ABD'nin Avrupa Birliği Büyükelçisi ifadeye gitmeyecek

Gordon Sonland, ABD Avrupa Birliği Büyükelçisi (AFP)
Gordon Sonland, ABD Avrupa Birliği Büyükelçisi (AFP)
TT

ABD'nin Avrupa Birliği Büyükelçisi ifadeye gitmeyecek

Gordon Sonland, ABD Avrupa Birliği Büyükelçisi (AFP)
Gordon Sonland, ABD Avrupa Birliği Büyükelçisi (AFP)

ABD'de Trump yönetimi ile Demokratlar arasında azil soruşturması gerginliği sürüyor. ABD Dışişleri Bakanlığının, "azil soruşturmasına" dair Temsilciler Meclisi tarafından ifadeye çağrılan ABD'nin Avrupa Birliği Büyükelçisi Gordon Sondland'a ifade vermeye gitmemesi yönünde talimat verdiği belirtildi.
ABD medyasında yer alan haberlere göre, Trump'ın başkanlık kampanyasına 1 milyon dolar bağış yapması ile dikkati çeken oteller zinciri sahibi Sondland'ın, Başkan Donald Trump ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy arasında geçen telefon görüşmesine dair önemli bilgilere sahip olduğu ileri sürüldü.
ABD Dışişleri Bakanlığı, "azil soruşturması" kapsamında Temsilciler Meclisi tarafından ifadeye çağrılan ABD'nin Avrupa Birliği Büyükelçisi Sondland'a ifadeye gitmemesi yönünde talimat verdi.
İstihbarat Komitesi Başkanı Adam Schiff, Bakanlığın söz konusu talimatına tepki gösterdi.
Schiff, Gordon Sondland'ın Trump ve Zelenskiy arasında yapılan görüşmeye dair hassas bilgilere ve Ukraynalı yetkililer ile kendisi arasında atılan önemli mesajlara sahip olduğunu belirtti.
Bu bilgilerin Trump'ın azil sürecinde önemli bir delil teşkil ettiğini ileri süren Adam Schiff, "Bu tanığın ve söz konusu mesajların yönetim ile eşdeğer olan Kongreye teslim edilmemesi, anayasal işlevlerin engellenmesine yönelik güçlü birer kanıttır." dedi.
Sondland'ın avukatı Robert Luskin ise müvekkilinin her zaman ABD'nin çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini ve İstihbarat Komitesi önünde de anlatmaya hazır olduğunu belirterek, "Ancak Büyükelçi Sondland, hayal kırıklığı içinde kendisine iletilen talimata uymak zorunda kalmıştır." ifadelerini kullandı.
Azil soruşturması
ABD Başkanı Trump ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy arasında temmuzda yapılan tartışmalı telefon görüşmesi, ABD Kongresindeki Demokratların Trump'a yönelik azil soruşturması açmasına neden olmuştu.
Donald Trump'ın Zelenskiy ile yaptığı telefon görüşmesinde bu ülkeden, Demokrat başkan aday adayı Joe Biden'ın oğlunu soruşturmalarını istediği öne sürülmüştü. Trump ise Zelenskiy ile yaptığı görüşmenin tamamen usullere uygun olduğunu savunmuş, "Zelenskiy ile ne konuştuğumun önemi yok. Birileri Biden'ı araştırmalı." ifadelerini kullanmıştı.
ABD basınındaki haberlerde, Trump'ın Ukrayna liderine, ancak Biden ve ailesini soruşturması durumunda yardım edeceğini söylediği belirtilmiş, Demokratlar bu iddialar üzerine azil soruşturması başlatmıştı. Trump ise telefon görüşmesinden önce Ukrayna'ya 400 milyon dolarlık yardımların askıya alındığını bildirmişti.
Beyaz Saray ise görüşmenin dökümünü yayımlamış ve yardımlarla görüşme arasında bir ilişki olmadığını savunmuştu.



Kremlin: ABD, Ukrayna ile mutabık kalınan planın kriterlerini Moskova’ya iletti

24 Kasım 2025'te Moskova'daki Kremlin'deki Spasskaya Kulesi ve Kızıl Meydan'daki Aziz Vasil Katedrali (EPA)
24 Kasım 2025'te Moskova'daki Kremlin'deki Spasskaya Kulesi ve Kızıl Meydan'daki Aziz Vasil Katedrali (EPA)
TT

Kremlin: ABD, Ukrayna ile mutabık kalınan planın kriterlerini Moskova’ya iletti

24 Kasım 2025'te Moskova'daki Kremlin'deki Spasskaya Kulesi ve Kızıl Meydan'daki Aziz Vasil Katedrali (EPA)
24 Kasım 2025'te Moskova'daki Kremlin'deki Spasskaya Kulesi ve Kızıl Meydan'daki Aziz Vasil Katedrali (EPA)

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, ABD’nin Cenevre’de Ukrayna ile üzerinde anlaşılan planın kriterlerini Rusya’ya teslim ettiğini açıkladı. Peskov, bu kriterlerin gelecek hafta Rus yetkililer tarafından değerlendirileceğini belirterek, Moskova’nın Ukrayna çözüm sürecine ilişkin görüşmeleri kamuoyu önünde yürütme niyetinde olmadığını söyledi.

Rusya’nın resmî kanalı RT’ye konuşan Peskov, ABD’nin özel elçisi Steve Whitkoff’un Rusya’yı ne zaman ziyaret edeceğine dair bilginin “uygun zamanda” açıklanacağını ifade etti ancak ayrıntıya girmedi.

