İngiltere, ABD'nin Körfez'deki deniz güvenliği misyonuna katılacak

İngiltere, ABD'nin Körfez'deki deniz güvenliği misyonuna katılacak
TT

İngiltere, ABD'nin Körfez'deki deniz güvenliği misyonuna katılacak

İngiltere, ABD'nin Körfez'deki deniz güvenliği misyonuna katılacak

Avrupa Birliği, İngiltere’nin Körfez’de ABD liderliğindeki bir deniz güvenliği misyonuna katılma kararı, ABD devriyelerinin dışında, Hürmüz Boğazı'nda deniz güvenliğini sağlamak için müstakil bir deniz gücünün oluşturulmasını engelledi. İngiltere ve Fransa, temmuz ayında Avrupa liderliğinde bir deniz gücü kurulmasını teklif etti. Bu deniz gücünün ABD'den bağımsız olması planlanıyor. Teklif, Danimarka, İtalya ve İspanya'dan destek gördü. Söz konusu ülkeler Amerika deniz güvenliği misyonuna katılma kararının ABD-İran gerilimini artırabileceğinden endişe duydukları için bu teklife destek verdiler.
Bu açıklama, İran’ın Boğaz’da İngiliz bayraklı bir tankeri alı koymasından sonra geldi. İran’ın bu hamlesi, Kraliyet Donanması’nın Cebelitarık'ta İranlı bir petrol tankerini alı koymasına verilen bir cevap olarak görüldü.
İran hala İngiliz bandıralı Stena Impero isimli bir petrol tankerini serbest bırakmadı. Ancak yakında serbest bırakabileceğinin işaretlerini verdi. İngiltere’ye bağlı Cebelitarık yönetimi, geçen ay İran’a ait petrol tankerini serbest bıraktı. Fransa, 16 Eylül’de, Boğaz’daki ticaret gemilerinin korunmasına yönelik deniz güvenliği misyonunun kurulması için girişimde bulunacak. Boğazdan dünya petrolünün beşte biri geçiyor. 15 Avrupa ülkesi deniz güvenliği misyonunu görüşmek için Paris’te bir araya gelecek.
AB başkentleri arasındaki müzakerelere katılan diplomatlar, Londra'nın ABD liderliğindeki bir misyona katılma stratejisinde beklenmeyen bir değişiklik olduğunu söyledi. Başbakan Boris Johnson hükümeti tarafından 5 Ağustos’ta bu karar alınmıştı. Ancak bu yönde herhangi bir ilerleme kaydedilemedi. Üst düzey Avrupalı bir diplomat, "Birçoğumuz İngiltere’nin Avrupa ülkeleri ile dayanışma halinde olması ve İran-ABD geriliminin tırmanmasından endişe ettiğimiz için Avrupa liderliğinde müstakil bir deniz gücü kurulmasını planlıyoruz. Şu an her şey muallakta, çünkü İngiltere ABD ile beraber hareket edecek.”dedi.
İngiltere, Fransa ve Almanya diğer Avrupa ülkelerinden de destek alarak, İran ile dünya devletleri arasında 2015 nükleer anlaşması sebebiyle meydana gelen krizi sonlandırmak istiyor. Tahran, yaptırımların kaldırılması karşılığında nükleer programını durdurma sözü vermişti.
ABD Başkanı Donald Trump, geçen yıl mayıs ayında, nükleer anlaşmadan çekilmişti. Bu durum, Washington ile Avrupalı müttefikleri arasında bir pürüzün oluşmasına neden olacak. Avrupa ülkeleri anlaşmanın Tahran'ın nükleer silah geliştirmesini engellediğini savunuyorlar. Trump o tarihten itibaren İran'a yönelik sert yaptırımlar uygulamaya devam ediyor.
İngiltere, AB’den çekilme planları sebebiyle, başlangıçta planladığı deniz güvenliği misyonunda doğrudan Avrupa Birliği, NATO veya ABD yer almıyordu. Ancak, Avrupa Birliği üyesi olmayan Norveç de dahil olmak üzere Avrupa ülkelerinin yer aldığı esnek bir ittifak kurmaya çalıştı. İran, bu teklife karşı çıktı ve yabancı güçlerin Tahran ve bölgedeki diğer ülkelere ait nakliye rotalarını güvence altına alma görevini bırakması gerektiğini ifade etti. Suudi Arabistan, İran, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Irak, ham petrollerinin çoğunluğunu Hürmüz Boğazı yoluyla ihraç ediyor.
Avrupa deniz güvenlik misyonunun Fransa liderliğinde kurulabileceğini söylen bir Fransız savunma yetkilisi: “Avrupa deniz gücü misyonunun ön plana çıktığı, İran’a karşı kurulmuş bir ittifak olduğu izlenimini vermeyen bir deniz gücü misyonunu Avrupalı ortaklarımız ile beraber kurmalıyız” açıklamasında bulundu. Fransa liderliğindeki bir Avrupa deniz güvenlik misyonuna İtalya, Danimarka, İspanya, Norveç, Belçika ve İsveç katılabilir. Hollanda ise Amerika’nın ve Fransa’nın önerilerini değerlendiriyor. Ancak diplomatlar Hollanda’nın, Avrupa deniz güvenlik misyonuna katılma eğiliminde olduğunu söylüyorlar. Avrupa ülkelerinin herhangi bir görev üslenebilmesi için Avrupa Parlamento’sunun onay vermesi gerekiyor. Bu durum Hollanda ve Danimarka için de geçerli olacak.



