Suudi Arabistan eğitim müfredatı neydi, 30 yılda ne oldu?

Suudi Arabistan Milli Eğitim Bakanlığı milli iklimden aldığı güçle daha cüretkâr bir müfredat düzenlemesi yaparak uygulamaya koydu (Twitter)
Suudi Arabistan Milli Eğitim Bakanlığı milli iklimden aldığı güçle daha cüretkâr bir müfredat düzenlemesi yaparak uygulamaya koydu (Twitter)
TT

Suudi Arabistan eğitim müfredatı neydi, 30 yılda ne oldu?

Suudi Arabistan Milli Eğitim Bakanlığı milli iklimden aldığı güçle daha cüretkâr bir müfredat düzenlemesi yaparak uygulamaya koydu (Twitter)
Suudi Arabistan Milli Eğitim Bakanlığı milli iklimden aldığı güçle daha cüretkâr bir müfredat düzenlemesi yaparak uygulamaya koydu (Twitter)

Suudi Arabistan kurumlarını etkileyen modernleşmenin değişmeyen bazı ayrıntıları artık es geçmediği görülüyor. Yeni eğitim yılı yaklaşırken, sosyal medya kullanıcıları Twitter üzerinden #yeni_müfredat etiketiyle paylaşımlarda bulunurken, söz konusu müfredat Suudi Arabistan’da bu yıl hayata geçirilecek.
Baha Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı ve müfredat uzmanı Salih Dahidah’a göre müfredattaki bu yeni değişiklikler, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bu yıl başlatılan program geliştirme projesinin tamamlanmasıyla aynı döneme denk geldi. Eğitim ve Öğretim Değerlendirme Komisyonu’nun (ETEC) geçtiğimiz yıl eğitim müfredatındaki değişiklikleri tamamladığını belirten Dahidah, “Komisyon çalışmasını bu yıl uygulamaya konulmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı’na teslim etti. Komisyona bağlı heyetler, müfredatın etkinliğini artırmak ve standartlara ulaşmasını sağlamak amacıyla bir takım geliştirmelere tabi tuttular”  ifadelerini kullandı.
Independent Arabia’dan Ziyad Ahmed el-Fifi’nin haberine göre Dahidah, Milli Eğitim Bakanlığı ve ETEC’in yanı sıra Milli Ölçüm Merkezi, Tatweer Şirketi, üniversiteler ve eğitim uzmanları arasındaki yeni müfredata yönelik çabalara övgüde bulundu.
Bu yılki değişimler, daha önceki iç söylemlerle büyüyen ve Suudi Arabistan tarihini doğrudan Suudi Arabistan'a bağlayan milli iklimle daha cüretkâr dururken müfredatta Suudi devletinin kuruluşundan önceki tarih ya da Osmanlı İmparatorluğu ve onlarca yıldır müfredatta dini ve ideolojik motivasyonlar için bypass edilen birinci ve ikinci Suudi devletlerinin yıkılışıyla olan bağlantısına dair bilgiler konusunda daha fazla detay bulunuyor.
Suudi müfredatında köklü değişiklikler
Uygulanan bu tarama sürecinde, Osmanlı Devleti'nin tarihi, müfredat değişikliğinden önemli bir pay aldı. Suudi devleti tarihinin üç dönemine ilişkin detaylara odaklanan müfredat, Suudi devletinin girdiği savaşlar ve Arabistan’ın çeşitli bölgelerinde Osmanlının yetkisi altında olan kabileler hakkında daha fazla bilgi içeriyor. Bununla birlikte müfredat, İmam Abdullah bin Suud ile Osmanlı Paşası Ahmed Tosun arasında Abdullah bin Suud güçlerinin zaferiyle sonuçlanan Safra Muharebesi gibi Suudi devleti ile Osmanlı İmparatorluğu arasında yaşanan bir dizi savaşa da değiniyor. Aynı şekilde tarihi bir efsane olarak ‘Galiye el-Bukmi’ adında bir kadının öyküsünün anlatıldığı Turaba Savaşı da müfredatta yer alıyor. Bukmi kocasının ölümünün ardından, Turaba bölgesinin Mustafa Bey'in kampanyasına karşı gösterdiği direnişin başına geçmiş ve savaşın zaferle sonuçlanmasını sağlamıştı.
Bununla birlikte Dahran, er-Ras, Diriye ve Osmanlı İmparatorluğu’yla girilen diğer savaşlarda bahsedilen müfredatta en dikkat çekici olan ise ‘Osmanlı Halifeliği’ olarak tanımlanan Osmanlıların, İslami siyasi mirasa büyük önem verilen bu yılki müfredat içeriğinde, her seferinde “işgalci güç” olarak tanımlanmasıydı.
İmam Muhammed bin Suud Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde müfredat uzmanı olan Dr. Azize er-Ruveys konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Her seviyede birçok değişikliğin yaşandığı bir çağda yaşıyoruz. Tarih müfredatı, tanık olduğumuz kültürel değişimlere karşı kazanılmış bir bağışıklık değildir. Mevcut gelişmelere paralel olarak amaçları ve içeriğinde geliştirmeler yapılmasına ihtiyaç vardır” şeklinde konuştu. Dr. Ruveys, müfredatın Suudi Arabistan’daki değişimlerle etkileşimine de dikkati çekti.
Eski medeniyetler
Suudi Arabistan’ın miras ve arkeoloji alanında çektiği cehalet, sadece fiziksel yönüyle sınırlı değildi. Bugün Suudi Arabistan sınırlarında bulunan ve özellikle İslam öncesi Arap Yarımadası'nın bir bölümünde yaşayan medeniyetlerin maddi ve insani mirasları şimdiye kadar hep ihmal edildi. İslam'la ilgisi olmayan mirastan şüphelenenlerin dini söylemleri, Suudileri eski tarihlerinden koparmayı başardı. Bölgeye binlerce yıl hâkim olan medeniyetlere galip gelen bu söylemler o medeniyetleri yok ederken Suudi Arabistan tarihini yalnızca İslam’ın geldiği dönemle sınırlandırdı.
Kökleri 4 bin yıl öncesine dayanan Suudi Arabistan topraklarının kuzeyi ve doğusunun bir kısmına kadar uzanan Babil'deki Sümer Uygarlığına ilişkin dersler, bu yıl ortaokul birinci sınıf müfredatına eklenirken aynı şekilde Ula’daki Lihyan ve Dadan Krallıkları ve el-Cevf’deki Dumet-ul Cendel Krallığı da yer aldı. Ayrıca, Arap Yarımadası’ndan Suriye ve Irak'a göç eden Akadlar ve Keldaniler de dâhil edildi. Bununla birlikte daha önce müfredatta yer almayan Laozi ve Konfüçyüs gibi isimlerin başını çektiği felsefi akımların yanı sıra Antik Mısır ve Çin gibi önemli dünya medeniyetlerinin tarihlerinden de bahsedildi.
İslam tarihinde Suudi ekseni
Tüm bunların yanı sıra müfredatta Suudi Arabistan ekseni, Arabistan medeniyetlerinin “meşru varisi” olarak vurgulandı. Tarih müfredatı peygamberlik dönemi, halifelik dönemi, Emevi ve Abbasi devletlerini, Arap Yarımadası'nda kurulmuş devletler olarak nitelendirirken modern Suudi devletinin de bu imparatorlukları ve devletleri kucaklayan toprakların varisi olduğuna vurgu yapıldı.
Öte yandan Arap Yarımadası'nın tarihi ile ilgili müfredatta İslam sanatları ve mimarisinin tüm orta öğrenim programlarında ele alınması da oldukça dikkat çekiciydi. Dr. Ruveys bu konuda ise şunları söyledi;
“Modern tarih ders programı, tarihsel olayların sanat ve mimarlık üzerindeki etkileriyle keşfedilmesini ve yorumlanmasını teşvik eden bir çerçevede şahsiyet tarihini ve sanat tarihini bir araya getirmeyi hedefliyor. Bu, gençlerin geçmişlerini özümsemelerini ve miraslarına daha fazla değer vermelerini sağlamak konusunda oldukça önemli.”