ABD’li ve Ukraynalı müzakereciler geçtiğimiz pazar günü Cenevre’de, Washington’ın desteklediği yeni barış planı üzerine görüşmeler gerçekleştirmişti. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy de salı günü, plan metninin Cenevre’de ABD ile birlikte hazırlandığını ve müzakere ekibiyle üzerinde çalıştığını belirtmişti.

Rusya’nın TASS haber ajansı çarşamba günü, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in önümüzdeki hafta Whitkoff ile görüşeceğini bildirdi. ABD Başkanı Donald Trump ise salı günü yaptığı açıklamada, özel elçisini Moskova’ya göndererek barış planı üzerinde son düzenlemeleri yapma umudu taşıdığını söylemişti.

Putin, dün yaptığı açıklamada, Ukrayna konusunda ortada resmî bir barış anlaşması taslağının bulunmadığını, sadece tartışılmak üzere sunulmuş bir dizi başlık olduğunu ifade etti. Ancak Rusya’nın ABD’nin ilk taslak niteliğindeki planını incelediğini belirten Putin, bu planın “ileride yapılacak anlaşmalar için bir temel oluşturabileceğini” söyledi.


Ukrayna Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Bürosu, Zelenskiy’nin özel kalem müdürünün konutunu bastı

Cumhurbaşkanlığı danışmanı Andrei Yermak (Reuters)
Cumhurbaşkanlığı danışmanı Andrei Yermak (Reuters)
TT

Ukrayna Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Bürosu, Zelenskiy’nin özel kalem müdürünün konutunu bastı

Cumhurbaşkanlığı danışmanı Andrei Yermak (Reuters)
Cumhurbaşkanlığı danışmanı Andrei Yermak (Reuters)

Ukrayna Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Bürosu (NABU), Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin özel kalem müdürü Andriy Yermak’ın konutunda arama gerçekleştirdiğini açıkladı.

Kuruma göre, cuma günü yapılan bu baskın devam eden bir soruşturmayla bağlantılı. Zelenskiy yönetimi son aylarda ciddi yolsuzluk iddialarıyla karşı karşıya kalmıştı.

Andriy Yermak, soruşturmayı yürüten müfettişlerle tam iş birliği içinde olduğunu söyleyerek, aramanın kendi dairesinde gerçekleştirildiğini ifade etti.

Yermak, Telegram hesabından yaptığı paylaşımda, “Müfettişlerin önünde herhangi bir engel bulunmuyor. Ben de kendileriyle tam iş birliği içindeyim” dedi


Muhammedi, İranlı yetkililerin kendisine ülkeyi terk etme konusunda "kalıcı yasak" getirdiğini söyledi

Nergis Muhammedi (Reuters)
Nergis Muhammedi (Reuters)
TT

Muhammedi, İranlı yetkililerin kendisine ülkeyi terk etme konusunda "kalıcı yasak" getirdiğini söyledi

Nergis Muhammedi (Reuters)
Nergis Muhammedi (Reuters)

İnsan hakları aktivisti ve Nobel Barış Ödülü sahibi Nergis Muhammedi, ikiz oğullarına gönderdiği doğum günü mesajında, dün İranlı yetkililerin kendisine ülkeyi terk etmesini kalıcı olarak yasakladığını duyurdu.

53 yaşındaki Muhammedi, geçen aralık ayında sınırlı sağlık izniyle serbest bırakılmadan önce üç yıldan fazla hapis yattı. Hukuk ekibi, Muhammedi'nin her an tekrar tutuklanıp cezaevine geri dönebileceği ve ülkeden ayrılamayacağı konusunda uyardı.

İkiz oğulları Kiana ve Ali Rahmani'ye 19. doğum günlerinde yazdığı mektupta, "Size gelebilmek için pasaport başvurusunda bulundum" diye yazmıştı. Ancak, on yıldan uzun süredir görmediği oğullarına yazdığı mektupta, "İslam Cumhuriyeti iki tür seyahat yasağı çıkardı ve uyguladı; bunlardan biri kalıcı seyahat yasağı" diye ilave etti.

Kiana ve Ali, hapiste uzun süre kalmış, tanınmış bir İranlı aktivist olan babaları Taghi Rahmani ile birlikte Paris'te yaşıyor.

Muhammedi, İslam Cumhuriyeti'nde insan hakları mücadelesi nedeniyle 2023 Nobel Barış Ödülü'ne layık görüldü. Ayrıca, genç kadın Mahsa Amini'nin ahlak polisi gözetiminde iken hayatını kaybetmesinin ardından patlak veren protestoları da güçlü bir şekilde destekledi.

Mektubunda, "İran yetkilileri belgelerimize 'kalıcı' damgasını vururken, kendileri her gün İran halkının eliyle gelecek kaçınılmaz çöküş korkusuyla yaşıyorlar" ifadelerini kullandı. Muhammedi'ye yönelik yasağın ne zaman ve hangi koşullar altında uygulandığı henüz netlik kazanmadı.

İki oğlu 2023'te Oslo'da onun adına Nobel Barış Ödülü'nü kabul etti ve çocuklarını 11 yıldır görmedi. En son Kasım 2021'de tutuklanan Muhammedi, son on yılın çoğunu parmaklıklar ardında geçirdi. Ancak serbest bırakıldıktan sonra da yetkililere meydan okumaya devam etti ve uluslararası etkinliklerde zorunlu başörtüsü takmayı reddetti.