Türkiye ve ABD 'güvenli bölge'de uzlaştı

Türkiye ve ABD 'güvenli bölge'de uzlaştı
TT

Türkiye ve ABD 'güvenli bölge'de uzlaştı

Türkiye ve ABD 'güvenli bölge'de uzlaştı

Türkiye ve ABD, Ankara’da 3 gün süren askeri görüşmelerde Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölgenin inşası, koordinasyonu ve yönetimi için mümkün olan en kısa sürede Ankara’da müşterek harekat merkezinin kurulması hususunda uzlaşı sağladı.
Türkiye Savunma Bakanlığı tarafından, Türkiye ve ABD heyetleri arasında yapılan müzakerelerin ardından 7 Ağustos’ta yapılan yazılı açıklamada, “Suriye’nin kuzeyinde ABD ile koordineli bir şekilde tesis edilmesi planlanan Güvenli Bölgeye yönelik olarak ABD askeri yetkilileriyle Millî Savunma Bakanlığında 5-7 Ağustos 2019 tarihlerinde yapılan görüşmeler tamamlanmıştır” denilerek, Türkiye’nin güvenlik endişelerini giderecek ilk aşamada alınacak tedbirlerin bir an önce uygulanması için bir anlaşmaya varıldığı ifade edildi.
Açıklamada, “Güvenli Bölge tesisinin ABD ile birlikte koordine ve yönetimi için Türkiye’de Müşterek Harekât Merkezinin en kısa zamanda kurulması” ve “Güvenli Bölgenin bir barış koridoru olması ve yerinden edilmiş Suriyelilerin ülkelerine dönmeleri için her türlü ilave tedbirin alınması” konularında mutabık kalındığına dikkati çekildi. Açıklamada daha fazla ayrıntıya ise yer verilmedi.
Öte yandan Türkiye Savunma Bakanı Hulusi Akar, Türkiye ve ABD askeri heyetleri arasında Suriye’nin kuzeydoğusunda önerilen güvenli bölge hususunda yapılan görüşmelerin “olumlu ve yapıcı bir atmosferde” gerçekleştiğini açıkladı. Akar, Türk ordusunun Münbiç ve Fırat’ın doğusunda olası bir askeri operasyon için hazırlıklarını tamamladığını da belirterek, “Toplantıda muhataplarımızın görüşlerimize yaklaştıklarını memnuniyetle müşahede ettik. Oldukça olumlu geçtiğini, oldukça yapıcı yaklaşım içinde olunduğunu söylememiz yanlış olmayacaktır” dedi.
Savunma Bakanı, 7 Ağustos’ta Ankara’da 11. Büyükelçiler Konferansı’nda yaptığı konuşmada, ABD’li müttefikleriyle beraber hareket etmeyi ve çalışmayı arzu ettiklerini belirterek, “Biz bu konuda ABD’li müttefiklerimizle beraber hareket etmeyi, davranmayı, çalışmayı arzu ediyoruz. Eğer bu mümkün olmazsa bu konuda ülkemizin, milletimizin ve bölgedeki dost ve kardeş halkın da güvenliğini, huzurunu sağlamak bakımından yapmamız gereken neyse bunları da yapacağımızı defaatle söylemiş bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Suriye’de güvenli bölge hususunda tüm planlarını tamamladığına da söyleyen Akar, “Planlarımız, hazırlıklarımız, sahadaki birliklerimizin konuşu, duruşu hepsi tamamlanmış vaziyette. Ama biz dost ve müttefik ABD ile birlikte hareket etmeyi arzu ettiğimizi de söyledik, bu şekilde arzu ediyoruz” dedi.
Türkiye, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) ana bileşeni ve Suriye’deki DEAŞ’a yönelik savaşta ABD’nin müttefiki olan Kürt Halkını Koruma Birlikleri’ni (YPG) hedef alan bir askeri operasyona hazırlanarak, Suriye sınırında birkaç aydan bu yana binlerce kuvvet konuşlandırdı.
Güvenli bölge hususunda Ankara’da yapılan görüşmeler, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in 23 Temmuz’da bir heyet ile Ankara’ya yaptığı ziyaretin ardından ikinci görüşme oldu. Jeffrey ile yapılan görüşme, bölgenin derinliği ve boyutları hususundaki farklı pozisyonlar, Türkiye’nin bölgeyi kontrol eden tek taraf olmak ve YPG’nin geri çekilmesini istemesi dolayısıyla başarısız olmuştu.
Görüşmelerin ardından Jeffrey, Türkiye’nin çok sert bir duruş sergilediğini belirterek, “Türkler, bizim için mantıklı olandan daha derin bir bölge istiyor” demişti.
Washington, tüm ağır silahların geri çekildiği 5 ile 14 km’lik bir güvenlik bölgesi önermişti. Bu da Türkiye’nin talep ettiği 32 km’lik alanın yarısından daha azına denk geliyor.
ABD, güvenli bölgenin güvenliğini sağlamak için DEAŞ’a karşı savaşan uluslararası koalisyonda da Avrupalı müttefiklerinden askeri bir varlık istiyor. Ancak Almanya, İngiltere ve Fransa’dan yaptığı tekliflere karşı olumlu bir cevap alamadı.
Türkiye ise, bölgenin kontrolüne sahip tek devlet olmak isterken, bunun için yetkin olduğunu savunuyor. Ama ABD, bu duruma karşı çıkıyor.
ABD Dış Politika Araştırma Enstitüsü’nde Orta Doğu Programı Direktörü Aaron Stein, Reuters’a yaptığı açıklamada, “Ankara, 32 km derinliğindeki bir alanı kontrol etmek istediğini söylerken, ABD’nin bunu kabul etmesi mümkün değil” dedi. Duran müzakereler ışığında Türkiye’nin tek taraflı hareket etmesinin muhtemel olduğunu belirten Stein, Suriye’nin kuzeyindeki Münbiç şehri, sınırdaki Tel Abyad ve Kobani de dahil olmak üzere çok sayıda olası askeri hedefe dikkati çekti.
ABD kuvvetleri, bu 3 alanda farklı düzeylerde faaliyet gösteriyor. Bu durum ABD kuvvetlerinin, Türkiye’nin harekete geçmesi durumunda çatışmalara yakalanma riski taşıdığı anlamına geliyor.
Bir Türk güvenlik yetkilisi, iki taraf arasında bölgenin derinliğine dair anlaşmazlıkların daraldığını belirtirken, “ABD, önerimizde yakın bir noktaya ulaştı. Ancak tam bir anlaşma sağlanmadı” dedi. Türk yetkili, Türkiye’nin derinlik hususunda ısrarcı olduğunu ifade etti. ABD Başkanı Donald Trump da geçen Ocak ayında Twitter üzerinden yaptığı açıklamada 20 millik bir derinliğe dikkati çekerek, Türkiye’nin bu ısrarına değinmişti.
 
