Sünni aşiretler ‘Bağdat Kuşağı’ yatırım projesinden endişeli

Kabile liderleri Bağdat Operasyonları Komutanlığı bölgesinde ‘Bağdat Kuşağı’ projesini görüştü
Kabile liderleri Bağdat Operasyonları Komutanlığı bölgesinde ‘Bağdat Kuşağı’ projesini görüştü
TT

Sünni aşiretler ‘Bağdat Kuşağı’ yatırım projesinden endişeli

Kabile liderleri Bağdat Operasyonları Komutanlığı bölgesinde ‘Bağdat Kuşağı’ projesini görüştü
Kabile liderleri Bağdat Operasyonları Komutanlığı bölgesinde ‘Bağdat Kuşağı’ projesini görüştü

Irak’ta Bakanlar Kurulu’nun aldığı kararla “Bağdat Kuşağı” içinde yer alan 105 bin dönüm tarım arazisinin yabancı bir yatırım şirketine tahsis edilmesi bölgedeki aşiretlerin tepkisine yol açtı. Aşiretler, kararın bölgede demografik yapıyı değiştirebileceği uyarısında bulundu.
Irak’ın başkenti Bağdat’ı kuzey, batı ve güneybatıdan çevreleyen ve “Bağdat Kuşağı” olarak bilinen mevki, Sünni aşiretlerin çoğunlukta olduğu altı bölgeden oluşuyor. Bunlar Latifiye, Taci, El Müşahide, El Tarmia, Arap Cibur ve El Madain bölgeleridir.
Uluslararası Bağdat Havalimanı çevresindeki bu arazilerin yabancı bir yatırım şirketine tahsis edilmesini öngören anlaşma, Eski Irak Başbakanı Haydar el- İbadi ile ülkenin mevcut Başbakanı Adil Abdulmehdi arasındaki geçiş döneminde Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmıştı.
Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi göreve geldiğinde, Bağdat Havalimanı çevresinde Cumhurbaşkanlığı konutları ve hükümet binalarının inşasını da kapsayan söz konusu anlaşmayı yeniden gözden geçirilmesi talebiyle durdurma kararı aldı.
Bağdat Kuşağı bölgesinde yaşayan halkın çoğunluğunun Osmanlı döneminden beri bu mevkide ikamet ettikleri ve arazi tapularının olduğu biliniyor.
Göç uyarısı
Kanun Devleti Koalisyonu Ammar Şabli, Bağdat Havalimanı çevresindeki tarım arazilerinin yatırım şirketine verilmesinin, binlerce vatandaşın zorunlu göçe maruz kalmasına neden olacağını vurguladı.
Geçtiğimiz pazartesi günü mecliste düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Şabli, “Bu arazileri yatırım için vermek aslında Bağdat Havalimanı çevresindeki 105 bin dönümlük arazideki binlerce vatandaşın zorunlu göçe tabi tutulması anlamına geliyor. Bu karar maalesef Abdulmehdi göreve gelmeden önce geçiş döneminde alınmıştı” ifadelerini kullandı.
Abdulmehdi’ye ‘7 binden fazla evi’ kurtarması çağırısında bulunan Şabli, “Geçiş döneminde alınan tüm kararların iptali ve yeniden gözden geçirilmesi için Abdulmehdi’ye başvurmuştuk. O, şimdiye kadar birçok vaadini yerine getirdi. Bu kararı da engelleyeceğini umuyoruz” diye konuştu.
Şabli, açıklamasının devamında ise şunları kaydetti;
“Irak Yatırım Komisyonu ile Bakanlar Kurulu Genel Sekreterliği’ne gönderdiğimiz mektupta, yatırım izninin, toprakları ve evlerini herhangi bir yatırım şirketine tahsisini reddeden halka ve yetkili makamlara danışılmadan verilmesiyle ortaya çıkan ihlale işaret ettik.”
“Demografik yapı hedef alınıyor”
Iraklı Milletvekili Muhammed Kerbuli, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Bağdat Kuşağı bölgelerindeki bileşenler hedef alınarak (bu bölgedeki çoğunluk Sünni nüfusa işaretle) demografik yapının değiştirilmesi isteniyor. Bu durum Cerf es-Sahr’da yaşananlara benziyor” dedi.
Babil'in El-Museyyib ilçesine bağlı stratejik öneme sahip çoğunluğu Sünni olan Cerf es-Sahr kasabası terör örgütü DEAŞ'tan temizlenmesine rağmen Irak yönetimi, binlerce kişinin, kasabadaki evlerine dönmesine "güvenlik" gerekçesiyle müsaade etmiyor.
“Bölge halkı ve aşiretler susmayacak. Bu plana karşı onların yanındayız” diyen Kerbuli, yatırım bahanesi altında bölgedeki toplumsal dokuya zarar verilmesine karşı uyardı.
Kararın hedefindeki bölgelerden Rıdvaniyye’de önde gelen aşiret liderlerinden ve eski milletvekili İyad el-Cuburi, Şarku’l Avsat’a değerlendirmede bulundu.
“Aşiretlerin topraklarını terk etmesi mümkün değil”
Cuburi, “Bu uygulamanın hedefi ve niyeti bellidir. Yüzyıllardır bu bölgede ikamet eden aşiretlerin hukuki ve temel haklarına zarar vermeden, yatırım için izin verebilecekleri meskun olmayan geniş tarım arazilerinin varlığını göz önüne alırsak şayet, bunun yatırımla alakası yok. Osmanlı dönemi ve ardından gelen cumhuriyet rejimleri boyunca bu bölgede bulunan ve ellerinde tapuları olan 35 aşiretin, hiçbir gerekçe gösterilmeden topraklarını ve mallarını terk etmesi mümkün değil” diye konuştu.
Yolsuzluk şüphesi
Milletvekili ve Eski Eğitim Bakanı Muhammed İkbal Saydali ise, geçiş döneminde alınan kararın yolsuzluk şüphesi uyandırdığını söyledi.
Saydali, “Bağdat Havalimanı etrafındaki arazilerin yatırım için tahsis edilmesini öngören kararın üzerinde yolsuzluk şüpheleri var. Yatırımları yapacak şirket nitelikli değil ve daha önce güven verici benzer çalışmaları olmamış” ifadesini kullandı.



