Afganistan hükümeti, Bedahşan'daki 3 kasabanın kontrolünü yeniden sağlamaya çalışıyor

Afganistan hükümeti, Bedahşan'daki 3 kasabanın kontrolünü yeniden sağlamaya çalışıyor
TT

Afganistan hükümeti, Bedahşan'daki 3 kasabanın kontrolünü yeniden sağlamaya çalışıyor

Afganistan hükümeti, Bedahşan'daki 3 kasabanın kontrolünü yeniden sağlamaya çalışıyor

Afganistan hükümeti güçleri, Taliban tarafından ele geçirilen 3 kasabanın kontrolünü yeniden sağlamak için ülkenin kuzeydoğusundaki Bedahşan vilayetinde geniş bir saldırı başlattı. Bedahşan valisi Zekeriya Savada, hükümet güçlerinin Vorduc, Yomgan, Kiran ve Mangan kasabalarını geri almaya çalıştığını açıkladı. Ordu, polis ve yerel milisler arasında çatışmaların yaşandığını ve Afgan hava kuvvetlerini de savaşa destek verdiğini söyleyen Vali, hükümet güçlerinin Pençir Vadisi’ne ve Baharak bölgesine saldırı düzenlediğini duyurdu.
Taliban kuvvetleri, birkaç hafta önce Kiran ve Mangan kasabalarını ele geçirmişti. Hükümet, Mangan’ın “Taliban’a aylık onlarca milyon dolar sağlayabilecek değerli bir taş madeni içerdiğini” belirtti.
Afgan kuvvetler, kuzeydeki Belh vilayetinde patlak veren çatışmalarda Taliban’a mensup 28 militanı öldürdüklerini ve yaraladıklarını açıkladı. Kaynaklara göre Afganistan’ın kuzeyindeki Feylek-ul Şahin, Belh vilayetinde Kuşina, Çar Bulak ve Şimtal bölgelerinde saldırı düzenlediklerini, 16 militanın öldüğünü, 12 militanın yaralandığını ve 9 militanın da esir alındığını vurguladı.
Taliban – ABD müzakerelerinde sona yaklaşılıyor
Taliban ve ABD heyetinin Doha’daki müzakerelerine yakın olan kaynaklar, tarafların 1 yıllık müzakerelerin ardından anlaşmaya dair görüşmeleri bitirmek üzere olduklarını açıkladı.
Kaynaklar, ABD’nin Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad’ın imzalanmadan önce anlaşma ayrıntıları hakkında Cumhurbaşkanı Eşref Gani’yi bilgilendirmek üzere 29 Ağustos’ta Doha’dan Kabil’e yöneldiğini ifade etti. Anlaşmanın detayları hakkında herhangi bir taraftan açıklama yapılmazken, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ise Washington’un 1 Eylül öncesinde anlaşma imzalamayı umduğunu belirtti. Taliban sözcüsü Suheyl Şahin de müzakerecilerin, imzalamadan önce anlaşmaya dair nihai dokunuşları yaptığını açıkladı.
Kaynaklar, iki taraf arasındaki anlaşmazlık noktalarının üstesinden gelindiğini ve iki tarafın da anlaşma müzakerelerine son vermeyi kabul ettiğini söyledi. Anlaşmayı imzalamak için yer ve zaman belirtilmedi. Çin, Katar, Özbekistan, Norveç ve Almanya da imza törenine ev sahipliği yapmaya hazır olduklarını açıkladılar. Taliban’a göre anlaşmanın garantörü, Rusya, Çin, Birleşmiş Milletler (BM) ve Pakistan olacak.
Bu çerçevede Rusya Dışişleri Bakanlığı, geçen çarşamba günü Rusya’nın ABD’nin Taliban ile imzaladığı Afganistan barış anlaşmasında garantör rolü oynamaya hazır olduğunu ifade etti. Taliban, daha önce de ABD’li yetkililerle, silahlı hareketlerin, Afganistan topraklarını başka devletlere karşı bir operasyon üssü olarak kullanmaması taahhüdü karşılığında ABD ve yabancı kuvvetlerin Afganistan’dan geri çekilmesini kapsayan bir anlaşmaya varma sürecinde olduklarını açıklamıştı.
Rusya’da yayın yapan TASS haber ajansının aktardığına göre Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, “Rus tarafı, ABD ve Taliban arasındaki anlaşmayı imzalarken üçüncü taraf ya da uygulanışında garantör olmaya hazırdır” ifadelerini kullandı. 18 yıldır devam eden Afganistan savaşının nasıl sonlanacağına ilişkin müzakereler, geçen yıl sonundan bu yana Katar’ın başkenti Doha’da devam ediyor. Dokuzuncu müzakere turu ise geçen hafta başladı.
Afganistan’da Afgan kuvvetlere eğitim veren ve danışmanlık yapan yaklaşık 14 bin ABD askeri bulunuyor. Ülkede ayrıca Afganistan güçlerine destek veren 17 bin askerden oluşmuş “önemli” bir NATO gücü de var.
ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph Dunford, “Washington’un askerlerini Afganistan’dan geri çekmesi hususundaki konuşmalar, şu an devam etmiyor. Çünkü Kabil hükümeti, ülkede güvenliği sağlayamaz” açıklamasında bulundu.
Dunford, geçen çarşamba günü ABD Savunma Bakanı Mark Esper ile düzenlediği ortak basın toplantısında, ABD Başkanı Donald Trump yönetimi ve Taliban Hareketi arasındaki barış müzakerelerinin şu andaki aşamasında “geri çekilme” teriminin kullanılamayacağını belirtti. Geri çekilme için henüz erken olduğunu söyleyen Dunford, “Şu an Afganların, mevcut şiddet düzeyiyle mücadele etmesi için desteğe ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz” dedi. Orgeneral Joseph Dunford, “Şu anda geri çekme kelimesini kullanmıyorum. Afganistan’ın ABD karşıtı savaşçılar için bir sığınak olmadığından emin olmak istiyoruz ve ülkeye barış ve istikrar getirmek için çaba sarf ediyoruz” dedi.



