İngiltere ‘Grace 1’ için İran’dan güvence istedi

6 Temmuz’da Cebelitarık Boğazı’nda alıkonulan İran tankeri ‘Grace 1’ (AFP)
6 Temmuz’da Cebelitarık Boğazı’nda alıkonulan İran tankeri ‘Grace 1’ (AFP)
TT

İngiltere ‘Grace 1’ için İran’dan güvence istedi

6 Temmuz’da Cebelitarık Boğazı’nda alıkonulan İran tankeri ‘Grace 1’ (AFP)
6 Temmuz’da Cebelitarık Boğazı’nda alıkonulan İran tankeri ‘Grace 1’ (AFP)

İngiltere Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt, dün, İranlı mevkidaşı Muhammed Cevad Zarif ile yaptığı görüşmede, İngiltere'nin Suriye’ye gitmeyeceğine dair güvence verilmesi halinde alıkonulan ‘Grace 1’ adlı İran petrol tankerini serbest bırakılabileceklerini söyledi.
İngiliz Bakan, İranlı mevkidaşının kendisine Tahran'ın tanker sorununu çözmek istediğini ve gerginliği artırmak istemediğini söylediğini belirtti. Öte yandan İran Dışişleri Bakanı Zarif, Birleşmiş Milletler (BM) Ekonomik ve Sosyal Konseyi (ECOSOC) Yıllık Zirvesi’ne katılmak üzere New York’a gitti.
İran Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Zarif’in bir yandan ABD ve İngiltere diğer yandan ise başka taraflarla yaşanan gerilimlerin ortasında ECOSOC Yıllık Zirvesi’ne katılmak üzere, dün, New York'a gittiği belirtildi.
ABD, İran’ı yakın geçmişte Körfez’de yaşanan petrol tankerlerine yönelik sabotaj saldırılarına karışmakla suçlarken, Tahran’ın ABD’ye ait insansız bir hava aracını düşürmesi ve Başkan Donald Trump’ın İran’a yönelik misilleme saldırısını son anda iptal etmesinin ardından, iki ülke, geçtiğimiz ay doğrudan bir askeri çatışmanın eşiğine geldi.
‘Zarif, ABD ziyareti sonrası Venezuela’ya gidecek’
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Seyid Abbas Musevi’nn yaptığı açıklamaya göre Bakan Zarif, New York ziyaretinin ardından Venezuela'ya gidecek. Zarif’in Bağlantısızlar Hareketi üyesi ülkelerin dışişleri bakanları toplantısına katılacağını belirten Musevi, Venezuela’daki ikili görüşmelerin ardından, Zarif’in Nikaragua ve Bolivya'ya giderek burada ikili görüşmeler gerçekleştireceğini sözlerine ekledi.
Guterres’ten seyrüsefer özgürlüğünün sağlanması çağrısı
Öte yandan BM Genel Sekreter sözcülerinden Farhan Haq tarafından yapılan açıklamada, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Körfez’deki seyrüsefer özgürlüğünün sağlanması çağırısında bulunduğunu söyledi. BM Genel Sekreteri’nin Hürmüz Boğazı da dahil olmak üzere her yerde deniz seyrüseferi özgürlüğünün sağlanması konusunda açık bir çağrıda bulunduğuna dikkati çeken Haq, Guterres’in bütün ülkelerin Körfez bölgesindeki gerginliği azaltmak istediklerinden ve gelecekte daha fazla gerilime yol açacak adımlardan kaçınmak istediklerinden emin olmak istediğini kaydetti.
‘Guterres, Zarif ile görüşecek’
Şarku’l Avsat’ın sorularını yanıtlayan Haq, Guterres’in gelecek hafta İran Dışişleri Bakanı Zarif ile görüşeceğini belirtti. Ancak iki taraf arasında masaya yatırılacak olan konulara ilişkin detay vermekten kaçınan Haq, ABD ile İran arasında arabuluculuk girişimi olup olmayacağına ilişkin herhangi bir bilgi de vermedi.
Bu gelişmeler, bölgedeki gerginliğin İngiltere’nin İran’a ait bir petrol tankerine el koyması ve çok geçmeden İranlı yetkililerin misilleme tehdidinde bulunması sonrasında gerginliğin daha da artmasının ardından yaşandı.
“İngiltere tokadı yiyecek”
Bununla birlikte Tahran'ın Cuma Namazı İmamlığı görevini yürüten Kazım Sıddıki, geçtiğimiz Cuma günü hutbede, İngiltere’nin İran tankerini alıkoymasına tepki göstererek, “İngiltere tokadı yiyecek” ifadelerini kullandı. Sıddıki’nin sözleri, Londra'nın İran’ın Hürmüz Boğazı'nda bir İngiliz gemisine müdahale etme girişiminde bulunduğunu duyurmasından bir gün sonra geldi.