Şam'ın Riyad üzerinden Washington'a giden yolu

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
TT

Şam'ın Riyad üzerinden Washington'a giden yolu

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Riyad ziyareti, içerdiği anlayışlar ve ekonomi, savunma ve bilimin yanı sıra yapay zekâ alanında imzalanan anlaşmalar sebebiyle bölgenin geleceği, yeni dünya düzeninin oluşumu açısından önemli etkiler bırakacak ziyaretlerden biri olarak tarihe geçecek önemli bir dönüm noktasıydı.

Trump'ın tarihi ziyaretinde en büyük sürpriz ise Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılacağı ve ülkeyle ilişkilerin düzeltileceği yönündeki açıklaması, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın himaye ve desteğiyle Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile bir araya gelmesi oldu. Başka bir deyişle, Şam'ın Washington tarafından on yıllardır kendisine dayatılan uluslararası izolasyondan çıkış yolu, bölgede ve dünyada ağırlığı ve merkezi rolü bulunan Riyad'dan geçiyor.

Dolayısıyla Riyad görüşmesi, eski rejimin Suriye halkına, komşularına ve bölgesel ittifaklarına yönelik tutumu nedeniyle on yıllardır ülkeye uygulanan izolasyon ve ablukanın kırılması anlamına geliyor. Zira geçtiğimiz yılın sonunda Esed rejiminin devrilmesi, sadece bir siyasi rejim değişikliğinden ibaret değildi. Ortadoğu'da on yıllar içinde yaşanan en önemli stratejik hadiselerden biriydi. 2003 yılında Saddam rejiminin devrilmesi nasıl ki “İran Hilali” için bölgede büyük bir ilerlemeyi ifade ettiyse, 2024 yılında Esed rejiminin devrilmesi de Hilal’in gerilemesinde bir dönüm noktası oldu. Suriye'nin Tahran ile ittifak kurması, nasıl ki bölgede direniş ekseninin ağır basmasında etkili olduysa, Arap saflarına geri dönmesi de bölgesel güç dengelerinde stratejik bir değişimi temsil ediyor.

