KKTC'den Yunanistan Başbakanı'na sert yanıt: Açıklamaları çağ dışı

KKTC'den Yunanistan Başbakanı'na sert yanıt: Açıklamaları çağ dışı
TT

KKTC'den Yunanistan Başbakanı'na sert yanıt: Açıklamaları çağ dışı

KKTC'den Yunanistan Başbakanı'na sert yanıt: Açıklamaları çağ dışı

KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ne resmi ziyarette bulunan Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis'in açıklamalarına tepki göstererek, "Yunanistan Başbakanı'nın açıklamaları çağ dışı. Doğu Akdeniz’de yasa dışı faaliyet arıyorsa Kıbrıslı Rumlar tarafından tek taraflı ve Türklerin haklarının gasp edildiği yapılan faaliyetlere baksınlar” dedi.
KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ne resmi ziyarette bulunan Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis'in Rum lider Nikos Anastasiadis ile yaptığı ortak basın toplantısındaki açıklamalarına sert tepki gösterdi. Özersay, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, “Yunanistan Başbakanı'nın sarf ettiği sözlere ilişkin değerlendirme yapmak istiyorum. Yunanistan Başbakanı'nın açıklamaları çağ dışı. Doğu Akdeniz'de yasa dışı faaliyet arıyorsa Kıbrıslı Rumlar tarafından tek taraflı ve Türklerin haklarının gasp edildiği yapılan faaliyetlere baksınlar” dedi.
“Rumların işgaline baksın” 
Özersay, “Bir kere Türk askerinin Kıbrıs'taki varlığının, bizzat Yunanistan'ın kendisinin bu ülkede düzenlemeye kalkıştığı bir darbeden kaynaklandığını, bir anayasadan kaynaklandığını, bir işgale son vermek üzere yapılmış bir askeri müdahale sonucunda Türk askerinin bu adada bulunduğunu kimseye unutturmaya çalışmasınlar. Yunanistan Başbakanı bir işgal arıyorsa Kıbrıs Cumhuriyeti dediği devletin, Kıbrıslı Rumlar tarafından işgaline bakmasını kendisine tavsiye ederim” dedi. 
Kıbrıs Cumhuriyeti'nde anayasanın çoğunun askıya alındığı ve Türklerin temsil edilmediğine dikkat çeken Özersay, “Anayasasının üçte ikisi askıya alınmış olan, Kıbrıslı Türkleri hiçbir şekilde temsil etmemesine rağmen temsil ediyormuş gibi yapan ve Kıbrıslı Türklerin haklarını gasp ederek bu kadar yıldır bir işgali sürdüren sözde Kıbrıs Cumhuriyeti'nin hükümetinin işgaline bakmasını tavsiye ederim” dedi.
“Önce Rumların yaptığı yasa dışı faaliyetlere bakın” 
Müzakerelerin başlayabilmesi için Doğu Akdeniz'de Yunanistan'ın Türkiye'nin faaliyet gösterdiği parsellerden çekilmesi gerektiğinin altını çizen Özersay, “Müzakerelerin başlayabilmesi için Doğu Akdeniz bölgesinde Türkiye'nin devam ettirdiği yetki alanları içerisindeki faaliyetlere son vermesini ve kapalı Maraş ile ilgili olarak atmayı düşündüğümüz adımlar ile ilgili olarak vazgeçmemiz şartını gündeme getiren sayın yetkiliye de şunları söylemek isterim; eğer Yunanistan Başbakanı Doğu Akdeniz bölgesinde ‘yasa dışı' bir faaliyet veya bir eylem arıyorsa öncelikle Kıbrıslı Rumlar tarafından Kıbrıslı Türklerin haklarını gasp ederek tek yanlı olarak yapılan faaliyetlere baksın” ifadelerini kullandı. 
Kapalı Maraş konusuna değinen Özersay, “Geçen süre zarfında eğer kapsamlı çözüm bağlamında önlerine gelen fırsatları geçmişte değerlendirmiş olsalardı, eğer kendileri o dönemde Kıbrıs Rum Liderine gerekli telkinlerde bulunmuş olsalardı bugün kapalı Maraş diye bir şey olmayacaktı” diye konuştu.  



ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
TT

ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Lübnan'da kendi ifadesiyle ‘Başkan Trump'ın sabrına bağlı’ sınırlı bir zaman dilimi olduğunu vurguladı.

Barrack, New York'ta düzenlediği ve Şarku’l Avsat'ın da davet edildiği basın toplantısında şunları söyledi: “Trump sabrıyla tanınsa da bu sabır sınırsız değil. Lübnan'ı çok seviyor ve belki de Dwight Eisenhower'dan bu yana hiçbir ABD başkanı bu sevgiyi göstermemiştir. Bu ülkeye yönelik samimi takdirlerini ifade etti. Ancak Lübnanlılar harekete geçmeli. Bu fırsatı değerlendirmek zorundalar. Aramızda bir etkileşim var, bu nedenle zaman zaman biraz hayal kırıklığına uğrasam da iyimserim.”

Hizbullah'ın silahları konusunda Barrack, kabine içinde ve üç başkan (Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı) arasında bir uzlaşmaya varılırsa ve Hizbullah ağır silahlarını yavaş yavaş bırakmayı kabul ederse bunun bir başlangıç olacağını söyledi. Barrack sözlerini şöyle sürdürdü: “Lübnan'da herkes hafif silahlar taşıyor ama burada söz konusu olan İsrail'i etkileyebilecek silahlar. Bu desteklenmesi gereken bir süreç ve Lübnan ordusunun silah toplama işini yapabilmesi için güçlendirilmesi gerekiyor. Sorun şu ki orduya bir süredir ödeme yapılmıyor ve bu da engellerden biri. Tüm bu unsurların aynı anda gerçekleşmesi gerekiyor. Lübnanlılar arasında büyük saygı gören Lübnan ordusunun silahların nasıl iade edileceği ve bir iç savaşa yol açmadan nasıl toplanacağı konusunda Hizbullah ile yumuşak bir müzakere yürütmesi için güçlendirilmesi lazım. Çünkü bu silahlar yeraltı garajlarında, mahzenlerde ve evlerin altında saklanıyor.”

Barrack, Lübnan hükümetinin Hizbullah'ın silahlarıyla ilgili olarak gecikmesinin sebebinin iç savaş korkusu olduğuna inanıyor.

ABD elçisi, Suriye ile İsrail arasındaki herhangi bir normalleşmenin doğal olarak Lübnan, İsrail, Irak ve nihayetinde İsrail arasında da normalleşmeyi gerektireceğini belirtti. Barrack, “Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, İsrail'in düşman olmadığını ve mevcut sorunlara çözüm bulmak için İsrail'le görüşmeye ve müzakereye açık olduğunu söylerken tutumunda netti. Bu süreç diğer komşu ülkelerde olduğu gibi kademeli adımlarla başlayacak” ifadelerini kullandı.

Barrack, “Başkan Trump'ın İran'ın bombalanmasına verdiği destek gibi attığı cesur adımlar kısa vadeli de olsa bir fırsatı temsil ediyor. Çünkü İran, Hamas, Hizbullah ve Husiler şu anda geçici bir geri çekilme durumunda. Geri kalan ülkelerin kendilerini yeniden tanımlama şansı var” dedi ve kararın kendilerine bağlı olduğunu vurguladı. Barrack, “Bu adımların zaten atılmakta olduğuna ve herkesin bu yönde ilerlemek için sorumlulukla hareket ettiğine inanıyorum” diyerek sözlerini noktaladı.