​Kazakistan DEAŞ gelinlerini rehabilite ediyor

Kazakistanlı DEAŞ kadınları doktor ve psikiyatristlerin hizmet verdiği bir rehabilitasyon merkezinde (New York Times)
Kazakistanlı DEAŞ kadınları doktor ve psikiyatristlerin hizmet verdiği bir rehabilitasyon merkezinde (New York Times)
TT

​Kazakistan DEAŞ gelinlerini rehabilite ediyor

Kazakistanlı DEAŞ kadınları doktor ve psikiyatristlerin hizmet verdiği bir rehabilitasyon merkezinde (New York Times)
Kazakistanlı DEAŞ kadınları doktor ve psikiyatristlerin hizmet verdiği bir rehabilitasyon merkezinde (New York Times)

Kazakistanlı genç kadın tatilde Türkiye’ye gideceğini zannederken kendisini Suriye’de bulduğunu ve DEAŞ militanı kocası tarafından kandırıldığını söyledi. Bir gün dahi olsun örgüt ideolojisine sempati duymadığını iddia etti. Ancak Kazakistan’da hükümetin görevlendirdiği psikiyatristler duymaya alışkın oldukları bu hikâyelere takılmıyor. Bu nedenle onlar, Aida Sarina isimli genç kadını ve onun gibi günün birinde terör örgütü DEAŞ’a katılmış onlarca kadını dini radikalizm konusunda tedavi etmek için rehabilitasyon programına alıyor.
25 yaşındaki Sarina bu konuda şöyle diyor; “Tehlikeli olup olmadığımızı bilmek istiyorlar.”
Hemen hemen her Batı ülkesinden ve dünyanın geri kalan devletlerinin çoğundan farklı olarak Kazakistan, Sarina örneğinde olduğu gibi örgütteki faaliyetinin sadece ev işleriyle sınırlı olduğunu belirten kadınları - radikal düşünceleri tedavi etme programının işe yaradığını gösteren deliller olmamasına rağmen ve çok büyük bir dikkatle - tutuklamak yerine rehabilitasyon programına dahil etmeyi tercih ediyor.
Tıpkı bir film sahnesi gibi; Kazakistan’ın batısındaki çölde bulunan küçük bir otel, hükümetin terör zanlısı olarak nitelediği bu kadınlarla doldurulmuş.
Kazakistan aynı şekilde, ani bir şekilde tutuklanma ve 10 yıl hapis cezasıyla karşılaşma ihtimaline rağmen erkeklerin de geri dönmelerine izin veriyor. Ancak bu teklifi şuana kadar sadece birkaç kişi kabul etti.
İyi Niyetler Rehabilitasyon Merkezi adı verilen tedavi merkezindeki kadınlara, sıcak yemek hazırlaması, çocuklarıyla ilgilenmelerine yardım etmesi, doktor ve psikiyatristlerden tedavi almaları için kadın bakıcılar tahsis edildi. Zira burada terör örgüt mensuplarına yönelik ‘yumuşak dokunuşlar’ adı verilen yeni bir yöntem deneniyor.
Bayan Sarina’ya göre, bu merkezdeki yaşamı ile Kürtlerin kontrolündeki Suriye’nin kuzeydoğusunda bulunan mülteci kampındaki yaşamı arasında büyük fark var. Özellikle de dünya ülkelerinin terör örgütünün otoritesi altındaki binlerce kişinin geri dönmesini reddettiği bir süreçte.
Sarina, hâlihazırda ne hissettiği soran birinin bulunmasının müthiş bir şey olduğunu söylüyor ve ekliyor, “Bu, tıpkı annenin anaokulundan seni almayı unutması ve aniden hatırlayarak senin için geri dönmesi gibi bir durum. Bize böyle davranıyorlar.”
Rehabilitasyon merkezindeki profesyonel kadın psikiyatristler DAEŞ’lı kadınlara suçlu muamelesi yapmak yerine onları tecrübeleri hakkında konuşmaya teşvik ediyor.
Uyguladıkları tedavi yöntemini anlatan Lyazzat Nadirshina isimli kadın psikiyatrist, “Biz, içlerindeki olumsuz duyguları dinliyoruz. Bu duyguları ve kabarma nedenlerini dinliyoruz. Çoğu zaman bunlar annesine kızan küçük bir kız çocuğunun duygularına benziyor” ifadelerini kullanıyor.
Programı organize edenler, uzun süre boyunca hapiste tutulmaları halinde radikal fikirlere daha fazla eğilim gösterebilecek onlarca kadının tedavi edilmesi amacıyla rehabilitasyon merkezinin geçen yılın ocak ayında kurulduğunu belirtiyorlar. Ayrıca programın topluma sağlayacağı yararın bu kadınlara kazandırdığı faydadan çok daha fazla olduğuna dikkati çekiyorlar.
