Emekli maaşını almak için aylarca annesinin cesediyle yaşadı

Bergold, 89 yaşındaki annesinin cesedini evlerinin bodrumunda saklamakla suçlanıyor (AP)
Bergold, 89 yaşındaki annesinin cesedini evlerinin bodrumunda saklamakla suçlanıyor (AP)
TT

Emekli maaşını almak için aylarca annesinin cesediyle yaşadı

Bergold, 89 yaşındaki annesinin cesedini evlerinin bodrumunda saklamakla suçlanıyor (AP)
Bergold, 89 yaşındaki annesinin cesedini evlerinin bodrumunda saklamakla suçlanıyor (AP)

ABD’de 60 yaşındaki bir kadın, sosyal güvenlik ödeneklerini almak için annesinin cesedini 4 ay boyunca evinin bodrumunda sakladığı iddiasıyla tutuklandı.
Paula Bergold, 89 yaşındaki annesi Ruby'nin cesedini küçük plastik bir varile koyup Wisconsin eyaletinin doğusunda bulunan Peshtigo'daki evinin altında saklamakla suçlanıyor.
Independent Türkçe'nin haberine göre, bir komşu, Ruby'i aylarca göremeyince mayısta polisi aradı. Ve mahkeme kayıtlarına göre Paula'nın, annesinin nerede olduğu konusunda "kaçamak" davrandığını söyledi.
Polis memurları eve geldiklerinde, kapıya yapıştırılmış notta "Ruby arkadaşlarımızı ziyaret etmek için şehir dışına gitti. Paula" yazdığını gördü.
Bir polis memuru evden gelen çürük kokusunu ve kapılardaki naftalin paketlerini fark etti.
İçeride, deterjanlarda kullanılan bir kimyasal olan boraks ve amonyak kaplı bir sandalye buldular ama anneden hiçbir iz yoktu.
Paula sonunda 89 yaşındaki kadının cesedinin evde olduğunu itiraf etti.
Dava dilekçesine göre annesini sandalyede ölü olarak bulduğunu ve görevlilere haber verecek gücü kendisinde bulamadığını, ceset çürümeye başladıktan sonra yayılan kokudan dolayı kadını varile koyduğunu söyledi.
İddiaya göre Paula polis memurlarına, annesinin sosyal güvenlik ödenekleri ve yatırımlarıyla geçindiğini, maddi sebeplerin 89 yaşındaki kadının ölümünü polise bildirmemesinde etkili olduğunu belirtti.
Bergold, pazartesi günü hapishaneden gerçekleştirilen video bağlantısıyla, ceset saklama, ölümü bildirmeme ve kamu görevlisine engel olma suçlarından dolayı mahkemeye çıktı.



İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
TT

İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)

İsrail'le 12 günlük çatışmanın ardından İran ülke içindeki baskıyı artırıyor.

Guardian'ın haberinde, 13 Haziran'da İsrail'in saldırısıyla başlayan ve İran'ın misillemesinin ardından 24 Haziran'da ABD'nin arabuluculuğunda ateşkes ilan edilen çatışmaların, İran'da "geniş çaplı bir iç baskı dalgasını" tetiklediği belirtiliyor.

İsrail'in 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırıda 71 kişinin hayatını kaybettiği anımsatılıyor. Hayatta kalan bazı mahkumların da daha kötü koşullardaki cezaevlerine nakledildiği yazılıyor.

Mahsa Emini protestolarına katıldığı gerekçesiyle hapse atılan aktivist Rıza Handan'ın, bombalamadan sonra daha kötü şartlardaki bir hapishaneye gönderildiği belirtiliyor. 60 yaşındaki aktivistin kızı şunları söylüyor:

Ne babamın ne de diğer mahkumların yatağı var, yerde uyumak zorunda kalıyorlar. Bir keresinde uyandığında battaniyesinin içinde 6 ya da 7 tahtakurusu bulmuştu.

Kadın mahkumların da yanlarına kişisel eşyalarını bile alamadan Karçak Hapishanesi'ne gönderildiği belirtiliyor. İdam cezasına çarptırılan Kürt yardım çalışanı Pakşan Azizi'den en az iki gündür haber alınamadığı aktarılıyor. Af Örgütü'ne göre Azizi, "barışçıl insani yardım ve insan hakları faaliyetleri" nedeniyle cezalandırıldı. Tahran yönetimiyse kendisini "devlete karşı silahlı isyanla" suçluyor.

Savaş sonrası İran genelinde bir güvenlik baskısı dalgası başlatıldığı da ifade ediliyor. Kolluk kuvvetlerinin kontrol noktaları oluşturduğu ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle birçok kişinin tutuklandığı aktarılıyor.

İsrail-İran çatışmalarında Mossad'ın Tahran'da gizli bir drone üssü kurduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca istihbarat teşkilatına bağlı komandoların saldırıdan aylar önce başkente sızarak operasyon sırasında İran'ın hava savunma sistemlerini imha ettiği belirlenmişti. Mossad da casusların saldırılarda yer aldığını doğrulamıştı.

İran devlet medyasında geçen ay çıkan haberlerde, İsrail istihbaratı adına çalıştığı iddia edilen 700 kişinin yakalandığını duyurulmuştu. ABD merkezli İran İnsan Hakları Merkezi'nin (CHRI) verilerine göre 6 kişi casusluk iddiasıyla idam edildi. CHRI'dan Hadi Gayemi şu iddiaları paylaşıyor:

İranlı yetkililer, insanları hiçbir gerekçe göstermeden ve avukatlarına erişim hakkı vermeden gözaltına alıyor, ardından ‘ulusal güvenlik' suçlamalarıyla idam ederek halkı sindirmeye ve kontrolü yeniden kurmaya çalışıyor.

New York Times'ın analizinde de Evin Hapishanesi'nin "insan hakları ihlalleriyle" gündem olduğu hatırlatılıyor. Haberde, 12 günlük çatışmaların ardından Tahran yönetiminin tarihsel bir kavşakta olduğu yazılıyor. İran'ın ileride içerideki baskıyı artırmakla ülkenin dönüşümüne yönelik politikaları uygulamak arasında bocalayabileceği ifade ediliyor.

Independent Türkçe, Guardian, New York Times