İsrail Genelkurmay Başkanı, 7 Ekim'deki bazı askeri komutanları görevden aldı ve diğerlerini başarısızlıkları nedeniyle kınadı

Filistinli silahlı saldırganlar, 7 Ekim 2023'teki saldırı sırasında ele geçirdikleri bir İsrail askeri aracında yolculuk ediyor (Reuters)
Filistinli silahlı saldırganlar, 7 Ekim 2023'teki saldırı sırasında ele geçirdikleri bir İsrail askeri aracında yolculuk ediyor (Reuters)
TT

İsrail Genelkurmay Başkanı, 7 Ekim'deki bazı askeri komutanları görevden aldı ve diğerlerini başarısızlıkları nedeniyle kınadı

Filistinli silahlı saldırganlar, 7 Ekim 2023'teki saldırı sırasında ele geçirdikleri bir İsrail askeri aracında yolculuk ediyor (Reuters)
Filistinli silahlı saldırganlar, 7 Ekim 2023'teki saldırı sırasında ele geçirdikleri bir İsrail askeri aracında yolculuk ediyor (Reuters)

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, dün birkaç üst düzey ordu komutanını görevden aldı ve diğerlerini, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te Gazze'den güney İsrail'e sürpriz bir saldırı başlatmasıyla ortaya çıkan başarısızlıklardaki rolleri nedeniyle azarladı.

Ordu yaptığı açıklamada, bazı subayların yedek görevden alındığını ve askerlik hizmetlerinin sonlandırıldığını belirtti.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre bazı komutanlara resmi kınama cezası verilirken, birine görevinin sonlandırıldığı bildirildi. Bir diğeri ise istifasını sundu.

Gazze'deki savaş, Hamas'ın 7 Ekim 2013'te İsrail'in güneyine eşi benzeri görülmemiş bir saldırı başlatmasının ardından patlak verdi. İsrail, bu saldırıya yoğun bir bombardıman ve harap olmuş bölgede askeri operasyonlarla karşılık verdi.

AFP'nin resmi verilere dayanarak elde ettiği bilgiye göre, Hamas'ın 2023'teki saldırısında bin 219 kişi hayatını kaybetti.

İsrail, Birleşmiş Milletler'in güvenilir bulduğu Hamas yönetimindeki Sağlık Bakanlığı'nın son verilerine göre, Gazze Şeridi'nde çoğunluğu sivil olmak üzere 69 binden fazla Filistinlinin öldürüldüğü yıkıcı bir savaşla bu saldırıya karşılık verdi.


Kuzey Kore, şehir merkezlerini modernize etmek için kentsel gelişim yasası çıkardı

Kuzey Kore lideri Kim Jong Un (AFP)
Kuzey Kore lideri Kim Jong Un (AFP)
TT

Kuzey Kore, şehir merkezlerini modernize etmek için kentsel gelişim yasası çıkardı

Kuzey Kore lideri Kim Jong Un (AFP)
Kuzey Kore lideri Kim Jong Un (AFP)

Kuzey Kore parlamentosu, halk için daha iyi yaşam koşulları sağlamak amacıyla kentsel çevreleri modernize etmeyi amaçlayan bir kentsel gelişim yasasını bugün kabul etti.

