ABD, Venezuela'ya karşı askeri işbirliği konusunda bölgesel antlaşmayı uygulamaya koydu

ABD’den anlaşmayı uygulamaya koymasını talep eden Venezuela muhalefet lideri (Reuters)
ABD’den anlaşmayı uygulamaya koymasını talep eden Venezuela muhalefet lideri (Reuters)
TT

ABD, Venezuela'ya karşı askeri işbirliği konusunda bölgesel antlaşmayı uygulamaya koydu

ABD’den anlaşmayı uygulamaya koymasını talep eden Venezuela muhalefet lideri (Reuters)
ABD’den anlaşmayı uygulamaya koymasını talep eden Venezuela muhalefet lideri (Reuters)

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Kolombiya sınırına 150 bin askeri personel konuşlandırmasının ardından ABD, Amerika kıtasındaki 10 ülke ve Venezuela muhalefetini kapsayan bölgesel bir askeri işbirliği yapılmasını içeren anlaşmayı uygulamaya koydu. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, bu anlaşmanın Maduro rejiminin savaşa yönelik hareketlerine bir yanıt olduğunu söyledi.
Venezuela, geçtiğimiz Salı günü Kolombiya sınırına 150 bin asker konuşlandırmaya başlandığını duyurmuştu. Karakas’taki Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada bu konuşlandırmanın Maduro tarafından duyurusu yapılan tatbikatlar kapsamında gerçekleştirildiği belirtildi. Maduro, Kolombiya’yı ‘çatışma başlatmak için manevralar yapmakla’ suçluyor. Venezuela ile Kolombiya arasında 2 bin 200 kilometre uzunluğunda bir sınır bulunuyor.
Öte yandan Kolombiya Cumhurbaşkanı İvan Duque, ‘provokasyona’ gelmeyeceğini ve komşu ülkeye askeri müdahalenin uzak bir ihtimal olduğunu söyledi.
Juan Guaido liderliğindeki Venezuela muhalefeti, Amerika ülkeleri arasında imzalanan karşılıklı işbirliği anlaşmasını uygulamaya koyma talebinde bulundu. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’ya göre Trump söz konusu anlaşmayı dün sabah erken saatlerde Twitter hesabından paylaşmıştı. Pompeo, Venezuela ordusunun Kolombiya sınırında konuşlandırılması, ülke topraklarında yasadışı silahlı ve terörist örgütlerin varlığı, Maduro’nun yalnızca Venezuela halkı için değil komşularının da güvenlik ve barışını tehdit ettiğinin bir göstergesi olduğuna dikkat çekti. Pompeo yaptığı açıklamada, anlaşmanın uygulamaya konulmasının, Maduro rejiminin bölgede istikrarı gittikçe artan bir şekilde sarsıcı sarsan etkisini kabul etmek anlamına geldiğine dikkat çekti.  Venezuela sosyalist sisteminin feci ekonomik politikasının, benzeri görülmemiş bir mülteci krizine yol açmaya devam ettiğini ifade etti. Venezuela Petrol Bakanı Manuel Quevedo, dün yaptığı açıklamada, ülkesinin bu yılsonunda yeniden petrol üretimi yapabileceğine inandığını bildirdi.
Birleşmiş Milletler’e (BM) göre 2016 yılından bu yana 3.6 milyon Venezuelalı ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Pompeo, Amerika ülkeleri arasındaki Karşılıklı İşbirliği Anlaşması’na üye devletlerin üst düzey görüşmelerle, Venezuela'nın tanık olduğu ve sınırlarını aşan olağanüstü krize, ekonomik ve siyasi seçenekleri inceleyerek yanıt vermesini istiyor.
ABD, Nicolas Maduro hükümetiyle diplomatik ilişkilerini kopardı.  Washington, 50'den fazla ülkeyle birlikte muhalefet lideri Juan Guaido'yu Venezuela'nın Geçici Cumhurbaşkanı olarak tanıdı. Aynı zamanda Rio Antlaşması olarak da bilinen Amerika ülkeleri arasındaki Karşılıklı İşbirliği Antlaşması, 1947'de kabul edilmişti. Diplomatik ilişkileri, kesmeden başlayarak silahlı kuvvetlerin kullanımına yol açabilecek önlemleri içeriyor.
Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) geçtiğimiz Çarşamba günü, Eylül ayının ikinci yarısında ‘Venezuela’daki krizin istikrarsızlaştırıcı etkilerini ele almak üzere bir toplantı gerçekleştirme çağrısında bulundu. OAS tarafından düzenlenen oturumda Arjantin, Brezilya, Şili, Kolombiya, ABD, Guatemala, Haiti, Honduras, Paraguay, Dominik Cumhuriyeti, El Salvador ve muhalefet tarafından temsil edilen Venezuela, Amerika ülkeleri işbirliği antlaşması istişare heyetini harekete geçirmek için oy kullandı.
Kosta Rika, Panama, Peru ve Trinidad ve Tobago oylamaya katılmazken, anlaşmadan çekilmeyen ancak etkin de olmayan Bahamalar ve Küba oturumda yoktu. Uruguay ise Venezuela’daki mevcut durumun anlaşmanın etkinleştirilmesini gerektirmediğine dikkat çekti.
“Diyalog her zaman savaştan daha iyidir”
Öte yandan Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, geçtiğimiz Çarşamba günü hükümet ve muhalefete siyasi krizden çıkmak için diyalog çağrısında bulundu. Hükümet ile muhalefet arasında Mayıs ayında başlayan müzakereler, Oslo’da ve daha sonra Barbados’ta Norveç’in gözetiminde gerçekleşmişti. ABD’nin Venezuela’ya yeni yaptırımlar uygulamasına yanıt olarak Maduro’nun temsilcisini göndermesi nedeniyle müzakereler 7 Ağustos’ta duraksamaya uğramıştı. Mogherini, “Diyalog her zaman savaşmaktan daha iyidir. Yakında devam etmesini umuyoruz. Ülkenin ekonomik bölünmelerini ve sorunlarını beslemenin kimsenin yararına olmadığını düşünüyorum. Hükümetle muhalefet arasındaki anlaşmanın uluslararası denetim altında yeni devlet başkanlığı seçimleriyle demokratik bir çıkış olması ve herkese ülkenin demokratik geleceğini belirlemeye katılma hakkı sağlaması gerekiyor” şeklinde konuştu.



