Ankara, Suriye rejimiyle YPG’nin ‘Güvenli Bölge’den çıkarılması konusunda anlaşabilir

​İstanbul’dan Suriye-Türkiye sınırına giden konvoydaki bir otobüsün önünde annesiyle birlikte ağlayan kız çocuğu (AFP)
​İstanbul’dan Suriye-Türkiye sınırına giden konvoydaki bir otobüsün önünde annesiyle birlikte ağlayan kız çocuğu (AFP)
TT

Ankara, Suriye rejimiyle YPG’nin ‘Güvenli Bölge’den çıkarılması konusunda anlaşabilir

​İstanbul’dan Suriye-Türkiye sınırına giden konvoydaki bir otobüsün önünde annesiyle birlikte ağlayan kız çocuğu (AFP)
​İstanbul’dan Suriye-Türkiye sınırına giden konvoydaki bir otobüsün önünde annesiyle birlikte ağlayan kız çocuğu (AFP)

Türk basınında yer alan haberler, Ankara ile Beşşar Esed rejiminin, Rusya ve İran aracılığıyla Suriye’nin kuzeyindeki Güvenli Bölge ve YPG’nin bu bölgeden çıkarılması konusunda uzlaşabileceğine işaret ederken Vatan Partisi, hükümete yaptığı Esed rejimiyle Suriye'nin geleceğine ilişkin doğrudan müzakerelerde bulunma çağrısını yineledi.
Türk basınında yer alan haberlere göre Güvenli Bölge Anlaşması, bölgenin derinliği ve kapsamına dair devam eden tartışmalara rağmen, tüm taraflar için tatmin edici görünüyor. Ankara, bölgenin sınırları ve derinliği konusunda henüz istediği sonuca ulaşamamış olsa da hava sahası konusunda elde edilenlerden memnun gibi. Buna karşın Washington, Türkiye'nin Fırat’ın doğu bölgesine girmesini ve Kürt müttefiklerine saldırmasını önlemekte başarılı olduğunu düşünürken YPG Suriye'deki DEAŞ terör örgütü tehdidinin geçmesinden sonra hakkındaki bahislerin sona ermesinden memnun.
‘Habertürk’ gazetesi yazarlarından Muharrem Sarıkaya’ya göre Ankara’nın Irak’taki gibi yeni bir Kürt devleti kurulacak olmasından duyduğu endişe, onu Güvenli Bölge’nin kurulması için acele etmeye iterken Washington, YPG ile birlikte, düğümün bir noktada çözülmesinden korkuyor. Bununla birlikte Ankara, Rusya ve İran arabuluculuğunda Suriye rejimiyle Güvenli Bölge’nin yönetimi konusunda ortak bir anlaşmaya gidebilir.
Öte yandan güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda bir Kürt oluşumu kurulması konusundaki endişesinin, ABD tarafından sömürülebileceği uyarısında bulundu. Bu durumun, ABD için ciddi sonuçları olabileceğini söyleyen Ağar, bunun Türkiye’nin jeopolitik tercihlerinde bir değişikliğe yol açabileceğini vurguladı.
ABD'nin Suriye'nin kuzeydoğusunda güvenli bir bölge kurma taahhütlerini yerine getirmemesi halinde Ankara’nın alternatif planları olduğuna işaret eden Ağar, Türkiye'nin asıl kaygısının bölgede Suriye’nin ardından uzun ve orta vadede Irak ve Türkiye’nin parçalanmasına yol açacak ‘terör devleti benzeri bir oluşum kurulması’ tehdidi olduğunun altını çizdi. Ağar açıklamalarını şöyle sürdürdü;
“ABD’nin Türkiye’nin bu kaygısından yararlandığını görüyoruz. Bununla birlikte Ankara, Washington’a anlaşmalar yapılmadığı sürece jeopolitik, stratejik, taktiksel ve operasyonel nitelikte bir takım araçların yer aldığı alternatif seçeneklerimizin olduğu konusunda uyarıyor.”
ABD’nin Suriye’deki başlıca stratejisinin YPG unsurlarını ‘kendi amaçları doğrultusunda kullanmak’ olduğuna dikkati çeken Ağar, bununla birlikte ABD’nin bölgedeki çıkarları için Türkiye ile işbirliğini geliştirmeye çalıştığını, ancak bu şekildeki iki taraflı bir politikanın ciddi sonuçları olacağını söyledi. Ağar, Türkiye'nin ABD ile arasındaki sorunun, yalnızca Suriye'deki çatışmalarla sınırlı olmadığını, aynı zamanda jeopolitik tercihler ve öncelikler arasında da olduğunu belirtti.
Tutumlardaki farklılıklar, kendisini Suriye’nin kuzeydoğusuna kurulması planlanan Güvenli Bölge’deki Türkiye-ABD koordinasyonu konusunda da belli ederken bu durum, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in, “ABD ile Türkiye arasında YPG konusunda bir anlaşmazlık var” şeklinde açıklamasında da ortaya çıktı.