DEAŞ terör örgütü, 2014’ten bu güne kadar, daha fazla yayılma amacıyla 80 devletten aileleriyle birlikte 40 binin üzerinde yabancı uyruklu militan topladı. ABD destekli Kürt milisler halen DEAŞ’ın Suriye’deki yabancı takipçilerinden en az 3 binini gözaltında tutuyor.
Amerikalı diplomatlar, söz konusu militanların vatandaşı olduğu ülkelere geri dönmeleri noktasında bazı devletlerdeki yönetimlere baskı uyguluyor. Ancak bu baskıların büyük oranda başarılı olduğu söylenemez.
Lahey'deki Uluslararası Terörle Mücadele Merkezi’nde dini radikalizm alanında uzman Liesbeth van der Heide, “İçerdiği büyük riskleri göz önüne alınca hükümetlerin bu tecrübeye yanaşmadıkları görülüyor. Daha da önemlisi on yıllara dayanan radikalizm tedavi programlarına ilişkin çalışmalar, gözle görülür sonuçlar veremedi” dedi.
“Hükümetler bu programları, Neo-Naziler, Kızıl Tugaylar, İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) ve diğer grupların militanları üzerinde denedi ve karışık sonuçlar aldılar” diyen Heide, “Bunların rehabilitasyon programlarına gitmelerinin gerçekten bir faydası oldu mu?” diye sordu ve kendisi cevapladı, “Bilmiyoruz.”
Uyuşmazlık Analizi ve Önlem Merkezi Direktörü Yekaterina Sokirianskaya, “Radikalizmi tedavi etme programları hiçbir garanti vermez. Ancak ne adına olduğu belirsiz idam, hapis ve cezalara karşı bir alternatiftir” ifadelerini kullandı.
Batı hükümetleri bunlara karşı az sempati gösteriyor. İntiharcı kadınların sayıları oldukça az. Buna rağmen İngiltere ve Avustralya, DEAŞ’a katılan vatandaşlarının vatandaşlığını düşürdü. Fransa, vatandaşlarının Irak’ta yargılanmalarına izin verdi. Burada ise yüzlercesi idama mahkûm edildi.
Kazakistan, daha önce de başka ülkelerin topraklarındaki nükleer atıkları temizleme hususu gibi küresel sorunlara diplomatik yollarla çözüm bulmaya çalışmıştı. Kazakistan, şimdiye kadar Suriye’deki tüm vatandaşlarının geri dönmesine onay veren tek ülke. Şuana dek ülkesine dönen Kazakistanlı sayısının 548’e ulaştığı belirtiliyor.
Program yaklaşık bir ay sürüyor. Kadınlar bireysel ve küçük gruplar halinde psikiyatristlerle görüşüyorlar. Bu süreçte yerel oyuncuların rol aldıkları ve radikalizmin zararları ile ahlaki öğretilerin işlendiği tiyatrolar ve sanatsal faaliyetlerle tedavi yöntemleri uygulanıyor.
Programdaki müfredatın hazırlanmasına katkı sunan bir sivil toplum örgütü yöneticisi Alim Shaumetov, “Suçlu olduklarını kabul ettikleri zaman, inanmayanlara karşı saygılı olmaya söz vermeleri ve çalışmalarını kararlılıkla sürdürenleri başarılı addediyoruz ”dedi.
Shaumetov, “Yüzde 100 garanti sunmuyoruz. Yüzde 80 başarı elde edebilirsek, bu da aynı zamanda bir başarı anlamına geliyor” diyor.
Kadın psikiyatrist Nadirshina, kadınların DEAŞ otoritesi altında yaşadıkları korkuların radikalizmi tedavi etmede yardımcı bir unsur görevi üstlendiğini ifade etti.
Merkezde tedavi gören kadınların son yıllarda ve aylarda içinde oldukları güvensiz ortama işaret eden Nadirshina, tesis edilecek bir güven ortamının söz konusu kadınların radikalizmden kurtulmasında kullanılabileceğini söyledi.
Nadirshina, polisin sıkı soruşturmaları gibi bu hassas dönemde hükümetten gelecek herhangi bir tehdidin ters etki yaratabileceğine dikkat çekerek, erkek askerlerin kadınları korkutmamaları yönünde katı talimatlara tabi olduklarını belirtti.
Bununla birlikte çoğu analist, terörist eşleri tarafından dövülen ve mecbur bırakılan DEAŞ’lı gelinler için tamamen çaresiz genç kadın portresinin çizilmesine de karşı çıkıyor. Zira bu kadınlardan bazılarının savaşlara katıldıkları ve bilfiil silah taşıdıkları gerçeğine dikkat çekiliyor. Bu nedenle DEAŞ’lı kadınlara nasıl davranılacağı hususu bir muammaya dönüşüyor: Kurban ile cani arasında bir yerde gidip gelen muamma.