Hürmüz Boğazı’nda gemisine yapılan müdahale girişimine sert bir karşılık veren İngiltere, Arap Körfezi'ne ikinci bir savaş gemisi gönderirken, bölgedeki askeri varlığın güçlendirilmesi, İran’a bölgedeki gerginliği tırmandırmaması ve uluslararası hukuka uygun olarak seyrüsefer özgürlüğünün sağlaması yönünde çağrıda bulundu.
Bununla birlikte Reuters’ın haberine göre Panama denizcilik otoritesi tarafından yapılan açıklamada, ülkenin uluslararası yaptırımları ve yasaları ihlal eden gemilerden bayrağını çekeceği ve son birkaç ayda İran ve Suriye ile bağlantılı olan yaklaşık 60 geminin Panama kayıtlarından silindiği bildirildi.
Reuters'ın kimliği açıklanmayan kaynaklara dayandırdığı haberine göre Panama eski Devlet Başkanı Juan Carlos Varela, ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarının, 2018’de yeniden yürürlüğe girmesinin ardından, çoğunluğu İran'ın devlet şirketlerine ait 60 kadar tankerin kaydının silinmesini onayladı. Kaynaklar, kayıtları silinen tankerler arasında Suriye'ye petrol tedarik eden gemilerin de olduğunu eklediler.
Temmuz ayı başlarında Cebelitarık Boğazı’na doğru seyreden dev petrol tankeri Grace 1, burada Suriye Deniz Kuvvetleri'ne uygulanan yaptırımları ihlal ettiği gerekçesiyle alı konuldu. Cebelitarık yetkilileri, tamamen petrol yüklü olan tankerin Suriye'deki Banyas rafinerisine ham petrol taşıdığından şüphelenildiğini belirtti. Ancak Panama hükümeti Cebelitarık Boğazı’na ulaşan Panama bandıralı tankerin, 29 Mayıs’ta kayıtlardan çıkarıldığını açıkladı.
Panama Deniz Taşımacılığı Kurumu Ulaştırma Genel Müdürü Rafael Cigarruista, Grace 1 tankeriyle ilgili Reuters'a e-posta yolu ile yaptığı açıklamada, “Panama, bayrağını çekme faaliyetlerine devam edecek. Hedefimiz filomuzun sadece uluslararası kuruluşların yaptırımlarına uygunluğunun yanı sıra Panama’nın mevcut deniz güvenliği mevzuatı ve yönetmeliklerini de iyileştirmek” ifadelerini kullandı.
İran, İngiliz hükümetini alıkonulan tankeri derhal serbest bırakmaya çağırdı ve üç İran gemisi, Perşembe günü Hürmüz Boğazı'ndaki bir İngiliz gemisini durdurmaya çalıştığında misillemeye karşı uyardı.
İran, Perşembe günü Hürmüz Boğazı'nda bir İngiliz şirketine ait tankeri durdurma girişiminde bulunduktan sonra İngiliz hükümetine alıkonulan tankerin derhal serbest bırakılmasını isteyerek misilleme uyarısında bulundu. Öte yandan ABD'nin İran üzerindeki baskıyı artırmaya çalıştığını belirten Panama, kayıtlarını yaptırımları olan gemilerden ve usulsüzlüklere karışan şirketlerden uzak tutmak istediğini bildirdi. Uluslararası hukuka göre bayraklı olup bir ülkede bulunan her ticari gemi, geminin yetki alanına kaydedilir ve güvenlik standartlarının denetlenmesinden ve çalışma koşullarının gözden geçirilmesinden sorumludur. Vessels Value şirketine göre Panama, dünyanın en büyük kargo filosuna sahip olup, yaklaşık 7 bin 100 kayıtlı gemisi bulunuyor. Bir Orta Amerika ülkesi olan Panama, yabancı armatörlere kayıt kolaylığı ve yabancı personel alma imkânı sağlıyor.
Diğer yandan Cebelitarık polisi, Suriye’ye yönelik Avrupa Birliği (AB) yaptırımlarını ihlal ettiği gerekçesiyle alıkonulan İran petrol tankeri kaptanının ve diğer üç mürettebatın serbest bırakıldığını açıkladı. Polis, yaptığı açıklamada, “Cebelitarık polisi tarafından gözaltına alınan dört Grace 1 mürettebatı, kefaletle serbest bırakılmıştır” ifadeleri yer aldı. Soruşturmanın devam ettiğine işaret edilen açıklamada, gözaltına alınan mürettebatın tamamının Hindistan vatandaşı olduğu belirtildi.
Cebelitarık yetkilileri, 4 Temmuz'da 330 metre uzunluğundaki İran petrol tankerine el koymuş, Tahran ise tankerin AB yaptırımlarına aykırı olarak Suriye'ye ham petrol taşıdığı iddialarını reddederek, bunun ‘deniz korsanlığı’ olduğunu söylemişti. İngiltere’ye bağlı Cebelitarık Özerk Hükümet Başkanı Fabian Picardo ise yaptığı bir açıklamada, 2,1 milyon varil kapasiteli tankerin tamamen dolu olduğuna dikkati çekmişti.



