​Hizbullah, ABD’nin İran yaptırımları sonrası Suriye’deki milis sayısını azalttı

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın 12 Temmuz’da yaptığı televizyon röportajı (AFP)
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın 12 Temmuz’da yaptığı televizyon röportajı (AFP)
TT

​Hizbullah, ABD’nin İran yaptırımları sonrası Suriye’deki milis sayısını azalttı

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın 12 Temmuz’da yaptığı televizyon röportajı (AFP)
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın 12 Temmuz’da yaptığı televizyon röportajı (AFP)

ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarını giderek artırdığı bir dönemde Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, Cuma akşamı yaptığı bir televizyon röportajında, 2013 yılından beri Suriye rejimin yanında savaşan milis sayısını azalttıklarını açıkladı.
Nasrallah, Suriye’deki unsurlarının sayısını azaltma kararının "yaptırımlar ya da kemer sıkma" ile bağlantılı olmadığını iddia ederken, “Tahran’ın bir savaş başlatmayacağını ve Washington’un savaşı sürdürmesinin pek mümkün olmadığını” söyledi. Hizbullah lideri, “Suriye ordusu büyük ölçüde iyileşti ve bugün bize ihtiyaç duymuyor. Biz Suriye’nin her yerinde bulunuyoruz ancak pratik bir zorunluluk olmadığı sürece orada bulunmamıza gerek yok" dedi.
Nasrallah, şu ana kadar Rusya’nın İran’ın Suriye’den çıkarılmasıyla ilgili bir çıkarı olmadığını söyledi ve Rusların Suriye’de İsrail ile İran ya da Hizbullah arasında bir savaş çıkmaması için çalıştığını belirtti.
ABD’nin Hizbullah liderlerine son zamanlarda yaptırımlarını arttırmasına rağmen diyalog kapıları açmaya çalıştığını vurgulayan Nasrallah, ABD’nin son olarak iki Lübnanlı milletvekili ile Hizbullah’ın bir güvenlik yetkilisine yaptırım uyguladığını ifade etti.
İsrail’in tekrar eden saldırıları hakkında yöneltilen bir soruya Nasrallah, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun “uçurumun kenarında” bir siyaset izlediğini ve İran’ın Suriye’den çıkmayacağı yanıtını verdi.
Nasrallah, son zamanlarda İsrail’in Suriye rejimi ve Hizbullah mevzilerini üst üste hedef aldığını, bununla amaçlananın da İran’ın Suriye’deki nüfuzunu kırmak ve İran’ın Hizbullah’a gelişmiş silahlar vermesini engellemek olduğunu söyledi.
Venezuelalı bakan Hizbullah ile irtibatla suçlanıyor
Öte yandan Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, ABD’nin Hizbullah ile irtibat kurduğu için “hain” ilan ettiği Sanayi ve Ulusal Üretim Bakanı Tareck el-Aissami’ye destek çıktı. El-Aissami’ninde katıldığı bir mitingde konuşan Maduro, Venezuelalı bakana Arap anne babanın çocuğu olduğu ve ailesinin bir tarafının Suriye, bir tarafının ise Lübnan’a dayandığı için saldırdığını söyledi. Maduro, “Onu Hizbullah ile irtibatlandırmaya çalışıyorlar. Onu gerçekten çok iyi tanırım. Bir gün bile Hizbullah ile bir ilişkisi olmamıştır” dedi.
Washington, 44 yaşındaki Tareck el-Aissami’yi 2017 yılının Ocak ayında uyuşturucu kaçakçıları listesine ekledi. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Şubat ayında İran’ın desteklediği ve Washington’un “terör örgütü” olarak nitelendirdiği Hizbullah’ın Venezuela’da etkin olduğunu belirtmişti.
Bu ithamlar, Maduro’ya yapılan başarısız darbe girişiminden sonra Kolombiya’ya kaçan eski Venezuela İstihbarat Şefi General Christopher Figuera tarafından doğrulandı. Washington Post ile yapılan röportajda Figuera, Hizbullah hücrelerinin ülkenin çeşitli bölgelerinde faaliyet gösterdiğini ve bağış topladığını söyledi.
Maduro ise ABD Dışişleri Bakanlığının kendilerine bilinçli olarak saldırdığını söyleyerek, “Tareck el-Aissami’ye saldırıyorlar çünkü satın alınamayan cesur bir adam, gerçek bir vatansever ve devrimci adam” dedi.



Mücteba Hamaney gerçekten babasının yerine mi hazırlanıyor?

Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
TT

Mücteba Hamaney gerçekten babasının yerine mi hazırlanıyor?

Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümüyle birlikte ülkenin yönetimine dair sorular ortaya atılırken en çok zikredilen isimlerden biri de Yüce Lider'in oğlu Mücteba Hamaney oldu. 

Hiçbir resmi rolü bulunmasa da ülkenin en etkili figürlerinden biri gibi görülen Hamaney, pek çok İranlı için gizemini koruyor. Zira kendisi ne kamuoyunda sıklıkla görülüyor ne de konuşma yapıyor. 