İsrail Güvenlik Kabinesi işgal altındaki Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim birimini onayladı

İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
TT

İsrail Güvenlik Kabinesi işgal altındaki Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim birimini onayladı

İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)

İsrail Güvenlik Kabinesi dün  (Perşembe) geç saatlerde, Maliye Bakanı ve Savunma Bakanlığı'nda Yerleşimden Sorumlu Bakan Bezalel Smotriç tarafından sunulan, İşgal altındaki Batı Şeria’da 19 yeni yerleşim biriminin inşası ve mevcut bazı kaçak yerleşimlerin yasallaştırılmasına yönelik planı onayladı.

Aşırı sağ çizgideki Kanal 14, yeni planın onaylandığını ilk duyuran medya kuruluşu oldu. Haberde, yeni yerleşim birimlerinin kurulmasının ve daha önce kaçak statüsünde olan bazı noktaların yasallaştırılmasının yanı sıra, İsrail’in 2005’te Gazze ve Kuzey Batı Şeria’dan çekilme planı kapsamında boşalttığı yerleşimlere geri dönüşün de öngörüldüğü aktarıldı.

Söz konusu yerleşimlerin bir bölümü Batı Şeria’nın merkezinde, bir kısmı ise kuzey ve güney bölgelerinde, Kudüs çevresine kadar uzanıyor.

sddf
İsrail'in aşırı sağcı maliye bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (Arşiv - AFP)

İsrail Güvenlik Kabinesi onayıyla, daha önce boşaltılan Ganim ve Kadim yerleşimlerinin Cenin yakınlarında yeniden inşa edilmesinin yolu açıldı. Aynı bölgede aylardır devam eden süreçle birlikte Homeş ve Sanur’un da yeniden kurulması kararlaştırılmıştı. Kanal 14, bu gelişmeleri tam anlamıyla kuzeydeki eski yerleşimlere dönüşün tamamlanması şeklinde değerlendirdi ve Smotriç’in hamlesini yerleşim dünyasında gerçek bir devrim olarak nitelendirdi.

Birkaç ay önce de Güvenlik Kabinesi, Batı Şeria’da 22 yeni yerleşimin yasallaştırılması ve inşasına yönelik benzer bir planı kabul etmişti.

Yeni kararla birlikte, her bir yerleşim için hızlandırılmış teknik ve imar hazırlık sürecinin başlatılacağı bildirildi. Kanal 14’ün haberinde, adımın “2005’teki çekilme planıyla ağır darbe alan yerleşim projesinin tarihi bir şekilde düzeltilmesi” olarak görüldüğü ifade edildi.

ds
İsrailli yerleşimciler, işgal altındaki Batı Şeria'da yakınlardaki bir yerleşim karakolunun yakınlarında eşeklere binerek keçi ve koyun sürülerini otlatıyorlar (Arşiv - AFP)

Filistin tarafı karara sert tepki gösterdi.  Filistin'e bağlı Duvar ve Yerleşimlere Karşı Direniş Kurumu Başkanı Müeyyed Şaban, İsrail’in bu adımını “Filistin coğrafyasını ortadan kaldırmaya yönelik kolonyal bir proje kapsamında yürütülen yarış” olarak tanımladı. Şaban, bunun ilhak, ayrımcılık ve toprakların tamamen Yahudileştirilmesi hedeflerini açıkça ortaya koyan tehlikeli bir tırmanış olduğunu söyledi.

ssdc
Kudüs'ün doğusundaki İsrail yerleşimi Ma'ale Adumim'i gösteren bir fotoğraf  (AFP)

İsrail basını da Smotriç’in planlarının kapsamını gündeme taşıdı. Yediot Aharonot birkaç gün önce yayımladığı haberinde, bakanın Batı Şeria’daki yerleşim faaliyetlerini genişletmeyi amaçladığını, 2026 bütçesine bu doğrultuda milyarlarca şekelin ayrıldığını yazdı. Gazeteye göre bütçe, yeni yerleşimler kurulmasını, mevcutların statülerinin düzenlenmesini, altyapı projelerini, yol açmayı ve sağlık, eğitim ile kültür kurumlarının inşasını da kapsıyor.