ABD, Ortadoğu’ya ilk kamikaze İHA filosunu konuşlandırdı

Amerikan yapımı Lucas İHA'ları (ABD Merkez Komutanlığı)
Amerikan yapımı Lucas İHA'ları (ABD Merkez Komutanlığı)
TT

ABD, Ortadoğu’ya ilk kamikaze İHA filosunu konuşlandırdı

Amerikan yapımı Lucas İHA'ları (ABD Merkez Komutanlığı)
Amerikan yapımı Lucas İHA'ları (ABD Merkez Komutanlığı)

ABD ordusu, bugün (Çarşamba), Ortadoğu’da konuşlandırılacak ilk tek yönlü saldırı tipi (kamikaze) insansız hava araçları (İHA) filosu için yeni bir görev gücü oluşturduğunu açıkladı.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), Savunma Bakanı Pete Hegseth’in dört ay önce düşük maliyetli ve hızlı temin edilebilen İHA teknolojilerinin edinilmesi ve konuşlandırılmasını hızlandırma talimatının ardından Scorpion Strike (TFSS- Akrep Sokması) adlı görev gücünü hayata geçirdi.

CENTCOM’a göre bu görev gücü, sahadaki birliklere hızlı şekilde düşük maliyetli ve etkili saldırı İHA kapasitesi sağlamak amacıyla tasarlandı. Yeni görev gücü, Ortadoğu’da konuşlu olan “FLM–136 Lucas” tipi düşük maliyetli saldırı İHA’lardan oluşan bir filoyu şimdiden kurmuş durumda.

Lucas İHA’ları geniş menzile sahip ve otonom çalışacak şekilde tasarlandı. Fırlatma yöntemleri arasında “mancınık/katapolt”, roket destekli kalkış, yer sistemleri ve mobil platformlar bulunuyor.

CENTCOM Komutanı Amiral Brad Cooper, “Bu yeni görev gücü, yeniliği caydırıcılık unsuru olarak kullanmamızı sağlıyor. Müttefiklerimizi gelişmiş İHA yetenekleriyle donatmak, Amerikan askeri gücünü ve yeniliğini ön plana çıkarıyor, kötü niyetli aktörleri caydırıyor” dedi.

ABD basınına göre FLM-136 İHA’sı, İran’ın yaygın olarak kullandığı “Shahd 136” İHA’larını model alıyor. İran ve desteklediği milisler, bu İHA’larla ABD güçlerini ve ticari gemileri hedef aldı; Rusya ise aynı modeli Ukrayna’daki şehir ve birliklere saldırılarda kullandı.

