Türkiye ve ABD kara birliklerinden Suriye'de ortak devriye

ABD ordusuna ait zırhlı araçlar, Türkiye ve Suriye sınırı arasındaki güvenli bölgede gerçekleşen ortak devriye faaliyetlerinde (AP)
ABD ordusuna ait zırhlı araçlar, Türkiye ve Suriye sınırı arasındaki güvenli bölgede gerçekleşen ortak devriye faaliyetlerinde (AP)
TT

Türkiye ve ABD kara birliklerinden Suriye'de ortak devriye

ABD ordusuna ait zırhlı araçlar, Türkiye ve Suriye sınırı arasındaki güvenli bölgede gerçekleşen ortak devriye faaliyetlerinde (AP)
ABD ordusuna ait zırhlı araçlar, Türkiye ve Suriye sınırı arasındaki güvenli bölgede gerçekleşen ortak devriye faaliyetlerinde (AP)

Türkiye ve ABD, Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge kurulmasını ve Türkiye’nin askeri bir operasyon başlatmasını engellemeye yönelik anlaşma kapsamında Suriye Demokratik Güçlerini’nin (SDG) kontrol ettiği bölgelerde ilk ortak kara devriyesini gerçekleştirdi.
Ankara’nın Suriye’nin kuzey ve kuzeydoğu Kürt militanlara yönelik operasyon tehdidinin artmasının ardından, Washington, Suriye'deki müttefiklerini askeri bir harekattan korumak için diplomatik adımlar attı.
Washington ve Ankara, yoğun ikili görüşmelerden sonra, SDG’nin ana omurgasını oluşturan YPG'nin kontrol ettiği bölgeleri, Türkiye sınırından ayıracak bir güvenli bölge kurulması konusunda 7 Ağustos'ta anlaşmaya vardı.
AFP’de yer alan habere göre Ankara ve Washington arasındaki anlaşma uyarınca ilk ortak kara devriyesinin başlamasından önce Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait 6 zırhlı araç, Akçakale'den sınırın Suriye tarafına geçerek, ABD ordusuna ait 6 zırhlı araç ile buluştu.
Ajansın haberinde, bir ambulans ve bir pick up kamyonetin ortak devriye görevi yürüten zırhlı araçlara eşlik ettiği bilgisi yer aldı.
Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, "Suriye'nin kuzeyinde, Fırat'ın doğusunda Güvenli Bölge tesisi faaliyetleri kapsamında, TSK ve ABD personeli, kara araçları ve İHA'ların (insansız hava aracı) iştirakiyle ilk müşterek kara devriyesine Akçakale güneyinde, Suriye tarafında başladı" denildi.
SDG Tel Abyad Askeri Konseyi Eş Başkanı Riyad Hamis, bugünkü devriyelerin Tel Abyad’ın birkaç kilometre doğusuyla sınırlı kalacağını söyleyerek, “Anlaşmayı uyguluyoruz ve savaş mekanizması bizim topraklarımız ve halkımızdan uzak olduğu sürece bir sorunumuz yok” dedi.
Hamis, bir sonraki devriye tarihinin ise henüz net olmadığını söyledi.
SDG, daha önce anlaşmayı başarılı kılmak için gereken tüm çabayı gösterme söz verdi ve sınır bölgesinde Tel Abyad ve Rasulayn'dan militanları ve ağır silahlarını çekmişti.
Suriye'nin kuzeydoğusunda, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolü altındaki bölgede güvenli alanın oluşturulmasını ve yönetilmesini koordine etmek için 7 Ağustos'ta Şanlıurfa’da Müşterek Harekat Merkezi kurulmuştu.
Müşterek Harekat Merkezi’nin keşif ve gözetleme çalışmaları kapsamında, Fırat’ın doğusunda ABD ile üç ortak helikopter uçuşu yapılmıştı.
Türkiye, Washington’ın güvenli bölge çalışmalarına başlamaması veya Ankara’nın tek başına bölgeyi kontrol etmesine izin vermemesi halinde, Fırat’ın doğusuna operasyon düzenleme tehdidinde bulunuyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Eylül ayı sonuna kadar mühlet vermişti.
Kürtler ise Türkiye’nin herhangi bir operasyonunun, bölgede kontrolleri altındaki güvenlik durumunu raydan çıkaracağını ve bu durumda binlerce yabancı DEAŞ unsuru ile ailelerini barındıran kamplar ve cezaevlerini koruyamayacaklarına dikkat çekmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD'li mevkidaşı Donald Trump’ın 32 kilometre genişlikte olacağına dair söz verdiğine dair işaretine rağmen anlaşmanın zaman dilimi ve bölgenin büyüklüğü ile ilgili detaylar açıklanmadı.
SDG ise onayladığı alan derinliğinin 5 kilometreye ulaştığını, ancak Rasulayn ve Tel Abyad arasındaki bazı bölgelerde 9 ile 14 kilometre arasında olacağını belirtmişti.
Şam da söz konusu anlaşmayı reddettiğini açıklamıştı.
Gözlemciler, 3,6 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan Ankara’nın amaçlarından birinin, Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri dönüşü için yeni alanlar sağlamak olduğuna inanıyor.
Diğer yandan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, ABD'li mevkidaşı Orgeneral Joseph F. Dunford ile yaptığı telefon görüşmesinde, güvenli bölgenin zaman kaybetmeden oluşturulması gerektiğini vurguladı. 