Vizyon 2030 ana hedeflerine ulaştı

 İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Kral Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman (SPA)
İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Kral Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman (SPA)
TT

Vizyon 2030 ana hedeflerine ulaştı

 İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Kral Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman (SPA)
İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Kral Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman (SPA)

Vizyon 2030’un başlangıç yıldönümünde yayınlanan bir rapora göre Suudi Arabistan, lansmanından dokuz yıl sonra, ulusal program ve strateji göstergelerinin yüzde 93'ünün ara hedefleri karşılaması, aşması veya yaklaşması ile Vizyon 2030'un ana hedeflerine ulaşma yolunda ilerliyor.

Rapor, Suudi Arabistan’ın küresel haritadaki konumunu sağlamlaştıran kapsamlı bir ekonomik ve kalkınma dönüşümüne tanıklık ettiği bir dönemde, vizyonun bin 502 girişiminin yüzde 85'inin tamamlandığını veya hedeflerine doğru istikrarlı bir şekilde ilerlediğini ve sekiz hedefe planlanandan altı yıl önce ulaşıldığını gösterdi.

İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Kral Selman bin Abdulaziz raporun başında, ülkenin on yıldan kısa bir süre içinde elde ettiği başarıların Krallığı her düzeydeki dönüşümler için küresel bir model haline getirdiğini vurguladı. Kral Selman bin Abdulaziz, “Ülkeyi refah yolunda ilerletmeye kendini adamış vatandaşlarımızın çabalarıyla gurur duyuyoruz. Nesiller boyu daha sürdürülebilir bir kalkınma sağlamak için hep birlikte inşa yürüyüşüne devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman, “Vizyon 2030'un dokuzuncu yılında ulusumuzun evlatları, zorlukların hırslarının önünde duramayacağını kanıtladı. Hedeflere ulaştık ve bazılarını aştık. İstikrarlı bir şekilde 2030 hedeflerimize doğru yürümeye devam edeceğiz. Tüm fırsatlardan yararlanmak ve Krallığın küresel düzeyde lider bir ülke olarak konumunu güçlendirmek için çabalarımızı iki katına çıkarma ve uygulama hızını arttırma kararlılığımızı yineliyoruz” dedi.

Vizyon 2030, ülke için 2030'un ötesine uzanan stratejik bir hedef olan ‘petrol dışı ekonomiyi çeşitlendirme’ konusuna odaklanmaya devam ediyor. Petrol dışı faaliyetlerin ekonomiye katkısı ilk kez yüzde 51'e ulaşırken, özel sektör gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) yüzde 47'sine katkıda bulundu.

Vizyon 2030 aynı zamanda, Suudi Arabistan’ın ekonomik büyümesinin temel itici gücü olarak sanayiye büyük önem vermekte ve özellikle de 2016 yılında vizyonun lansmanında 4,9 trilyon riyal (1,3 trilyon dolar) olan potansiyel zenginliği geçen yılın sonunda 9,4 trilyon riyale (2,5 trilyon dolar) yükselen ve sektördeki kümülatif yatırımların toplamı 1,5 trilyon riyale ulaşan madenciliğe odaklanmaktadır.