Bağdat’ta Haşdi Şabi’ye ait cephanelik patlamasına ilişkin çelişki iddialar

Iraklı sivil dün, Bağdat'ın güneybatısında Haşdi Şabi’ye ait bir cephanelik deposunda meydana gelen patlamadaki hasarı inceliyor (EPA)
Iraklı sivil dün, Bağdat'ın güneybatısında Haşdi Şabi’ye ait bir cephanelik deposunda meydana gelen patlamadaki hasarı inceliyor (EPA)
TT

Bağdat’ta Haşdi Şabi’ye ait cephanelik patlamasına ilişkin çelişki iddialar

Iraklı sivil dün, Bağdat'ın güneybatısında Haşdi Şabi’ye ait bir cephanelik deposunda meydana gelen patlamadaki hasarı inceliyor (EPA)
Iraklı sivil dün, Bağdat'ın güneybatısında Haşdi Şabi’ye ait bir cephanelik deposunda meydana gelen patlamadaki hasarı inceliyor (EPA)

Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi ve beraberindeki Şii milis gücü Haşdi Şabi komutanları dün, Bağdat’ın güneyindeki Haşdi Şabi’ye ait es-Sakr Kamp’ında bulunan cephanelik deposundaki yangın nedeniyle meydana gelen patlama sonrası olay yerini inceledi. Patlama, bölge sakinleri arasında büyük bir paniğe neden oldu.
Irak Başbakanlık Ofisi tarafından konuya ilişkin yapılan açıklamada, Başbakan Abdulmehdi’nin patlama sonrası alınan önlemleri incelediği, farklı taraflardan aktarılan ilk raporları dinlediği ve yaralanan vatandaşların durumu hakkında bilgi aldığı bildirildi. Açıklamada ayrıca patlama sonucu 1 sivilin hayatını kaybettiği de duyuruldu.
Olayın nedeninin açıklığa kavuşturulması için soruşturmanın tamamlanması gerektiğine dikkat çeken Abdulmehdi “Bu tür talihsiz olayların tekrarlanmaması için silahlı kuvvetlerimize ait tüm askeri kışla ve mühimmat depolarında, güvenlik prosedürleriyle ilgili gerekli düzenlemelerin yapılması için talimatlar verildi” ifadelerini kullandı.
Öte yandan patlamanın nedeni hakkında çelişkili ifadeler gündeme geldi. Kimisi cephaneliğin ABD ya da İsrail uçakları tarafından vurulduğunu öne sürerken kimisi de teknik nedenlerden dolayı patlamanın gerçekleştiğini iddia ediyor. Ayrıca kampın kime ait olduğu ve cephanelikteki silahların niteliği hakkında da birbirine tezat haberler yayınlanıyor.
İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Saad Maan ise konuya dair yaptığı açıklamada söz konusu cephaneliğin Haşdi Şabi’ye ait olduğunu belirterek ‘’ Patlama sonucu aralarında Irak Federal Polis Güçleri’ne bağlı 2 polisin ve 4 Haşdi Şabi milisinin de bulunduğu 13 kişi öldü. Patlama son derece güçlüydü’’ dedi.
Eski Irak Başbakan Yardımcısı ve Sadr Hareketi eski Lideri Baha el-Araci ise Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Es-Sakr kampında meydana gelen patlama incelendiği zaman cephanelikteki silahların ne Irak Silahlı Kuvvetleri ne de Haşdi Şabi milisleri tarafından kullanılmadığı ortaya çıktı. Dolayısıyla silahların bize komşu bir devlet tarafından emanet edildiğini düşünüyoruz. Patlama, hain bir Iraklı sayesinde bu emanetten haberdar olan bir sömürge devletinin cephaneliği hedef alması sonucu meydana geldi” ifadelerini kaydetti.
Şarku’l Avsat’a konuşan bir güvenlik yetkilisi ise “Bir tarafta ABD ve İsrail’in, diğer bir tarafta ise İran ve Irak’taki müttefiklerin olduğu kemik kıran bir savaşın gerçeğiyle karşı karşıya olduğumuz çok açık. Ayrıca her iki tarafın da ilan etmeseler dahi, Irak’ı, kendi kavgaları için savaş meydanı olarak seçtiği ortada. Bütün göstergeler İsrail’in, belki de ABD’nin de desteğiyle, Suriye’deki çok uluslu İran güçlerini hedef almaya devam ettiğine işaret ediyor” dedi.
İsmini vermek istemeyen güvenlik yetkilisi ayrıca, hükümetin, geçtiğimiz ay Türkmen kasabası olan Amirli’deki Şehitler Kampı’nda meydana gelen kazada da olduğu gibi son patlamayla ilgili yürütülen soruşturmanın sonuçlarını duyurmayacağını öne sürdü.
Haşdi Şabi’ye bağlı Ensarullahu’l Evfiya Hareketi Resmi Sözcüsü Adil el-Keravi ise dün konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Bağdat’ın güneyinde yer alan el-Dora bölgesi yakınlarındaki es-Sakır Kampı’nda meydana gelen yangına ilişkin elde edilen bilgiler, cephaneliğin ABD füzeleri tarafından vurulduğunu gösteriyor.”
El-Keravi bir televizyon kanalına yaptığı açıklamasını şöyle sürdürdü:  “Olay, ABD’ye ait bir silahlı insansız hava aracıyla (SİHA) gerçekleştirilen bir suç eylemi niteliğinde. İsrail uçaklarının Selahaddin kentindeki Haşdi Şabi’ye ait Şehitler Kamp’ını bombalamasının ardından, Irak hava sahasını tekrar kontrol altına alamazsak bu ve benzeri saldırılar devam edecektir.”
Irak hükümeti, arkasındaki kişi ya da neden her ne olursa olsun söz konusu olayın, sivil yerleşim merkezlerinde meydana gelen ne ilk ne de son patlama olacağını düşünen halkın yoğun eleştirisiyle karşılaştı.
Akademisyen Mustafa en-Naci dün konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, 2016-2019 yılları arasında Irak’ta 15’ten fazla patlamanın gerçekleştiğini aktardı. Patlamalarının çoğunun sivillerin yaşadığı bölgelerde ya da yakınlarında meydana geldiğine dikkat çeken en-Naci, arkasında yatan nedenin ise Haşdi Şabi’den kaynaklandığını belirtti.