Trump ve Carney arasında ticaret ve egemenlik konuları merkezli gergin görüşme

ABD Başkanı Donald Trump'ın Kanada Başbakanı Mark Carney ile Beyaz Saray'da yaptığı görüşmeden (AP)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Kanada Başbakanı Mark Carney ile Beyaz Saray'da yaptığı görüşmeden (AP)
TT

Trump ve Carney arasında ticaret ve egemenlik konuları merkezli gergin görüşme

ABD Başkanı Donald Trump'ın Kanada Başbakanı Mark Carney ile Beyaz Saray'da yaptığı görüşmeden (AP)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Kanada Başbakanı Mark Carney ile Beyaz Saray'da yaptığı görüşmeden (AP)

ABD Başkanı Donald Trump ile Kanada Başbakanı Mark Carney arasında Beyaz Saray'da yapılan görüşme, Cumhuriyetçi Başkan’ın ticaret savaşı ve ülkesinin kuzey komşusu Kanada’yı ilhak etme tehditleri nedeniyle gergin geçti.

Trump ve Carney, Oval Ofis'teki ilk görüşmelerinde ve yüzlerindeki gülümsemenin ardında tutumlarını korudu. Carney, ülkesinin ‘asla satılık olmadığını’ vurgularken, Trump ‘asla, asla dememesi gerektiğini’ söyledi. Carney daha sonra ABD Başkanı'ndan Kanada'yı ülkesinin 51’inci eyaleti olarak tanımlamayı bırakmasını istediğini belirtti. Bu tanımlamayı aylardır yapan Trump, dünkü görüşmede ‘büyük bir evlilik’ için fırsat olduğunu vurguladı.

Trump ile görüşmesinin ardından Kanada’nın Washington Büyükelçiliği’nde bir basın toplantısı düzenleyen Carney, Trump’tan böyle bir talepte bulunup bulunmadığı sorusuna Fransızca olarak verdiği yanıtta “Evet, bugün bunu yaptım. Bu fikri tekrarlamanın yararlı olmadığını söyledim” dedi. Carney, bundan bir hafta önce ülkesinde yapılan seçimlerde, tehditleri pek çok Kanadalıyı endişelendiren ABD Başkanı Trump’a karşı koyma vaadiyle zafer kazandı. Ancak, olası bir ticaret anlaşmasını bozma korkusuyla Trump'ı kızdırmaktan kaçınmak zorunda kaldı.

Ancak ABD Başkanı Trump, Kanada Başbakanı Carney ile görüştükten sonra bile gümrük tarifeleri konusundaki kararlarından geri adım atmayacağını yineledi. Özellikle Kanada'dan gelen çelik ve alüminyuma gümrük vergisi uygulayan Trump, ülkesinin kuzey komşusunu tüm ticaret ürünlerine yüzde 25 gümrük vergisi uygulamakla tehdit ediyor.

Kanada'nın ekonomik olarak kendi başının çaresine bakabilmesi gereken bir ülke olduğunu söyleyen Trump, “Kanada'yı sübvanse etmemiz için hiçbir neden yok” ifadelerini kullandı.

Buna karşın Trump, Ottawa ile yeni bir ticaret anlaşmasına varmak istiyor. Zira ilk başkanlık döneminde iki ülke arasında imzalanan serbest ticaret anlaşması halen yürürlükte.

Öte yandan Carney, görüşme sonrası yaptığı açıklamada, “Bunlar çok karmaşık müzakereler, ancak ilerleme kaydettik” dedi ve Vatikan Kardinaller Meclisi'nin yeni Papa'yı seçmek üzere toplandığı bu dönemde sıkça kullanılan bir terimi kullanarak ‘beyaz dumanın’ hemen yükselmesini beklemediğini yineledi.

Trump ile yaptığı görüşmeleri ‘oldukça yapıcı’ olarak nitelendiren Carney, devam eden ticaret anlaşmazlığına ilişkin diyaloğun özellikle haziran ayında Alberta'nın Kananaskis kentinde düzenlenecek G7 zirvesinde olmak üzere ‘önümüzdeki haftalarda’ devam edeceğini söyledi.

Trump'ın konuğunu ‘çok yetenekli’ ve ‘çok iyi’ bir adam olarak tanımladığı ve hiç sevmediği eski Başbakan Justin Trudeau'yu eleştirdiği toplantı dostane bir diyalogla başladı. Carney’in kelimelerini çok dikkatli seçen sakin kişiliği, Trump'ın fevri kişiliğinden ve Trudeau'nun çok açık mizacından oldukça farklı bir çizgi çizdi.

Ancak Trump Kanada'nın ilhak edilebileceği konusunda ısrar edince, Oval Ofis'teki atmosfer hızla değişip gergin ve hava hakim oldu. Carney, defalarca kez ev sahibinin sözünü kesmemek için kendini tutmak zorunda kaldı. Daha sonra Trump, Carney ile yaptığı görüşmeyi ‘çok iyi’ olarak nitelendirdi.

Carney, ülkesindeki son seçimlerden zaferle çıktı. Oysa lideri olduğu Liberal Parti birkaç ay öncesine kadar anketlerde büyük bir yenilgi ihtimaliyle karşı karşıyaydı. Trump dün gazetecilere konuşurken Carney’in Kanada’ya yönelik gümrük vergileri uygulama ve ilhak etme tehditlerine karşı koyacak kişi olarak elde ettiği seçim zaferine atıfla, “Ben onun başına gelen en iyi şeyim” diye espri yaptı.