Türkiye, Katar’daki yeni üssün açılışını sonbaharda yapacak

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Katar'da Türk birliklerini ziyareti esnasında (AP-Arşiv)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Katar'da Türk birliklerini ziyareti esnasında (AP-Arşiv)
TT

Türkiye, Katar’daki yeni üssün açılışını sonbaharda yapacak

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Katar'da Türk birliklerini ziyareti esnasında (AP-Arşiv)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Katar'da Türk birliklerini ziyareti esnasında (AP-Arşiv)

Türkiye, Tarık Bin Ziyad Taburu’nun ardından Katar’da yeni bir askeri üs açacak. Hürriyet yazarlarından Hande Fırat, ‘Katar’da yeni üssün açılışı sonbaharda’ başlıklı yazısında, Tarık Bin Ziyad Taburu’nun yakınına yeni bir üs inşa edildiğini belirterek, üssün açılışının Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılmasının beklendiğini öne sürdü.
Doha'ya giderek, Türk askerlerinin Ekim 2015’ten bu yana görev yaptığı Tarık Bin Ziyad Taburu’nu ziyaret ettiğini aktaran Fırat, iki ülke arasındaki askeri ilişkilerin güçlü siyasi ilişkilerin bir yansıması olduğuna dikkat çekti.
Fırat, “Katar’daki üs büyüyor. Tarık Bin Ziyad Kışlası’nın yakınına yeni bir üs inşa edildi. A’dan Z’ye sosyal tesislerin de bulunduğu büyük üssün inşaatı tamamlandı. Asker sayısı artacak. Türkiye’nin güvenliği ve çıkarları gereği o rakamı buraya yazmıyorum. Ancak önemli bir sayıya ulaşacağını söyleyebilirim. Katar da bu üsse büyük önem veriyor. Sonbahar için ‘büyük açılış’ hazırlığından bahsediyorlar. Üssün açılışının Katar Emiri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yapılması bekleniyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye, 2014 yılında imzalanan bir anlaşmanın parçası olarak Katar'da askeri üs kurmuştu.
Katar ve Türkiye, 2015 yılında ilişkilerini güçlendirmek için Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komitesi’ni oluşturdu.
Bu bağlamda, Türk kuvvetleri 2015’de Katar’da ilk kez konuşlanmıştı.
Katar, Arap Dörtlüsü ülkelerinin terörü desteklediği gerekçesiyle kendisine yönelik boykotunu takiben, Türkiye’den güvenlik ve askeri anlamında yardım istemişti.
Askeri ve güvenlik konularında uzman olan İsveç merkezli Nordic Monitor haber sitesinin haberine göre Türkiye, bu çağrının ardından Katar üssündeki varlığını güçlendirmişti.
Katar'daki Türk askeri üssü, Aralık 2017'de yaklaşık 3 bin askeri barındırıyordu.
Türkiye, Katar'a üs kurulmasının 2015'te alınmış bir karar olduğuna dikkat çekerek, hükümetler arası anlaşma imzalandıktan sonra normal prosedürün işlemeye başladığını belirtmiş ve Haziran 2017’de Katar’a asker gönderdiğini kabul etmişti.



İran-İsrail çatışması ne gösterdi?

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
TT

İran-İsrail çatışması ne gösterdi?

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)

Siyaset ve güvenlik uzmanları, Tahran'ın açıklamalarına bağlı kalması ve bölgedeki silahlı örgütlere müdahale ve destekten uzak durması halinde Körfez-İran ilişkilerinin daha güçlü hale gelebileceğini, büyüyebileceğini ve gelişebileceğini belirtti.

Uzmanlar, İran-İsrail çatışmasının, Körfez ülkelerinin bölgesel güvenlik üzerine düşünmeleri, bölgesel güvenlik vizyonlarını istikrar ve güvenliği koruyacak net mekanizmalara dönüştürmeleri ve İran ile Irak başta olmak üzere komşu ülkelerle ortak bir çerçeveye ulaşmaları gerektiğini gösterdiğini söyledi.

Körfez Araştırmaları Merkezi Başkanı Dr. Abdulaziz bin Sakr, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın Tahran'ın komşu ülkelerle iyi ilişkiler kurmak istediğine dair son açıklamalarına işaret ederek şöyle dedi: “Bugün İran'dan tek istediğimiz, Körfez'de müdahale ve saldırganlık istemediğine dair söylediklerine uymasıdır. Eğer davranışlarını değiştirir ve müdahaleci olmazlarsa, bu, bölgede daha fazla güvenlik ve istikrara, İran ve komşu ülkelerde büyüme ve refaha yol açacaktır.”