İsrail’in Iraklı gruplara ait ayrıntılı veri tabanı Bağdat’ta şaşkınlık yarattı

Bağdat'taki Haşdi Şabi güçleri tarafından düzenlenen gösteriden bir kare (DPA)
Bağdat'taki Haşdi Şabi güçleri tarafından düzenlenen gösteriden bir kare (DPA)
TT

İsrail’in Iraklı gruplara ait ayrıntılı veri tabanı Bağdat’ta şaşkınlık yarattı

Bağdat'taki Haşdi Şabi güçleri tarafından düzenlenen gösteriden bir kare (DPA)
Bağdat'taki Haşdi Şabi güçleri tarafından düzenlenen gösteriden bir kare (DPA)

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre, Iraklı yetkililer son günlerde, İsrail tarafından hazırlanmış son derece ayrıntılı bir güvenlik veri tabanını teslim aldı. Batılı bir istihbarat servisi üzerinden iletilen dosya; silahlı Iraklı gruplara ilişkin liderlik yapıları, askerî organizasyonlar, mali ağlar ve bu yapılara bağlı devlet kurumları hakkında geniş bilgiler içeriyor.

Kaynaklar, verilerin hacmi ve doğruluk düzeyinin Iraklı yetkilileri şaşırttığını ve olası bir askerî harekâta yönelik ciddi bir uyarı niteliği taşıdığını aktardı.

