Isıyı elektriğe dönüştürmenin yeni bir yolu keşfedildi

İHA
İHA
TT

Isıyı elektriğe dönüştürmenin yeni bir yolu keşfedildi

İHA
İHA

Bir araba motoru çalışırken ya da bir jeneratör elektrik üretirken enerjinin bir kısmı kullanılıyor, kalan kısmıysa serbest ısı enerjisine dönüşerek kaybediliyor.
Hakemli bilim dergisi Science Advance’de yayımlanan yeni bir araştırmaye göre ABD’li ve Çinli bilim insanlarından oluşan uluslararası bir ekip, bu kayıp ısı enerjisini elektriğe dönüştürmenin yeni bir yolunu geliştirdi.
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, makalenin ortak yazarlarından ve Ohio Eyalet Üniversitesi’nden mekanik, hava ve uzay mühendisliği profesörü Joseph Heremans şunları söyledi:
Bu keşif sayesinde ısıdan bugünküne göre çok daha fazla elektrik enerjisi üretme imkanına kavuşacağız. Bu öyle bir şey ki şimdiye kadar kimse mümkün olduğunu düşünmemişti.
Yeni keşif, bir miktar manyetik akış taşıyan ancak tam anlamıyla bir mıknatıs olmayan paramanyetik özellikli minik parçacıklara dayanıyor. Mıknatıslar ısıtıldığında manyetik kuvvetlerini kaybederek paramanyetik hale geliyor. Bilim insanlarının “spin” ismini verdiği bir manyetik akım türü, magnon sürüklenmesi termoelektriği denen bir enerji türü üretebiliyor.
Ohio Eyalet Üniversitesi’nin haberine göre bu keşfe kadar söz konusu enerji biçiminin oda sıcaklığında toplanarak kullanılması mümkün değildi.
“Bir zamanlarki genel geçer bilgi şöyleydi: Eğer bir paramıknatıs (dizilmıknatıs) varsa ve bunu ısıtırsanız, hiçbir şey olmaz. Biz bunun doğru olmadığını keşfettik” diyen Heremans bunu şöyle açıkladı:
Bulduğumuz şey, termoelektrik yarı iletkenlerinin (ısıyı elektriğe çevirmek için de kullanılabilen malzemelerden biri) tasarlanmasının yeni bir yolu. Geçtiğimiz 20 yıl veya daha uzun süredir bildiğimiz termoelektrik bilimi son derece verimsiz ve çok az enerji veriyor. Bu nedenle gerçekte yaygın olarak kullanılmıyor. Bu gelişmeyse mevcut anlayışı değiştiriyor.
Mıknatıslar ısıdan enerji toplamak için vazgeçilmez parçalar. Bir tarafları ısıtıldığında, soğuk olan diğer tarafları daha manyetik hale geliyor, spinler üretiyor ve bu da mıknatısların içindeki elektronları iterek elektrik üretiyor.
Ancak sıcaklığı artan mıknatıs, manyetik özelliklerinin büyük kısmını kaybederek paramıktanıslara dönüşüyor. Ve bu keşfe kadar kimse paramıknatısların ısıdan enerji elde etmek için kullanılabileceğini düşünmüyordu.
Ohio Eyalet Üniversitesi’nden araştırmacıların yanı sıra Kuzey Karolina Eyalet Üniversitesi ve Çin Bilimler Akademisi’nden bilim insanlarının da makalenin ortak yazarları arasında yer aldığı  araştırma ekibi, paramagnonların elektronları saniyenin milyonda birinin milyarda biri kadar kısa süre için ittiğini ve bunun elektrik enerjisi elde etmek için yeterli bir süre olduğunu keşfetti.
Kuzey Karolina Eyalet Üniversitesi’nin haberine göre Çin Bilimler Akademisi’nden profesör Huaizhou Zhao şöyle söyledi:
Bu keşfin temelindeki alt yapıyı üretmek için birbirini tamamlayan uzmanlardan oluşan bir araştırma ekibi oluşturduk.
Yeni keşif, araba egzozundan gezegenler arası uzay araçlarına ve endüstriyel üretime kadar, ısıdan elde edilen enerjinin daha verimli olmasının önünü açabilir.
Bu yüzden ekip ,söz konusu keşiften sonra paramagnonların doğru şartlar altında gerekli spini üretip üretmediğini test etmeye başladı.



Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
TT

Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

Erin Keller Son dakika haberleri ve gündem muhabiri 

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

500 milyon yıllık bir fosilin analizine dayanan yeni araştırma, örümcekler ve diğer araknidlerin denizden gelmiş olabileceğini öne sürüyor.

Bilim dergisi Current Biology'de salı günü yayımlanan araştırmaya göre, "mükemmel şekilde korunmuş" örnek, bu canlıların kara hayatına uyum sağlamadan önce yüzdüğü fikrini destekliyor.

Arizona Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, bir zamanlar at nalı yengeçlerinin atası olduğu düşünülen ve nesli tükenmiş bir Kambriyen dönemi türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini analiz etti. Bununla birlikte çalışma, bu canlının sinir yapısının modern örümcekler ve akrabalarına daha çok benzediğini ortaya koydu ki bu da araknidlerle daha önce düşünülenden daha yakın bir evrimsel bağa sahip olduğunu işaret ediyor.

Mollisonia'nın vücudunun prosoma adı verilen ön kısmı, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri örüntüsüne sahip. İlaveten örümceklerde ve diğer araknidlerde bulunan dişlere benzeyen bir çift kıskaç benzeri "pençelere", bölünmemiş beyninden kısa sinirler uzanır.

Araştırmacılar, fosilin bir ilk araknid olarak tanımlanmasını sağlayan en önemli özelliğin, beyninin benzersiz organizasyonu olduğunu söyledi: Modern kabuklular, böcekler, çıyanlar ve at nalı yengeçlerinde görülen önden arkaya düzenlemenin tersi, bu fosilin beyninde var.  

Arizona Üniversitesi'nde ders veren Nick Strausfeld başyazarı olduğu araştırma hakkında yaptığı açıklamada, fosilin beyninin modern örümceklere benzer şekilde "geriye doğru çevrilmiş" gibi göründüğünü söyledi.

Bu arkadan öne beyin düzenlemesi, hareket kontrolünü artıran sinir kısayolları sağlayan, çok önemli bir evrimsel adaptasyon olabilir.

Araştırmaya göre bu keşif, çeşitlenmenin yalnızca ortak bir atanın karaya geçişinden sonra gerçekleştiğine dair yaygın inancı sorgulanmasına neden oluyor. Daha önceki fosil kanıtları, araknidlerin yalnızca karada yaşayıp evrimleştiğini öne sürüyordu.

Görsel kaldırıldı.Mollisonia'nın vücudunun ön kısmı ya da prosoma, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri düzenine sahip (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)


Strausfeld, "Araknidlerin ilk ne zaman ve nerede ortaya çıktığı, atalarının ne tür keliserliler olduğu ve bunların at nalı yengeçleri gibi deniz türü veya yarı sucul olup olmadığı hala şiddetle tartışılıyor" dedi.

Mollisonia benzeri araknidler karadaki yaşama adapte olurken, muhtemelen ilk böcekler ve kırkayaklarla beslendi. Bu ilk araknidler, önemli bir savunma mekanizması olan böcek kanatlarının evrimini de etkilemiş olabilir.

Araştırmacılar, Mollisonia'nın soyunun muhtemelen örümceklere, akreplere, böğlere, kırbaç akreplerine ve kamçılı akreplere yol açtığını söylüyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news