Kaplumbağa embriyoları kendi cinsiyetlerini kendileri belirliyor

Bir embriyo 4,7 dereceye kadar sıcaklık değişikliği tecrübe edebilir (Current Biology)
Bir embriyo 4,7 dereceye kadar sıcaklık değişikliği tecrübe edebilir (Current Biology)
TT

Kaplumbağa embriyoları kendi cinsiyetlerini kendileri belirliyor

Bir embriyo 4,7 dereceye kadar sıcaklık değişikliği tecrübe edebilir (Current Biology)
Bir embriyo 4,7 dereceye kadar sıcaklık değişikliği tecrübe edebilir (Current Biology)

Kaplumbağa embriyolarının yumurtalarının içinde kıpırdayarak kendi cinsiyetlerini belirlemede rol oynadığını ortaya koyan yeni bir araştırma yayımlandı.
Sürüngenlerde cinsiyet kuluçka dönemindeki sıcaklıklar tarafından belirleniyor. Daha sıcak ortamlar dişiler yaratıyor.
Ancak Current Biology'de yayımlanan çalışmaya göre embriyolar yumurtanın içinde kıpırdayarak “Goldilocks Bölgesi”ni (Yaşanabilir Bölge) bulabiliyor ve böylelikle aşırı sıcaklara karşı kendilerini koruyarak dengeli bir cinsiyet oranı oluşturuyor.
Independent Türkçe'de yer alan habere göre bilim insanları tek bir embriyonun yumurta içinde 4,7 dereceye kadar sıcaklık farkı tecrübe edebileceğini ve 2 dereceden yüksek herhangi bir değişimin kaplumbağa yavrularının cinsiyet oranını büyük ölçüde değiştirebileceğini belirledi.
Çalışmanın yardımcı yazarı, Avustralya'daki Macquarie Üniversitesi'nden  Profesör Richard Shine, “Bu sıcaklığa bağlı cinsiyet tayini yapan sürüngen türlerinin Dünya tarihinin sıcaklıkların şimdikinden çok daha yüksek olduğu dönemlerinde nasıl hayatta kaldığını açıklayabilir” dedi.
Ancak bilim insanları bu davranışın kaplumbağaları iklim değiştikçe görülmesi beklenen aşırı yüksek sıcaklıklardan koruyamayabileceğini söylüyor.
Çin Bilimler Akademisi'nden Profesör Wei-Guo Du, “Embriyonun kendi cinsiyeti üzerindeki kontrolü onu insanların neden olduğu, çok daha hızlı gelişen ve dişi ağırlıklı popülasyonlar oluşturması beklenen iklim değişikliğine karşı korumakta yetersiz kalabilir” dedi.
Profesör Du, “Fakat böyle şaşırtıcı bir kontrol seviyesinin böylesine küçük bir organizmada keşfedilmesi, evrimin en azından bazı durumlarda bu tür zorluklarla başa çıkma kabiliyeti sağladığını gösteriyor” diye ekledi.
Araştırmacılar kaplumbağa yumurtalarını laboratuvarda ve açık hava havuzlarında farklı sıcaklıklarda kuluçkaya yatırdı. Yumurtaların yarısına embriyonun sıcaklık sensörlerini bloke eden bir kimyasal olan kapsazepin ilave ettiler.
Yumurtalar çatladıktan sonra termoregülasyona (ısı düzenleme) sahip olmayanlarda kuluçka dönemindeki sıcaklığa bağlı olarak ya tamamen erkek ya da tamamen dişi yavrular oluştuğu tespit edildi. Yumurtalarının içinde hareket ederek sıcaklıklara cevap verebilen embriyolardaysa yavruların yarısı dişi, yarısı erkek oldu.
Bununla birlikte bu davranışın belli sınırları bulunuyor. Profesör Du “Eğer bir yumurta içindeki termal gradyan çok küçükse, embriyo hareket etmek için çok büyükse ya da bu kabiliyeti geliştirmek için çok gençse embriyonik termoregülasyon sınırlı kalabilir” dedi.
Araştırmacılar başka türlerin de riskleri engellemek için benzer yollar geliştirmiş olabileceğini düşünüyor.
Profesör Du, “Gelecekteki çalışmalarımızda iklim ısınmasının kaplumbağalar üzerindeki etkisini engellemek için embriyolar ve anneler tarafından benimsenen diğer davranışsal ve fizyolojik stratejilerin yanı sıra embriyonik termoregülasyonun uyumlayıcı önemine odaklanacağız” diye konuştu.
Geçtiğimiz ay yapılan bir çalışmada, Yeşil Burun Adaları'nda bulunan kilit bir üreme alanında doğan caretta carettaların hepsinin iklim değişikliği nedeniyle dişi doğabileceği belirtilmişti.
Exeter Üniversitesi'nden araştırmacılar düşük emisyon senaryosunda bile 2100'e gelindiğinde yavruların yüzde 99,86'sının dişi olacağını söylüyor.
Marine Ecology Progress Series'de yayımlanan bir makaleye göre şu anda dahi Yeşil Burun Adaları'ndaki yavruların yüzde 84'ü dişi olarak doğuyor.