Dosyanın teslimi, Irak’a yakın dost bir Arap ülkenin Bağdat’ı uyardığı süreçle eş zamanlı gerçekleşti. Söz konusu ülke, İsrail’in, ABD’nin “yeşil ışık” yaktığı bir askerî operasyon seçeneğini açıkça konuştuğunu iletti. Washington’ın, devlet dışı silahlı yapılara ilişkin sabrının azaldığı belirtiliyor. Bir Iraklı yetkili de, bu mesajların Bağdat’a ulaştığını doğruladı.

Bilgilere göre muhtemel saldırılar; eğitim kampları, füze ve İHA depoları ile bu gruplar ve Haşdi Şabi’ye bağlı finansal ve askerî etki sahibi kurum ve kişileri hedef alacaktı.

Bu gelişmeler, Irak’taki Şii ittifakı “Koordinasyon Çerçevesi” içinde silahın devlet tekelinde toplanması yönünde hızlanan tartışmaları tetikledi. İlk aşamada ağır silahların teslimi ve bazı stratejik üslerin tasfiyesi gibi seçenekler masaya geldi. Ancak uygulamanın kim tarafından yürütüleceği ve güvenlik garantilerinin nasıl sağlanacağı konularında görüş ayrılıkları sürüyor.

Öte yandan, ABD yönetimi güvenlik iş birliğini, silahlı grupların operasyonel kabiliyetlerinin kaldırılmasına dair bağlayıcı bir takvim şartına bağladı.

Bölgesel düzeyde ise NBC News’in haberine göre, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump’a İran’ın balistik füze programındaki genişleme risklerini aktaracak ve yeni saldırı seçeneklerini görüşecek.


Türk Heyeti Şam’da: SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonu masada

Şam’da bir araya gelen Ahmed Şara ve Hakan Fidan görüşmesinden bir kare  (Arşiv-Reuters)
Şam’da bir araya gelen Ahmed Şara ve Hakan Fidan görüşmesinden bir kare  (Arşiv-Reuters)
TT

Türk Heyeti Şam’da: SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonu masada

Şam’da bir araya gelen Ahmed Şara ve Hakan Fidan görüşmesinden bir kare  (Arşiv-Reuters)
Şam’da bir araya gelen Ahmed Şara ve Hakan Fidan görüşmesinden bir kare  (Arşiv-Reuters)

Dışişleri Bakanı Hakan  Fidan, Milli Savunma Bakanı  Yaşar Güler ve MİT Başkanı İnrahim Kalın, çalışma ziyareti için Suriye'nin başkenti Şam'a gitti. Heyetin gündeminde, iki ülke ilişkilerinin yanı sıra Şam yönetimi ile Kürtlerin öncülük ettiği YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Suriye ordusuna entegrasyonu bulunuyor.

Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Savunma Bakanı Yaşar Güler’in gerçekleştireceği ziyarette, Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara ile görüşüleceği bildirildi. Görüşmede, 8 Aralık 2024’te Beşşar Esad yönetiminin devrilmesinin ardından yürütülen ilişkilerin genel seyrinin değerlendirileceği belirtildi.

Açıklamada, tarafların ayrıca Türkiye’nin ulusal güvenlik öncelikleriyle doğrudan bağlantılı olan ve 10 Mart’ta Şam ile SDG arasında imzalanan anlaşmanın uygulanmasındaki ilerlemeyi ele alacağı ifade edildi.

Dışişleri Bakanı Fidan geçen hafta SDG’ye yönelik açıklamasında, entegrasyon adımlarının yeniden ertelenmesinin “ülkenin ulusal birliğini tehdit edeceğini” söylemiş, anlaşmaya tarafların “sabırlarının tükendiği” mesajını vermişti.

Ankara’nın görüşmelerde ayrıca, İsrail saldırıları nedeniyle Suriye’nin güneyinde oluşan güvenlik risklerini ve Şam yönetiminin yakın zamanda DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyona katılımını da gündeme taşıması bekleniyor.

