığı sosyal medya gönderisi de krizi körüklemişti. Japonya, diplomatın "gönüllü olarak ülkesine dönmesini" talep etmişti. 

Ancak CNN'in analizinde, Pekin'in asıl "Asya'daki askeri dengelerin değişme olasılığından endişelendiği" yorumu yapılıyor. 

Tokyo yönetimi, II. Dünya Savaşı'nda 1937-1945'te Çin'i işgal etmişti. İmparatorluk Ordusu, 1895-1945'te de Tayvan'ı da kolonileştirmişti. 

Geçen ay göreve gelen Takaiçi, Japonya'nın savunma harcamalarını marta kadar Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYH) yüzde 2'sine çıkaracaklarını duyurmuştu. Merkez sağ Liberal Demokrat Parti (LDP) lideri, Parlamento'da yaptığı ilk konuşmada Asya-Pasifik bölgesinde Çin, Kuzey Kore ve Rusya'yla artan gerilimlere dikkati çekmişti. 

Analizde, Pekin yönetiminin "Japonya'nın Çin'in yükselişini tehdit edebilecek askeri emelleri olduğunu" düşündüğüne dikkat çekiliyor. 

Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) resmi gazetesi Halkın Günlüğü'nde 17 Kasım'da yayımlanan bir köşe yazısında şu ifadeler kullanılmıştı: 

İlk kez bir Japon lider Tayvan'a silahlı müdahale niyetini dile getirdi ve Çin'e karşı askeri tehditte bulundu. Bunun arkasında, Japonya'nın sağcı güçlerinin pasifist Anayasa'nın kısıtlamalarından kurtulup ‘askeri güç' statüsü elde etme yönündeki tehlikeli girişimi yatıyor.

CNN'in analizinde, Takaiçi'nin savunma bütçesini artırdığı gibi ABD Başkanı Donald Trump'la daha yakın ilişkiler kurmayı hedeflediğine de dikkat çekiliyor. 

Singapur Ulusal Üniversitesi'nden Chong Ja Ian, Çin'in "ilk baştan Takaiçi'yi köşeye sıkıştırmayı" hedeflediğini ve Japonya'ya savunma harcamalarını artırmaması için gözdağı vermeyi istediğini söylüyor. 

Independent Türkçe, CNN, Reuters


ABD’nin Ukrayna barış planında “tam af” detayı

Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)
Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)
TT

ABD’nin Ukrayna barış planında “tam af” detayı

Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)
Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)

ABD'nin Rusya-Ukrayna savaşını sonlandırmak için hazırladığı 28 maddelik plan, Kiev yönetiminin birçok taviz vermesini öngörüyor. 

Wall Street Journal'ın (WSJ) incelediği taslak metne göre Ukrayna'dan işgal altındaki Donbas bölgesini Rusya'ya vermesi isteniyor. Ayrıca Ukrayna ordusunun 600 bin personelle sınırlandırılması ve ülkenin NATO'ya katılımının rafa kaldırılması talep ediliyor. 

Planın kabul edilmesi halinde Rusya'nın birçok talebi de gerçekleştirilmiş olacak. 

Bu hafta ABD heyetiyle toplantı yapan Ukrayna lideri Volodimir Zelenski, adil bir barış talep ettiklerini belirterek, "Bağımsızlığımıza, egemenliğimize ve Ukrayna halkının onuruna saygılı koşullar sağlayan değerli bir barış istiyoruz" demişti.

Ukrayna lideri 18 Kasım'da Ankara'yı da ziyaret ederek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmüştü. Zelenski "Acil bir barış ve bunun için güvenlik garantisi sağlanmasını istiyoruz" demiş, Erdoğan da "Adil ve kalıcı barışın önünü açacak önerileri Rusya'yla da ele almakta kararlıyız" ifadelerini kullanmıştı.

Diğer yandan WSJ'nin aktardığına göre anlaşmada son dönemde Ukrayna'yı çalkalayan yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili bir maddede yer alıyor. Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla gazeteye konuşan üst düzey bir ABD'li yetkili, basına sızan taslak metinde Kiev yönetiminin sonradan önemli bir değişikliğe gittiğini belirtiyor. 

Buna göre taslakta yolsuzluk iddialarının detaylandırılması amacıyla, "Ukrayna, aldığı tüm yardımları kapsamlı denetime tabi tutacak ve hataları düzeltmek ya da savaştan yasadışı kazanç sağlayanları cezalandırmak için yasal bir mekanizma oluşturacak" maddesi yer alıyordu. 

Kiev'in bu maddenin "savaştaki tüm taraflar savaş sırasındaki eylemleri için tam af alacak ve gelecekte herhangi bir talepte veya bulunmayacaklarını kabul edecekler" şeklinde değiştirilmesini istediği aktarılıyor. 

Ayrıca Rusya'nın büyük kısmı Avrupa bankalarında yer alan 300 milyar dolarlık dondurulmuş varlıklarının akıbetinin de anlaşma çerçevesinde belirlenmesi bekleniyor. 

ABD'nin öncülüğünde hazırlanan plana Avrupa'dan tepkiler de geldi. Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot dünkü açıklamasında "Barış, teslimiyet anlamına gelemez. Ukrayna'nın teslimiyetini istemiyoruz" dedi. 

Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski de Ukrayna ordusuna sınırlandırma getirilmemesi gerektiğini belirterek, bunun yerine Rusya'nın "saldırgan potansiyelinin" törpülenmesi çağrısında bulundu. 

Independent Türkçe, Wall Street Journal, CNN, New York Post, Washington Post