Bu adım, İran’ın ABD’ye ait imha edilmiş İHA’ları taklit edip yeniden mühendislik yoluyla kendi versiyonlarını üretme taktiğini andırıyor. ABD’ye ait “RQ-170 Sentinel” gibi İHA’lar bu yöntemle kopyalanmıştı.

Yeni “FLM-136” İHA’sı tamamen otonom kontrol özellikli olup, insan müdahalesine neredeyse gerek duymuyor. Hedefe yönlendirme için sensörler ve yapay zekâdan yararlanıyor ve yaklaşık 6 saat boyunca uçabiliyor.

ABD’nin Ortadoğu’ya saldırı tipi İHA filosu konuşlandırması, yaklaşık iki yıl önce üç Amerikan askerinin, Ürdün’ün kuzeydoğusundaki bir üsse İran yapımı bir saldırı İHA’sı ile düzenlenen saldırıda hayatını kaybetmesinin ardından geldi.

ABD ordusu, mali yıl 2026 sonunda tüm birimlerin küçük, tek yönlü saldırı İHA’larıyla donatılmasını hedefliyor.


ABD neden Venezuela’nın petrol kaynaklarına göz dikti?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
TT

ABD neden Venezuela’nın petrol kaynaklarına göz dikti?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)

ABD uyuşturucu kaçakçılığını önleme gerekçesiyle Venezuela’ya baskıyı artırırken, Donald Trump’ın asıl hedefinin ülkedeki petrol yatakları olduğu belirtiliyor. 

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC+) üyelerine ve Genel Sekreter Heysem el-Gays’a pazar günü gönderdiği mektupta, ABD’nin petrol kaynaklarını ele geçirmek istediğini söylemişti. 

Maduro yönetimi, ABD’nin eylemlerinin ülkeyi "istikrarsızlaştırmayı" ve ihracat kapasitesini zayıflatmayı amaçladığını savunuyor. 

Mektupta, bu gerilimin devam etmesi halinde Venezuela’nın petrol üretiminin ve dünya piyasasının istikrarının "ciddi şekilde tehlikeye girebileceği" belirtilerek OPEC+ üyelerine dayanışma çağrısı yapılmıştı.

Kolombiya lideri Gustavo Petro da Trump’ın "uyuşturucuyla mücadeleyi bahane ederek Venezuela’daki petrol kaynaklarını ele geçirmeye çalıştığını" söylemişti. 

ABD Dışişleri Bakanlığı ise Karayipler’deki askeri yığınağın uyuşturucu kaçakçılığını ve düzensiz göçmen akışını engelleme amacı taşıdığını, Venezuela’nın petrol kaynaklarıyla ilgisi olmadığını savunmuştu. 

ABD Enerji Enformasyon Dairesi’ne göre Venezuela, dünyadaki ham petrol rezervlerinin neredeyse beşte birine sahip. Yaklaşık 303 milyar varil ham petrole denk gelen bu miktar, dünyadaki en büyük ham petrol rezervini oluşturuyor. 

Diğer yandan Karakas yönetimi gerek ABD’nin uyguladığı yaptırımlar gerek de ekipman eksikliği nedeniyle bu potansiyeli gerçek anlamda kullanamıyor. Latin Amerika ülkesi günde yaklaşık 1 milyon varil petrol üretiyor. Bu yüksek bir rakam olmasına rağmen küresel ham petrol üretiminin sadece yüzde 0,8'ini oluşturuyor.

CNN’in analizinde, ABD’nin benzin üretimine uygun hafif ham petrol çıkardığına ancak Venezuela’daki gibi ağır ham petrole sahip olmadığına dikkat çekiliyor. Ağır ham petrol üretimi dizel, asfalt ya da fabrikalarla diğer ağır ekipmanlarda kullanılıyor. 

