'Dünyanın ilk romanının' kayıp bölümü Tokyo'da bir evde bulundu

Şair Teika'nın orijinal versiyondan çıkardığı kopyalar günümüze kadar ulaşabilmeyi başardı (Britanya Kütüphanesi)
Şair Teika'nın orijinal versiyondan çıkardığı kopyalar günümüze kadar ulaşabilmeyi başardı (Britanya Kütüphanesi)
TT

'Dünyanın ilk romanının' kayıp bölümü Tokyo'da bir evde bulundu

Şair Teika'nın orijinal versiyondan çıkardığı kopyalar günümüze kadar ulaşabilmeyi başardı (Britanya Kütüphanesi)
Şair Teika'nın orijinal versiyondan çıkardığı kopyalar günümüze kadar ulaşabilmeyi başardı (Britanya Kütüphanesi)

Dünyanın ilk romanı olarak kabul edilen kitabın kayıp bir bölümü bulundu.
Japonya'da ulusal bir gazete olan Asahi Shimbun'un haberine göre el yazması kitap, eski bir derebeyin soyundan gelen bir kişinin Tokyo'daki evinde bulundu.
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, Genji'nin Hikayesi'ni (The Tale of Genji) 11. yüzyılda kaleme alan yazar Murasaki Shikibu, romanı yazdığı dönemde Japon sarayında nedimeydi.
Kitap, Genji adında bir prensin hikayesini anlatıyor. Genji, yazarla aynı isme sahip Murasaki adlı bir kadınla tanışıyor ve sonunda evleniyor.
Japon medyasına göre uzmanlar yeni bulunan el yazmasının gerçekliğini onayladı.
El yazmasının 21,9 cm uzunluğunda ve 14,3 cm genişliğinde olduğu belirtiliyor.
Genji'nin Hikayesi'nin orijinal versiyonunun yok olduğu düşünülüyor ama başka yazarlar hikayenin kopyasını çıkarmış.
Uzmanlara göre ortaya çıkan yeni el yazmasının kopyasını Japon şair Fujiwara no Teika çıkarmış. Teika'nın kopyalarının, romanın mevcut en eski versiyonları olduğuna inanılıyor.
Bundan önce yine Teika tarafından kopyalanmış 4 bölüm daha bulunmuştu.
Kyoto İleri Bilimler Üniversitesi'nden profesör Junko Yamamoto, Asahi Shimbun'a yaptığı açıklamada, yeni keşfedilen bölüm üzerinde yürütülen mevcut çalışmanın daha önce Teika döneminden 250 yıl sonra tamamlanmış el yazmaları kullanılarak yapıldığını söyledi.
Yamamoto “Teika'nın düzenlediği bu el yazması keşfinin araştırmacılara açık olacak olması çok önemli” diye konuştu.

 


Uzaydan gelen gizemli radyo sinyalinin kaynağı bulundu

Radyo teleskopla görüntülenen Samanyolu'ndaki yıldızlar arasındaki 18 dakikalık gizemli radyo sinyali kaynağı (Vimeo aracılığıyla Uluslararası Radyo Astronomi Araştırma Merkezi)
Radyo teleskopla görüntülenen Samanyolu'ndaki yıldızlar arasındaki 18 dakikalık gizemli radyo sinyali kaynağı (Vimeo aracılığıyla Uluslararası Radyo Astronomi Araştırma Merkezi)
TT

Uzaydan gelen gizemli radyo sinyalinin kaynağı bulundu

Radyo teleskopla görüntülenen Samanyolu'ndaki yıldızlar arasındaki 18 dakikalık gizemli radyo sinyali kaynağı (Vimeo aracılığıyla Uluslararası Radyo Astronomi Araştırma Merkezi)
Radyo teleskopla görüntülenen Samanyolu'ndaki yıldızlar arasındaki 18 dakikalık gizemli radyo sinyali kaynağı (Vimeo aracılığıyla Uluslararası Radyo Astronomi Araştırma Merkezi)

Bilim insanları üç yıl önce uzaydan gelen ve kolayca açıklayamadıkları, tekrarlayan gizemli bir radyo sinyali kaydetmişti.

Aynı bilim insanları, bu tuhaf uzay yayınlarının olası kaynağını artık bulduğuna inanıyor. Sürpriz kaçıran: Muhtemelen uzaylılar değil.

2021'deki kapanma sırasında Avustralyalı lisans öğrencisi gökbilimci Tyrone O'Doherty, her 18 dakikada bir tekrarlayan alışılmadık bir radyo dalgası patlaması tespit etmişti.

Tekrar eden radyo sinyalleri, evrenimiz göz önünde bulundurulduğunda o kadar da garip değil ve genellikle pulsar adıyla bilinen hızla dönen çökmüş yıldızlardan kaynaklanıyor.

Ancak o dönemde bilim insanları daha önce hiç 18 dakikada bir tekrarlayacak kadar yavaş bir pulsar görmemişti ve pulsarların işleyişine dair kabul gören teoriler, bunun mümkün olmadığına işaret ediyordu.

O'Doherty'nin danışmanı Natasha Hurley, Ocak 2022'de "Bu noktada soğuk terler dökmeye başladım" demişti.

Tek bir frekansta iletilen ve tekrarlayan kozmik radyo sinyallerinin araştırılması için dünya çapında bir proje var. Adı da Dünya Dışı Akıllı Yaşam Araştırması. Gerçeğin oralarda bir yerde olduğunu sonunda keşfettiğimiz an, bu an mıydı?

Hatta Hurley, o dönemde sinyalin kuvvetinin yalnızca doğal bir kaynaktan gelebileceğine işaret ettiğini açıklamıştı. Her halükarda kaynağın tam doğası, gizemini sürdürmüştü.

Hurley ve ekibi, gökyüzünü radyo teleskoplarla tarayarak her 2,9 saatte bir tekrarlayan ve halihazırda gözlemlenenler arasında en yavaşı olan benzer bir radyo dalgası daha tespit etti.

Daha yakından incelendiğinde sinyalin bir kırmızı cüce yıldızdan geldiği görüldü ancak radyo sinyalinin aslında cüceyle ikili yörüngede kilitlenmiş başka bir nesneden geldiğini düşündüren bazı tuhaflıklar da açığa çıktı.

Bir sanatçının, radyo dalgası yayan ikili yıldız sisteminin nasıl görünebileceğinin tasviri
Hurley "Yıldızların evrimiyle ilgili geçmiş çalışmalara dayanarak bu görünmez radyo yayıcısının büyük ihtimalle bir beyaz cüce olduğunu düşünüyoruz, bu da bizim kendi Güneş'imiz gibi orta boy yıldızların yaşam döngüsünün son noktası" yazdı.

Bu durumdan muhtemelen kırmızı cücenin yıldız rüzgarı sorumlu; rüzgar, yıldızlar karşılıklı çekimle birbirinin etrafında dans ederken bazen cüceye çarpan sürekli bir yüklü gaz akışıyla oluşuyor.

Bu yaşandığında yıldız rüzgarı, diğer cismin manyetik alanı tarafından hızlandırılarak radyo dalgaları üretiyor olabilir.

Hurley "Belki daha fazla örnek buldukça hepsini açıklayan birleştirici bir fiziksel model üzerinde çalışabiliriz. Öte yandan uzun süreli radyo atımları üretebilen çok farklı sistem türleri olabilir" diyerek sözlerini tamamladı.
Independent Türkçe