Aynı şekilde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen salı günü Türk büyükelçilerle yaptığı toplantıda, YPG’ye dikkati çekerek, “Güney sınırımızda adeta kanser hücresi gibi büyüyen, müttefiklerimizin ağır silahlarıyla büyütülen bu yapı ortadan kalkmadıkça Türkiye kendini emniyette hissedemez” dedi.
Erdoğan ayrıca, “Şayet bugün gerekeni yapmazsak yarın bunu daha ağır bedeller ödeyerek yapmak zorunda kalırız. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarıyla başlattığımız süreci, inşallah çok yakında farklı bir aşamaya geçireceğiz” dedi.
Türkiye, geçen salı günü Suriye’nin sınırına, Halep’in doğusundaki Ayn el-Arab (Kobani) ve el-Hasakah’ın kuzeyindeki Ras el-Ayn bölgelerine askeri takviyeler gönderdi.
Askeri birlikler, zırhlı araçlar ve komando birimlerini içeren Türk takviyeleri, Fırat’ın doğusunda olası bir askeri operasyon hazırlıkları kapsamında Ayn el-Arab’ın karşısındaki Suruç ve Ras el-Ayn’ın karşısındaki Ceylanpınar’a konuşlandırıldı. 
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Ankara’nın ulusal güvenliği korumak için Suriye’nin kuzey güvenliğinde güvenli bölge inşa etme yeteneğine sahip olduğunu ifade etti. Çelik, AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrasında açıklamada bulunarak, Türkiye’nin Suriyeliler için şemsiye olacağını, bölge ve dünya barışına katkıda bulunacak güvenli bölge ve barış koridoru arayışı içerisinde olduğunu vurguladı.
Recep Tayyip Erdoğan’ın Fırat’ın doğusundaki bölgeyle ilgili gelişmelere açıklık getirdiğine dikkati çekerek, bölgede somut adımlar atma değerlendirilmesinin Türkiye’nin güvenlik ihtiyaçları doğrultusunda son aşamaya ulaştığını söyledi.
Türkiye’nin ulusal güvenliğini diyalog, diplomasi, yumuşak veya kaba güçle savunmaya kararlı olduğunu belirten Ömer Çelik, Türkiye’nin müttefiklerinden daha olumlu bir tutum beklediklerini vurguladı.