ABD, 13 Aralık’ta Suriye’nin Palmira kentinde düzenlenen ve iki Amerikan askeri ile bir tercümanın hayatını kaybettiği saldırıdan DEAŞ’ı sorumlu tutuyor.

Türk Dışişleri, Ankara-Şam temaslarının amacının, Suriye’de oluşabilecek güvenlik boşluklarını değerlendirmeye çalışan DEAŞ’ın geri dönüşünü engellemek olduğunu vurguladı.

Türkiye, 2016–2019 yılları arasında Suriye’nin kuzeyinde SDG ve DEAŞ’e karşı üç askeri operasyon gerçekleştirmişti. Ankara, SDG’nin sınır hattındaki varlığını ulusal güvenlik tehdidi olarak tanımlıyor.

Şam yönetimi ile SDG arasında 10 Mart’ta imzalanan anlaşma, SDG’ye bağlı askeri ve sivil kurumların yıl sonuna kadar ulusal yapıya entegre edilmesini öngörüyor. Ancak taraflar arasında yaşanan görüş ayrılıkları sürecin ilerlemesini yavaşlatmış durumda.

Suriye’nin kuzeydoğusunda geniş alanları kontrol eden SDG, yıllar içinde oluşturduğu yerel yönetim modeliyle bölgedeki ekonomik, askeri ve idari kurumları denetliyor. Bölge, ülkenin en büyük petrol ve gaz sahalarını da barındırıyor.


Sarı hattı etkisiz hale getirmek... Gazze anlaşmasının ikinci aşamasını tehdit eden bir pazarlık kozu

Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)
Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)
TT

Sarı hattı etkisiz hale getirmek... Gazze anlaşmasının ikinci aşamasını tehdit eden bir pazarlık kozu

Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)
Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)

ABD’nin Miami kentinde yapılan Gazze anlaşması çerçevesindeki dörtlü arabuluculuk toplantısının sonuçları, haftalar sürebilecek istişarelere işaret ediyor. İsrail kaynaklarından sızan bilgiler, Gazze Şeridi’nin kontrol altındaki alanının yüzde 50’sinden fazlasını kapsayan ve Hamas’ın bulunmadığı bölgede silahsızlandırma olasılığına dair ipuçları veriyor.

Sızıntılar, sarı hat bölgesinde ikinci aşamadan bağımsız kısmi bir yeniden imar planının hazırlandığını öne sürüyor. Uzmanlar, bu hamleyi, arabulucular ve Hamas üzerinde baskı kurmak için bir araç olarak değerlendiriyor; amaç, Hamas’ın kontrol ettiği bölgelerde silahlarını bırakmasını sağlamak.

Uzmanlar, tek taraflı girişimlerin, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasını aksatabileceğini ve İsrail’in bölgeyi bölme ve tamamen çekilmeme hedeflerine hizmet edebileceğini belirtiyor. İlk aşaması 10 Ekim’de uygulamaya konulan barış planının maddeleri de bu olasılıklara işaret ediyor.

İsrail Kanal 12 televizyonuna konuşan bir güvenlik kaynağı, ordunun sarı hat bölgesinde silahsızlandırma çalışmalarını tamamlamak üzere olduğunu belirtti. Kaynağa göre, söz konusu bölge Gazze Şeridi’nin doğusunda yer alıyor ve toplam alanın yaklaşık yüzde 52’sini kapsıyor.

Ekim ayında imzalanan Gazze anlaşmasından bu yana, sarı hat içinde faaliyet gösteren altı tugay, yer üstü ve yer altındaki altyapının onlarca kilometresini yok etti. Aynı kaynak, Hamas’ın kontrol ettiği bölgelerde silahsızlandırmanın önemine dikkat çekti.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel’den aktardığına göre İsrail ordusu cumartesi günü, Han Yunus’un güneyinde sarı hattın İsrail tarafında Hamas’a ait tünellerin patlatıldığını ve yıkıldığını gösteren görüntüler paylaştı.