Merakla beklenen görüşme... Trump, yarın Beyaz Saray'da Zohran Mamdani'yi kabul edecek

ABD Başkanı Donald Trump ve New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani (AFP)
TT

Merakla beklenen görüşme... Trump, yarın Beyaz Saray'da Zohran Mamdani'yi kabul edecek

ABD Başkanı Donald Trump ve New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump dün akşam yaptığı açıklamada, New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani ile uzun süredir beklenen görüşmenin, aylarca süren gergin ilişkilerin ardından yarın Washington’da gerçekleşeceğini duyurdu.

Trump, “Komünist New York Belediye Başkanı Zohran Mamdani bir görüşme talep etti. Görüşmenin Beyaz Saray’da, 21 Kasım Cuma günü yapılması konusunda anlaştık. Daha fazla detayı ilerleyen günlerde paylaşacağız” dedi.

Mamdani ise ABD kanalı MS NOW’a verdiği röportajda, ekibinin Beyaz Saray ile iletişime geçtiğini belirterek, “New York sakinlerine verdiğim söz gereği, bu şehirde yaşayan 8,5 milyon kişi için faydalı olduğu sürece herkesle görüşmeye hazırım. İnsanlar burada yaşam maliyetlerini karşılamak için mücadele ediyor… Başkan ile sadece dürüstçe konuşmak istiyorum; New York sakinlerini gerçekten savunmanın ne anlama geldiğini anlatmak istiyorum” ifadelerini kullandı.

New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani’nin Sözcüsü, yeni belediye başkanının başkanla görüşmesinin ‘olağan’ olduğunu belirterek, Mamdani’nin görüşmede ‘kamu güvenliği, ekonomik güvenlik ve yaşam maliyetleri konularını’ ele almayı planladığını söyledi.

Trump aylardır Mamdani'yi eleştirerek onu ‘komünist’ olarak nitelendirdi ve seçilmesi halinde memleketinin mahvolacağını öngördü. Ayrıca, Uganda'da doğan ve 2018'de ABD vatandaşlığı alan Mamdani'yi sınır dışı etmekle ve şehirden federal fonları çekmekle tehdit etti.

Kasım seçimlerinde Cumhuriyetçilerin Georgia, New Jersey, Pensilvanya ve Virginia’da ağır yenilgi almasının ardından, Trump yaşam maliyetleri konusuna daha fazla vurgu yapmaya başladı. Bu konu, Demokratların kampanyalarının merkezi bir unsuru olmuş, Mamdani’nin kampanyasında da öne çıkmıştı. Trump, cuma günü sosyal medyada yayımladığı bir paylaşımda, Cumhuriyetçi Parti’yi ‘yaşam maliyetleri partisi’ olarak nitelendirdi.

Bu gelişmeler, Başkan Trump ve Cumhuriyetçi Partili müttefiklerinin ekonominin şu anda ‘hiç olmadığı kadar güçlü’ olduğunu savunduğu bir dönemde yaşanıyor.