Trump yönetiminin, bu petrol kaynaklarına ulaşmak için Maduro’yu devirip yerine "Batı yanlısı" bir lider getirmeyi deneyebileceği yorumu yapılıyor. Böyle bir senaryoda Karakas yönetimine uygulanan ağır ekonomik yaptırımları hafifletilebileceği ve Amerikan petrol şirketlerinin ülkede daha yoğun faaliyet gösterebileceği belirtiliyor.

ABD'nin Karayipler'deki askeri yığınağı

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını bu ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

ABD Dışişleri Bakanlığı, uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu tuttuğu Güneşler Karteli'ni (Cartel de los Soles) terör örgütü ilan etmiş, liderinin Maduro'nun olduğunu öne sürmüştü.

Bölgede eylülden bu yana en az 21 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 83 kişiyi öldürdü. 

Independent Türkçe, CNN, Fox News


55 kartel lideri gizlice gönderildi: Amerika’ya hoş geldiniz!

Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)
Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)
TT

55 kartel lideri gizlice gönderildi: Amerika’ya hoş geldiniz!

Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)
Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)

Meksika gizli operasyonlarla yakaladığı kartel liderlerini Donald Trump'ın baskısıyla ABD'ye teslim etti. 

Wall Street Journal'ın haberinde, çete liderlerinin gönderildiği operasyonlardan ilkinin 9 ay önce gerçekleştiği belirtiliyor. Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi'nin (DEA) eski direktörü Derek Maltz'ın mahkumları "Amerika'ya hoş geldiniz!" diye karşıladığı aktarılıyor. 

İkinci operasyonsa ağustosta yapıldı. Meksika yönetiminin, ABD Başkanı Donald Trump'ın baskısıyla toplamda 55 kartel liderini gönderdiği belirtiliyor. 

Mahkumlar arasında Meksika'nın en büyük suç örgütleri olan Sinaloa, Jalisco Yeni Nesil Karteli ve Zetas çetelerinden üst düzey isimlerin yer aldığı ifade ediliyor. 

ABD'ye iade edilenlerden biri de 1985'te DEA ajanı Enrique "Kiki" Camarena'yı öldürmekle suçlanan Rafael Caro Quintero. 

Amerikalı yetkililer, mahkumların çoğunun Meksika'daki uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ağına dair ilk elden bilgiler paylaşabileceğini bekliyor. Kara para aklama operasyonlarından uyuşturucu kaçakçılığında rüşvet alan siyasetçiler, ordu görevlileri ve finans sektörü yetkililerinin adlarının öğrenilebileceği ifade ediliyor.  

Tutukluların, ceza indirimi veya daha rahat hapishane koşulları karşılığında işbirliğine yanaşabileceğine dikkat çekiliyor.

55 kartel liderinin ABD'ye teslim edilmesi için yürütülen gizli operasyonlarda binlerce Meksikalı özel harekatçının görev yaptığı aktarılıyor. 

20 Ocak-2 Mayıs'ta DEA'in direktörlüğünü geçici olarak üstlenen Maltz, "Ajansımızın tarihinde hiç bu kadar çok sayıda kötü adamın Meksika'dan çıkarıldığını görmemiştik" diyor. ABD'ye teslim edilenler arasında paramiliter Zetas uyuşturucu çetesinin liderleri Miguel Angel ve Omar Trevino kardeşlerin de yer aldığını belirtiyor. 

Trump'ın uyuşturucuyla mücadele önlemlerinin artırılmaması halinde gümrük tarifelerini yükseltme tehdidinin, Meksika'nın mahkumları iade etmesinde önemli rol oynadığı yazılıyor. 

Meksikalı yetkililer, devlet başkanı Claudia Sheinbaum'un bu hamleyle "ABD müdahalesinden kurtulduğunu" söylüyor. Uyuşturucuyla mücadele operasyonlarının artırılmaması durumunda Amerikan ordusunun, Meksika'daki fentanil tesislerini ya da kartel liderlerini hedef alan drone saldırıları düzenleyerek ülkeyi "kaosa sürükleyeceğinden" endişelenildiği belirtiliyor.

Kaynaklar, ABD ve Meksika arasında üçüncü bir mahkum transferiyle ilgili görüşmelerin devam ettiğini de bildiriyor. 

Independent Türkçe, Wall Street Journal, New York Times