​Christchurch katliamı kurbanlarının aileleri Mekke’ye veda ediyor

Hacı Rana dün Kabe’ye veda etti (Şarku’l Avsat)
Hacı Rana dün Kabe’ye veda etti (Şarku’l Avsat)
TT

​Christchurch katliamı kurbanlarının aileleri Mekke’ye veda ediyor

Hacı Rana dün Kabe’ye veda etti (Şarku’l Avsat)
Hacı Rana dün Kabe’ye veda etti (Şarku’l Avsat)

Christchurch katliamı kurbanlarının aileleri, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman bin Abdulaziz’in girişimi kapsamında, Hac vazifelerini tamamlayarak, Yeni Zelanda’ya dönüş yolculuğu için hazırlıklara başladı.
Dünyayı sarsan katliamda ağabeyi Hüseyin’i kaybeden genç kadın Ayet el-Umri, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Mekke’de geçirdiğim günler boyunca Mina’ya gitmeden önce Mescid-i Haram’da dua ettim. Ağabeyim şehit Hüseyin el-Umri için dua ettikten sonra kendimi çok rahat hissettim. Mina ve Arafat arasındaki yolculuk, hacı adayları için güvenli bir yolculuktu. Arafat’ta yağan yağmur, acımı ve kederimi de yıkadı. Orası hayallerimizin ötesinde bir yerdi. Bize çok iyi geldi ve acımızı hafifletti. Yeni Zelanda’dan Cidde’ye kadar bize güler yüzle hizmet eden personeli unutmayacağız. Cidde’ye vardığımızda bizi çok iyi karşıladılar. Mekke’ye varışımız, konaklamamız ve sunulan farklı türdeki yemeklerle birlikte bize en özel şekilde hizmet sundular. Bu ağırlama kendimi ülkemde gibi hissettirdi. Mescid-i Haram, Yeni Zelanda’daki camii kurbanlarının ailelerine ve diğer ziyaretçilere ev sahipliği yaptı. Orada iyi ve cömert Suudi halkı tarafından çok güzel ağırlandık” ifadelerini kullandı.
Kral Selman bin Abulaziz’in Christchurch katliamı kurbanlarının ailelerini ağırladığı girişim kapsamında, Hac vazifesini yerine getirmek için Suudi Arabistan’a gelen Ürdün asıllı Rana Ferac, çok farklı duygular yaşadığını söyledi. Haccını tamamladığını ve oradan ayrılmak için hazırlandığını ifade eden Rana, Hac vazifesini yerine getirmekten duyduğu mutluluğunu dile getirerek, haccının kabul edilmesi ve Allah’ın eşine rahmet etmesi için dua ettiğini söyledi.



Bir inanç yolculuğunun ardından... Danimarkalı mühtedi kadın, İslam’la tanışalı henüz bir yıl olmadan hacca gitti

Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
TT

Bir inanç yolculuğunun ardından... Danimarkalı mühtedi kadın, İslam’la tanışalı henüz bir yıl olmadan hacca gitti

Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)

Mekke: Ömer el-Bedevi

Danimarka vatandaşı Liz Christensen, bir yıldan kısa bir süre önce, bir inanç sığınağı arayışı yolculuğunun ardından İslam'ı seçtiğini açıkladı.

Şarku’l Avsat ile yaptığı sohbette, dünyanın farklı yerlerinden dua ederek gelen hacıların görüntüsü de dahil olmak üzere İslam'a ait olmanın tüm tezahürlerini anlatırken sözleri gözyaşlarıyla karıştı.

Liz, bu yıl dünyanın 100 ülkesinden 2 bin 443 hacı adayını ağırlayan İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Misafir Programı'nın bir parçası. Misafirlerin her birinin inançlarının özünü ve çevreleri üzerindeki etkisini yansıtan bir hikayesi var.

Bu misafirlerin arasında, Danimarka'dan Suudi Arabistan'a yaklaşık on saatlik bir yolculukla gelen ve Haccın büyük rüknünü yerine getirmek üzere Arafat'ta vakfeye duran, inanç atmosferiyle dolu, huşu ve sükûnet içinde, takdir-i ilahi ile kuşatılmış hacılara katılarak, kendilerine af, mağfiret, merhamet ve ateşten kurtuluş bahşetmesi için Allah'a dua etmesine vesile olan kendi hikâyesine sahip Liz de bulunuyor.

Danimarkalı mühtedi Liz Christensen, yıllarını inanç yolculuğu üzerine düşünerek geçirdi. (Şarku’l Avsat)Danimarkalı mühtedi Liz Christensen, yıllarını inanç yolculuğu üzerine düşünerek geçirdi. (Şarku’l Avsat)

Şarku’l Avsat'a konuşan Liz gözyaşlarına hâkim olmaya çalışarak şunları söyledi: “Mutluluktan ağlıyorum. Çünkü küçüklüğümden beri Tanrı'yı arıyordum. Pek fazla insanın Tanrı hakkında düşünmediği ya da konuşmadığı bir toplumda büyüdüm ama ben Tanrı'yı arıyordum.”

Liz, inanç yolculuğu boyunca yıllarını düşünerek ve tefekkür ederek geçirmiş, mantığa aykırı olduğuna inandığı şeyleri eleştirmeye cesaret etmiş ve doğayı tefekkür etmesi onu gerçeğin özünü aramaya yöneltmiş.

Liz şöyle diyor: “Dünyadaki güç her zaman galip geldi ve sonra bu güce sevgi demeye başladım. ‘Sevgi en büyük güçtür’ dedim ve bundan tatmin oldum. Sonra doğaya geçtim ve ağaçlardan çok etkilendim. Bu yüzden ağaçlara baktığımda ‘Bir şey var, bir yaratıcı var diyorum’. Zira doğaya baktığımda bunun kendi kendine olması imkânsız.”

Yaklaşık iki milyon Müslüman bu yıl Hac ibadetini yerine getirmek üzere kutsal topraklara gitti. (Fotoğraf: Beşir Salih)Yaklaşık iki milyon Müslüman bu yıl Hac ibadetini yerine getirmek üzere kutsal topraklara gitti. (Fotoğraf: Beşir Salih)

Liz kendi inanç yolculuğuna devam ederken, oğlu geçen yıl şubat ayında İslam'ı seçtiğini açıkladı ve bu onun hareketi hakkında konuşmak için bir fırsat oldu. Liz şöyle diyor: “Bana bunu anlattığında ağlıyordum ama şimdi bunun gerçek olduğunu biliyorum.”

Bu yıl yaklaşık iki milyon Müslüman'ın Hac ibadetini yerine getirdiği kutsal topraklara gelen Liz, mekânın dinginliği karşısında şaşkına döndüğünü ifade etti. “Burada olduğum ve bu kadar çok kız kardeşle konuşabildiğim için çok mutluyum” diyen Liz, Haccın inanç arayışındaki uzun yolculuğunun doruk noktası olduğunu söyledi.