ABD'nin Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, 85 yaşındaki Ayetullah Ali Hamaney'in 54 yaşındaki oğlunu mercek altına aldı.

Mücteba Hamaney'in, kendi kişisel gücü olmadığı ve itaatkar bir tavır gösterdiği söylenen Reisi'nin döneminde istihbarat ve güvenlik yapılarındaki nüfuzunu artırdığını bildirdi. 

İran Yüce Liderliği için Reisi'nin hazırlandığının düşünüldüğü ancak helikopterin düşmesiyle birlikte bu konudaki soru işaretlerinin arttığı aktarıldı. 

WSJ'nin konuştuğu uzmanlara göre Mücteba Hamaney'in, babasının yerine geçme ihtimali düşük ve spot ışıklarının altından kaçınarak daha da güç kazanması bekleniyor.

Alman Uluslararası Politika ve Güvenlik Politikaları Enstitüsü'nde çalışan İran uzmanı Hamidreza Azizi şöyle düşünüyor:

Son 20 yıldır işler, Mücteba ve etrafındaki şebekenin kontrolünde. Şimdi Hamaney için asıl mesele, Reisi'yle aynı özelliklere sahip birini bulmak. Böylece Mücteba toplumun gözünün önünde olmadan gücünü koruyup artırabilir.

Mücteba Hamaney'in haziran sonunda düzenlenmesi planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de önemli bir rol oynaması bekleniyor. 

İran'ın geçici cumhurbaşkanı Muhammed Muhbir'in de Mücteba Hamaney'e sadık bir isim olduğuna işaret ediliyor. 68 yaşındaki Muhbir seçimlere kadar tüm meselelerde belirleyici olacak üç kişilik bir konseyin parçası.

Yüce Lider'e bağlı, milyar dolarlık yatırım fonu Setad'ın başkanlığını neredeyse 15 yıl boyunca yürüttü. 

Haberde 1969'da Meşhad'da doğan Mücteba Hamaney'in geçmişine de değinildi. Yüce Lider'in sitesine göre, Şah Rıza Pehlevi döneminde evlerine düzenlenen baskınlardan birinde babasının dövüldüğünü gördü. 

1979'de devrimden sonra Tahran'a taşınan ailenin babası hızla yükselirken oğlu da 1980-1988'de Irak'la yürütülen savaşta cepheye gitti. 

Daha sonra Devrim Muhafızları'nda önemli görevlere gelecek kişilerle burada tanışan Mücteba'nın nüfuzu özellikle 2000'lerin ortalarında geniş çaplı olarak konuşulmaya başladı. 

Değişimciler, 2005 ve 2009'da Mahmud Ahmedinecad'ın kendilerine karşı kazandığı zaferlerin Mücteba Hamaney tarafından ayarlandığını öne sürdü.

ABD, 2019'da Devrim Muhafızları ve Besic milisleriyle "babasının istikrarı bozan bölgesel hırslarını ve ülke içindeki baskıya dair hedeflerini ilerletmeye" çalıştığı gerekçesiyle onu yaptırım listesine aldı. 

2022'de Mehsa Emini'nin gözaltında ölmesinin ardından ülke çapında patlak veren gösterilerde nefret objesi oldu. Ev hapsinde tutulan eski cumhurbaşkanı adayı Mir Hüseyin Musevi, Yüce Lider'e seslenerek o pozisyona oğlunu hazırladığı haberlerini yalanlamasını istedi. Ancak yanıt gelmedi. 

Ali Hamaney hakkında kitap yazan ABD ve İran yurttaşı Mehdi Khalaji bütün bunlara rağmen söylentilere karşı çıkıyor:

Mücteba'nın yeni Yüce Lider olma arzusuna dair fikirler tamamıyla bir mit. Tarihsel deneyime dayanarak Hamaney'in ne kendi oğlunu ne de başkasını işaret edeceğini sanmıyorum.

İslam Cumhuriyeti'ni kuran Ruhullah Humeyni ve yerine geçen Ali Hamaney'in Yüce Liderlik pozisyonunun babadan oğula geçmesine karşı çıkmasını İslam'a aykırı görmesi de Khalaji'nin tahminlerini güçlendiriyor. 

Mücteba Hamaney'in yönetim deneyimi ve dini yeterliliği de bu göreve uygun görülmüyor.

Tennessee Üniversitesi'nden Saeid Golkar şöyle diyor:

Önemli kararların alındığı yerlerde onlarca yıldır tecrübe edinen Mücteba Hamaney'in rejimdeki bağlantıları eşsiz. Ancak onun atanması monarşiyi geri getirerek Hamaney'in mirasını lekeler.

Bazı uzmanlar da Ahmed Humeyni'nin Mücteba Hamaney'den de güçlü görüldüğünü ancak babasının 1989'da ölmesiyle birlikte işlerin değiştiğini bildiriyor. Hamaney ve dönemin cumhurbaşkanı Ekber Haşimi Rafsancani'yle sorunlar yaşayan Ahmed Humeyni, 1995'te henüz 45 yaşındayken hayatını yitirmişti. Kalp krizinin ölüme neden olduğu bildirilmişti.

Independent Türkçe, WSJ, BBC Türkçe