Öte yandan New York’un seçilmiş belediye başkanı Zohran Mamdani, bu ayın başında yaptığı zafer konuşmasında, kısa bir süre önce Queens’i temsil eden nispeten az tanınan bir eyalet milletvekiliyken, ülkenin en büyük şehrinin seçilmiş belediye başkanı konumuna gelen 34 yaşındaki bir siyasetçi olarak, New York’un ‘ülkeye başkanı nasıl yenebileceğini göstermek istediğini’ söyledi.


Dünya Sağlık Örgütü'nün bütçesini karşılayabilmesi için 1 milyar dolara ihtiyacı var

Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)
Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)
TT

Dünya Sağlık Örgütü'nün bütçesini karşılayabilmesi için 1 milyar dolara ihtiyacı var

Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)
Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), ABD'nin bu yılki çekilme kararını telafi etmekte zorlanıyor. Örgüt, 2026-2027 bütçesini karşılamak için 1 milyar dolara ihtiyaç duyduğunu duyurdu.

BM'ye en büyük bağışçı olan ABD Başkanı Donald Trump, Ocak 2025'te Beyaz Saray'a döndükten sonra fonlamayı durdurma kararı aldı. Sonuç olarak, WHO daha önce onaylanan bütçesini 5,3 milyar dolardan 4,2 milyar dolara düşürmek zorunda kaldı.

WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus dün üye ülkelere yaptığı açıklamada, "Bu, Dünya Sağlık Örgütü tarihindeki en zorlu yıllardan biriydi. Kaynakları önceliklendirme ve yeniden yönlendirme gibi zorlu ama gerekli bir süreçten geçtik. Bu da iş gücümüzde önemli bir azalmaya yol açtı" dedi.

Ghebreyesus ayrıca, "Bu sürecin sonuna yaklaşıyoruz" diye ekledi.

Kuruluşun 2026-2027 bütçesinin yüzde 75'ini sağladığını, ancak hâlâ 1 milyar dolarlık bir açıkla karşı karşıya olduğunu ve "kaynak seferberliği açısından eskisinden çok daha kötü bir durumda" olduğunu belirtti.

Üye devletler, mayıs ayında zorunlu katkıları yüzde 20 artırma konusunda anlaştılar. Ancak kuruluş, hâlâ üye devletlerin ve diğer bağışçıların gönüllü katkılarına büyük ölçüde bağımlı.

Uluslararası yardımların azalmasıyla karşı karşıya kalan binlerce sağlık tesisi, insani desteğe en çok ihtiyaç duyan bölgelerde hizmetlerini azaltmak veya faaliyetlerini zorunlu olarak askıya aldı. Sonuç olarak, kuruluş en çok ihtiyaç duyanlara öncelik vermek zorunda kaldı.

Tedros, maliyet azaltma önlemlerinin benimsenmesinin, kuruluşun ortadan kaldırmak zorunda kaldığı iş sayısını beklenen 2 bin 900'den bin 282'ye düşürmesine neden olduğunu belirtti. Bin 89 çalışanın emeklilik, erken emeklilik veya geçici sözleşmelerinin sona ermesi nedeniyle kendi isteğiyle ayrıldığını da ifade etti.


İsrail, Lübnan’ın güneyine en ağır saldırılarından birini gerçekleştirdi

İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)
TT

İsrail, Lübnan’ın güneyine en ağır saldırılarından birini gerçekleştirdi

İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)

İsrail ordusu salı gecesi ve çarşamba sabahı Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na hava saldırıları düzenledi. Saldırılarda en az 13 kişi öldü, onlarca kişi yaralandı.

İsrail ordusunun bu saldırısı, İsrail ile Lübnan arasında geçtiğimiz yıl kasım ayında ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden bu yana gerçekleştirilen en şiddetli ve ölümcül saldırılardan biri oldu.

Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlenen hava saldırısından birkaç saat sonra, yine Lübnan’ın güneyde bulunan el-Tiri beldesinde öğrencileri taşıyan bir otobüse düzenlenen başka bir saldırıda bir kişi öldü, 13 kişi yaralandı. Bu olay, geleneksel savaş alanlarının ve Hizbullah üyelerinin peşine düşülmesinin ötesinde yeni bir gerilime işaret etti.

Son saldırılar, aylardır görülen en ağır saldırılar olurken Lübnan’ın güneyindeki iki vilayetteki dört ilçeyi etkiledi. Dün öğleden sonra dört köyde yeniden tahliye bildirimleri dağıtıldı. Bildirimler, bir göç dalgasına yol açtı.