Google’ın kuantum bilgisayar devrimi nedir? Dünyayı nasıl değiştirebilir?

Google dışında IBM, Intel ve Microsoft gibi pek çok teknoloji şirketi de kendi kuantum bilgisayarlarını üretmeyi hedefliyor (Reuters)
Google dışında IBM, Intel ve Microsoft gibi pek çok teknoloji şirketi de kendi kuantum bilgisayarlarını üretmeyi hedefliyor (Reuters)
TT

Google’ın kuantum bilgisayar devrimi nedir? Dünyayı nasıl değiştirebilir?

Google dışında IBM, Intel ve Microsoft gibi pek çok teknoloji şirketi de kendi kuantum bilgisayarlarını üretmeyi hedefliyor (Reuters)
Google dışında IBM, Intel ve Microsoft gibi pek çok teknoloji şirketi de kendi kuantum bilgisayarlarını üretmeyi hedefliyor (Reuters)

Google'ın internete sızdığı iddia edilen bir araştırma makalesine göre daha önce en güçlü süper bilgisayarların bile gerçekleştiremeyeceği bir hesaplama, devrim niteliğinde yeni bir bilgisayar türü sayesinde başarıldı.
Makale, teknoloji devinin kuantum bilgisayarlarından biri üzerinde çalışan araştırmacıların, kuantum üstünlüğü ismi verilen şeyi başardığını öne sürüyor ve böylelikle öncekilerle karşılaştırılamaz ölçüde işlem gücünün var olduğu yeni bir çağı müjdeliyor.
Araştırmacıların denemelerinde standart bir süper bilgisayarca hesaplanması yaklaşık 10 bin yıl sürecek bir hesaplamayı Google'ın kuantum bilgisayarı sadece 200 saniyede gerçekleştirdi. Makalede şu ifadeler yer aldı:
Bildiğimiz kadarıyla, bu deneme sadece bir kuantum işlemcinin gerçekleştirebileceği ilk hesaplamanın yapılması anlamına geliyor.
Bu "rastgele örnekleme problemi" ismiyle bilinen ve çok geniş bir sayı kümesinin gerçekten rastgele olup olmadığını kontrol eden bir hesaplamaydı ve şimdilik sadece kuantum bilgi işlemenin çalışabileceğini kanıtlayan bir testi. Hangi sayıların rastgele olduğunu belirlemenin doğrudan çok fazla uygulaması bulunmasa da, bu bilgi işleme biçiminin gelecekte dünyayı değiştiren etkileri olabilir.
Kuantum bilgisayar nedir?
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, ilk olarak 1982'de fizikçi Richard Feynman'nın kuramlaştırdığı kuantum bilgisayarlar, klasik bilgisayarlardan temelde veri aktarma ve saklama yöntemiyle ayrışıyor.
Kuantum bilgisayarlar, geleneksel bilgisayarların aksine ikili sayı sistemini yani "1" ve "0"ları kullanmak yerine kubitleri (kuantum bit) kullanıyor.
Kubitler, süperpozisyon (üst üste binme) ismi verilen bir halde bulunuyor ve bu aynı anda hem "1" hem de "0" olarak davranabilecekleri anlamına geliyor.
Bu sayede kuantum hesaplama sistemlerine her bir kubit eklenmesi, kuantum bilgisayarı klasik bilgisayarlara göre üssel (karesiyle orantılı) olarak daha güçlü hale getiriyor.
Kuantum bilgisayarları kimler, neden geliştiriyor?
Google dışında dünyanın en büyük şirketlerinden bazıları da kuantum hesaplama sistemlerinin geliştirilmesi üzerinde çalışmaya devam ediyor.
IBM, Intel ve Microsoft gibi pek çok teknoloji şirketi kendi kuantum bilgisayarlarını üretmek ve bilgi işlemenin bir sonraki devrimini kaçırmamak için devasa kaynaklar ve bütçeler ayırıyor.
Kanada'daki D-Wave gibi bazı küçük firmalar da kuantum bilgisayarlar inşa ediyor ve bunların NASA, CIA gibi kurumlarca kullanıldığı öne sürülüyor.
Kuantum bilgisayarların sıra dışı potansiyeli; siber güvenlikten iletişime, sağlık hizmeti ve hava tahminlerine kadar her şeyi değiştirmek için kullanılabilir.
Kuantum bilgisayarlar başka hangi alanlarda kullanılabilir?
Kuantum bilgisayarların öncülerinden fizikçi David Deutsch, yaptığı ünlü bir tahmininde günümüz bilgisayarlarının çözmesinin evrenin yaşı kadar vakit alacağı şeyleri, bu bilgisayarların çözebileceğini öne sürmüştü.
Google’ın sızdırılan araştırma makalesi yalnızca bunun gerçekleştirilebilir olduğunu göstermekle sınırlı kalsa da, şu anda çok masraflı ve gerçek hayatta uygulanması mümkün olmayan bilimsel simülasyonları kuantum işlemcilerin yapabileceği iddiasını güçlendiriyor.
Diğer bir kullanım alanı da hava durumu ve nüfus artışları gibi şehrin yapısını etkileyen pek çok devasa değişkenin bulunduğu şehir planlaması olabilir. Şehir planlamacıları, tüm değişkenleri simüle ederek trafik tıkanıklığını ve nüfus sorunlarını çözmenin farklı yollarını bulabilir ya da en azından daha iyi kavrayabilir.
Ancak bütün şehirleri simüle edebiliyorsak, bunu neden evrenin bütünü için de gerçekleştirmeyelim? MIT profesörü Seth Lloyd bu soruyu sormuş ve aslında içinde yaşadığımız evrenin devasa bir kuantum bilgisayar olduğunu iddia etmişti.
Aslında Matrix'in içinde yaşadığımız düşüncesinin ötesinde kuantum bilgisayarların nihayetinde ulaşacağı karmaşık simülasyonları gerçekleştirme gücü, günün birinde evrenin başlangıcını simüle etmek ve belki de bilimin en gizemli sorularına cevap vermek için kullanılabilir.



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news