Paris’ten Beyrut uyarısı: Bölgedeki gerginlik tehlikeli şekilde artıyor

Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
TT

Paris’ten Beyrut uyarısı: Bölgedeki gerginlik tehlikeli şekilde artıyor

Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)

İsrail’in, askeri kapasitesini yeniden inşa ettiği gerekçesiyle Lübnan’daki Hizbullaha karşı geniş çaplı bir operasyon başlatabileceğine ilişkin endişeler giderek artıyor. Son haftalarda İsrail medyasında sıkça dile getirilen bu iddialar, pazar günü Beyrut’un güney banliyölerinden Haret Hreik’te Hizbullah’ın bir numaralı askeri yetkilisi Heysem Tabtabain’in hedef alınmasıyla sahada da kendini gösterdi.

Aynı zamanda İsrail’in atacağı olası adımlar hem Lübnan içinde hem de uluslararası çevrelerde ciddi kaygılara yol açıyor. Bu bağlamda, her zamanki gibi en hızlı tepkiyi veren ülke Fransa oldu. Paris, ismini vermeden Hizbullah’ın üst düzey bir komutanını hedef alan saldırıdan duyduğu endişeyi açıkladı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçen cumartesi CNBC Arabiya’ya verdiği röportajda Lübnan’daki durumun “son derece kırılgan” olduğunu ve önümüzdeki dönemin “belirleyici” nitelikte olacağını vurgulamıştı.

Fransız Dışişleri Sözcüsü Pascal Confavreux, pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında, “23 Kasım Pazar günü Beyrut’u hedef alan İsrail saldırısının, zaten son derece gergin olan ortamda tırmanma riskini artırdığı için Fransa’da derin bir endişe yarattığını” söyledi.

Fransa, her açıklamasında olduğu gibi tüm taraflara itidal çağrısında bulunarak, tehditlerin raporlanması için oluşturulan ateşkes izleme mekanizmasının önemine dikkat çekti. Paris, geçen yıl kurulan ve bir ABD’li generalin başkanlık ettiği, bir Fransız subayın ise başkan yardımcılığı görevini üstlendiği bu mekanizmada aktif rol oynuyor. Mekanizmada Lübnan, İsrail ve Birleşmiş Milletler de yer alıyor.

fgth
Güney Lübnan'da İsrail'in Manara yerleşim birimine bakan bir UNIFIL gözlem noktası (EPA)

Fransa, bu mekanizmayı “taraflarca tanınan ve tek taraflı adımların engellenmesi ile hem Lübnan hem de İsrail’de sivillerin güvenliğinin sağlanması için gerekli çerçeve” olarak değerlendiriyor. Ancak mekanizmanın temel sorunu, geçen yıl imzalanan 27 Kasım 2024 Ateşkes Anlaşmasından bu yana İsrail’in günlük askeri operasyonlarını durdurmasını sağlayamaması. İsrail bu operasyonları, Hizbullah’ın ateşkese uymadığı ve askeri altyapısını yeniden inşa ettiği gerekçesiyle sürdürüyor. Fransız açıklaması, Paris’in “Lübnan’ın egemenliği ve toprak bütünlüğüne bağlılığını” yeniden teyit ediyor.

Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Macron’un Ortadoğu ve Kuzey Afrika danışmanı Anne-Claire Legendre, iki günlük bir ziyaret için Beyrut’a giderek üç üst düzey yetkili, Lübnan ordusu komutanı ve UNIFIL temsilcileriyle görüşmüştü


AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan ile iş birliğinde sınır yok

Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
TT

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan ile iş birliğinde sınır yok

Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)

Üst düzey bir Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan’la iş birliğinin ‘sınırı olmadığını’ belirterek, Riyad’ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkeze dönüştüğünü, reform hızının yüksek olduğunu, değişime açık bir tutum sergilediğini ve net bir vizyona sahip olduğunu söyledi.

Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda, Brüksel’in Suudi Arabistan-Avrupa iş birliği için geniş ufuklar gördüğünü vurguladı. Sikela, bu iş birliğinin yalnızca ikili düzeyde değil; Afrika, Orta Asya, Güney Asya, Pasifik ve Karayipler’de de güçlü bir potansiyel taşıdığını ifade etti.

yhju
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)

Sikela, Riyad’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) Küresel Sanayi Zirvesi’ne katılımı sırasında yaptığı açıklamada, sürdürülebilir sanayi kalkınması, istihdam yaratma ve katma değer üretme başlıklarının küresel ekonominin ihtiyaçlarıyla örtüştüğünü belirtti.

