NASA, uzay teleskobunun keşfettiği gezegende Dünya dışı yaşamın işaretlerini arayacak

Yeni keşfedilen gezegen (NASA)
Yeni keşfedilen gezegen (NASA)
TT

NASA, uzay teleskobunun keşfettiği gezegende Dünya dışı yaşamın işaretlerini arayacak

Yeni keşfedilen gezegen (NASA)
Yeni keşfedilen gezegen (NASA)

NASA yeni uzay teleskobuyla tespit edilen görece yakın yeni gezegende yaşam belirtileri arayacak.
Yeni Geçiş Halindeki Ötegezegen Araştırma Uydusu (TESS) aracılığıyla tespit edilen ilk yakın Süper Dünya, yeni keşfedilen üç ötegezegenden biri. GJ 357 d ismi verilen bu gezegen, 31 ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızın yörüngesinde dolaşıyor. Gezegen kendi yıldızına “yaşanabilir kuşak” içinde yer almasına yetecek kadar yakın konumda bulunuyor. Yaşanabilir kuşak içindeki bir gezegenin yüzeyinde suyun sıvı halde bulunması mümkün ancak GJ 357 d’nin atmosferinin sıvı suyu barındıracak kadar yoğun ve sıcak olup olmadığını öğrenmek için daha ayrıntılı araştırma gerekiyor.
Astronomy & Astrophysics adlı bilimsel yayında yer alan makalenin ortak yazarı ve Heidelberg’teki Max Planck Astronomi Enstitüsü’nden Diana Kossakowski çalışmalarını şöyle anlattı: 
GJ 357 d yıldızının yaşanabilir kuşağının uzak ucunda yer alıyor; bu kısım kendi yıldızından Mars’ın Güneş’ten aldığı miktarda enerji alıyor. Eğer bu gezegen yoğun bir atmosfere sahipse, ki böyle olup olmadığı gelecek araştırmalarla saptanacak, bu gezegenin sıcaklığını artırmaya yetecek ölçüde ısıyı hapsedebilir ve yüzeyinde sıvı su bulunmasını sağlayabilir.
Astrophysical Journal Letters’da yayımlanan ayrı bir yazı makalenin yazarlarından Cornell Üniversitesi’nden astronomi profesörü Lisa Kaltenegger gezegenin yaşam barındırabileceğini öne sürdü. Kaltenegger şunları söyledi:    
İnsanlığın (keşfettiği) ilk yakın Dev Dünyanın yaşam barındırabilecek olması heyecan verici. Bu TESS’in yardımıyla açığa çıkan ve muazzam bir sonuca ulaşan küçük, zorlu uzay görevimiz. GJ 357 d gezegeni kalın bir atmosferle birlikte, Dünya’daki gibi sıvı suyu yüzeyinde tutuyor olabilir ve biz de yakın zaman içinde devreye girecek yeni teleskoplarla yaşam belirtilerini ortaya çıkartabileceğiz.      
Dünya’yla Güneş arasındaki mesafenin yaklaşık yüzde 20’si kadar uzaklıkta yıldızının etrafında dönen GJ 357 d, yörüngedeki bir turunu 55,7 günde tamamlıyor. GJ 357 isimli M tipi kızıl cüce sınıfındaki yıldızın yörüngesinde 3 gezegen var. Yıldız Güneş’ten yaklaşık yüzde 40 daha soğuk ve Güneş’in yaklaşık üçte biri kütleye ve büyüklüğe sahip. Şubat'ta NASA’nın Güneş sisteminin dışındaki gezegenleri keşfetmek için kullandığı TESS, yıldızdan gelen ışığın her 3,9 günde, küçük bir oranda azaldığını saptadı. Bu etrafında dolanan gezegenlere dair bir ipucuydu.Üç gezegenden en yakın olanı GJ 357 b Dünya’dan yüzde 22 civarında daha büyük ve yörüngesi yıldıza Merkür’ün Güneş’e olan uzaklığından 11 kat daha yakın.
Kanarya Adaları Astrofizik Enstitüsü’nden astrofizikçi Enric Palle şunları söyledi:
GJ 357 b’yi ‘sıcak dünya’ olarak tanımladık. Her ne kadar yaşama ev sahipliği yapması mümkün olmasa da, şimdiye kadar bilinenler arasında üçüncü en yakın geçiş halindeki ötegezegen ve sahip olabileceği atmosferinin bileşimini ölçmek için en iyi kayaç gezegenlerden biri olması kayda değer.



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news