Suriye'nin coğrafi konumu, tarihi ve potansiyeli itibarıyla yeni bölgesel yapılanmanın ve Arap ilişkilerinin kurulmasında temel bir zemin teşkil ettiğine şüphe yok. Yeni Ortadoğu’nun inşasında temel taş olduğu da söylenebilir. Suriye, İran'ın 1979’deki devriminden ve önce baba Esed, sonra oğul Esed rejimleriyle ittifakından bu yana yaşadığı en büyük yenilgidir. İran'ın stratejik yenilgisi Suriye'de pekişti.

İran'ın önünü kesmek, Suriye'nin ekonomik dondurucudan çıkarılması ve başının üzerindeki yaptırımlar kılıcının kaldırılması yoluyla istikrara kavuşturulması için gerekli araçların sağlanmasıyla mümkündür

Tahran'ın, kalan nüfuzunu yeniden kazanmak için abluka ve yaptırımların devam ederek patlamalara neden olmasına, ülkeyi kaosa sürüklemesine, DEAŞ'ı yeniden canlandırmasına bahis oynadığına şüphe yok. Dolayısıyla bunun önünü kesmenin yolu, Suriye'nin ekonomik dondurucudan çıkarılması, başının üzerindeki yaptırım kılıcının kaldırılması yoluyla istikrara kavuşturulması için gerekli araçların sağlanmasıyla mümkündür.

Gerek yaptırımların nasıl kaldırılacağının veya hafifletileceğinin sınırlarının netleştirilmesi, gerekse Suriye’nin yeniden inşası ve bunun için gereken büyük miktardaki finansmanın sağlanması açısından olsun yeni Suriye'ye giden yolun hâlâ uzun olduğu doğru. Burada anahtar, yaptırımları kaldırma yönünde bir siyasi karar almaktı ve Trump da bunu yaptı; yani trenin yönünü ve son durağını belirledi.

Şimdi Suriye'de iki kulvar yarışıyor; birincisi, yaptırımların kaldırılması, inşa ve istikrar çarkının döndürülmesi kulvarı, ikincisi, Amerikan makinesinin siyasi dinamiklerden faydalanmada yavaş olması ve engellerin ortaya çıkması kulvarıdır

Konu artık Suriyeli ve Amerikalı müzakerecilerin elinde. Washington Şam'dan, yabancı savaşçılar, terörizm ve DEAŞ ile mücadele, eski rejimin “aracı” olan Filistinli fraksiyonların sınır dışı edilmesi, kimyasal silahların imhası ve İsrail ile yapılan barış anlaşmalarına uyulması ile ilgili bir dizi talepte bulundu. Şam ise müzakere masasına Suriye'nin tüm toprakları üzerinde egemenliğini sağlama konusunda ABD'den yardım, kimyasal silahların imhasında teknik iş birliği, güneyde güvenliği sağlama ve İsrail saldırılarını etkisiz hale getirme çabalarına desteğin yanı sıra DEAŞ ile mücadele için bilgi alışverişinde bulunma taleplerini koydu.

Şimdi Suriye'de iki kulvar yarışıyor; birincisi, yaptırımların kaldırılması, Suriye ve sınırlarının ötesinde inşa ve istikrar çarkının döndürülmesi kulvarı, ikincisi Amerikan makinesinin siyasi dinamiklerden faydalanmada yavaş olması, engellerin ortaya çıkması ve sorunların çevreye uzanması kulvarıdır. İlk kulvarın hızla başarıya ulaşması için gerekli koşulların sağlanması, Suriye'nin, bölgenin ve Ortadoğu'nun çıkarınadır.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla'dan dergisinden çevrilmiştir.