UNIDO Küresel Sanayi Zirvesi

Jozef Sikela, Suudi Arabistan’ın UNIDO Küresel Sanayi Zirvesi’ne ev sahipliği yapmasının yerinde bir adım olduğunu belirterek, AB’nin UNIDO ile toplam taahhüt tutarı 350 milyon dolara yaklaşan 38 aktif program yürüttüğünü açıkladı. Sikela, “UNIDO’nun en büyük ortağı ve en büyük gönüllü katkı sağlayanı biziz” ifadesini kullandı.

Sikela, sanayi, ticaret ve enerji bakanlığı geçmişine de atıfta bulunarak, zirveyi Suudi yetkililerle görüşme fırsatı olarak değerlendirdiğini belirtti. Suudi bakanlarla, Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu (PIF) temsilcileriyle ve şirketlerle bir araya geldiğini ifade eden Sikela, iş birliğinin yalnızca AB ile Suudi Arabistan arasında değil, dünyanın başka bölgelerinde de derinleştirilebileceğini söyledi. Sikela, “Yenilenebilir enerji, hidrojen, madencilik, çevrenin korunması, eğitim ve mesleki gelişim gibi alanlarda aynı önceliklere sahibiz” dedi.

Suudi Arabistan’la ilişkiler hız kazanıyor

Sikela, Suudi Arabistan ile ilişkilerin ‘çok güçlü bir ivme kazandığını’ vurguladı. Geçen yıl Brüksel’de AB ile Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) arasındaki ilk zirvenin düzenlendiğini hatırlatan Sikela sözlerini şöyle sürdürdü: “Krallık, Körfez’deki en büyük ticaret ortağımız ve ekonomisini çeşitlendiren, net vizyona sahip bir ülke.”

sdefrgt
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Avrupa ile Suudi Arabistan arasındaki iş birliğinin sınırları olmadığını vurguladı. (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyonu’nun ülkeyi Avrupa şirketleri ve yatırımcıları için çok cazip bir merkez haline getirdiğini belirterek, “Neden? Çünkü net bir vizyona sahip olmak, net bir yön anlamına geliyor ve yatırımcıların aradığı da bu: istikrar ve öngörülebilirlik. 2030 Vizyonu, yatırımcılara gelecek konusunda güven veriyor” şeklinde konuştu.

Sikela, “Bu vizyonu Avrupa ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerdeki bakış açımız ve bölge ile dünya konusundaki sorumluluğumuzla birleştirebilirsek, iş birliğinin sınırı olmaz; çünkü ortak gündemimiz çok geniş” ifadelerini kullandı.

Jozef Sikela’ya göre Suudi Arabistan, ekonomisini çeşitlendirmeye ve yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirmeye odaklanıyor; bu öncelikler Avrupa’nın aynı alanlara gösterdiği ilgiyle örtüşüyor. Aynı durum, ortak çalışma alanı olarak görülen Orta Asya için de geçerli.

Sikela sözlerine şöyle devam etti: “Bu perspektiften bakıldığında Brüksel, Suudi Arabistan-Avrupa iş birliği için güney ülkelerinde geniş fırsatlar görüyor. PIF, Afrika, Orta Asya, Güney Asya, Pasifik ve Karayipler’de aktif; bu bölgeler aynı zamanda AB’nin ‘Global Gateway’ (Küresel Geçit) girişimi kapsamında değerlendiriliyor.”

‘Global Gateway’… Geleceğe yatırım

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, AB’nin benimsediği Global Gateway girişiminin, partner ülkelerde sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek amacıyla yatırım, teknoloji ve Avrupa standartlarını kullanarak uygulanan stratejik bir yatırım programı olduğunu vurguladı.

ty
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Vizyon 2030'un yatırımcılara gelecek konusunda güven verdiğini söyledi. (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, “Temel hedef geleceğe yatırım yapmak, bu da varlıklara yatırım yapmadan önce insanlara yatırım yapmayı içeriyor” dedi.

Sikela’ya göre AB ve üye ülkeler, dünyadaki kalkınma harcamalarının en büyük kaynağı; küresel harcamaların yüzde 40’ından fazlasını sağlıyorlar, oysa ekonomileri dünya üretiminin yalnızca yüzde 16’sını oluşturuyor.

Sikela, başlangıçta 2027’ye kadar 300 milyar euro hedeflendiğini, bu hedefin neredeyse bu yıl gerçekleştirildiğini ve bu nedenle hedefin 2027’ye kadar 400 milyar euroya yükseltildiğini belirtti.

