İranlı Kürt Partileri devrimin başlangıcında yaşanan katliamları andı

İranlı Kürt Partileri devrimin başlangıcında yaşanan katliamları andı
TT

İranlı Kürt Partileri devrimin başlangıcında yaşanan katliamları andı

İranlı Kürt Partileri devrimin başlangıcında yaşanan katliamları andı

İranlı Kürt muhalif partileri, İran rejiminin kurucusu Ayetullah Humeyni tarafından verilen fetvaya dayanarak hareket eden İran Devrim Muhafızları ile İran’ın batısında yer alan Kürt halkı arasındaki silahlı çatışmalar sonucu çok sayıda Kürt muhalifin öldürüldüğü ‘silahlı direnişin ilanı ve facia günü’ olaylarının 40. yıldönümünü andı.
Muhalif kaynakların aktardığına göre İran Kürdistan Demokrat Partisi (KDP-İ) ve Komele Partisi kanatlarını bünyesinde barındıran Ortak Koordinasyon ve İşbirliği Merkezi üyeleri dün Erbil’de bir araya geldi.
Söz konusu partiler, 20 Ağustos 1979'da Humeyni’nin, Şah rejimine karşı büyük ayaklanma sırasında şehirlerini kurtaran Kürt partilerini tasfiye edilmesi gerek güçler olarak görerek, hepsinin ortadan kaldırılması yönündeki fetvasını takiben, 10 binden fazla silahsız sivilin yargılanmadan sokaklarda idam edildiği ‘katliam’ olarak isimlendirdikleri olayları andı.
Şarku’l Avsat’a konuşan, Mustafa Hicri liderliğindeki KDP-İ yöneticilerinden Muhammed Salih Kadiri, “Bu acı anıyı anmanın amacı, İran halkının devrimi başarısı ve Şah rejiminin yıkılmasından sonra Humeyni’nin kurduğu Devrim Muhafızları tarafından yapılan acımasız katliamlar hakkında dünyaya bilgi vermek. Dünyaya net bir mesaj göndermeye ek olarak, halkımız bu kanlı sisteme karşı silahlı mücadelelerini tamamen kurtuluşa kadar sürdürecek" dedi.
Humeyni’nin Kürtlere yönelik o dönem verdiği fetvaya karşı uluslararası toplumun sessiz kaldığını hatırlatan Kadiri, rejimin genel olarak, Kürtlere karşı mezhepsel bir soykırım savaşı gerçekleştirdiğini ve 50 bin Kürtün ölmesine izin verdiğini ifade etti.
Bu katliamlardan sorumlu olanlara karşı uluslararası forumlarda dava açmama nedenlerine de değinen Kadiri, “Çıkarların örtüşmesi ve Humeyni rejiminin uluslararası insan hakları anlaşmaları ve düzenlemelerini imzalamaması son 40 yılda bunu engelledi. Ancak uluslararası toplumda adaleti sağlamak için bu yönde çabalarımızı sürdürüyoruz.  Rejimi bu katliamlardan sorumlu tutacak derecede yeterli delillerimiz var. Halkımız hala dayanıksız dini ve mezhepsel bahanelere maruz kalıyor” yorumunda bulundu.
HOŞYAR ZEBARİ: IRAK-İRAN SAVAŞI'NIN SONU KÜRTLER İÇİN BİR FELAKETTİ



Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması büyüyor: Çin'e ait gemi İsveç'in de radarında

Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması büyüyor: Çin'e ait gemi İsveç'in de radarında
Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması büyüyor: Çin'e ait gemi İsveç'in de radarında
TT

Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması büyüyor: Çin'e ait gemi İsveç'in de radarında

Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması büyüyor: Çin'e ait gemi İsveç'in de radarında
Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması büyüyor: Çin'e ait gemi İsveç'in de radarında

Baltık Denizi'nde Finlandiya, Almanya, İsveç ve Litvanya arasında bağlantı kuran denizaltı telekomünikasyon kablolarının kopmasıyla sabotaj şüpheleri artıyor. 

Olayla ilgili inceleme başlatan İsveç polisi, kabloların kopmasından sorumlu olabileceği gerekçesiyle Çin'e ait bir kargo gemisine odaklanıldığını bildirdi. 

İsveçli su altı arama ekipleri, hasar gören iki denizaltı fiber optik kablodan biri olan "C-Lion 1" hattının bulunduğu bölgede dalış gerçekleştirdi. Bu kablo, Finlandiya ve Almanya arasında uzanıyor. İsveç ve Litvanya arasındaki kablo hattı da hasar gördü.

İsveç Ulusal Operasyon Teşkilatı'ndan Per Engström, Çin'e ait kargo gemisiyle ilgili detayların inceleme kapsamında gözden geçirildiğini belirtti. 

Sahil güvenlik ekiplerinin olay bölgesinde "gözetimi artırdığını" söyleyen Engström, hatlarda yaşanan kopmanın sebebini açıklığa kavuşturmaya çalıştıklarını ifade etti. 

Danimarka Savunma Komutanlığı'ndan dün yapılan açıklamada da Çin merkezli Ningbo Yipeng şirketine ait Yi Peng 3 adlı geminin yakın takibe alındığı bildirilmişti. Salıyı çarşambaya bağlayan gece Danimarka ve İsveç arasındaki Kattegat Boğazı'nda demirleyen geminin, pazarı pazartesiye bağlayan gece "C-Lion 1" kablo hattının yakınlarında görüldüğü aktarılmıştı. 

Gemi hareketlerini takip eden Vesselfinder'ın verilerine göre, Yi Peng 3 en son 15 Kasım'da Rusya'nın Leningrad Oblastı'ndaki Ust-Luga limanına uğradı. Guardian'ın aktardığına göre, Yi Peng 3'ü limandan çıkarmak için gemiye binen Rus kılavuz kaptan Aleksandr Steçentsev, gemide olağandışı bir durum olmadığını söyledi.

Ust-Luga liman idaresinde çalışan Steçentsev, gemiyi yaklaşık 18 kilometre açıktaki bir şamandıraya götürdüğünü belirtti. Kılavuz kaptan, mürettebatı Çin vatandaşlarından oluşan gemiden aynı gün öğleden sonra indiğini ifade etti. 

ABD'nin Ukrayna'ya Rus topraklarına uzun menzilli füzelerle saldırma izni vermesinin ardından yaşanan olay, Avrupa'da sabotaj paniği yarattı. 

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, "Kimse bu kabloların kazara koptuğuna inanmıyor" demişti. Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen de durumun "sabotaj olduğu ortaya çıkarsa şaşırmayacağını" söylemişti.

Öte yandan Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, "Hiçbir sebep yokken her şey için Rusya'yı suçlamaya devam etmek oldukça saçma" diyerek iddialara tepki gösterdi. Peskov, Rusya'nın olayla alakası olmadığını savunurken, Baltık Denizi'nde sabotaj faaliyeti yürüten tarafın Ukrayna olduğunu iddia etti.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian, ülke bayrağını taşıyan gemilerin sıkı kanunlarla denetlendiğini ve yasalara uygun şekilde hareket ettiğini savundu.

Independent Türkçe, Guardian, AFP