Kore Merkez Haber Ajansı (KCNA), merkez ve bölgesel şehirleri modernize etmeyi amaçlayan "Kentsel Oluşum ve Gelişim Yasası"nın Yüksek Halk Meclisi Daimi Komitesi oturumunda incelenip kabul edildiğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın KCNA’dan aktardığı habere göre yasa, "şehirlerin görünümünü ve çevresini çağın gereklerine uygun şekilde değiştirmeyi ve insanlara daha iyi yaşam koşulları sağlamayı" amaçlıyor.

Yasanın yürürlüğe girmesiyle ilgili daha fazla ayrıntı verilmedi, ancak yasanın Kuzey Kore rejiminin kentsel alanlar üzerindeki genel kontrolünü sıkılaştırmayı amaçladığı anlaşılıyor.

Güney Kore'nin Yonhap Haber Ajansı'na göre yasa, kentsel gelişmeler ve gelişigüzel kentsel yayılmayı önleme çabası.

Bu gelişme, Kuzey Kore lideri Kim Jong Un'un önümüzdeki yılın başlarında düzenlenecek büyük parti konferansında, bölgesel kalkınmaya yönelik kampanyasını vurgulaması beklenirken gerçekleşti.

Geçtiğimiz yıl başlatılan "10'da 20 Bölgesel Kalkınma" politikası kapsamında Kim, 10 yıl boyunca her yıl 20 şehir ve eyalette modern fabrikalar inşa ederek, bölgesel alanlardaki yaşam koşullarını iyileştirmeyi hedefliyor.


Amerika, Ukrayna ile barış planı konusunda yapılan "yapıcı görüşmelere" övgüde bulundu

ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile 18 Ekim 2025'te Washington, D.C.'deki Beyaz Saray'da (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile 18 Ekim 2025'te Washington, D.C.'deki Beyaz Saray'da (AFP)
TT

Amerika, Ukrayna ile barış planı konusunda yapılan "yapıcı görüşmelere" övgüde bulundu

ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile 18 Ekim 2025'te Washington, D.C.'deki Beyaz Saray'da (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile 18 Ekim 2025'te Washington, D.C.'deki Beyaz Saray'da (AFP)

Beyaz Saray, bugün İsviçre'de Ukrayna'daki savaşı sona erdirme önerisi üzerine yapılan görüşmelerin "önemli bir ileri adım" teşkil ettiğini ve nihai bir anlaşmanın Ukrayna'nın egemenliğine "tam saygı" göstermesi gerektiğini vurguladı.

Cenevre'deki görüşmelerin ardından Washington tarafından yapılan ortak açıklamada, "Görüşmeler sonucunda iki taraf, barış planı için güncellenmiş ve geliştirilmiş bir çerçeve oluşturdu" denildi.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Şubat 2022'de Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle başlayan savaşı sona erdirmek için bir anlaşmaya varma çabaları kapsamında Ukraynalı ve Avrupalı ​​yetkililerle görüşmek üzere dün Cenevre'ye giden bir ABD heyetine başkanlık etti.

ABD Başkanı Donald Trump, yaklaşık dört yıllık çatışmanın ardından Ukrayna'ya barış planını kabul etmesi için 27 Kasım'a kadar süre verdi.

Ancak Kiev, Rusya'nın topraklarından vaz geçmedi, ordusunu küçültmesi ve NATO'ya katılmama sözü vermesi gibi bir dizi talebi içeren 28 maddelik taslak planda değişiklik yapmaya çalışıyor.

Barış planı için yeni bir çerçevenin açıklanması, gerçek değişikliklerin yolda olduğunun sinyalini verdi.

Ortak açıklamada, "görüşmelerin yapıcı, odaklı ve saygılı geçtiği, adil ve kalıcı bir barışa ulaşma konusundaki ortak kararlılığın bir kez daha teyit edildiği" belirtildi.

"Görüşmeler, pozisyonları birleştirme ve net bir sonraki adımları belirleme yönünde somut ilerleme gösterdi" diyen yetkili, "gelecekteki herhangi bir anlaşmanın Ukrayna'nın egemenliğine tam olarak saygı göstermesi, adil ve kalıcı bir barış sağlaması gerektiğini" vurguladı.

Her iki taraf da "önümüzdeki günlerde" ortak öneriler üzerinde çalışmaya devam etme sözü verdi.

Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, Rubio ve ekibinin, Washington'un "Ukrayna'nın egemenliğinin, güvenliğinin ve gelecekteki refahının devam eden diplomatik sürecin merkezinde kalmasını sağlama" taahhüdünü teyit ettiği belirtildi.