Aynı haberde, Smotriç’in özellikle Kuzey Batı Şeria’ya yeniden yerleşimi merkez alan bir plan yürüttüğü, çekilme planı kapsamında “yeşil hattın içine” taşınan bazı askeri üslerin yeniden bölgeye taşınmasının değerlendirildiği aktarıldı. Yerleşimci liderlerin hedefinin, 2005’te boşaltılan kuzeydeki yerleşimlere tekrar nüfus yerleştirmek ve uzun vadede Batı Şeria’ya bir milyon yerleşimci taşımak olduğu ifade edildi.


Putin: İran ile ilişkilerimiz olumlu yönde gelişiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
TT

Putin: İran ile ilişkilerimiz olumlu yönde gelişiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bugün Türkmenistan’da düzenlenen uluslararası bir forum kapsamında İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile yaptığı görüşmede, Moskova ile Tahran arasındaki ilişkilerin ‘son derece olumlu bir şekilde geliştiğini’ söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Rus haber ajansı Sputnik’ten aktardığına göre Putin, görüşmede, Rusya’nın Birleşmiş Milletler’de (BM) İran’ın nükleer programı konusunda Tahran ile yakın koordinasyon içinde çalıştığını ifade etti.

dfrgt
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)

Putin, iki ülkenin Buşehr Nükleer Santrali başta olmak üzere çeşitli alanlarda iş birliği yürüttüğünü, ayrıca Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru gibi altyapı projelerinde birlikte çalıştıklarını belirtti. Rus lider, gaz ve elektrik sektörlerinde ortaklık imkanlarının da değerlendirildiğini dile getirdi.

Pezeşkiyan ise görüşmede, Tahran’ın Moskova ile imzalanan kapsamlı stratejik ortaklık anlaşmasının tüm maddelerine bağlı olduğunu vurguladı.


Fildişi Sahili, El Kaide ile bağlantılı militanlara karşı koymak için ABD casus uçaklarını görevlendirmeyi planlıyor

Casus uçak
Casus uçak
TT

Fildişi Sahili, El Kaide ile bağlantılı militanlara karşı koymak için ABD casus uçaklarını görevlendirmeyi planlıyor

Casus uçak
Casus uçak

Fildişi Sahili’nden iki güvenlik yetkilisi, ülkenin ABD Başkanı Donald Trump yönetiminden, El Kaide bağlantılı militanlara karşı sınır ötesi operasyonlarda kullanılmak üzere ülkenin kuzeyine Amerikan keşif uçakları konuşlandırmasını talep ettiğini söyledi. Yetkililer, Washington’dan gelecek kararın gelecek yıl netleşmesini beklediklerini belirtti.

Terörle mücadelede görevli üst düzey bir yetkili, Abidjan ile Washington’ın bölgesel güvenlik ihtiyaçları konusunda mutabakata vardığını, ancak zamanlamanın hâlâ kesinleşmediğini ifade etti.

Beyaz Saray yorum talebine yanıt vermezken, Pentagon şu anda Fildişi Sahili’nde operasyon planı olmadığını açıkladı. ABD Dışişleri Bakanlığı ise değerlendirme yapmaktan kaçındı, ancak “Amerikan çıkarlarıyla bağlantılı olduğunda terörle mücadele hedeflerimizi sürdürmeye devam edeceğiz” açıklamasını yaptı.

Fildişi Sahili Savunma Bakanlığı da yorum talebine yanıt vermedi.

Washington, geçen yıl Batı Afrika’daki ana üssünü kaybetmişti. Nijer’in güvenlik desteği için Rusya’ya yönelmesi üzerine ABD, 100 milyon dolar değerindeki insansız hava aracı (İHA) üssünden çıkarılmıştı.

Bu üs, Sahel bölgesinde El Kaide ve DEAŞ bağlantılı gruplara ilişkin kritik istihbarat sağlıyordu. Küresel Terörizm Endeksi’ne göre, geçen yıl bölgede bu gruplarla bağlantılı faaliyetler nedeniyle 3 bin 885 kişi hayatını kaybetti. Bu sayı, dünya genelindeki terör kaynaklı ölümlerin yarısına denk geliyor.