Jozef Sikela, girişimin ‘eşit ortaklığa dayandığını ve ülkelere şart dayatmak veya dengesiz ilişkilere çekmek yerine güç kazandırmayı hedeflediğini’ ifade ederek, bunun giderek parçalanan bir dünyada geniş kabul gördüğünü söyledi.

İş birliğinin derinleştirilmesi

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri, Global Gateway girişimini Suudi yetkililerle görüştüğünü ve iki tarafın çıkarına hizmet edecek iş birliği fırsatlarını ele aldıklarını belirtti.

Sikela, “Girişim, ortak çıkarı olan partnerler için kapalı değil. Suudi kurumlarının ve özel sektör yatırımlarının katılımını memnuniyetle karşılıyoruz. AB ile Suudi Arabistan arasında iş ortamının iyileştirilmesi konusunu da tartıştık. İlişkileri derinleştirecek ek adımlar bekliyoruz. Yapılacak çok iş var, ancak ilerleme hızlı ve doğru yoldayız” şeklinde konuştu.

Gelecek için büyük potansiyel

Sikela, Avrupa-Suudi Arabistan ilişkilerinin önümüzdeki beş yıldaki perspektifi sorulduğunda, Suudi Arabistan’ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini vurguladı. Sikela, “Bugün bir bankacı olsaydım, Avrupa şirketlerine Suudi Arabistan’a ilgilerini artırmalarını tavsiye ederdim. Çünkü burası istikrarlı, öngörülebilir ve geleceğe yönelik büyük bir potansiyele sahip bir ortam” ifadelerini kullandı.

gty
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Şarku’l Avsat'a verdiği röportaj sırasında (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, “Suudi Arabistan’daki en büyük çekim unsurları, reformların hızı, değişime açıklık ve net vizyondur. Siz bir vizyon belirlediniz ve hükümetin bu vizyona bağlı olduğuna eminim; bunu her gün gösteriyorlar” dedi.

Jozef Sikela sözlerini şu ifadeyle tamamladı: “İşte AB ile Suudi Arabistan arasındaki iş birliğini tamamen farklı bir seviyeye taşımak için üzerine inşa etmek istediğimiz temel budur.”


Moskova'nın faaliyetleri artarken İngiliz Donanması Rus fırkateynini ve petrol tankerini durdurdu

İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
TT

Moskova'nın faaliyetleri artarken İngiliz Donanması Rus fırkateynini ve petrol tankerini durdurdu

İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)

İngiltere Savunma Bakanlığı, dün yaptığı açıklamada, İngiliz devriye gemisinin Manş Denizi'nde takip ettiği bir Rus firkateyni ve petrol tankerini durdurduğunu, Rus donanmasının İngiliz suları etrafındaki faaliyetlerinin son iki yılda yüzde 30 arttığını belirtti.

Bakanlık, Kraliyet Donanması devriye gemisi HMS Severn'in son iki hafta içinde Manş Denizi'nden geçiş yapan Rus firkateyni RFN Stoyky ve tanker Yelnya'yı durdurduğunu açıkladı.

AP’ye göre Severn, sonunda izleme görevini Bretonya açıklarında kimliği belirsiz bir NATO müttefik gemisine devretti.

Bakanlık, İngiltere'nin, kıyılarında konuşlu gemilere ek olarak, NATO'nun Kuzey Atlantik ve Arktik bölgesindeki Rus gemileri ve denizaltılarını izleme misyonu kapsamında İzlanda'ya üç Poseidon keşif uçağı konuşlandırdığını bildirdi.

Bu haber, Savunma Bakanı John Healey'nin gazetecilere, Rus casus gemisi Yantar'ın İskoçya açıklarındaki faaliyetlerini izleyen keşif uçağı pilotlarına lazer ışınları tuttuğunu söylemesinden sadece birkaç gün sonra geldi.

İngiltere, Yantar'ın eylemlerini "pervasız ve tehlikeli" olarak nitelendirerek, topraklarına yönelik herhangi bir ihlale yanıt vermeye hazır olduğunu belirtti.

Haley çarşamba günü yaptığı açıklamada, "Rusya'ya ve Putin'e mesajım şu: Sizi görüyoruz ve ne yaptığınızı biliyoruz" dedi.

Londra'daki Rusya Büyükelçiliği, Haley'nin sözlerine, İngiliz hükümetini "askeri bir saplantıyı körüklemekle" suçlayarak yanıt verdi ve Moskova'nın Birleşik Krallık'ın güvenliğini baltalamaya çalışmadığını ifade etti.