Trump’a Grönland cevabı: Ada satılık değil

Trump’a Grönland cevabı: Ada satılık değil
TT

Trump’a Grönland cevabı: Ada satılık değil

Trump’a Grönland cevabı: Ada satılık değil

Danimarka’ya bağlı özerk bölge Grönland’ın Dışişleri Bakanı Anne Lone Bagger, ABD Başkanı Donald Trump'ın adayı satın almak istediği yönündeki haberlere tepki göstererek, “Ada satılık değil” açıklamasında bulundu.
The Wall Street Journal gazetesinde yer alan haberde, Trump’ın ABD yönetimindeki üst düzey yetkililerle gerçekleştirdiği bir dizi toplantıda, Grönland’ı satın alma konusunu gündeme getirdiği ve satın alındığı takdirde elde edilecek avantajların üzerine ciddi bir şekilde araştırılma yapılmasını istediği aktarıldı.
Konuyu yakından takip eden kaynakların açıklamalarına da yer verilen haberde, Trump’ın danışmanlarının bu konuda ikiye bölündüğü, bazılarının meseleye ekonomik bir strateji olarak yaklaştığı, bazılarının ise geçici bir heves olarak gördüğü ifade edildi.
“İş yapmaya hazırız, ancak ama satılık değiliz”
Öte yandan Grönland yönetiminden dün, konuya ilişkin yapılan açıklamada, adanın satılık olmadığının altı çizilirken, Grönland Dışişleri Bakanı Anne Lone Bagger, “Grönland, mineraller, saf su, buz, balık stokları, deniz ürünleri, yenilenebilir enerji gibi değerli kaynaklar açısından zengin bir ada. Ayrıca macera turizminin yeni adresi. İş yapmaya hazırız, ancak ama satılık değiliz” dedi.
Bu durum ABD’de bir ilk değil. Trump’tan önce 1946 yılında ABD eski Başkanı Harry Truman, 1867 yılında ise ABD eski Dışişleri Bakanı William H. Seward Grönland’ı satın almak için girişimde bulunmuştu.



İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
TT

İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)

İsrail'le 12 günlük çatışmanın ardından İran ülke içindeki baskıyı artırıyor.

Guardian'ın haberinde, 13 Haziran'da İsrail'in saldırısıyla başlayan ve İran'ın misillemesinin ardından 24 Haziran'da ABD'nin arabuluculuğunda ateşkes ilan edilen çatışmaların, İran'da "geniş çaplı bir iç baskı dalgasını" tetiklediği belirtiliyor.

İsrail'in 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırıda 71 kişinin hayatını kaybettiği anımsatılıyor. Hayatta kalan bazı mahkumların da daha kötü koşullardaki cezaevlerine nakledildiği yazılıyor.

Mahsa Emini protestolarına katıldığı gerekçesiyle hapse atılan aktivist Rıza Handan'ın, bombalamadan sonra daha kötü şartlardaki bir hapishaneye gönderildiği belirtiliyor. 60 yaşındaki aktivistin kızı şunları söylüyor:

Ne babamın ne de diğer mahkumların yatağı var, yerde uyumak zorunda kalıyorlar. Bir keresinde uyandığında battaniyesinin içinde 6 ya da 7 tahtakurusu bulmuştu.

Kadın mahkumların da yanlarına kişisel eşyalarını bile alamadan Karçak Hapishanesi'ne gönderildiği belirtiliyor. İdam cezasına çarptırılan Kürt yardım çalışanı Pakşan Azizi'den en az iki gündür haber alınamadığı aktarılıyor. Af Örgütü'ne göre Azizi, "barışçıl insani yardım ve insan hakları faaliyetleri" nedeniyle cezalandırıldı. Tahran yönetimiyse kendisini "devlete karşı silahlı isyanla" suçluyor.

Savaş sonrası İran genelinde bir güvenlik baskısı dalgası başlatıldığı da ifade ediliyor. Kolluk kuvvetlerinin kontrol noktaları oluşturduğu ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle birçok kişinin tutuklandığı aktarılıyor.

İsrail-İran çatışmalarında Mossad'ın Tahran'da gizli bir drone üssü kurduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca istihbarat teşkilatına bağlı komandoların saldırıdan aylar önce başkente sızarak operasyon sırasında İran'ın hava savunma sistemlerini imha ettiği belirlenmişti. Mossad da casusların saldırılarda yer aldığını doğrulamıştı.

İran devlet medyasında geçen ay çıkan haberlerde, İsrail istihbaratı adına çalıştığı iddia edilen 700 kişinin yakalandığını duyurulmuştu. ABD merkezli İran İnsan Hakları Merkezi'nin (CHRI) verilerine göre 6 kişi casusluk iddiasıyla idam edildi. CHRI'dan Hadi Gayemi şu iddiaları paylaşıyor:

İranlı yetkililer, insanları hiçbir gerekçe göstermeden ve avukatlarına erişim hakkı vermeden gözaltına alıyor, ardından ‘ulusal güvenlik' suçlamalarıyla idam ederek halkı sindirmeye ve kontrolü yeniden kurmaya çalışıyor.

New York Times'ın analizinde de Evin Hapishanesi'nin "insan hakları ihlalleriyle" gündem olduğu hatırlatılıyor. Haberde, 12 günlük çatışmaların ardından Tahran yönetiminin tarihsel bir kavşakta olduğu yazılıyor. İran'ın ileride içerideki baskıyı artırmakla ülkenin dönüşümüne yönelik politikaları uygulamak arasında bocalayabileceği ifade ediliyor.

Independent Türkçe, Guardian, New York Times