Gizli Irak Savaşı belgeleri: “Washington, Londra pahasına Bağdat’ta rejimi değiştirdi”

Tony Blair, Irak savaşı kararı nedeniyle kendi partisinden büyük tepki çekmişti (Reuters)
Tony Blair, Irak savaşı kararı nedeniyle kendi partisinden büyük tepki çekmişti (Reuters)
TT

Gizli Irak Savaşı belgeleri: “Washington, Londra pahasına Bağdat’ta rejimi değiştirdi”

Tony Blair, Irak savaşı kararı nedeniyle kendi partisinden büyük tepki çekmişti (Reuters)
Tony Blair, Irak savaşı kararı nedeniyle kendi partisinden büyük tepki çekmişti (Reuters)

Birleşik Krallık'ın (BK), ABD'ye Irak işgalinin Tony Blair'ın başbakanlığına mal olabileceği uyarısında bulunduğu belirtiliyor.

Londra'daki Ulusal Arşivler tarafından yayımlanan yeni belgelere göre Blair'ın dış politika danışmanı David Manning, dönemin ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice'la 2003'te yaptığı görüşmede şunları söyledi:  

ABD, Londra'da yönetimin değişmesi pahasına Bağdat'ta rejim değişikliğini desteklememelidir.

Guardian'ın haberinde Manning ve Rice arasındaki görüşmenin, Blair'in 31 Ocak 2003'te dönemin ABD Başkanı George W. Bush'u ziyaret etmesinden önce gerçekleştiği aktarılıyor.

Irak işgalinden iki ay önce gerçekleşen bu görüşme sırasında Washington, Irak işgaline yönelik Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden (BMGK) ikinci bir karar çıkarılması için harekete geçip geçmemeye henüz karar vermemişti. Blair'ın hedefinin, Bush'u ikinci BMGK kararı için ikna etmek olduğu belirtiliyor.

BMGK, 8 Kasım 2002'de düzenlenen oturumda 1441 sayılı kararı kabul etmişti. Bu karar, Saddam Hüseyin yönetiminin silahsızlanma yükümlülüklerini yerine getirmesi için son uyarı niteliğini taşıyordu. Ancak herhangi bir askeri müdahale yetkisi verilmemişti.

BMGK'da veto hakkına sahip Fransa ve Rusya, Irak işgaline yetki verecek olası bir ikinci kararı reddedeceklerini bildirmişti. Haberde, Washington'ın "Fransa ve Rusya'nın isteksizliği nedeniyle gün geçtikçe sabırsızlandığı" yazılıyor.

Blair'ın, BK Parlamentosu ve kamuoyundaki savaş karşıtı seslere karşı işgali meşru kılmak için ikinci kararda ısrarcı davrandığı, ABD'yi diplomatik kanalları açık tutması için ikna etmeye çalıştığı aktarılıyor.

Manning'in 29 Ocak 2003'te Blair'e gönderdiği gizli notta şu ifadeler yer alıyor:

İkinci BMGK kararı, iç siyaset bağlamında sizin için politik bir gereklilik. Bu olmadan askeri harekat için kabine ve Parlamento'dan destek alamazsınız. Rice, böyle bir şey yapmayı denerseniz görevden alınabileceğinizi anlamalı.

Manning, aynı notta Rice'la konuşmasına dair, "Ona, Bush'un kumar oynamayı göze alabileceğini söyledim. İkinci BMGK kararını Bush da istiyordu ama bir açıdan bu onun için o kadar da önemli değildi. Zaten Kongre'den onay almıştı" ifadelerini kullanıyor.

Ancak Bush'ın, Blair'ın ziyaretinden kısa süre önce yaptığı Ulusa Sesleniş konuşmasının, Londra yönetimine manevra yapacak alan bırakmadığı aktarılıyor.

Buna ek olarak BK Savunma Bakanlığı'nın, Bush'la görüşmesinden önce Blair'a şu notu ilettiği belirtiliyor:

Saddam'ın iktidarının zayıflaması ciddi bir iç savaşa yol açabilir.

Bush yönetimi, Irak'ın kitle imha silahlarına sahip olduğunu ve BMGK kararını ihlal ettiğini öne sürmüş fakat buna yönelik kanıt bulunamamıştı. ABD Senatosu İstihbarat Komitesi, 2004'te Irak'ta kitle imha silahları iddialarının yanlış olduğunu kabul etmişti. Irak'ta kurulan bir komisyon da 2005'te yayımladığı raporda ülkede kitle imha silahı olmadığı sonucuna varmıştı.

Bush, Kongre'nin onayladığı Askeri Güç Kullanma Yetkisi'yle (AUMF) 20 Mart 2003'te Irak işgalini başlatmıştı.

İşçi Partili Blair'ın öncülüğünde Parlamento'da düzenlenen oylamada 149'a karşı 412 oyla ülkenin savaşa katılmasına karar vermişti. Ancak karşı oyların 139'unun İşçi Partili parlamenterlerden gelmesi dikkat çekmişti.

BK'de Gordon Brown yönetiminin başlattığı ve 2016'da yayımlanan Chilcot Raporu'nda, Blair'ın Parlamento'ya eksik ve yanıltıcı bilgi verdiği ve Savunma Bakanlığı'nın "iç savaş" uyarılarını görmezden geldiği ortaya konmuştu.

Independent Türkçe, Guardian, Financial Times