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Tahran'ın Körfez bölgesindeki komşu ülkelerle ilişkilerde yeni bir sayfa açmaya hazır olduğunu ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın İran Cumhurbaşkanlığı internet sitesinden aktardığına göre Pezeşkiyan kabine üyelerine hitaben yaptığı konuşmada, “İslam ülkeleri arasındaki dayanışma ihtiyacı ve kapsamlı iş birliğinin genişletilmesi hedefi göz önüne alındığında, komşuluk politikası ve bölge ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesi, hükümetin temel stratejileri arasındadır” dedi.

Dr. Abdulaziz bin Sakr, Körfez Araştırmaları Merkezi tarafından düzenlenen ‘Gerilim ve Diplomasi: İsrail-İran Savaşı Üzerine Körfez Perspektifleri’ başlıklı seminerde şu ifadeleri kullandı: “İran'ı son yıllarda desteklediği Hizbullah gibi gruplardan uzak görmek ve bölgede saldırganlık içermeyen bir güvenlik standardı oluşturmak istiyoruz. İran'dan iyi sinyaller geldiği sürece Körfez'den de iyi sinyaller gelecek. İran'daki rejimi değiştirmeye yönelik her türlü saldırıya karşıyız, bu tamamen İran'ın meselesi.”

3 yol

Körfez Araştırmaları Merkezi Kıdemli Danışmanı Dr. Salih el-Haslan ise İran ile İsrail arasındaki son savaştan sonra Körfez ülkelerinin izlemesi gereken 3 yol belirledi:

Birincisi: İran ile daha fazla temas kurmak ve sivil amaçlı barışçıl bir programa sahip olma hakkına sahip olmakla birlikte herhangi bir askeri nükleer programı kabul etmediklerini açıkça belirtmek.

İkincisi: Körfez ülkeleri İran'a, davranışlarını değiştirmesi koşuluyla bölgesel ve uluslararası izolasyondan kurtulmasına yardımcı olacaklarına dair olumlu bir mesaj göndermeli.

Üçüncüsü: İran'daki ılımlı seslerin güçlendirilmesi.

El-Haslan, “Son savaş Körfez ülkelerinin bölgesel güvenlik üzerine düşünmeleri gerektiğini gösterdi. Bir yıl önce Körfez ülkeleri bölgesel güvenlik vizyonlarını ortaya koydular. Artık Körfez ülkelerinde istikrar ve güvenliği korumak ve komşuları İran ve Irak ile sürdürülebilir barış dediğimiz bir güvenlik çerçevesine ulaşmak için bu vizyonu gerçekleştirecek bir mekanizma hakkında konuşmanın zamanı geldi” ifadelerini kullandı.

dfvgyju

Körfez Araştırmaları Merkezi Güvenlik ve Savunma Programı Direktörü Mustafa el-Ani'ye göre ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları programın yaklaşık yüzde 90'ını yok etmiş olabilir.

ABD bu ayın başlarında sığınak delici bombalarla donatılmış bombardıman uçaklarıyla İran'ın kilit nükleer tesislerini hedef alan bir saldırı gerçekleştirmiş, İran da ertesi gün Katar'da ABD güçleri tarafından kullanılan el-Udeyd Üssü’ne füze saldırısıyla karşılık vererek Körfez ülkelerinin kınamalarına yol açmıştı.

El-Ani, İsrail ve ABD'nin harekâtının anlık bir olay olmadığını, en az 10 yıllık bir istihbarat toplama çalışmasının sonucu olduğunu belirtti. El-Ani, “İyi planlanmış bir operasyondan bahsediyoruz… Bu basit bir planlama değildi ve nükleer programın şu ana kadar yaklaşık yüzde 90 oranında yok edildiğinden hiç şüphem yok” şeklinde konuştu.

İran'ın maruz kaldığı saldırıdan sonra toparlanmasının pek mümkün olmadığını ifade eden el-Ani, İranlıların nükleer programa devam etmek istemeleri halinde, bugün konuşulanların ‘çatışmanın sonunun başlangıcı’ olduğunu belirtti. El-Ani, “Şimdi soru şu: İran toparlanabilir mi? Amerikalılar ve İsrailliler her an saldırabilecekleri bir bombanın yapımını engellemek için tekrar geri geleceklerinden ötürü toparlanamayacağından hiç şüphem yok” dedi.