Bu adımlar, Yedioth Ahronoth gazetesinin yaklaşık bir hafta önce aktardığı habere göre, Tel Aviv’in, ABD talebi üzerine Gazze Şeridi’nde enkaz kaldırma maliyetlerini karşılamayı ve geniş çaplı mühendislik çalışmalarını üstlenmeyi ilk etapta kabul etmesinin ardından geldi. Haberde, Refah bölgesinde yeniden imar için bir alanın boşaltılmasının planlandığı ifade edildi.

Buna karşılık Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati cumartesi günü yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nde yeniden imar çalışmalarının acilen başlatılması gerektiğini vurguladı. Abdulati, tek taraflı çözümleri veya Filistin topraklarının demografik ve coğrafi yapısını değiştirme girişimlerini reddettiklerini ve Filistin halkının topraklarından zorla çıkarılmasına izin verilmeyeceğini belirtti.

dcfr
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hattı temsil eden beton blok (AFP)

Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi ve İsrail konularında uzman akademisyen Ahmed Fuad Enver, sarı hattın silahsızlandırılmasıyla ilgili açıklamaların İsrail tarafından yapılan belirsiz ve baskı amaçlı beyanlar olduğunu belirtti. Enver, bu adımların ikinci aşamayı etkilemeyi amaçladığını vurguladı.

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal ise sızıntıları, arabulucular ve Hamas üzerinde ‘doğrudan baskı’ kurma girişimi olarak nitelendirdi. Nazzal, Hamas’ın silahsızlandırılmasının zaman alacağını ve uygulanmasının zorluklar içereceğini, ayrıca İsrail içinde sahte zafer algısı yaratmayı hedeflediğini ifade etti.

Söz konusu tartışmalar, Miami’de yapılan toplantının sonuçlarıyla eş zamanlı olarak gerçekleşti. Mısır, Katar, Türkiye ve ABD’yi temsil eden arabulucuların açıklamasına göre, ABD’nin gönderdiği diplomat Steve Witkoff’un X hesabından aktardığı mesajda, ikinci aşama görüşmelerinde Gazze’de birleşik otorite altında sivil ve kamu düzeninin korunmasını sağlayacak bir yönetim organının güçlendirilmesine vurgu yapıldığı belirtildi. Arabulucular, geçiş sürecinde sivil ve güvenlik alanları ile yeniden inşayı yönetmek üzere Barış Konseyi’nin kurulması ve aktif hale getirilmesine destek verdiklerini açıkladı.

xscdfg
Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü mensupları, 2023 yılında er-Rimal mahallesinde yıkılan bir binanın enkazı arasında ceset arıyor. (AFP)

Arabulucular, tüm taraflara yükümlülüklerini yerine getirme, itidal gösterme ve denetim mekanizmalarıyla iş birliği yapma çağrısında bulundu. Ayrıca ikinci aşamanın uygulanmasını ilerletmek amacıyla önümüzdeki haftalarda görüşmelerin devam edeceği açıklandı.

Ahmed Fuad Enver, ikinci aşama için geri sayımın başladığını belirterek, “İsrail’in bu aşamaya girmesi için zorunlu bir süreç olacak… Ocak ayında bunu görebiliriz” dedi.

Nizar Nazzal ise Miami toplantısının ikinci aşamanın ana hatlarını çizdiğini, Barış Konseyi, Gazze Yönetim Komitesi ve istikrar güçlerinin oluşturulmasının uygulamaya konduğunu söyledi. Nazzal, buna bağlı olarak İsrail’in, silahsızlandırma ve saldırıların devamı gibi engellere rağmen ABD baskısı altında ikinci aşamaya katılmak zorunda kalacağını ifade etti.