Washington merkezli ‘Aspen Enstitüsü’ adlı düşünce kuruluşundaki bir konferansta konuşan Jeffrey, Washington ve Ankara’nın, Suriye’nin kuzeyinde üstlendikleri rollerin farklı olduğunu belirtti. YPG’nin, ülkesinin bir müttefiki, Türkiye ile YPG’nin ise zıt taraflarda olduğunu vurgulayan Jeffrey, YPG yönetiminin PKK’dan geldiğini ve Türkiye’nin her ikisini de ‘terörist’ olarak nitelendirdiğini, ancak kendilerinin bu Suriye vatandaşlarını (YPG unsurları) terörist olarak görmediklerini söyledi. YPG’nin, ABD ve Birleşmiş Milletler (BM) terör örgütleri listesinde olmadığını söyleyen Jeffrey, “Türkiye, YPG ile ayrılmamızı ve kendisiyle ittifak yapmamızı istiyor. YPG, Güvenli Bölge kurulurken Türkiye ile sınır olan bölgelerden uzaklaşacak” ifadelerini kullandı.
Bununla birlikte ABD ve Türkiye geçtiğimiz hafta, Güvenli Bölge’nin kurulması ve yönetimini koordine etmek üzere Müşterek Operasyon Merkezi kurmak için anlaşmaya vardı.
Öcalan’ın Suriye mesajı
Öte yandan hapisteki PKK lideri Abdullah Öcalan, Suriye’nin kuzeydoğusunda bir savaşın patlak vermesi halinde hem Türkiye hem de Suriye'de yaşayan insanların zarar göreceğini ve bunun kimsenin yararına olmayacağını söyledi. Öcalan, bu sorunu demokratik yollarla çözmenin mümkün olduğunu ve savaşın herhangi bir sorunu çözmeyeceğini vurguladı. Kurban Bayramı vesilesiyle İmralı’da tutuklu bulunan ağabeyi Abdullah Öcalan’ı ziyaret eden Mehmet Öcalan ise Kuzey Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeleri ve Türkiye’nin YPG’ye karşı Fırat’ın doğusuna askeri operasyon düzenleme tehditleriyle ilgili olarak ağabeyinin her zaman barış seçeneğini öne sürdüğünü kaydetti. Ağabeyinin Suriye'de 20 yıl yaşadığını, oradaki halkı ve Arap aşiretlerini iyi tanıdığını belirten Mehmet Öcalan, ağabeyinin kendisinden Arap aşiretleri ve bölge halkına selamlarını iletmesini istediğini söyledi.
Perinçek, Eylül ayında Şam’ı ziyaret edecek
Bir diğer gelişmede ise Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’den Suriye’yi ziyaret etmesi için davet aldı. Perinçek, Eylül ayında Şam’ı ziyaret edecek. Son yıllarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki iktidar partisi Ak Parti ile uyumlu bir çizgide olan Perinçek yaptığı açıklamada, Suriye rejiminin, DEAŞ ve (PKK’nın uzantısı) YPG’nin Suriye’nin kuzeyinden temizlenmesinde önemli bir rol üstlendiğini, Erdoğan hükümetinin ise Suriye rejimiyle işbirliği konusunda ayak sürüdüğünü ve bunun da büyük bir hata olduğunu söyledi.
Perinçek’ten genel af önerisi
Partisinin 2016'dan bu yana, hükümetin bilgisi dahilinde Esed rejimiyle görüşmelerde bulunduğunu ve Suriye'ye ziyaretler gerçekleştirdiklerini belirten Perinçek, hükümeti yaklaşmakta olan Şam ziyaretinde partisinin heyetine katılmaya davet etti. Şam’a giderken yanlarında yıllardır süren krizin çözümüne ilişkin planlarını da götüreceklerini belirten Perinçek, muhaliflerin silahlarını bırakması ve Şam hükümetinin de herkes için genel af çıkarmasını önerdiklerini kaydetti. Perinçek, planının Suriye rejimi, Rusya ve İran'dan ilk kabulünü aldığına dikkati çekti.
Türkiye askerlerini gözlem noktalarından çekmeyecek
Öte yandan Türk askeri yetkilileri, son zamanlarda İdlib’de şiddetli çatışmaların yaşandığını ve  Suriye rejiminin, Rusya ve İran’ın desteğiyle bazı kasabalarda ilerleme kaydettiğini belirttiler. Bu durumun, İdlib’deki Gerginliği Azaltma Bölgesi’nde konuşlu Türk askeri kontrol noktalarını etkilemeyeceğinin altını çizen askeri yetkililer, Türkiye’nin askerlerini bazıları son aylarda saldırıya uğrayan, askerin şehit olması veya yaralanmasına neden olan 12 gözetim noktasından geri çekmeyeceğini belirttiler. Türk basınında yer alan ve yerel kaynaklarca doğrulanan haberlerde Türkiye’nin, askerlerini herhangi bir kontrol noktasından çekmeyeceği ve rejimin Han Şeyhun ve bölgedeki bir takım noktaları ele geçirmesinin ardından Hama'nın kuzey kırsalındaki Morek çevresindeki hareketliliğiyle ilgileneceği vurgulandı.