Çin’den 6G tabanlı elektronik savaş silahı

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Çin’den 6G tabanlı elektronik savaş silahı

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Çinli bilim insanları 6G teknolojisini kullanarak gelişmiş yeni bir silah ürettiklerini ve bu silahın gelişmiş savaş uçaklarını bile şaşırtarak iletişim sistemlerini bozabileceğini iddia ediyor.

Araştırmacılar radyo sinyali işleyen yeni sistemin, modern radar ekipmanlarına karşı avantajlar sağladığını öne sürüyor.

6G silahın, düşman rölelerini engelleyebileceğini ve binlerce sahte sinyal üreterek ABD yapımı F-35 gibi gelişmiş savaş uçaklarının pilotlarını şaşırtabileceğini söylüyorlar.

Çin'in optik alanında yayın yapan hakemli dergisi Acta Optica Sinica'da yayımlanan araştırmaya göre, bu silah aynı zamanda kısa sürede büyük miktarda bilgi iletmek için bir iletişim cihazı görevi de görebiliyor.

Araştırmacılar bunun, "eşzamanlı bir şekilde aynı frekans üzerinden iletişim kurma ve bozma yeteneklerine" sahip, dünyanın kamuya açıklanan ilk sistemi olduğunu belirtiyor.

Bilim insanları şöyle yazıyor:

6G teknolojisinin evrimi, iletişim, radar ve elektronik savaş uygulamalarının birbirine yakınlaşmasını teşvik ediyor.

6G teknolojisi, mevcut 5G sistemlerine kıyasla daha yüksek hız, daha düşük gecikme süresi ve daha fazla kapasite sağlayan en yeni nesil iletişim ağlarını temsil ediyor.

Bu teknoloji, veri aktarım hızlarının 100 Gbps'ye yükselmesini ve gecikme süresinin 1 milisaniyenin altına düşmesini sağlayabilir. Bu, 5G'nin bin katı kapasite anlamına geliyor.

Son gelişmeler 6G'nin, mikrodalga fotonik sistemler denen sistemleri kullanarak foton ve elektronların birlikte işlenmesini mümkün kılması sayesinde gerçekleşiyor.

Bu sistemlerden biri, yüksek performanslı radyo frekansı (RF) sinyal işleme alanında umut vaat eden bir çözüm sunan mikrodalga fotonik filtre (microwave photonic filters / MPF) diye adlandırılıyor.

Entegre mikrodalga fotonik filtreler (integrated microwave photonic filter / IMPF), kompakt, yeniden yapılandırılabilir ve düşük güç tüketen radyo frekanslı iletişim sistemleri sağlama potansiyeli nedeniyle son zamanlarda giderek daha fazla ilgi görüyor.

Yalnızca iletişim veya algılama gibi tekil yeteneklere odaklanan mikrodalga sistemlerden farklı olarak bu mikrodalga fotonik sistemler, düşük kayıp, güçlü parazit önleme özellikleri ve ayarlanabilir esneklikle geniş bant kapasitesine sahip.

Bu özellikler, yüksek hızlı iletim ve sinyalin geriçatılması gibi birden fazla işlevi aynı anda mümkün kılıyor.

Bilim insanları çalışmada, entegre iletişim engelleme işlevine sahip yenilikçi bir mikrodalga fotonik radyo frekansı cihazını tanımlıyor.

Araştırmacılar cihazın, "kompakt, çok işlevli bir mimaride üst seviye sinyal depolama, engelleme ve iletme performansı sergileyerek yeni nesil elektronik savaş alanında çığır açan bir yaklaşım sunduğunu" yazıyor.

Ancak bilim insanları, mevcut 6G teknolojisinin hâlâ "sistem sadeleştirme ve işlevsel geliştirme arasındaki çelişki"yi yaşadığını söylüyor.

SCMP'ye göre, araştırmacılar daha sonraki aşamalarda yeni cihazın bileşenlerini ve güç tüketimini azaltırken sinyal kalitesini ve işleme kapasitesini artırmayı umuyor.

Son gelişmeler, Çin'in 6G iletişim teknolojisi alanındaki hakimiyetini de vurgularken ülke, bu teknolojiye ilişkin dünya çapında en geniş patent koleksiyonuna sahip.

Independent Türkçe