Erdoğan: Kurumlarımız, İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının olası sonuçlarına karşı koymaya hazırdır

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
TT

Erdoğan: Kurumlarımız, İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının olası sonuçlarına karşı koymaya hazırdır

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün yaptığı açıklamada, İsrail'in “saldırganlığı” olarak nitelendirdiği bu duruma karşı İran'ın kendini savunma hakkı olduğunu belirterek, bölgenin içinde bulunduğu durum karşısında ülkesinin her zaman savaşa ve mücadeleye hazır olması gerektiğini söyledi.

Erdoğan, Pezeşkiyan ile yaptığı telefon görüşmesinde İsrail saldırılarını kınadı (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)Erdoğan, Pezeşkiyan ile yaptığı telefon görüşmesinde İsrail saldırılarını kınadı (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Erdoğan televizyonda yayınlanan bir konuşmasında, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu “bölgenin güvenliğine yönelik en büyük tehdit” olarak nitelendirmesinin ardından, “İsrail devlet terörizmine karşı kendini savunmak İran'ın doğal, meşru ve tamamen yasal hakkıdır” ifadelerini kullandı. Erdoğan, İsrail başbakanının Gazze'de soykırım yaparak Nazi lideri Adolf Hitler'i geride bıraktığını söyledi.

Türkiye’nin, İsrail'in İran'a yönelik saldırılarını yakından izlediğini ifade eden Erdoğan, “bu saldırıların Türkiye'ye olası yansımalarına karşı tüm devlet kurumlarının teyakkuz halinde olduğunu” vurguladı.

Mecliste, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) milletvekillerine konuşan Erdoğan, İsrail'in Washington ile Tahran arasındaki nükleer müzakerelerin sona ermesini beklemeden Türkiye'nin komşusu İran'a saldırdığını söyledi ve Ankara'nın sorunları diplomasi yoluyla çözmek istediğini kaydetti. Erdoğan, Türkiye'nin çözüme katkıda bulunmaya hazır olduğunu da ifade etti.